@hayalrafya
|
Avukat Bey: Azmine hayranım. Siz: Bana hayran mısın? Avukat Bey: Sende birikmiş azme hayranım. Siz: Yani… Dolaylı yoldan bana hayransın. Avukat Bey: Ne olsun istiyorsun, Ahu? Siz: Bana olan aşkını itiraf et, istiyorum. Avukat Bey: Çok şey istiyorsun. Siz: Hayır, sadece gerçekleşmesi çok zaman alacak bir şey istiyorum. Avukat Bey: Nasıl başarıyorsun? Siz: Neyi? Avukat Bey: Senin adını dahi hatırlamayan bir adamı koşulsuz şartsız sevmeyi. Siz: Seni sevdiğime sonunda inandın mı? Avukat Bey: Beni sevmeseydin, oyun oynamaktan sıkılıp kaçardın. Siz: Senden sıkılmam mümkün değil. Avukat Bey: İşte buna hayranım. Siz: Sana iltifat etmeme mi? Avukat Bey: Tüm itmelerime rağmen benden uzaklaşmıyor oluşuna. Siz: Kendine bu kadar yüklenme. Zamanında bende seni itmiştim. Avukat Bey: Ah, o zamanları bir hatırlasam… Siz: Sen yine efkârlısın. Avukat Bey: Nasıl anladın? Siz: Mesajlara bi’ gözyaşlarını akıtmadığın kaldı. Avukat Bey: Yanımda cam tüp yok. Siz: Öyleyse sakın ağlama ve bana anlat. Avukat Bey: Babamla fena kavga ettik. Siz: Yeni bir davayı daha mı kayıp ettin? Avukat Bey: Evet, yeni bir şey değil. Siz: Kendi evim olsaydı… Orayı terk et; ceketini al ve çık, yanıma gel derdim. Avukat Bey: Yoksa bu… Siz: Ne? Avukat Bey: Beni hastane odana atmak için zemin mi hazırlıyorsun? Siz: Anlamaman gerekiyordu. Tüm planlarımı bozuyorsun, Avukat Bey. Avukat Bey: Ahu? Siz: Hım? Avukat Bey: Beni odana atmak istesen sesimi çıkartmazdım. Siz: Seni odama atmak istesem Yaşlı ikimizi de tüfekle kovalardı. Avukat Bey: Akıl hastanesinde? Siz: Evet. Avukat Bey: Yaşlı’nın tüfeği mi var? Siz: Yaşlı’nın daha başka neleri olduğunu bilsem şaşardın. Avukat Bey: Belki bir gün anlatırsın. Siz: Belki bir gün, gelip kendi gözlerinle görürsün. Avukat Bey: Eğer günün birinde oraya gelirsem… Siz: Eee? Avukat Bey: Yaşlı’nın eşyaları görmezdim. Siz: Neden? Avukat Bey: Büyük ihtimalle, her saniyemi sana bakarak harcardım. Siz: Babanla olan kavgan seni fena uçurmuş anlaşılan. Avukat Bey: Öyle mi? Bu tespitini neye borçluyum? Siz: Hiç… Kendin gibi konuşmuyorsun. Avukat Bey: Çünkü çok berbat bir döngüye sıkıştım. Etrafımda öylesine fazla baskı var ki; ruhumu sıkıyor artık. Dayanabileceğimden emin değilim. Daha doğrusu dayanmak istediğimden bile emin değilim. Siz: Beni akıl hastanesinden kaçmaya zorluyorsun. Avukat Bey: Sakın öyle bir şey yapma. Siz: O zaman sende derhal kendine gel. Avukat Bey: Kendime geleceğim, merak etme. Siz: Ne zaman? Avukat Bey: Yaklaşık yarım saat sonra. Siz: O zamana kadar bu halde misin, yani? Avukat Bey: Mecburen. Siz: Öyleyse bana biraz daha iltifat et. Avukat Bey: Ya şımarırsan? Nasıl baş ederim sonra… Siz: Şımarsam bile çabuk toparlarım. Avukat Bey: Emin misin? Siz: Fazlasıyla. Avukat Bey: Kaçış yolum olduğun için teşekkür ederim. Siz: Karşılığını aldığım için kaçış yolun oluyorum. Avukat Bey: Nasıl bir karşılık? Siz: Gelecekte bir günde, sen de beni hayata döndürüyorsun, Avukat Bey. Avukat Bey: Gelecekte değil, şimdide seni görmek istiyorum. Siz: Daha değil. Avukat Bey: Anlamıyorsun. Bu isteğim, bastırılamayacak şiddette. Siz: İsteğine karşı şiddetle savaşmak zorundasın. Avukat Bey: Ahu, son zamanlarda yüzümdeki gülümsemenin tek sebebi olan kızı görmek istiyorum. Siz: Bana bak – Avukat Bey: Keşke bakabilsem. Siz: Prens prens konuşma. Avukat Bey: Bir dakika. Siz: Ne oldu? Avukat Bey: Sen… Siz: Ben, ne? Avukat Bey: Bana bunu daha önce söyledin mi? Siz: Hatırladın mı? Avukat Bey: Bilmiyorum, galiba. Siz: Ben sana bunu – Avukat Bey: Bir lunaparkta söylemiştin. Siz: Bir lunaparkta söylemiştim. |
0% |