Yeni Üyelik
30.
Bölüm

YİRMİ DOKUZ

@hayalrafya

Kabul etmek zordu. Baş etmek zordu. Durumu nasıl çözeceğim ise apayrı bir muammanın konusuydu. Hayatımı hayatı ile birleştirdiğim Kıvanç, ürkütücü makinaların içinde ölümle savaşıyorken ben kendimden nefret ederek aklında bana dair herhangi bir iz kalmamış olan Kıvanç’ın mesajına cevap yazdım.

Siz: Benden yardım istediğine göre, çıkmaz sokağa tünel kazacak haldesin öyleyse.

Avukat Bey: Tünel kazsam da kaçamam bundan.

Siz: Ne oldu, yengen iki tane halıdan sonra bir de abajur mu fırlattı kafana?

Avukat Bey: Onunla alakalı değil. Hem muharebe bitti. Yengem evi terk etti.

Zaten abisinin de en büyük dileği buydu. Eşini asla sevmemişti. Ondan kurtulmak için türlü türlü metotlar denemişti. Onca metodun içinde seçtiği bu metodun onu başarıya ulaştırması ise… Üzücüydü.

Siz: Abin bayram etmiştir herhalde. Sonunda istediğini elde etti.

Avukat Bey: Abim karalar bağlamış durumda. Yengemin peşinden gitti.

Siz: Ne hakla?

Avukat Bey: Onu geri getirecek.

İmkânsız olduğunun farkındaydım. Yine de içimden geçirdiğim içten dileğimi ona yazdım;

Siz: Yengenin aklı varsa geri dönmez.

Avukat Bey: Dönmek zorunda. Çünkü –

Siz: Biliyorum. Onlarınki anlaşmalı evlilik.

Mensubu olduğumuz camiada en makulü buydu. Aşkla evlenenler meclisten dışarı defedilmiş bir mevzuydu. Bizi hiç kabullenememelerinin gerekçesi de bir bakıma buydu.

Avukat Bey: Anlaşmanın bitmesine daha iki yıl var.

Siz: Aralarındaki anlaşmaya rağmen… Yengen abini seviyordu.

Oysa abisi, yengesinin sevgisinden ziyade onun günahını almayı bile hak etmiyordu.

Avukat Bey: Sevmek yetmiyor.

Siz: Hayır, tek taraflı sevmek yetmiyor.

Avukat Bey: Tek taraflı olduğuna göre… Günün birinde senin sevgin de bize yetmeyecek mi?

Ben vakti zamanında sevgimin de aşkımın da karşılığını almıştım. Fakat konuştuğum bu adamın sevgisinden bihaberdim.

Siz: Kim bilir, belki kendi sevgini işin içine katar ve beni desteklersin.

Düşündüm. Onun beni sahiden sevdiğini; onun bana sahiden âşık olduğunu düşündüm. O zaman ne olacaktı? Kıvanç komadan uyandığında… Beni unutmuş haline ne olacaktı? Burada yaptığımın adı, aldatmakla aynı mıydı? Kıvanç’ı beni unutmuş hali ile mi aldatıyordum yani?

Aldığım nefesler yeniden yetmemeye başladı.

Avukat Bey: Kusura bakma. Sevgiden daha önemli sorunlarım var.

Siz: Benden yardım istediğin sorunlar…

Avukat Bey: Bana gerçekten yardım edemeyeceğini biliyorum.

Siz: Nasıl bilebiliyorsun?

Avukat Bey: Bu saatten sonra bana kimse yardım edemez, Ahu. Ama senin kelimelerin…

Siz: Ne olmuş beni kelimelerime?

Avukat Bey: Ruhumun, beterin beterine çekilmesini engelliyor.

Siz: Anlat bakalım, Avukat Bey. Başına nasıl bir iş aldın, bilelim.

Avukat Bey: Kaybettiğim dava var ya…

Siz: Sen bütün davalarını kaybediyorsun, Avukat Bey. Hangi birinden bahsediyorsun?

Başımı ovuşturdum. Ne diye spesifik konuşmuyordu sanki? Onun kaybettiğini yüzüne vurmaktan hoşlanmıyordum işte.

Avukat Bey: Hırsızı savunduğum dava.

Onunla ilgili saklayarak koruduğum hatıralar arasına karışarak rüyalarımı zenginleştiren dava…

Siz: Hani çok kolay olan şu dava…

Avukat Bey: Hım. Ben, ‘öncesinde karşıma çıktığın dava’ diyerek anmayı tercih ediyorum, aslında.

Siz: Sen, kafayı benimle bozmuşsun. Haberin olsun.

Avukat Bey: Sen de kafayı benimle bozduğun için mesaj atmamış mıydın?

Ben, komaya girip beni hayatım tüm kötülükleri arasında beni yalnız bıraktığı için mesaj atmıştım ona. O koridorda, onu görmemin ardından içimde filizlenen umuda tutunarak mesaj atmıştım ona. Ve tesadüflerin en büyüğü, beni unutmuş olan Kıvanç’ın; yıllarımı birlikte geçirdiğim Kıvanç’la aynı telefon numarasını kullanıyor olmasıyla yaşanmıştı. Her şey bir imkânsızın gerçekleşmesiyle başlamıştı.

Siz: İkisi aynı şey değil.

Avukat bey: Öyleyse aradaki farkları sayman gerekecek.

Siz: Şu hırsız davasının sana neye mal olduğunu öğrendikten sonra… Neden olmasın?

Avukat Bey: Henüz bir şeye mal olmadı ama çok kötü bir şeye mal olacak.

Siz: İyi ama… Sizinkiler mağlubiyetinle ilgilenemeyecek kadar meşguldü.

Avukat Bey: Onlar meşguldü de… Müsait olanlar varmış.

Siz: Kimle müsaitmiş?

Avukat Bey: Hırsızın aile üyeleri… Sonuçtan pek memnun olmadılar.

Kıvanç bunu ilk kez yaşamıyordu. Ancak, bariz şekilde, korktuğuna göre… Bu Kıvanç, bunu ilk kez yaşıyordu.

Siz: Seni tehdit mi ediyorlar?

Avukat Bey: Beni canımla tehdit ediyorlar. Evimin önüne adam koymuşlar.

Siz: Saçmalama.

Avukat Bey: Yarın dışarıya çıktığımda başıma ne geleceğini bilmiyorum.

Siz: Ne yaptığını sanıyor bu insanlar? Dağ başı mı burası? Sanki savunmayı kabul ettiğin adamın meziyeti çok iyiymiş gibi… Asıl suçlu olan kendileri. Seni mi suçlu yaptılar, şimdi?

Avukat Bey: İstersen telefon numaralarını vereyim. Bu haklılık konuşmasını bir de onlara yap.

Belliydi. Dalga geçerek tedirginliğini halı altına süpürmeyi umuyordu.

Siz: Babana söylemek zorundasın.

Avukat Bey: Babamın o adamlardan bir farkı yok.

Siz: Polise git. Yalvarırım polise git.

Avukat Bey: Polise gidemem.

Siz: Ne demek gidemezsin? Polisle nasıl bir derdin var?

Avukat Bey: Davayı kazanabilmek için –

Siz: Eee?

Avukat Bey: İllegal yollara başvurmuş olabilirim.

Siz: Ne yaptın, sen?

Avukat Bey: Bilmiyorum.

Siz: Benden ne istiyorsun, peki?

Avukat Bey: Tüm bunları unutmama yardım etmeni.

Siz: Nasıl yapacağım bunu?

Mesajıma cevap vermesini bekledim. Vermedi. Telefonumun açık ekranını izledim. Bir müddet sonra ekran kapanıp kilitlendi. Tam da bu anda, zil sesim hastane odasında çınlayıp makine seslerine karıştı.

Ekrana baktım, yeniden. Ekranda yanıp sönen yazıya baktım, hipnotize etti beni hepten.

*Avukat Bey arıyor…

Loading...
0%