@hayalrafya
|
Siz: Avukat bey? Avukat Bey: Ahu. Siz: Ben geldim. Avukat Bey: Sözde yazmayacaktın. Siz: Sözde, yazdığımda cevap vermeyecektin. Avukat Bey: Anlaşılan, ikimiz de verdiğimiz sözleri tutmak konusunda berbatız. Siz: Aksine, ben bir söz verdiğim için buradayım. Avukat Bey: Ne sözü? Siz: Bir söz işte. Avukat Bey: Peki, kime verilmiş bir söz bu? Siz: Birisine. Avukat Bey: Kime söz verdin, Ahu? Siz: Birisine işte, dedim. Israr etme. Avukat Bey: Dediğin gibi olsun. ♡
Avukat Bey: Yazmayacağım derken çok kararlıydın. Siz: Yenilginin ilk aşamasında insan saçmalayabilir. Avukat Bey: İlk aşama mı? Siz: Yenilginin ilk aşaması, suçlama. Yenilgim yüzünden seni suçladım ya. Avukat Bey: Şimdi kaçıncı aşamadasın? Siz: İki. Avukat Bey: Yani? Siz: Kabulleniş. Avukat Bey: Neyi kabul ettin? Siz: Konsey başkanlığının o kadar da önemli olmadığını… Avukat Bey: Ha, yenilginin suçunu bana yüklemeye devam ediyorsun yani? Siz: Beni yeniden birinci aşamaya çekmek istemezsin. Avukat Bey: Bu kez hiç mi dönmezsin yoksa? Siz: Bilmem. Nasıl bir ruh haline bürüneceğimi söyleyemem. Avukat Bey: Dur nedenini tahmin edeyim; çünkü delisin. Siz: Ve Bilirsin... Delilik yerçekimi gibidir; sadece hafifçe itmek yeterlidir. Avukat Bey: En ufak bir etken zihninin dengesiz tarafını tetikler, öyle mi? Siz: Aynen öyle. Avukat Bey: Joker’dan alıntı mı yaptın, sen? Siz: İzledin mi? Avukat Bey: İzlemeyen var mı? Siz: Beş dakika öncesine kadar, deli arkadaşlarım izlememişlerdi. Avukat Bey: Ne demek bu? Siz: Hastanede film gecesi düzenlediler. Şu an sana çakma sinema salonunun en arka koltuğundan yazıyorum. Avukat Bey: Söylediğin şey ne anlama geliyor, farkında mısın? Siz: Ne anlama geliyormuş? Avukat Bey: Film gecesi için Joker’ı mı seçtiler? Siz: Olamaz mı? Avukat Bey: Olamaz... Akıl hastanesinde neden Joker’ı izletsinler ki? Siz: Ters psikoloji uyguluyorlar. Avukat Bey: Saçmalama. Psikolog olmasam da ters psikolojinin böyle bir şey olmadığına eminim. Siz: Madem öyle ne isterdin, Avukat Bey? Ne izleseydik, aşk filmi mi? Avukat Bey: Aşk filmiymiş… Aşk, yalnız kalmaktan korkan insanları uydurduğu bir duygu; aşk filmleri ise o aptal duygunun berbat bir dışavurumudur. Kısacası gerçekten ders çıkartacağınız bir şeyler izleyebilirdiniz. Siz: Aşka sahiden inanmıyorsun. Avukat Bey: Gerçek olamayacak kadar uçuk buluyorum. Siz: Uçuk mu buluyorsun? Üzerine sayısız destanlar yazılmış bir duygudan bahsediyoruz. Avukat Bey: Bence destanlar aşkı değil, acıyı anlatıyor. Siz: Nasıl? Avukat Bey: En masum görünenine bak mesela; peri masalları. Rapunzel kapalı kaldığı kulede acı çekmedi mi? Pamuk Prenses zehirli elmayı yediğinde acı içinde değil miydi? Uyuyan Güzel’in eline batan iğne, ona acı vermedi mi? Güzel ve Çirkin’de; Güzel, Çirkin yüzünden acı çekmedi mi? Kurbağa Prens, prenses onu öpene kadar acı içinde yüzmüyor muydu? Siz: Olaya çok realist bakıyorsun. Aşk, onları acıdan kurtardı. Avukat Bey: Söylesene… Acı olmasaydı, yine de birbirlerine âşık olurlar mıydı? Siz: Prensler ve prensesler arasındaki güçlü bağ, acıdan mı kuvvet aldı? Avukat Bey: Acı, aşklarını taçlandırdı. İşte bu yüzden, günün birinde aşk dedikleri saçmalığa kapılacak kadar uçarsam… Karşımdaki kişi, benimle beraber acı çekmeyi kabul etmiş birisi olurdu. Siz: Kulağa çok karanlık bir dünyaya iki kişilik davetiyen varmış gibi geliyor. Avukat Bey: Dünya zaten karanlıktı, Ahu. İnsanlar, dünyanın üzerine ışıkları diktiler. Siz: Hayalindeki aşk, bu mu yani? Avukat Bey: Benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey. Siz: Nietzsche. Avukat Bey: Nereden biliyorsun? Siz: Çünkü bu sözü daha önce duydum. Avukat Bey: Nereden duydun? Siz: Acısında boğulduğum yakışıklı bir adamın sesinden. |
0% |