Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@hayalperestanka

Vay be, demek ki kaderimde Sinsirella ile aynı kişiden hoşlanıp yine aynı kişiden darbe yemekte varmış. Şahin’in elini tutarak sahneye çıkardığı sevgilisiyle birlikte Sinem ile bakışlarımız tekrar sahneye odaklanmıştı. Şahin annesini öperek mikrofonu eline aldığında, diğer eliyle kızın elini tutmaya devam ediyordu. 


Biz ise ne zaman omuz omuza verdiğimi hatırlamadığım Sinem ile ayakta öylece dikilmeye devam ediyorduk. Şahin teşekkür konuşması yaparken, bizde azıcık kıskançlık ve fesatlıkla kadının giyindiği kıyafetten başlayıp saçlarına ve yüzünde ki olup olmayan botokslarına kadar laf ettik. Tabi varsa !


“Bula bula, bunu mu bulmuş ?” Sinem'in yüzünü ekşiterek söylediği sözlere kısa ve öz; “aynen” diyerek geçiştirdim. Çünkü biraz daha bu şekilde birbirimizi gazlayacak olursak müstakbel gelin hanım, eve sağ salim gitmeye bilirdi.


“Bir de bunun için Ezgi'nin güzelim partisini reddettim” diye, hayıflanarak elindeki telefonuna baktı. “Her neyse, çok da geç kalmış sayılmam” diyerek tam arkasını dönecekti ki, bir anda durup bana baktı.


“Sende gelmek ister misin ?” Diye sorduğunda, Sinem'den duyacağıma inanmadığım bu teklifin şaşkınlığı, az önce ki hayal kırıklığımı bile unutturmuştu bana..


“Yok teşekkür ederim. Ben Zehra hanıma selap verip, eve geçeceğim”


“Peki sen bilirsin, o zaman benim de selamımı iletirsin.”


“Söylerim tabi, yarın görüşürüz.” Sanki her gün birbirimizi görmek için uğraşıyormuşuz gibi..


“Tamam, görüşürüz..”


Sinem arkasını dönüp gittiğinde, bende ayaklarıma komut vererek ileriye doğru ilerledim. Şahin ve sevgilisi çoktan masada yerini almıştı. Zehra hanım oturduğu yerden benim geldiğimi görünce gülümseyerek yerinden kalktı. Yanına gittiğimde her zamanki samimiyetiyle sarıldı.


“Elbiseniz çok yakışmış, mükemmel görünüyorsunuz.”


“Ah canım benim, hepsi senin sayende teşekkür ederim tekrardan” diyerek, beni masadakilerle tanıştırmak için elini sırtıma koyarak masaya doğru döndürdü.


Cansu beni fark eder etmez, gülümseyerek hızla yerinden kalkıp yanıma geldi. “Hoş geldin Gözde abla” o da annesi gibi içtenlikle sarıldı.


“Hoşbulduk canım” aynı şekilde karşılık verdiğimde, Zehra hanım bize şaşkınca baktı.


“Siz daha önceden tanışıyor muydunuz?" sorduğu sorusunu Cansu cevapladı.


“Evet anneciğim, ben sana bahsetmeyi unuttum. Gözde abla çok yakın bir arkadaşımın ablası.” Dediğinde, Zehra hanım içten bir şekilde gülümsedi.


“Ya, ne güzel tesadüf.”


Ya ya sormayın, acayip güzel tesadüf..


Kısa süren ayak üstü sohbetimizden sonra Zehra hanım beni önce eşiyle daha sonra da oğlu Şahin ve sevgilisiyle tek tek tanıştırdı. Şahin selamlaşmak için elimi sıkarken beni tanımamıştı bile. Ben onu düşünürken meğer onun aklının köşesinden bile geçmemiştim..


Bir an önce buradan gitmek için selamlaşmayı çabucak bitirdiğimde, bu sefer de Zehra hanımın çok ısrarı yüzünden masalarına oturmak zorunda kalmıştım. Ah Zehra hanımcığım, siz benim kayınvalidem olacakken meğer siz çoktan başkasının kayınvalidesi oluvermişsiniz..


Gereksiz bir muhabbet ortada dolanırken Şahin yanında ki sevgilisiyle, fısır fısır konuşarak gözlerimin önünde cilveleşiyordu. Bu durum nedense onlara tiksinircesine bakmama neden olmuştu. O yüzden hemen bir bahane bulup buradan gitmek istiyordum. Sol omzumdaki Şeytan; “ne umduk ne bulduk !” Dediğinde, sözlerine hak verircesine kafamı salladım. Sağ omzumdaki Melek ise hüzünle Şahin'e baktı. “Sana hiç yakıştıramadım beybi fest..”deyip, hemen sonrasında bana döndü. “Aman neyse canım boş ver sen bunu. Rüyandaki prense de benzemiyordu zaten” diyerek, beni teselli eden Meleğe karşı burukça gülümsedim. 


Elbette sevgilisi olan bir adama hayran olacak değildim..


Tam o sırada uzun boylu genç bir garson masaya gelip yeni içecek servisini yaparken, eline aldığı içeceği yanlışlıkla Şahin'in takım elbisesine döktü. Sol omzumdaki Şeytan anında gözlerini büyüttü. “Aha! Gözde'nin nazarı tuttu" dediğinde, ona şaşkınlıkla baktım. Valla benim gözüm kalmamıştı..


Sağ omzumdaki Melek ise sinsi bir gülümseme ile Şeytana hitaben konuştu. “Hak eden hak ettiğini aldı canım” diyerek bana göz kırptığında, ne yalan söyleyeyim sanki içimin yağları erimişti. Masada ki herkes telaşla ayağa kalkınca, bende sürü psikolojisi olarak yerimden hızla doğruldum. Şahin büyük bir öfkeyle ondan af dileyen garsonun yakalarına yapışarak, hiddetle bağırdı.


“Sen ne yaptığını sanıyorsun dikkat etsene! Bu takım senden pahalı..”


Kulağıma gelen o iğrenç benzetmesi, Şahin'e olan hayranlığımı bir saniyede yok etmeyi başarmıştı. Demek ki o da parasıyla herkesi satın alabileceğini düşünen, zavallılar dan biriydi. Zehra hanım ve eşi hemen Şahin'in yanına gelip; “bırak adamın yakasını ..!”


“Oğlum lütfen bak, rezil oluyoruz” diyerek uyarınca, Şahin ses etmeden sinirle garsonu geriye doğru iterek bıraktı. Garson çocuk hızla oradan uzaklaşırken, herkes bizim oturduğumuz masaya kilitlenmiş bir şekilde bakıyordu. Servisten sorumlu olan görevli hızla Şahin'in yanına geldi. “Çok özür dileriz efendim” diye olayı toparlamaya çalışınca, Şahin bu sefer kısık ama yine hiddetli bir şekilde konuştu.


“Yalandan özür falan dileme, o adamı hemen kovuyorsun !” Başka bir şey söyleme gereği duymadan, hızla ailesine doğru döndü. “Biz gidiyoruz” demiş ve yanına gelmesi için elini sevgilisine doğru uzatmıştı. Daha fazla şaşırdığım durum ise kadının da sanki bunu bekler gibi çantasını almış ve soluğu hemen Şahin’in yanında almış olmasıydı. İnsan bir adama kızar, sen ne yapıyorsun diye !


Ama kadın aksine hiçbir şey söylemeden Şahin ile çıkışa doğru gözden kaybolmuştu. İşte yine zengin ve fakir farkı gözler önündeydi. Birinin sırf parası ve namı var diye diğer zorluklarla para kazanan birinin, bir yanlışıyla gözünün yaşına dahi bakmadan hemen biletini kese biliyorlardı ! Ben bu adamdan nasıl hoşlanabilmiştim ? Hızla çantamı elime aldım. Masadakilere iyi akşamlar dileyerek cevap vermelerini dahi beklemeden hızla ilerledim. Biraz daha orada duracak olsaydım, sanırım sinirimden çatlayacaktım. Bunun yerine sakinleşmek için daha iyi bir şey yapmalıydım, o yüzden az önce ki garsonu bulabilmek adına başka bir garsona nerede olabileceğini sordum.


Arka tarafta ki giyinme kabinlerini tarif ettiğinde, hızla o yöne doğru ilerledim. Koridordan köşeye doğru döndüğüm esnada, Şahin’in ‘onu kov’ diye emir verdiği adam ve mağdur olan genç çocuğun konuştuğunu görünce hemen köşeye geçip gizledim. Çocuk üzerini değiştirmiş, elinde siyah sırt çantası vardı. Bu şekilde sanki üniversiteye giden bir delikanlıya benziyordu. Tahminimce de o yaşlarda olmalıydı..


“Üzgünüm Uğur, seni kovmam gerekiyor yoksa biliyorsun bende işimden olurum.” Diyen adam oldukça korkmuş gibiydi. 


Sonuçta ekmek parası kolay kazanılmıyordu...


“Anlıyorum abi, sorun değil” diyen genç çoçuk ise oldukça bitkindi, onun adına ben hüzünlenmiştim. Karşısında ki adamın diyeceği sözü kalmayınca cebinden bir yüz Tl çıkarıp karşındaki gence doğru uzattı. 


“Al bunu, yarım yevmiyen. Biliyorum işe çok ihtiyacın var ben farklı bir restorandan garson ihtiyacı duyarsam eğer direk seni ararım. Rabbim büyük, elbet bir iş çıkar sen dert etme olur mu?” Diyen adamın sözlerinden sonra genç çocuk hafif bir şekilde gülümseyerek kafasını salladı.“Eyvallah abi, sağol”


“Sende sağ ol kardeşim. Ben şimdi işimin başına gideyim sonra görüşürüz.”


“Tamam abi görüşürüz” diyen çocuğa, zoraki bir şekilde tebessüm eden adam ilerideki kapıdan içeriye girerken, omuzları oldukça çökmüştü. Onun da genç çocuğa ne kadar üzüldüğü açıkça belli oluyordu.


Ben hâlâ koridorun sonunda öylece beklerken genç çocuk eline tutuşturulan paraya kısa bir bakış atıp, cebine hızla sıkıştırdı. Hemen ardından sırt çantasını tek omuzuna sabitleyerek bana doğru yürümeye başladığında, aklıma ilk gelen şeyi yaptım..


Tam yanımdan geçerken gizlendiğim köşeden çıkıp kolundan tutup durdurdum. “Merhaba Uğur, ben Gözde Gündoğdu” dediğimde, sanırım beni tanımadığı için oldukça şaşırmıştı.


“Pardon, tanışıyor muyuz ?” Diye, şaşkınca sorduğu soru karşısında gülümsedim.


“Hayır tanışmıyoruz. Kusura bakma lütfen, biraz önce konuşmalarınıza şahit olduğum zaman duydum ismini.” Diye doğruları söylediğimde, ‘anladım’ dercesine kafasını salladı.


Bu sefer lafı hiç dolandırmadan konuya hızlıca girdim. “Ayriten az önce ki tatsızlığa da bizzat şahit oldum. Sen ne kadar hatalı olursan ol, o sözlerin hiç birini haketmedin” dediğimde, buruk bir gülümseme ile bana baktı.


“Ne fark eder ki ? Sonuçta tek bir kelimesiyle kovuldum” dedi. Onun bu buruk tebessümüne tezat sıcak bir tebessümle baktım ona. 


“Evet ama bu sayede, ünlü bir giyim ajansının mankeni olabilmek için iş teklifi alıyorsun" dediğim anda, şaşkınlıkla bana baktı.


“Nasıl ?” Sanırım yanlış anlayıp, anlamadığını sorguluyordu. O bana böyle bakınca aklıma kardeşlerim Metin ve Tekin geldi. En az onlar kadar sevimli olmuştu.


“Bana telefonunu verir misin ?” Dediğimde, daha fazla şaşırsa da ikiletmeden cebinden telefonunu çıkarıp elime verdi. Hızla telefon arama kısmına girip, kendi telefon numaramı yazarken bir yandan da konuşuyordum. “Şimdi Uğurcuğum, boyun posun maşallah yerinde, manken olabilmen için bütün kriterlere sahipsin. Bir ayda garsonluktan aldığın maaşını, bir çekim de kolaylıkla alabileceksin” diyerek kendimi telefona kaydederek, çaldırıp kapattım.


Gülümseyerek telefonu tekrar ona verdiğimde; “bu arada, sanırım öğrencisin ?” Diye sordum, hâlâ bana şaşkın ördek gibi bakan çocuğa.


“Evet, mimarlık son sınıf öğrencisiyim” diyerek sorumu cevapladığında, tekrar gülümseyerek koluna girdim ve benimle birlikte yürümesini sağladım.


"Ne güzel aferim sana. Hem bak bu iş daha az yorucu olur, sende böylelikle derslerine daha fazla adapte olursun" dedim, bir abla şefkatiyle..


Meraklı bakışlarla dönüp bana baktı. “Peki, siz patron musunuz ?” Diye sorduğunda güldüm.


“Hayır ama oranın ikinci yetkili kişisiyim diyelim, hem mankenleri de ben seçiyorum” dediğimde, şaşkınlıkla kafasını salladı. Konuşarak çoktan çıkışa gelmiştik, görevliden taksi çağırmasını rica ederek Uğur'un kolundan çıkıp tamamen ona doğru döndüm. “İstersen seni de istediğin yere bırakabilirim?” Diye sorduğumda, mahcup bir şekilde gülümsedi.


“Çok teşekkür ederim ama ben yürüsem daha iyi olur, hâlâ çok şaşkınım. Aynı anda kovulup, aynı anda iyi bir iş teklifi aldım, sanırım anca gelirim kendime.” Uğur’un bu samimi konuşması beni güldürürken, bir abla edasıyla kolunu sıvazladım.


“Her şerde bir hayır var dedikleri, bu olsa gerek.” Diye konuya açıklık getirdiğimde, Uğur da; “kesinlikle öyle” diyerek beni onayladı.


“Bu arada ben birazdan sana ajansın adresini mesaj atacağım, yarın öğleden sonra gelirsin detayları o zaman daha rahat konuşuruz.”


“Elbette, bu arada lütfen şaşkınlığımı mazur görün Gözde hanım. İş teklifiniz için çok teşekkür ederim” dediğinde, içten bir şekilde gülümsedim.


“Estağfurullah ne demek ama bir konuda burada anlaşmış olalım.” Diyerek ciddileştiğimde, Uğur da büyük bir dikkatle beni dinledi.


“Hanım kelimesi sadece iş yerinde geçerli olacak. İş saatleri dışında bana sadece Gözde abla diyeceksin, anlaştık mı?” Dediğim anda, Uğur’un konuştuğumuzdan beri ilk defa bu kadar samimi bir şekilde gülümsemesi ile karşılaştım.


“Anlaştık.” Sözünü aldığımda ise bende aynı içtenlikle gülümsedim. O sıra taksi önümde durunca, taksiciyi bekletmek istemedim.


"O hâlde yarın görüşürüz."


"Görüşürüz Gözde abla" diyerek karşılık veren Uğur’a, aynı şekilde karşılık vererek taksiye bindim. Evimin adresini taksici abiye söyler söylemez, Uğur'a son bir kez el salladım.


Araç iyice uzaklaşmaya başladığında unutmadan hemen çantamdan telefonumu çıkarıp telefon rehberime Uğur’u, 'Uğur böceği' diye kaydederek, hemen ajansın adresini attım. Büyük bir mutlulukla geriye doğru yaslandığımda ise artık kalbimde, ruhum da oldukça rahattı. 


Öyle bir adamdan hoşlanmış olmam benim büyük bir hatamdı ama insanız işte hata yapa yapa öğreniyorduk. Bugün daha iyi anladım ki, herkes dış görünüşü gibi güzel veya mükemmel olamıyordu maalesef..


Belki bu gece kurduğum bütün hayallerim yıkılmış ve belki de bu gece kendi hikayemi yaşamamıştım ama bir başkasının kendi hikayesine yön vermesine, belki de büyük bir katkı sağladım..


Sabahattin Ali’nin; ‘Belki de yeni başlangıç yapmanın vaktidir.’ Dediği o zaman, belki bu gece olmamıştı ama inanıyordum ki çok yakında beni bulacaktı…


***


BÖLÜM


SONU


Loading...
0%