@hayalrafya
|
Avukat Bey: Gerçek değil miyim? Siz: Gerçek değilsin. Avukat Bey: Gerçek değilim, öyle mi? Siz: Öyle. Avukat Bey: Ne bu? Dalga mı geçiyorsun sen benimle? Siz: Seninle asla dalga geçmedim. Geçmem, geçemem. Ama zaman benimle dalga geçiyor. Hem de, hiç acımadan dalga geçiyor. Ben de her seferinde soluğu senin yanında alıyorum. Avukat Bey: Bu dalga geçmenin konusu ne, söylesene… Zaman, benim gerçek olmadığımı mı söylüyor? Siz: Zaman, senin gerçek olmadığını gösteriyor. Avukat Bey: Artık, sahiden ilaçlarını içmeye başlaman gerektiğini düşünüyorum. Siz: Ne yani, deli olduğumu yüzüme mi vuruyorsun? Avukat Bey: Hayır, Ahu. Sen, deli olduğunu sürekli benim gözüme sokuyorsun. Siz: Çileden çıkacakmışsın gibi konuşma benimle. Avukat Bey: Belki de bunun için çok geçtir. Belki de çoktan çileden çıkmışımdır, ha? Ne dersin? Siz: Bak, tek kelimeyle büyüleyicisin, tamam mı? Senin hayatımda olman, büyülü bir etkide durmaksızın sürüklenmek gibi. Ama artık sona geldik. Çünkü her büyünün bir bedeli vardır. Ve şimdi, senin büyün benden bedel ödememi istiyor. Ben, bu bedeli karşılayamam. Avukat Bey: Saçmalıyorsun. Siz: Bitirelim, Avukat. Avukat Bey: Avukat? Bey’e ne oldu? Siz: Açık değil mi? Aramıza mesafe koyuyorum. Avukat Bey: Başlatma koyduğun mesafeye, Ahu. Artık mümkün değil. Siz: Ne, mümkün değilmiş? Avukat Bey: Senin peşini bırakmam. Siz: Sırf, doğum gününü kutladığım için mi böyle söylüyorsun. Avukat Bey: Sırf, gerçek beni görebildiğin için böyle söylüyorum. Siz: Sen, gerçek değilsin. Avukat Bey: Neden devamlı olarak ya bunu söylüyorsun ya da bunu ima ediyorsun? Neden devamlı olarak benim varlığımı sorguluyorsun? Siz: Hayatımda birbirine karışmış çok fazla şey var. Avukat Bey: Öyleyse, beni bu karışıklığa neden dâhil ettin? Siz: Sensizliğe dayanamayacakmış gibi hissettim. Avukat Bey: Artık, dayanabileceğine mi karar verdin? Siz: Dayanmak zorunda olduğumu sert bir biçimde öğrendim. Avukat Bey: Söylesene... En başından beri istediğin bu değil miydi? Devamlı olarak seni düşünmemi, senin hayallerini kurmamı, senin yanında olmamı... Sana âşık olmamı istemiyor muydun? Siz: İsteklerim, tamamen, bir hataydı. Avukat Bey: Vay canına... Rütbemi ne de çabuk düşürdün öyle. Siz: Rütbe mi? Avukat Bey: Hı-hım... Bir an için hayatının aşkıydım; bir an sonra hayatının hatası olup çıktım. Siz: Seni kırmak istemiyorum. Avukat Bey: Kırmanın ötesinde, beni öfkeden deliye döndürüyorsun... Beni zorla deli ediyorsun. Siz: Gerçekliği sorgulamaktan çok yoruldum, artık. Avukat Bey: Sana gerçek olmadığımı düşündürten ne? Siz: Yaşlı. Avukat Bey: Gerçek olmadığımı mı söylüyor? Siz: Kendimi, seninle kandırdığımı öne sürüyor. Avukat Bey: Kulağa, miras davasına bakmadığım için dolaylı yoldan benden intikam almaya çalışıyormuş gibi geliyor. Siz: Öyle değil. Yaşlı, bir kâhin… Avukat Bey: Ona inanmaman için en ciddi delil de bu, sanki. Siz: Yapma Avukat... Zaten senden kopmak çok zor. Avukat Bey: Kopma, Ahu. Bu kadar basit. Siz: Senden kopmasam bile... Aramıza büyük bir mesafe koymak zorundayız. Avukat Bey: Bunu gerçekten istiyor musun? Siz: Gerçekten istiyorum. Avukat Bey: Tamam. Siz: Tamam mı? Avukat Bey: Tamam, bir kere daha senin dağıttığın kartlara göre oynayalım. Tamam. Ama gerçekliğimi sorgulamayı bırak. Siz: Ne sebeple? Avukat Bey: Çünkü hayali bir varlık... Yalnızca sana yaklaşmaya yeltenerek seni etkileyemez. Siz: Senden etkileniyor muyum, yani? Avukat Bey: Aşkın ilk öncülü etkilenmek, değil mi? Gelecekten gelerek bana âşık olduğunu iddia eden, sendin. Siz: Beni, benim silahımla vurarak mat etmeye çalışıyorsun. Avukat Bey: Hayır... Sen, mat olduğunu kabul edinceye kadar hamle yapmana izin veriyorum. |
0% |