Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. BÖLÜM

@hayalzago

Yemekhaneden çıktığımızda bahçenin arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Arkasından yürürken yolun nereye çıktığını bilmiyordum ama yere öylesine atılmış gibi duran küçük taşlar yol boyunca uzanıyordu. İleride gördüğüm manzara nefesimi kesti. Karşımda bir sürü ağaç vardı, çitlere gül sarmaşıkları tırmanmıştı. Ağaçların tepesinde ise zarif alioama çiçekleri sallanıyordu. İçeri girdiğimizde hayranlığım daha da arttı. Taştan evin duvarları sarmaşıklarla kaplanmıştı ve manzara büyüleyiciydi.

 

Etrafa bakmayı bırakarak yanımdaki adama döndüm. Bakışlarının üzerimde olduğunu fark ettiğimde ona gülümsedim. Şaşkınlıkla bana baktı; çünkü ona ilk kez bu şekilde, içten bir gülümsemeyle karşılık veriyordum.

 

"Teklifini iple çekiyorum," dedim. "Hadi başlayalım."

 

Odeon arkamdan yaklaşıp çenesini omzuma yasladı ve alçak bir sesle, "Sabah profesörün söylediğini yapmanı istiyorum," dedi.

Yakınlığı başımı döndürse de söylediklerini yaptım ama olmadı. Pes etmek yoktu. Tekrar, tekrar denedim. Kaç defa geçti bilmiyorum ama hiçbir şey değişmedi. Gözlerimi sinirle açtım, "Olmuyor ya," diye homurdandım. Sinirlerim iyice geriliyordu, az kalsın kriz geçirecektim.

 

"İrene, bana dön," dedi ve kollarımı tutup beni kendine çevirdi. Gözlerindeki kararlılığı fark ettiğimde merakla ona baktım. "Bir fikrim var ama iznin olmadan bunu yapamam," dedi. Merakım daha da arttı. "Evet, söyle," dedim, kalbim hızlanarak.

 

Derin bir nefes aldı, yüzünü bana yaklaştırdı. Bir an için aklımdan, *Bu beni öpecek mi?* diye geçirdim. Sanki düşüncelerimi okumuş gibi hafifçe sırıttı.

 

"Ne düşündüğünü biliyorum," dedi. "Ama iznin olmadan bir şey yapmayacağım. İznin var mı?"

 

Bir an duraksadım. *En fazla ne olabilirdi ki?* Zaten ona dair merakım vardı, geldiğimden beri onunla bu anı paylaşmanın nasıl olacağını hayal etmiştim. Kafamı salladım onaylayarak. Bu cevabım karşısında gülerek tepki verdi. Kahkaha atarken başını geriye doğru atmasıyla gözlerimin önüne mükemmel bir şekilde belirginleşen adem elması belirdi.

Dokunmak ve öpmek isteyen yanımı zor durdurdum. Onun başını yavaşça aşağı indirdiğini gördüğümde, gözlerime derin bir ışıkla baktı. Gözleri parlıyor ve bana bir sırrı işaret ediyormuş gibi görünüyordu. Aramızdaki mesafe azalıyordu; kalbim hızla atıyordu, nefesim kesiliyordu. Sonunda, yüzünü bana daha da yaklaştırdı ve yumuşak bir sesle, “Senden az önce yaptığının aynısını isteyeceğim,” dedi.

 

Söylediklerinin anlamını kavramaya çalışırken dudakları yavaşça benimkine yaklaştı. Bir anlık tereddüt, ardından aramızdaki mesafe tamamen kayboldu. Dudakları benimkine değdiğinde, içimde bir ateş yanmaya başladı. İlk temas yavaş ama kararlıydı; dudaklarının yumuşaklığı, hissettiklerimi daha da yoğunlaştırıyordu. Her bir öpücükte kalbimdeki heyecan artıyordu.

 

Odeon’un elleri belime doğru kayarken, ben de parmaklarımı boynuna hafifçe dokundurdum. Öpüşmemiz derinleştikçe, dudaklarımız daha sıkı bir şekilde birleşti, nefes alışverişlerimiz birbiriyle karıştı. Yavaş ve sabırlı bir ritimle ilerliyorduk; her bir öpücük, içimdeki tüm duyguları ortaya çıkarıyordu. Zaman durmuş gibi hissettiriyordu, etrafımızdaki her şey anlamsız hale gelmişti. Sanki dünya sadece bizden ibaretti.

 

Ancak, birden belimde keskin bir acı hissettim. Sırtımda derin bir yanma başladı, bu acı öpüşmenin heyecanını gölgede bıraktı. Bağırmak üzereyken, Odeon hemen geri çekildi ve endişeyle yüzüme baktı. “Ne oldu?” diye sordu, sesi telaşlıydı.

 

Acıdan titreyerek, geri çekilmek istedim. Odeon’un elleri belimdeki acıyı hafifletmeye çalıştı, ama acı devam etti. Sonra, onun öpücüğü tekrar dudağımda belirdi. Bu kez öpüşmesi daha derin ve yoğun oldu; acı aniden dindi, sanki bu öpücük acımı dindirmişti. Gözlerimi kapalı tuttuğumda, etraftaki ışıkların parladığını fark ettim.

 

Ağaçların arasından süzülen ışıklar ve parlayan bir enerji gördüm. Gözlerimi açtığımda, Are’nin bahçeye geldiğini anladım. Are’nin varlığı, etrafı parlayan bir ışıltıyla dolduruyordu.

 

Odeon’un üzerine atıldım, teşekkürlerimi ifade etmek için. Ellerimle sıkıca sarıldım ve başımı omzuna yasladım. “Teşekkür ederim,” diye fısıldadım, kalbim hala hızla atıyordu ama bu sefer mutluluktan. Are’nin varlığı, bu anı daha da anlamlı hale getirmişti.

 

 

Loading...
0%