@hayalzago
|
Sabahın erken saatlerinde, Harrow Hanı'nın penceresinden içeri süzülen güneş ışıkları, odanın köşelerinde dans ediyordu. Yataklarımızın üzerinde hala yorgunluk izleri varken, rüyalarımızdan uyanıp yavaşça gözlerimizi açtık. Hanın içindeki sıcaklık, geceyi rahat geçirdiğimizi ve yeni bir güne enerjik başlamamız gerektiğini hissettirdi.
Odanın kapısı açıldı ve bir han çalışanı, sabah kahvaltısının hazır olduğunu bildirdi. Gözlerimiz hala uykulu ama meraklıydı, ve neyse ki tüm yorgunluk uykunun tatlı etkisiyle hızla kaybolmuştu. Sam ve Acemaz odadan çıkarken, “Dışarıda karışıktı, umarım bugün yolculuk daha kolay geçer,” dedi Sam.
Kahvaltı salonuna geçtiğimizde, tabaklar dolusu taze ekmekler, peynirler ve sıcak çorbalar bizi karşıladı. Masanın etrafında toplandık ve günün planlarını tartışmaya başladık. Admet, sabahın erken saatlerinde haritayı tekrar inceledi ve “Brimstone Geçidi’ni geçerken dikkatli olmalıyız. Geçidin dar alanları ve kayalık yapıları, yolculuğumuzu zorlaştırabilir,” dedi.
Yemek sırasında, Acemaz biraz düşündü ve “Neyse ki, burada dinlenme fırsatımız oldu. Umarım bugün geçidi geçmek daha az zahmetli olur,” diye ekledi. Bu konuşma, herkesin yüzünde hafif bir gülümseme oluşturdu. Sonunda kahvaltımızı bitirip, gerekli malzemeleri toplamak ve haritayı kontrol etmek için hazırlık yapmaya başladık.
Harrow Hanı’ndan ayrılmak, tüm ekip için heyecan verici bir an oldu. Yolda yürürken, Sam “Geçidin içindeki taşların kayması, son zamanlarda can sıkıcı oldu. Geçidi geçerken dikkatli olmalıyız,” dedi. Bu endişe, hepimizin içinde bir tedirginlik yarattı. Ancak cesaretimizi kaybetmeden, Brimstone Geçidi’ne doğru yola çıktık.
Geçide girdiğimizde, kayalık yolların ve dar geçitlerin zorluğunu daha iyi hissettik. Taşların arasında yol almak, oldukça dikkat gerektiriyordu. Bir süre sessizce yürüdük, her adımımızın sesini dikkatle dinleyerek, taşların üzerindeki kaymaları izledik. Admet, “Geçidin dar alanları ve kayalar, bu yolculuğu gerçekten zorlaştırıyor. Ama birlikte hareket ederek bu engelleri aşabiliriz,” dedi.
Geçidin derinliklerine indikçe, dar ve karanlık geçitlerin içindeki tehlikeleri daha belirgin hale geldi. Bir an için Acemaz bir kayayı kaydırdı ve “Ah, dikkat etmemiz gereken birçok yer var,” diye mırıldandı. Birkaç saat süren zorlu yürüyüşün ardından, Brimstone Geçidi’nin sonuna ulaştık. Gözlerimizi açarken, dağın eteğinde gözlerimizi dinlendirebildik.
Köyün girişine vardığımızda, yorgun ama rahatlamıştık. Raven’s Nest Köyü’nün huzur verici atmosferi, Brimstone Geçidi’nin zorluğunu unutturuyordu. Köyün meydanında yürüyüş yaparken, Sam, “Nihayet biraz rahatlayabiliriz. Burada bir gece dinlenmek iyi gelecek,” dedi. Köylüler, malzemeleri ve yiyecekleri sağlamak için yardımcı oldular.
Köyün içinde dolaşırken, haritayı tekrar inceledik ve bir sonraki durak olan Silverleaf Kasabası için hazırlıklarımızı yaptık. Admet, “Köyde ihtiyacımız olan her şeyi alarak, yarına hazır olmalıyız,” dedi. Köylülerle kısa bir sohbet ettikten sonra, köydeki birkaç dükkânda alışveriş yaptık ve gerekli malzemeleri topladık.
Günün sonunda, Raven’s Nest Köyü’ndeki bir hanın kapısını çaldık. Hancının sıcak karşılaması ve elinden gelen en iyi şekilde misafirperverliği, yorgunluğumuzu unutturdu. Hanın içinde, dinlenmek ve haritayı kontrol etmek için bir araya geldik. Yarın için planlarımızı yaparken, Brimstone Geçidi’ni geçmenin verdiği yorgunluk yavaşça geçmeye başladı.
Köyde geçirdiğimiz bu rahatlatıcı gecenin ardından, sabahın erken saatlerinde, Silverleaf Kasabası’na doğru yolculuğumuza devam edecektik. Haritamızda işaretli olan bu son geçidi geçmek ve Nera Dağı’nın eteklerine ulaşmak, yolculuğumuzun bir sonraki aşamasıydı.
Bu gece dinlenip, enerji topladık ve sabah erkenden yola çıkmak üzere hazırlandık. Brimstone Geçidi’nin zorluğuna rağmen, tüm ekip iyiydi ve yolculuğumuza devam etmek için motivasyonumuz yüksek kalmıştı.
Harrow Hanı'ndan sabah erken saatlerde ayrıldık. Feywood Ormanı'na doğru ilerlerken, ormanın derinliklerine adım atmanın verdiği huzursuzluk artıyordu. Orman, ağaçların gölgelerinde saklanan karanlık bir güzelliğe sahipti ve her adımda üzerimize sinmiş sessizlik, gizli tehlikeleri fısıldıyordu.
"Biraz dikkatli olmalıyız," dedi Acamas, kollarını silkeleyerek.
“Evet, bu orman gerçekten biraz ürkütücü,” diye yanıtladı Anastasia, ormanın derinliklerine doğru bakarak.
Admet, haritayı kontrol ederek, “Eğer doğru yoldaysak, köye birkaç saat içinde varırız,” dedi, haritayı dikkatle incelerken.
Ormanın derinliklerine ilerledikçe, ağaçların arasındaki gölgeler daha da yoğunlaşmıştı. Aniden, derin bir sessizlikte bir hareketlilik fark ettik. Gölgeler arasından ince, zarif bir figür belirdi. Gözlerimi ovuşturdum ve karanlıkta hareket eden bu varlığı dikkatle izlemeye başladım.
“Dikkat edin, burada biri var,” dedim, sesimi düşük tutarak.
Figür yavaşça, ama kararlı bir şekilde yaklaşıyordu. Karanlık gölgeler arasından ortaya çıkan yaratık, insan benzeri bir yapıya sahipti ancak zarif ve ince görünüyordu. Gözleri, fosforlu sarı bir parıltı yayıyordu. Bu, Onat’tan başkası olamazdı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, figür sessizce yanımıza geldi.
“Merhaba,” dedi, sesinin tınısı ormandaki sessizliği bozan yumuşak bir melodi gibiydi.
Gözlerimi ona dikip, “Kim olduğunu ve neden buradasın?” diye sordum.
Onat, nazik bir şekilde gülümsedi. “Ben Zela,” dedi. “Bu ormanın koruyucusuyum. Size yardım edebilirim.”
“Zela,” diye mırıldandım, ismi ilk kez duyuyordum ama bir şekilde tanıdık geliyordu. “Bu ormanda neden bu kadar derinlerde dolaşıyorsun?”
“Bu ormanın derinlikleri, yalnızca bir yol değil, aynı zamanda tehlikelerle dolu bir yerdir,” Zela yanıtladı. “Sizi korumak için buradayım. Ormanın derinliklerine geçerken dikkatli olmalısınız.”
Acamas ve Sam, Zela’nın ortaya çıkmasından biraz gergin görünüyordu, ama Zela’nın sakinliği onları rahatlatmaya yetti.
“Yani bize yardım edebilecek misin?” diye sordum, hala biraz temkinli.
“Evet,” dedi Zela. “Gölge krallığının bazı yerlerini biliyorum ve size rehberlik edebilirim. Birlikte ormanın derinliklerine geçebiliriz.”
Anastasia, Zela’yı dikkatle süzerek, “Haritanızda belirttiğiniz yerler hakkında bilgi sahibi misin?” diye sordu. “Bu, bizim için oldukça faydalı olabilir.”
Zela, başını hafifçe eğdi ve bir an için gözleri parladı. “Haritanız doğru, ama ormanın içindeki tehlikeleri de göz önünde bulundurmalısınız. Yoldaş olarak size en iyi şekilde yardımcı olacağım.”
Admet, Zela’nın önerisini kabul ederek, “O zaman yolumuza devam edelim. Bu ormanda karşılaşabileceğimiz zorluklar hakkında bilgi sahibi olmak bize çok yardımcı olacaktır,” dedi.
Zela’nın rehberliği sayesinde ormandan geçerken endişe duymadık. Zela’nın zarif ve sessiz hareketleri, bizim yol almamızı kolaylaştırdı. Zela’nın parlayan gözleri, karanlıkta bize yol gösterdi. Arada sohbet ettik; Zela, ormanın sırları hakkında bilgi verdi ve bize bazı eski efsaneleri anlattı.
“Ormanın derinliklerinde birçok gizem var,” dedi Zela. “Ama burada yüzyıllardır yaşayan yaratıkların varlığı, her zaman bir tehlike oluşturur.”
Admet, “Peki, köyün bu bölgede sakladığı eski efsaneler hakkında bir şey biliyor musun?” diye sordu.
Zela, “Evet,” dedi, “Bu orman, eski zamanlardan beri birçok sırrı barındırıyor. Ancak, bazı yaratıklar bu sırları koruma altına alıyor.”
Zela ile sohbet ederken, zaman hızla geçti. Yavaş yavaş ormanın kenarına yaklaşıyorduk ve köyün ışıkları ufukta belirdi.
“İşte buradayız,” dedi Zela, köyü işaret ederek. “Köye yaklaşırken dikkatli olun. Burada bazıları yabancı ziyaretçilere karşı hassas olabilir.”
Köye girdiğimizde, Zela yanımızda durarak, köyün kalabalığa karışmasına yardımcı oldu. Köyün meydanına vardığımızda, etrafta kalabalık bir hareketlilik vardı. İnsanlar, günlük işlerini yapıyor ve köyün atmosferi oldukça canlıydı.
“Zela, bu gece bizimle kalır mısın?” diye sordum, yorgun ama rahat bir şekilde.
“Tabii ki,” diye yanıtladı Zela. “Birlikte geçireceğimiz zaman, bu yolculuğun en iyi kısmı olabilir.”
Han, geniş bir alana sahipti ve içinde rahatlatıcı bir atmosfer vardı. Köyün sakinliği içinde yorgunluğumuzu attık ve Zela’yla birlikte geceyi burada geçirmeye karar verdik.
Sabah uyanıp hazırlanırken, haritayı tekrar inceledik. Yolculuğumuza devam etmek üzere Brimstone Geçidi’ne doğru hareket edecektik.
“Günün nasıl geçmesini bekliyorsunuz?” diye sordu Anastasia, Zela’ya dönerken.
“Geçiş zor olabilir,” dedi Zela, “Ancak dikkatli olursanız, geçidi sorunsuz bir şekilde geçebilirsiniz.”
Bu gece, Zela’nın rehberliğinde köyde geçirdiğimiz bu gecede dinlendik ve sabah yeni bir maceraya başlamaya hazırlandık. Yarın, köyden ayrılıp bir sonraki hedefimiz olan Brimstone Geçidi’ne doğru ilerleyeceğiz.
Pazarın kalabalığında alışverişimizi yaparken, Havuç’un etrafında enerjik bir şekilde zıp zıp zıpladığını gördüm. Küçük Aysi, etrafındaki her şeye neşe ve canlılık katıyordu. O kadar tatlıydı ki, gözlerindeki yeşil ışıklar ve parlak turuncu tüyleri hemen dikkatimi çekti.
Havuç’un etrafında toplanmış birkaç kişi, onu satıcıyla birlikte gösteriyordu. Satıcı, Havuç’a doğru işaret ederken, beni de yanına çağırdı. "Bu küçük sevimli Aysi'nin adı Havuç," dedi satıcı, Havuç'un üzerine eğilerek.
Havuç, satıcıya gülümseyerek, “Merhaba! Ben Havuç, her şeyin eğlenceli ve neşeli olmasını seven bir Aysi’yim!” dedi.
Anastasia ve Admeta, Havuç’un enerjik tavırlarını izlerken kahkaha attı. Havuç, etrafında zıp zıplarken, “Beni buradan alıp gitmek harika olurdu! Sizinle olmak, büyük bir macera demektir!”
Havuç’un bu haline dayanamayarak, satıcıya yaklaştım. “Onu satın almak istiyorum. Gözlerindeki ışık ve enerjik haliyle bize çok şey katabilir.”
Satıcı, bir miktar altın karşılığında Havuç’u bana teslim etti ve Havuç, sevinçle etrafında dönerken, “Çok teşekkür ederim! Artık sizlerle birlikte olacağım!” dedi.
Yolculuk sırasında Havuç, neşesiyle etrafı sarmaladı. Her fırsatta, etrafında zıp zıp zıplayarak ve espriler yaparak bizimle eğlenmeyi başardı. “Bir de buraya bakın!” diyerek, etrafında dans eden Havuç’un enerjisi tüm ekibin moralini yükseltti.
Köyden ayrılırken, Havuç’un bu kadar enerjik ve tatlı olması, yolculuğumuzun daha keyifli ve unutulmaz hale gelmesini sağladı. Artık Rodos Krallığı’na doğru yola çıktık ve Havuç’un neşesiyle dolu bu yolculuk, hepimiz için büyük bir macera haline geldi.
|
0% |