@hayalrafya
|
Siz: Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye, senin güzelliğinin ganimeti yüzünden; gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden. Avukat Bey: Ne bu, yarı zamanlı maniciliğe mi başladın? Siz: Roman yazıyorum demiştim. Avukat Bey: Tabii, pastel boyalarınla. Siz: Evet. Az önce romanımın giriş satırlarını okudun. Avukat Bey: Sanki birine sesleniyormuşsun gibi. Siz: Biricik ilham kaynağıma sesleniyorum. Avukat Bey: Kimden alıyorsun ilhamını? Siz: Hım… Yakışıklı bir avukattan; yeşil gözlü, açık kumral saçları olan, böyle fena başarısız bir avukat benim ilham kaynağım oluverdi. Avukat Bey: Kulağa benden bahsediyormuşsun gibi geliyor. Siz: Tüh, çok mu belli ettim? Avukat Bey: Bayağı çok belli ettin. Siz: İyi bari, bugün de benim sayemde güller açmıştır yüzünde. Avukat Bey: Bu kadar çok ilgi görmemi sağlayacak ne yapmış olabilirim, aklım almıyor. Siz: Belki de önceki hayatında peri annesindir. Avukat Bey: Kim bilir… Siz: Artık, beni bilgilendir bakalım. Geceye yaklaşan akşamın nasıl geçiyor? Avukat Bey: Romanının ilk satırlarını okumaktan kopabilirsem aynı sıradanlıkta geceye yaklaşan akşamımı geçirebileceğim. Siz: Uğraşma. Kopamazsın. Avukat Bey: Bir dakika… Siz: Ne oldu? Avukat Bey: Senin şu ilk satırlar… Siz: Nesi varmış benim ilk satırlarımın? Az önce ‘bayıldım’ diyordun. Avukat Bey: Birincisi sözlerimi çarpıtma, bayıldım falan demedim. İkincisi satırların çok tanıdık geliyor. Siz: Kelime kelimeye benzer. Avukat Bey: Benzerlikten farklı bu… Bu birebir kopya gibi Siz: Ne yani, işim gücüm yok; oturup başkasının yazdıklarını mı çalacağım? Kafa patlattım ben bu satırlara, kafa. Avukat Bey: Hırsızlık yapmak için pek de kafa patlatmana gerek yok. Siz: Hırsızlık, öyle mi? Avukat Bey: Öyle. Siz: Kimden çalmışım, peki? Avukat Bey: Shakespeare. Siz: Ne münasebet! Avukat Bey: Eser kaçakçılığı yapma. Siz: Sen de ölünün arkasından konuşma. Avukat Bey: Shakespeare’a bir şey dediğim yok. Konumuz senin kelime hırsızlığın. Siz: Zaman çok ilerledi. Artık özgün düşünce diye bir şey kalmadı. İnsanların kelimeleri, ölü insanların kelimeleriyle ortak paydada buluşabilir. Avukat Bey: Kendini kandırma. Kelimelerin Shakespeare’in kelime ortağı falan değil. Bildiğin, blok halinde satırları kaçırmışsın. Siz: Az biraz esinlendiysem ne olmuş yani? Avukat Bey: Her şeyine tamam, ama beni bu konuda kandıramazsın. Siz: Okudun, değil mi? Avukat Bey: Okudum. Siz: Biliyordum. Avukat Bey: Ne diye ısrar ediyorsun o zaman? Siz: Belki unutmuşsundur dedim. Avukat Bey: Romanın basıldığında diğer insanlara, ‘belki unutmuşsunuzdur diye düşündüm’ mü diyeceksin? Siz: Basılmayacak. Romanımın sadece bir kopyası olacak. Avukat Bey: O niye? Siz: Çünkü sadece senin için yazıyorum. Sen okusan yeter; senin için yazılanı başkalarının okumasına gerek yok. Avukat Bey: Benim için hırsızlık yapıyor olman gözlerimi yaşarttı. Siz: Ağlayacak gibi olursan gözyaşlarını cam tüpe akıt. Avukat Bey: Beni zihninde nasıl bir yere koydun, sen? Siz: Gözyaşlarını seviyorum. Karşına çıktığımda cam tüpleri senden alırım. Avukat Bey: Öyle bir şey yapmayacağım. Siz: Tamam, ben de kâbusun olurum. Avukat Bey: Zaten kâbusum oldun. Siz: Kâbus görmekten şikâyetçiymiş gibi durmuyorsun. Avukat Bey: Nereden biliyorsun? Siz: Çünkü hâlâ uyumaya devam ediyorsun, Avukat Bey. Avukat Bey: Yani? Siz: Hâlâ mesajlaşıyoruz. Beni engellemedin. Avukat Bey: Engellemedim. Siz: Benden kurtulman işte bu kadar basitti; ama sen, basit olanı seçmedin. Avukat Bey: Romanının konusundan bahset. Siz: Her sıkıştığında lafı değiştiremeyiz. Avukat Bey: Laf değiştirdiğim falan yok. Sadece… Siz: Sadece ne? Avukat Bey: Benim için yazılan bir romanın konusunu bilmek hakkım. Siz: Seni kıracağıma dişimi kırarım. Avukat Bey: Söyle öyleyse. Siz: Yasak bir aşkı yazıyorum. Avukat Bey: Vay canına! Siz: Düşman ailelerin çocukları arasında geçiyor. Avukat Bey: Kitabın sonunda âşıklardan biri ölecek mi bari? Siz: Nereden bildin? Avukat Bey: Çünkü Romeo ve Juliet’i okudum. Siz: Yine başa döndük. Avukat Bey: Bir de oturup kitabı baştan yazsaydın. Siz: Baştan yazmadığımı da nereden çıkarttın? Avukat Bey: Böylesine ciddi bir garipliğe ne kadar tahammül edebilirim, emin değilim. Siz: Tahammülünün sınırlarını zorlamaya geldim. Avukat Bey: Belli oluyor. ⚖
Siz: Avukat Bey? Avukat Bey: Hım? Siz: Binlerce kez iyi geceler sana! Avukat Bey: Gerçekten mi? Siz: Lütfen, lütfen, lütfen… Avukat Bey: Tamam, baştan yaz. Siz: Avukat Bey? Avukat Bey: Hım? Siz: Binlerce kez iyi geceler sana! Avukat Bey: Ahu? Siz: Hım? Avukat Bey: Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa. |
0% |