Yeni Üyelik
19.
Bölüm

ON SEKİZ

@hayalrafya

Avukat Bey: Azmine hayranım.

Siz: Bana hayran mısın?

Avukat Bey: Sende birikmiş azme hayranım.

Siz: Yani… Dolaylı yoldan bana hayransın.

Avukat Bey: Ne olsun istiyorsun, Ahu?

Siz: Bana olan aşkını itiraf et, istiyorum.

Avukat Bey: Çok şey istiyorsun.

Siz: Hayır, sadece gerçekleşmesi çok zaman alacak bir şey istiyorum.

Avukat Bey: Nasıl başarıyorsun?

Siz: Neyi?

Avukat Bey: Senin adını dahi hatırlamayan bir adamı koşulsuz şartsız sevmeyi.

Siz: Seni sevdiğime sonunda inandın mı?

Avukat Bey: Beni sevmeseydin, oyun oynamaktan sıkılıp kaçardın.

Siz: Senden sıkılmam mümkün değil.

Avukat Bey: İşte buna hayranım.

Siz: Sana iltifat etmeme mi?

Avukat Bey: Tüm itmelerime rağmen benden uzaklaşmıyor oluşuna.

Siz: Kendine bu kadar yüklenme. Zamanında bende seni itmiştim.

Avukat Bey: Ah, o zamanları bir hatırlasam…

Siz: Sen yine efkârlısın.

Avukat Bey: Nasıl anladın?

Siz: Mesajlara bi’ gözyaşlarını akıtmadığın kaldı.

Avukat Bey: Yanımda cam tüp yok.

Siz: Öyleyse sakın ağlama ve bana anlat.

Avukat Bey: Babamla fena kavga ettik.

Siz: Yeni bir davayı daha mı kayıp ettin?

Avukat Bey: Evet, yeni bir şey değil.

Siz: Kendi evim olsaydı… Orayı terk et; ceketini al ve çık, yanıma gel derdim.

Avukat Bey: Yoksa bu…

Siz: Ne?

Avukat Bey: Beni hastane odana atmak için zemin mi hazırlıyorsun?

Siz: Anlamaman gerekiyordu. Tüm planlarımı bozuyorsun, Avukat Bey.

Avukat Bey: Ahu?

Siz: Hım?

Avukat Bey: Beni odana atmak istesen sesimi çıkartmazdım.

Siz: Seni odama atmak istesem Yaşlı ikimizi de tüfekle kovalardı.

Avukat Bey: Akıl hastanesinde?

Siz: Evet.

Avukat Bey: Yaşlı’nın tüfeği mi var?

Siz: Yaşlı’nın daha başka neleri olduğunu bilsem şaşardın.

Avukat Bey: Belki bir gün anlatırsın.

Siz: Belki bir gün, gelip kendi gözlerinle görürsün.

Avukat Bey: Eğer günün birinde oraya gelirsem…

Siz: Eee?

Avukat Bey: Yaşlı’nın eşyaları görmezdim.

Siz: Neden?

Avukat Bey: Büyük ihtimalle, her saniyemi sana bakarak harcardım.

Siz: Babanla olan kavgan seni fena uçurmuş anlaşılan.

Avukat Bey: Öyle mi? Bu tespitini neye borçluyum?

Siz: Hiç… Kendin gibi konuşmuyorsun.

Avukat Bey: Çünkü çok berbat bir döngüye sıkıştım. Etrafımda öylesine fazla baskı var ki; ruhumu sıkıyor artık. Dayanabileceğimden emin değilim. Daha doğrusu dayanmak istediğimden bile emin değilim.

Siz: Beni akıl hastanesinden kaçmaya zorluyorsun.

Avukat Bey: Sakın öyle bir şey yapma.

Siz: O zaman sende derhal kendine gel.

Avukat Bey: Kendime geleceğim, merak etme.

Siz: Ne zaman?

Avukat Bey: Yaklaşık yarım saat sonra.

Siz: O zamana kadar bu halde misin, yani?

Avukat Bey: Mecburen.

Siz: Öyleyse bana biraz daha iltifat et.

Avukat Bey: Ya şımarırsan? Nasıl baş ederim sonra…

Siz: Şımarsam bile çabuk toparlarım.

Avukat Bey: Emin misin?

Siz: Fazlasıyla.

Avukat Bey: Kaçış yolum olduğun için teşekkür ederim.

Siz: Karşılığını aldığım için kaçış yolun oluyorum.

Avukat Bey: Nasıl bir karşılık?

Siz: Gelecekte bir günde, sen de beni hayata döndürüyorsun, Avukat Bey.

Avukat Bey: Gelecekte değil, şimdide seni görmek istiyorum.

Siz: Daha değil.

Avukat Bey: Anlamıyorsun. Bu isteğim, bastırılamayacak şiddette.

Siz: İsteğine karşı şiddetle savaşmak zorundasın.

Avukat Bey: Ahu, son zamanlarda yüzümdeki gülümsemenin tek sebebi olan kızı görmek istiyorum.

Siz: Bana bak –

Avukat Bey: Keşke bakabilsem.

Siz: Prens prens konuşma.

Avukat Bey: Bir dakika.

Siz: Ne oldu?

Avukat Bey: Sen…

Siz: Ben, ne?

Avukat Bey: Bana bunu daha önce söyledin mi?

Siz: Hatırladın mı?

Avukat Bey: Bilmiyorum, galiba.

Siz: Ben sana bunu –

Avukat Bey: Bir lunaparkta söylemiştin.

Siz: Bir lunaparkta söylemiştim.

Loading...
0%