@hayalzago
|
Olumlu düşünmek için zihninizi disipline edin. Her şeyin içinde iyiyi görmek ve her olaya en iyi tarafından bakmak için zihninizi disipline edin. -Roy T. Bennett.
Yeni bir günün ilk ışıkları Valoria Akademisi’ne vurduğunda, gözlerimi araladım. Odamın loş ışığında, etrafımdaki nesneler yavaşça belirginleşmeye başladı. Arkadaşlarımla geçirdiğimiz dünkü maceranın izleri hala yüzümde bir gülümseme bırakıyordu. Gizli odadaki kahkahalar, verilen sözler ve kaydettiğimiz komik video, hepsi dün gibi aklımdaydı.
Kalkıp pencereden dışarı baktım. Valoria’nın geniş bahçeleri, sabah çiğleriyle parıldıyordu. Ağaçlar hafif bir rüzgarla sallanıyor ve kuşların cıvıltıları sabahın sessizliğini bozuyordu. Bugün, akademide yeni bir günün başlangıcıydı ve ben, yeni maceralara hazır hissediyordum. Hızla giyinip kahvaltıya indim. Yemekhane her zamanki gibi hareketliydi; öğrenciler masalarda oturmuş, kahvaltılarını yaparken bir yandan da neşeli sohbetler ediyorlardı. Masaların birinde Acamas, Admate, Anastasia ve Sam oturmuş, dün geceki anıları tazeliyorlardı. Onlara gülümseyerek yaklaştım. “Günaydın, uyku tulumlarınızdan çıkabildiniz mi bakalım?” diye takıldım. Acamas, suyunu yudumlayarak, “Uyku? Ne uyuması, hala dünkü videonun etkisindeyim,” dedi gülerek. Sam ise kahvaltısını bitirip bana döndü. “Bugün büyük bir gün. Yeni dersler ve belki de daha fazla gizem keşfetme şansımız var,” dedi göz kırparak. Arkadaşlarımın yanına otururken içimdeki heyecanı bastıramıyordum. Bu akademide her gün yeni bir macera, yeni bir keşif demekti. “Bugün hangi derslerimiz var?” diye sordum merakla. Anastasia, ders programını çıkararak, “İksirler dersi, ardından eski büyüler tarihi. Öğleden sonra ise pratik büyüler atölyesi var,” diye cevapladı. Admate, iksir dersinden bahsederken gözleri parladı. “Profesör Gregor’un dersine bayılıyorum. Her seferinde yeni bir şeyler öğreniyoruz ve hatalar bile eğlenceli olabiliyor.” Başımı sallayarak, “Evet, hatalar bazen en iyi öğretmen oluyor,” dedim. Dün gece gizli odada verdiğimiz sözleri düşündüm. Bu akademide ve hayatta ne olursa olsun, birlikte olmanın önemini bir kez daha anlamıştık. Kahvaltımızı bitirip derslere doğru yola koyulduk. Valoria Akademisi’nin koridorlarında yürürken, etrafımdaki öğrencilere ve duvarlardaki eski portrelere bakarak bu yerin tarihini ve gizemini düşündüm. Her köşesinde bir sır saklıydı ve bu sırları keşfetmek için sabırsızlanıyordum. İlk dersimiz olan iksir sınıfına vardığımızda, Profesör Gregor’un enerjik sesi bizi karşıladı. “Günaydın öğrenciler! Bugün yeni bir iksir üzerinde çalışacağız. Dikkatli olun, çünkü bu iksir biraz zorlu olabilir.” Sınıfa girdiğimizde, Sam ile yan yana oturduk. Masamızın üzerinde çeşitli bitkiler, tüpler ve renkli sıvılar vardı. Profesör Gregor tahtaya birkaç temel formülü yazdı ve ardından malzemeleri nasıl kullanmamız gerektiğini detaylı bir şekilde anlattı. “Bugün, Dönüşüm İksiri yapacağız,” dedi Profesör Gregor. “Bu iksir, bir nesnenin şeklini değiştirmek için kullanılır. Ancak doğru formülü ve bileşenleri kullanmazsanız, sonuçlar beklenmedik ve bazen tehlikeli olabilir.” Malzemelerimizi dikkatlice hazırlarken, Sam’in gözlerinde bir parıltı fark ettim. Her zaman olduğu gibi, bu iksiri mükemmel bir şekilde yapmaya kararlıydı. Ben de ona ayak uydurmaya çalışıyordum ama içimde bir huzursuzluk vardı. Bu tür zorlu iksirler her zaman bir hata yapma riski taşıyordu. Profesör Gregor, “Unutmayın, iksirde kullanacağınız her bileşenin miktarı ve sırası çok önemli. Hadi başlayalım,” diyerek talimatları verdi. İksir yapımına başladık. Sam, bitkileri doğramaya ve tüplere sıvıları dökmeye başladı. Her hareketi titizlikle yapıyordu. Ben de ona yardımcı olurken, gözlerim sürekli formülde yazan talimatlarda ve malzemelerdeydi. “Bence onu koymayacaktık Irene,” derken Sam elimdeki kurumuş otu alacakken onu uzaklaştırdım. “Bence koyacağız, hatta koydum içine,” dedikten sonra otu iksirin içine attım. Ancak, tam da her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, ben yanlışlıkla fazla miktarda bir bileşen ekledim. İksir aniden köpürmeye başladı ve renk değiştirdi. Panik içinde Profesör Gregor’a baktım. “Profesör! Sanırım bir şeyler ters gitti!” diye seslendim. Profesör Gregor hızla yanımıza geldi ve durumu inceledi. “Tamam, sakin olun. Bu iksir çok hassas bir dengeye sahip. Fazla eklediğiniz bileşeni nötralize etmek için bir miktar lavanta özü ekleyin,” dedi. Hemen lavanta özünü ekledik ve iksir yavaşça sakinleşti. Profesör Gregor, “İksir yapımında bu tür hatalar normaldir. Önemli olan, hatayı nasıl düzelttiğinizdir,” diyerek bize cesaret verdi. Dersin sonunda, iksirimiz nihayet başarılı bir şekilde tamamlanmıştı. Birbirimize gülümseyerek baktık. Hem yeni bir şey öğrenmiş hem de birlikte çalışarak bir sorunu çözmüştük. İksir dersinden sonra, kütüphaneye gitmeye karar verdik. Acamas, Admate, Anastasia, Sam ve ben, birlikte yürüyerek kütüphaneye ulaştık. Kütüphanenin içindeki gizli odaya doğru ilerlerken, içimde bir huzur ve güven duygusu vardı. Bu akademide ve arkadaşlarımla birlikte olmaktan mutluydum. Gizli odada oturup dünkü video kayıtlarını izlerken, geleceğe dair umutlarımızı ve korkularımızı paylaştık. Bu oda, bizim sığınağımız ve sırlarımızı paylaştığımız yerdi. Ve burada, ne olursa olsun birlikte olacağımıza dair verdiğimiz söz, aramızdaki bağı daha da güçlendirdi. “Sıradaki dersin başlamasına ne kadar var,” dedikten sonra Acamas’a yaslandı Admate. Bilmem dercesine omuzlarımı silktim ve yatakta uzanmaya devam ettim. Aman banane canım biraz daha dinlenmek varken bu kimin umurunda. “Yirmi dakikası var. Şimdi çıkarsak yetişiriz.” Hepsi ayağa kalktıktan sonra oflayarak bende kalktım. Tamam dersleri seviyorum ve yeni bir şeyler öğrenmek hoşuma gidiyor ama bu rahatıma düşkün olmadığım anlamına gelmiyor. Kütüphaneden çıktıktan sonra ilk dersimiz olan iksir sınıfının yanındaki ikinci dersimiz olan Eski Büyüler Tarihi dersine yöneldik. Eski Büyüler Tarihi dersine yöneldik. Sınıfa girdiğimizde, Profesör Ignatius’un güçlü ve otoriter bakışlarıyla karşılaştık. Akademinin en bilgili hocalarından biri olarak biliniyordu. “Günaydın öğrenciler,” dedi Profesör Ignatius, sınıfın önündeki tahtaya eski dilde semboller çizerken. “Bugün, büyülerin kökenleri ve tarihçesi hakkında konuşacağız. Bu bilgiler, büyü pratiğiniz için temel oluşturacak. Şimdi, ilk olarak, büyülerin tarihsel kökenleri hakkında ne biliyorsunuz?” Odeon, elini kaldırarak söz aldı. “Antik Yunan’da büyü, tanrılarla iletişim kurmanın bir yolu olarak görülürdü. Özellikle Hekate, büyünün ve sihrin tanrıçası olarak bilinir ve büyücüler ona tapınırdı.” Profesör Ignatius başını sallayarak onayladı. “Evet, Odeon. Antik Yunan’da büyü, tanrılarla bağlantı kurma yöntemi olarak kabul edilirdi. Başka bir uygarlık hakkında bilgi verecek olan var mı?” Anastasia elini kaldırdı. “Mısır’da büyü, Ra ve İsis gibi tanrıların himayesinde kutsal bir bilim olarak kabul edilirdi. İsis, özellikle koruyucu büyülerin ve sihrin tanrıçasıydı.” “Doğru, Anastasia. Mısır’da büyü, hem dini ritüellerde hem de günlük yaşamda önemli bir rol oynardı. Orta Çağ’da büyücülük hakkında ne biliyorsunuz?” diye sordu Profesör Ignatius. Sam, elini kaldırdı. “Orta Çağ’da büyücülük hem büyük bir ilgi gördü hem de ciddi şekilde cezalandırıldı. ‘Grimoire’ olarak bilinen büyü kitapları yazıldı ve çeşitli ritüeller, tılsımlar ve büyü formülleri içerirdi. Engizisyon, büyücülükle suçlananları acımasızca yargılar ve cezalandırırdı.” “Evet, Sam. Orta Çağ’da büyücülük, korkulan ama aynı zamanda saygı duyulan bir bilgi alanıydı. Modern dönemde büyücülüğün nasıl geliştiğine dair bilgi sahibi olan var mı?” diye sordu Profesör Ignatius. Admate söz aldı. “Modern dönemde, okültizm ve ezoterik bilgiler büyük bir ilgi gördü. Aleister Crowley gibi figürler, ritüel sihir ve sembolizm üzerine çalışmalar yaparak modern büyücülüğün temellerini attı.” “Evet, Admate. Modern büyücülük, ritüel sihir ve sembolizm üzerine yapılan geniş çalışmalarla daha sistematik hale geldi. Şimdi, büyü akademilerinin tarihsel rolünü kim açıklamak ister?” dedi Profesör Ignatius. Acamas, elini kaldırdı. “Büyü akademileri, genç büyücülerin eğitim aldığı yerler olarak büyük bir önem taşıdı. Bu akademilerde büyü teorisi, uygulamaları ve etik kuralları öğretildi. Valoria Akademisi de bu bağlamda zengin bir geçmişe sahip.” “Harika bir özet, Acamas. Valoria Akademisi, birçok yetenekli büyücünün ve cadının yetiştiği bir yer olarak bilinir ve burada öğretilen bilgiler, modern uygulamalarla harmanlanarak öğrencilere sunulur. Bugünkü dersimiz burada sona erdi. Lütfen verilen metinleri dikkatlice inceleyin ve bir sonraki ders için hazırlıklı olun,” dedi Profesör Ignatius. Sınıftan çıkarken, aramızda büyülerin tarihine dair yoğun bir tartışma başladı. Bu dersin, gelecekteki çalışmalarımız için ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavramıştık. Sam, “Antik büyüler gerçekten ilginç. Hekate’nin büyü kitabı hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorum. Gerçekten böyle bir kitap var mı?” diye sordu. “Evet, bazı eski kaynaklarda Hekate’nin büyü kitabından bahsediliyor. İçinde güçlü ve tehlikeli büyüler olduğu söylenir,” dedi Anastasia. “Eski büyü kitapları genellikle kaybolmuş veya gizlenmiş olur. Onları bulmak zor olabilir,” dedi Acamas düşünceli bir şekilde. “Valoria Akademisi’nin kütüphanesinde bu tür nadir kitapların bulunduğu özel bir bölüm olduğunu duydum. Belki orada bazı ipuçları bulabiliriz,” dedi Admate. Hep birlikte kütüphaneye gitmeye karar verdik. Kütüphane, geniş koridorları ve yüksek tavanlarıyla etkileyici bir yerdi, içinde antik kitaplarla doluydu ve her köşesinde tarihin izleri vardı. Kütüphanenin köşelerinde dolaşırken, Sam rafları karıştırdı ve birkaç kitap düşürdü, ancak her seferinde gülerek toparlandı. Nihayet, eski büyüler hakkında yazılmış bir kitap bulduk. “Bu kitap, büyülerin nasıl yazıldığını ve kullanıldığını detaylı bir şekilde açıklıyor. İçinde Hekate’nin büyü kitabına dair bazı referanslar var,” dedi Anastasia. “Hemen okumaya başlayalım. Belki aradığımız ipuçlarını bulabiliriz,” dedim. Ne? Merak etmek suç mu? Bence değil. Kitabı incelemeye başladık ve her sayfada yeni bilgiler keşfettik. Eski büyüler ve ritüeller hakkında öğrendiklerimiz, gelecekteki çalışmalarımız için bize büyük bir avantaj sağlayacaktı. Kütüphaneden çıktığımızda, aramızda bir video çekmeye karar verdik. Sam, telefonunu çıkarıp video çekim moduna aldı. “Hadi, bu anı ölümsüzleştirelim,” dedi. Herkes, biraz da heyecanla kameranın önünde toplandı. Sam, telefonu yerleştirmek için birkaç kez pozisyon değiştirdi. İlk denemede, telefonun açısını bir türlü doğru ayarlayamadı ve görüntü neredeyse tamamen duvara bakıyordu. Herkes, bu durumu gülerek izledi. Sam’ın sinirli bakışları ve sürekli “Bir dakika, dur, şimdi oldu mu?” demesi ortamı daha da eğlenceli hale getirdi. Nihayet, doğru açıyı yakaladığımızda, video çekimine başladık. Anastasia, “Merhaba! Biz Valoria Akademisi öğrencileriyiz ve bugün kütüphanedeki keşfimizden anılarımızı paylaşmak istiyoruz,” dedi. Sam arka planda birkaç komik hareket yaptı, bu da herkesin kahkahalarla gülmesine neden oldu. Admate, “Evet, kütüphanede gerçekten çok şey öğrendik ve oldukça eğlendik. Burada geçirdiğimiz zaman bize çok şey kattı,” diye ekledi. O sırada Sam, yanlışlıkla kamerayı ters çevirip yüzünü gösterdi. “Oh, sanırım yine mi ters çevirdim?” diyerek kafasını kaşıdı. Herkes gülmeye başladı ve bu anı video kaydına eklemek için özel bir an olarak değerlendirdik. Acamas, “Yani, bu kütüphane gerçekten bizim ikinci evimiz gibi oldu. Burada geçirdiğimiz zaman çok değerli. Büyülerin tarihi hakkında öğrendiklerimiz, ilerideki çalışmalarımız için büyük bir temel oluşturacak,” dedi. Video çekimi sırasında Sam, “Bir de bu kütüphaneye özel anılar ekleyelim. Hadi, herkes birer komik hareket yapsın!” dedi. Herkes sırayla komik yüz ifadeleri ve tuhaf hareketler yaparak videoyu daha da eğlenceli hale getirdi. Sonunda video kaydını bitirdik ve Sam, “Bu video gerçekten çok komik oldu. Gelecekte bu anlara gülerek bakacağız,” dedi. Herkes, videoyu izleyip eğlenceli anları tekrar yaşarken, aramızdaki bağın ne kadar güçlendiğini fark ettik. Bu video, aramızdaki dostluğu ve kütüphanede geçirdiğimiz özel anları ölümsüzleştirdi. Kütüphanede geçirdiğimiz bu zaman, sadece bilgi edinmekle kalmayıp, aynı zamanda birbirimizle olan ilişkilerimizi de güçlendirdi. Bu anlar, hayatımızın önemli bir parçası haline geldi ve bu odayı gerçekten bizim sığınağımız olarak görmemizi sağladı.
|
0% |