@hayalrafya
|
Avukat Bey: Bir sorum var. Siz: Sor bakalım, Avukat Bey. Avukat Bey: Çok kötü bir olaya sevinmek, bir insanı kötü yapar mı? Siz: Nasıl bir olaya seviniyorsun? Avukat Bey: Yengem öğrendi. Siz: Senden mi? Avukat Bey: Bu konuda sessiz kalacağımı söylemiştim. Siz: Nasıl öğrendi, öyleyse? Avukat Bey: Bilmiyorum. Ama abimle saatlerdir kavga ediyorlar. Kapılar çarpılıyor, evde kırılmamış abajur kalmadı, fotoğraflar art arda yırtılıyor, parçalanan çerçeve camları yerleri kapladı. Şimdiden, şöminenin iki taşı yerinden çıktı. Duvarların üçünde çukur açıldı. Arka bahçeye açılan kapının kolu artık yok. Abimin sesi kısılmak üzere. Yengem ciddi bir sinir krizi geçiriyor. Babam tehditler savurup duruyor, kime olduğu belli değil. Annemse bir köşede ağlıyor. Siz: Meydan muharebesinden bir sahne anlatıyorsun sanki. Avukat Bey: Kanın gövdeyi götürmesine az kaldı. Meydan muharebesini birebir canlandırırız, belki. Siz: Savaştan zevk mi alıyorsun? Eskiden böyle huyların yoktu. Avukat Bey: Savaştan zevk aldığımı da nereden çıkarttın? Sorunlu muyum ben? Siz: Madem savaştan zevk almıyorsun o zaman bu olayın nesine seviniyorsun? Avukat Bey: Kaybettiğim şu kolay davayı bizimkilere unutturmasına. Siz: Buna sevinmen, seni Green Goblin’den bile kötü yapar. Haberin olsun. Avukat Bey: Ağır konuştun. Siz: Hafif bir şeyler istiyorsan Alice Harikalar Diyarında’yı anlatabilirim. Avukat Bey: Çay saati hikâyelerine dayanabileceğimi sanmıyorum. Siz: İyi. Bir an anlat diyeceksin diye çok korktum. Avukat Bey: Ahu. Siz: Adımı yazmak sana çok yakışıyor. Avukat Bey: Önemli bir olayı konuşuyoruz burada. Siz: Tamam, konuşalım. Avukat Bey: Sence… İyi mi oldu? Siz: Gerçeklerin ortaya çıkması mı? Avukat Bey: Evet. Siz: Gerçeklerin ortaya çıkması her zaman iyidir, Avukat Bey. Avukat Bey: Ya bu iyilik hali can yakıyorsa? Siz: Yanan canına dayanamıyorsan zaten bu dünyada yaşama. Avukat Bey: Kaç kez canını yaktılar senin? Siz: Beni hatırladığında öğrenirsin. Avukat Bey: Her seferinde kendimi iğrenç hissetmeme sebep oluyorsun. Siz: Gerçeklerin yan etkisi işte, Avukat Bey. Avukat Bey: Beni sevdiğini sanıyordum. Siz: Sana sevgiden daha güçlü duygular besliyorum. Avukat Bey: Öyleyse nasıl canını yakmış olabilirim? Siz: Bir duygunun gücü arttıkça karşılığında verdiği hasarın boyutu da artar. Avukat Bey: Belki de bu yüzden kimseye âşık olmamalıyım. Siz: Belki de böyle konuşmaya devam ederek o kimsenin canını daha fazla yakmamalısın. Avukat Bey: Çok garipsin. Siz: Ve sen, hayatındaki bütün garipliği unuttun. Avukat Bey: Garipliklerini unutmuş olsam da yüzünü unutabileceğimi sanmıyorum. Siz: Normal. Beni görmenin üzerinden yirmi dört saat bile geçmedi. Avukat Bey: Hayır. Ne kadar zaman geçerse geçsin, yüzünü unutamam. Siz: Fena mı etkiledim seni? Avukat Bey: Aklıma fena yerleştin, diyelim. Yalnız, şunu aklından çıkartma – Siz: Neyi? Avukat Bey: Başka bir ortamda karşıma çıkmış olsaydın, seni kolay kolay bırakmazdım. Siz: Beni korkutuyorsun, Avukat Bey. Avukat Bey: Zaten korkmayı göze alarak çıkmadın mı karşıma? Siz: Aslında… Sadece kol düğmelerini getirmek istemiştim. Avukat Bey: Kol düğmelerim. Siz: Evet. Sen kol düğmelerini hep unutursun. Avukat Bey: Sahi, onları nereden buldun? Siz: Bir yerden buldum, işte. Avukat Bey: Öylesine bir yerden bulmuş olman imkânsız. Siz: Neden? Avukat Bey: Çünkü onlar özel yapım kol düğmeleriydi. Beş ay önce kaybettiğim, özel yapım kol düğmeleri. Siz: Beş ay önce mi? Avukat Bey: Beş ay önce. Siz: Kesin mi? Avukat Bey: Kesin. Siz: Tam da hastaneye yattığım tarih. Avukat Bey: Kol düğmelerini nereden buldun, Ahu? Siz: Dedim ya bir yerden diye. Avukat Bey: Bu kadar çetrefilli olmamalıydın. Siz: O zaman senin yanına bile yaklaşamazdım. Avukat Bey: Tek taraflı düşünme. Belki ben sana yaklaşırdım. Siz: Sen banim varlığımdan bile haberdar olmazdın. Avukat Bey: Çok zorsun. Siz: Yengen gibi olmamı mı isterdin? Kolay anlaşılabilir ve bir kitap kadar açık. Avukat Bey: Yengemin öyle bir insan olduğunu nasıl biliyorsun? Siz: Aş artık şunları. Yengenle birlikte mantı açmış insanım ben. Karakterini mi bilmeyeceğim? Avukat Bey: Aklımın alamayacağı kadar garip… Ama açık bir kitap gibi olman iyi olurdu. Siz: Niyeymiş? Avukat Bey: O zaman bütün sorunlarımızı basit bir kavgayla çözerdik. Sen kafama halı fırlatmadan önce işler tatlıya bağlanırdı. Siz: Kafana halı fırlatmak mı? Avukat Bey: Kesinlikle. Siz: Aklına direkt bu gelmiş olamaz. Avukat Bey: Haklısın, gelmedi. Az önce tecrübe ettim. Siz: Yengen kafana halı mı fırlattı? Avukat Bey: İki tane. |
0% |