Yeni Üyelik
17.
Bölüm

ON ALTI

@hayalrafya

Siz: Avukat bey?

Avukat Bey: Ahu.

Siz: Ben geldim.

Avukat Bey: Sözde yazmayacaktın.

Siz: Sözde, yazdığımda cevap vermeyecektin.

Avukat Bey: Anlaşılan, ikimiz de verdiğimiz sözleri tutmak konusunda berbatız.

Siz: Aksine, ben bir söz verdiğim için buradayım.

Avukat Bey: Ne sözü?

Siz: Bir söz işte.

Avukat Bey: Peki, kime verilmiş bir söz bu?

Siz: Birisine.

Avukat Bey: Kime söz verdin, Ahu?

Siz: Birisine işte, dedim. Israr etme.

Avukat Bey: Dediğin gibi olsun.

 

Avukat Bey: Yazmayacağım derken çok kararlıydın.

Siz: Yenilginin ilk aşamasında insan saçmalayabilir.

Avukat Bey: İlk aşama mı?

Siz: Yenilginin ilk aşaması, suçlama. Yenilgim yüzünden seni suçladım ya.

Avukat Bey: Şimdi kaçıncı aşamadasın?

Siz: İki.

Avukat Bey: Yani?

Siz: Kabulleniş.

Avukat Bey: Neyi kabul ettin?

Siz: Konsey başkanlığının o kadar da önemli olmadığını…

Avukat Bey: Ha, yenilginin suçunu bana yüklemeye devam ediyorsun yani?

Siz: Beni yeniden birinci aşamaya çekmek istemezsin.

Avukat Bey: Bu kez hiç mi dönmezsin yoksa?

Siz: Bilmem. Nasıl bir ruh haline bürüneceğimi söyleyemem.

Avukat Bey: Dur nedenini tahmin edeyim; çünkü delisin.

Siz: Ve Bilirsin... Delilik yerçekimi gibidir; sadece hafifçe itmek yeterlidir.

Avukat Bey: En ufak bir etken zihninin dengesiz tarafını tetikler, öyle mi?

Siz: Aynen öyle.

Avukat Bey: Joker’dan alıntı mı yaptın, sen?

Siz: İzledin mi?

Avukat Bey: İzlemeyen var mı?

Siz: Beş dakika öncesine kadar, deli arkadaşlarım izlememişlerdi.

Avukat Bey: Ne demek bu?

Siz: Hastanede film gecesi düzenlediler. Şu an sana çakma sinema salonunun en arka koltuğundan yazıyorum.

Avukat Bey: Söylediğin şey ne anlama geliyor, farkında mısın?

Siz: Ne anlama geliyormuş?

Avukat Bey: Film gecesi için Joker’ı mı seçtiler?

Siz: Olamaz mı?

Avukat Bey: Olamaz... Akıl hastanesinde neden Joker’ı izletsinler ki?

Siz: Ters psikoloji uyguluyorlar.

Avukat Bey: Saçmalama. Psikolog olmasam da ters psikolojinin böyle bir şey olmadığına eminim.

Siz: Madem öyle ne isterdin, Avukat Bey? Ne izleseydik, aşk filmi mi?

Avukat Bey: Aşk filmiymiş… Aşk, yalnız kalmaktan korkan insanları uydurduğu bir duygu; aşk filmleri ise o aptal duygunun berbat bir dışavurumudur. Kısacası gerçekten ders çıkartacağınız bir şeyler izleyebilirdiniz.

Siz: Aşka sahiden inanmıyorsun.

Avukat Bey: Gerçek olamayacak kadar uçuk buluyorum.

Siz: Uçuk mu buluyorsun? Üzerine sayısız destanlar yazılmış bir duygudan bahsediyoruz.

Avukat Bey: Bence destanlar aşkı değil, acıyı anlatıyor.

Siz: Nasıl?

Avukat Bey: En masum görünenine bak mesela; peri masalları. Rapunzel kapalı kaldığı kulede acı çekmedi mi? Pamuk Prenses zehirli elmayı yediğinde acı içinde değil miydi? Uyuyan Güzel’in eline batan iğne, ona acı vermedi mi? Güzel ve Çirkin’de; Güzel, Çirkin yüzünden acı çekmedi mi? Kurbağa Prens, prenses onu öpene kadar acı içinde yüzmüyor muydu?

Siz: Olaya çok realist bakıyorsun. Aşk, onları acıdan kurtardı.

Avukat Bey: Söylesene… Acı olmasaydı, yine de birbirlerine âşık olurlar mıydı?

Siz: Prensler ve prensesler arasındaki güçlü bağ, acıdan mı kuvvet aldı?

Avukat Bey: Acı, aşklarını taçlandırdı. İşte bu yüzden, günün birinde aşk dedikleri saçmalığa kapılacak kadar uçarsam… Karşımdaki kişi, benimle beraber acı çekmeyi kabul etmiş birisi olurdu.

Siz: Kulağa çok karanlık bir dünyaya iki kişilik davetiyen varmış gibi geliyor.

Avukat Bey: Dünya zaten karanlıktı, Ahu. İnsanlar, dünyanın üzerine ışıkları diktiler.

Siz: Hayalindeki aşk, bu mu yani?

Avukat Bey: Benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey.

Siz: Nietzsche.

Avukat Bey: Nereden biliyorsun?

Siz: Çünkü bu sözü daha önce duydum.

Avukat Bey: Nereden duydun?

Siz: Acısında boğulduğum yakışıklı bir adamın sesinden.

Loading...
0%