Yeni Üyelik
25.
Bölüm

25. BÖLÜM

@hayat_belirtisi34

Güneş yavaş yavaş batarken, gökyüzü altın rengine bürünmüş, günün son ışıkları Albay Haluk'un evinin penceresinden içeri süzülüyordu. Bu sessiz köyde, yaklaşan tehlikeyi sadece buradaki askerler biliyordu. Şeyma, odanın ortasında durdu, bir an etrafına bakarak derin bir nefes aldı. Babası Albay Haluk, masanın başında ciddiyetle oturmuş, haritayı inceliyordu. Gözleri, yılların tecrübesiyle parlıyordu.

 

Şeyma, babasının yanına yaklaşıp elini omzuna koydu. "Baba, bugün her zamankinden daha fazla dikkatli olmalıyız. Köylülerin güvenliği için her ayrıntıyı hesaplamamız gerekiyor."

 

Haluk, kızına kararlı bir bakışla karşılık verdi. "Merak etme Şeyma, bu gece teröristlerin buraya zarar vermesine izin vermeyeceğiz."

 

Kapı aralandığında, İlyas ve Ömer içeri girdi. İlyas, Şeyma'ya saygıyla ve büyük bir özlemle selam verdi. Genç delikanlı ise koşarak Şeyma'ya sarıldı.

 

"Hocam." Karşılık olarak derinlerinde olan sevgisini gülümsemeylek verdi.

 

"Hoşgeldin. İyisin di mi?"

 

"İyiyim sağolun."

 

Öğrencisinin omzuna kolunu şefkatle doladı. Her iki timden toplanmış komutanlarının rehberliği ile planlarını son kez teğit edecekler hemen ardından o büyük gün olan operasyon başlayacaktı.

 

Binbaşı masaya doğru yürüyerek haritayı açtı. "Oturalım arkadaşlar. Detayları konuşmamız gerekiyor."

 

Odaya bir an sessizlik çöktü, herkes haritaya odaklandı. Albay, parmağıyla köyün kuzeyindeki tepeyi işaret etti. "Burada, teröristlerin mevzilendiği noktayı görüyoruz. Elimizdeki bilgilere göre, yaklaşık yüz kişilik bir grup her yöne dağılmış, köyü kontrol altına almaya çalışacak. Bu yüzden iki tim halinde hareket edeceğiz. Kartal Timi, doğudan yaklaşarak onların kaçış yollarını kesecek. Kunguz Timi ise batıdan ilerleyerek baskın yapacak. Sağ kalanları ortada sıkıştıracak Gölgesiz dağına çekeceğiz."

 

İlyas, haritaya bakarak bir kaşını kaldırdı. "Komutanım, köyün doğusundaki ormanlık alan teröristlerin saklanabileceği bir yer olabilir. Bu alana da dikkat etmeliyiz."

 

Şeyma, başını sallayarak onayladı. "Evet, bu yüzden doğu cephesinde ekstra dikkatli olacağız. Binbaşım senin timin buradan ilerleyip olası pusu noktalarını yok edilmesine karar verildi. Çok vaktinizi almaz sanıyorum. Ama yine de açılan yeni kışlanın desteğiyle gevşemeyip boş bırakmamak gerek. Tabi bu söylediğim çok yersiz oldu fakat hatırlatmak isterim.

Ayrıca Metin ve Gökhan albaylarımız ile Haluk komutanımın istişaresi sonucu Hava Kuvvetleri'nde ki Teğmen Ali ve komutasındaki timi havadan destek sağlayacak ve bunun katkısı aşırı büyük. Doğuda,kuzeyde ve olursa dağda da iş bittikten sonra da JÖH' lerin yerinden ayrılmayacağı bildirildi zaten. Kuzgun ve kartal timi sadece batıda ortak noktada tekrar timler ile buluşacak."

 

Binbaşı gururlu bir eda ile başını sallar. Yalnız hemen surat ifadesi kaybolur.

 

"Bir hususu atlıyorsunuz yüzbaşı?"

 

"Nedir komutanım?"

 

"Kuzey cephesi hem köylülere yakın hem de kalabalık olunan yer. Bu harika plana ekleme yapmak gerek. Ne olursa olsun tedbiri elden bırakmamak lazım."

 

Ömer, kaygılı bir şekilde elini kaldırdı. "Komutanım haklı, köylülerin güvenliği ne olacak? Teröristler sivilleri canlı kalkan olarak kullanabilirler."

 

Dikkatle gençleri dinleyen Haluk bey, geleceğin parlak olabileceğine dair umutlar taşır. Bilerek müdahale etmemeye, gençlerib stratejik düşünme becerilerini geliştirmelerini istemektedir. Bunu hesaba katmamışlardır ama kendisi bu hususu çoktan hallletmiştir.

 

Kendi çocuğuymuş gibi şefkatle Ömer'in omzunu şefkatle sıkar Albay.

 

"Sivilleri topladığımız köy batıda biliyorsunuz. İki yerleşkenin birleşmesiyle korumamız gereken can sayısı arttı. Dolayısıyla Atabek köyünde yeni üssü açılan jandarma kışlasıyla iletişime geçtik. Binbaşı Serhat destek çıkacağı konusunda anlaştık. Yakın mesafede kritik anlardan bizim müdahalemiz daha fazla olcak. Herkesin belirlenen görevlerini yapsın. Olur diye söylüyorum, ne kadar kötü bir vaziyet olursa olsun kimsenin görev yerlerinden ayrılması kesinlikle yasak. Biliyorsunuz zaten. Her yönde bir kısım JÖH'ler ile birlikte hareket edicek. Doğu cephesi için Kemal, Ece ile Fırat onlara eşlik edecek.

 

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM!"

 

Şeyma, babasına baktı ve sonra tekrar haritaya döndü. "Köylülerin güvenliği bizim önceliğimiz. Bu yüzden operasyon sırasında her adımı dikkatlice planlayacağız. Sivillere zarar vermemek için elimizden geleni yapacağız." Binbaşı;

 

"Peki şu okulun içindeki çocuklar onlar ne olucak? Şeyma onlardan haber var mı?"

 

Tam konuşacakken Albay Haluk araya girdi.

 

"Yok! Ne çocuklardan ne de onlardan! Hepsinin derilerini yüzücem. Öldür diye yalvaracaklar!!!"

 

"İlyas?" dedi Şeyma. Sesi sorunun cevabını ister nitelikteydi. Odağını komutanına çevirdi.

 

"Geçitlerin yeri bulundu mu peki?"

 

Yanıt olarak başını salladı. Hiddetlenen Haluk, oturduğu yerden kalkarak masanın etrafında dolaştı. Eğilip haritanın krokisini tekrar yokladı. "Bu nasıl iş? Girişler var çıkış yok. Kaybolan insanların neden bulunamadığının cevabını karşılıyor gibi. Götürdükten sonra ne halt ediyor bu şerefsizler!"

 

"Ömer! Senin bir bilgin var mı?" dedi Şeyma.

 

"Evet."

 

Bütün bakışlar ona döndü. Umutsuzlukları bir kelimeyle terse dönmüştü.

 

"Geçitlerin kapısı ikinci katın koridorunda açılıyor."

 

"Sözde yöneticilerinin olduğu kat mı?" dedi Yahya.

 

"Hıhı."

 

"Ee koridorun hangi odasında? Girebilirsek çıkışı bulmak ta zorlanmayız ha ne diyorsunuz? Bütün kilitleri açarım ben" heyecanı tonuna da yansımıştı Mustafa'nın.

 

"O kadar heyecanlanma Mustafa" dedi Ece.

 

"Neden?"

 

"Krokiye yeniden bakınca yollar var ama çıkışları içerdeki adamlarımız bile bulamadıysa bizim bir kaç saate bulmamız çok zor. Üstelik biz.. bizimde geri dönüşümüz olmayabilir."

 

Son cümlesi belli belirsiz bir umutsuz yolu açmış gibi oldu. Gergin nefesler sessizce dışarı verilip yeniden alındı. Aslına bakılırsa onları zorlayan çatışma değil, okuldu. Çünkü o kadar karmaşık bir sistemle kurulmuştu ki işlerini zorlaştırıyordu. Hiç düşünmeden orayı yerle bir de edebilirlerdi fakat taze nesilleri geride bırakmayı bile düşünmek onlar için imkansızdı. Göktuğ sessizliği bozan oldu.

 

"Nə ilə məşğul olduğumuza baxın. Əgər imkanları olsaydı, cəhənnəmin dibinə gedərdilər. Yaxşı, küsməyin. Parlaq tərəfə baxın. Onlar türk əsgərlərindən nə qədər qorxurlar? Əgər cəhənnəmin dibini bu qədər sevirlərsə, onları orada basdıracağıq."

 

Ciddiyetini bozmayan Albay Haluk hariç herkesin ufak kahkahaları duyuldu. Fakat sevinçlerini de bozmayıp büyük bir metanetle karşıladı.

 

Neşeyle Ömer hem ortalarına hem söze katıldı.

 

"Geçitlerin kapısı odalardan değil koridordan açılıyor. Prizlerin halkalarına küçük ine benzeri sivri nesne geçirdiklerini gördüm. İnce bir tıkırtıdan sonra kapı gibi açıldı birisi."

 

"Hepsi mi öyle yoksa birisi mi acaba? Tek giriş farklı çıkışlar mı yoksa birden fazla mı?" dedi Mustafa.

 

"Bilmiyorum. Onu öyle gördüm sadece."

 

"E sen... eğer sizleri orada tutuyorlarsa seni neden çıkardılar?" dedi Fırat.

 

En başta İlya ile birlikte herkes cevabı bekledi Ömer'den. Bakışlar ona çevrildi.

 

'Şimdi hapı yuttum' dercesine gözlerini kıstı Ömer.

 

"Ben sana demedim mi kendini tehlikeye atma diye ha!"

 

Genç delikanlı, yüzbaşının o dikkatli, buz gibi bakışının altında daha önce hiç yaşamadığı gerginlik yaşadı.

 

"Atmadım sadece küçük bir aksaklık meydana geldi hocam vallahi. Öyle bir tehdit ediliyorlar ki, yaşıtlarımdan biri liderlerine haber vermiş. Ama ne düşündüyse gözlerim kapalı halde çıkardılar beni oradan. Şimdi ise beni öldürmediği için bin pişmandır."

 

"Benim niye haberim yok lan bundan" diye çıkıştı. Tam üzerine yürüyecekti ki bulunduğu ortamı hatırlayıp tuttu kendini İlyas.

 

"O-o zaman gölgesiz dağına gittiniz ya ondan Bütün gece orada kaldım. İşte hocam yanına çağırdığı andan bir saat önce çıkardılar. A-aklınızda bulunsun içerisinde nemden nefes alınmıyor."

 

Şeyma öğrensinin gözüne kısa bir vakış attıktan sonra öfkeyle nefesini geri verdi. Derin bir bataklığa gömüldü ardından. Ve daha da yüzüne bakmadı. Bakamadı...

 

Albay Haluk tekrar odağı topladı.

 

ŞİMDİ... Atabek köyünün kuzeyinde teröristlerin mevzilendiğini, güneyinde gölgesiz dağının, doğusunda jandarma kışlasının, batıda okulun olduğunu biliyoruz ve harekatımız belli. Şimdi doğuda ve kuzeyde leşler serildikten batıya yönelecek. Jandarma arkamızdan dört yönü de gözetim altında hava mercileriyle birlikte tutacak. Kartal timi ve kunguz timi oralar temizlenirken çatışmaya girmeden gizlice okuldaki geçitlerin yerlerini bulacak. Hiçbiri gelmeden hareket etmek yok. Eğer bulur iseniz gençleri oradan TSK'nın belirlediği gizli yerden geçiriyorsunuz. Kışlaya açılacak. Ardında da kendinizi hiç yormaya gerek yok. Ankalarımız, bayraktarlarımız halleder. İnşallah sorunsuz bir şekilde atlatırız. Bu operasyon sadece bir çatışma değil, aynı zamanda köylülere de güven vermemiz gereken bir görev. Onların gözünde, biz sadece asker değiliz; onların koruyucusuyuz."

 

Toplantı sona erdiğinde, herkes derin bir kararlılıkla yerinden kalktı. Şeyma, ekibine son bir kez baktı.

"Yarın gece başlıyoruz, şimdi güzelce dinlenin. "

Ve mehmetçikler bulunduğu yerden ayrıldılar.

 

Albay Haluk, Şeyma'nın omzuna hafifçe vurarak başını salladı. Özlemle kızı hasretini giderdi. Bozuntuya vermek istemedi ama toplantı boyunca aklı tek kişideydi.

 

"Baba."

 

"Hıh."

 

"Hüseyin ile Furkan'dan haber var mı?"

 

"Var."

 

"Ee sonuç?"

 

"Sonuç! İkiside benden belasını bulacak."

 

"Ne oldu baba? Çok mu kötü? Ayrıca Hüseyin'in ne suçu var gözünü seveyim."

 

"Sakın bana onları savunayım deme. Sanki hepsi lise zamanlarında. Eşşek kadar olmuşlar hallerine bak! Ulan sen evli kızın etrafında ne diye dolanıyorsun."

 

"Benden belasını bulacak dedin, e o zaman ciddi bir dırum olmadı mı?"

 

"Olmadı! Olsaydı keşke de aklı başına gelirdi belki.

 

"Babaa!"

 

"Ne var nee!!! Hepiniz geçmişinizin peşinden sürükleniyorsunuz önünüze baksanıza kızım!"

 

Bu sözler aralarında derin bir sessizliğe neden oldu. Şeyma'nın tepkisini merak edercesine derinlerine indi Haluk bey. Kızının her zerresini okuyabileceğini biliyordu. Sonuç ise gözleri aşağıya bakan utanan bir küçük kız çocuğu oldu. Kızından karşılık gelmeyince devam etti.

 

"Serbest. Mahkeme olmayacak. Savcılık takipsizlik kararı aldı. Yalnız disiplin cezası alacak."

 

Parlayan toprak dinginliğindeki gözlerini görünce o öfkesi uçuverdi.

 

"Gerçekten mi?"

 

"Yalnız hiç kimse onu benim elimden alamaz sen bile!!!"

 

"Tamam tamam söz vallahi."

 

"Ayyy canımmm babamm. Bu arada Mert ile konuştum."

 

"Eee ne diyor? Nasılmış? İyi mi?"

 

"İyi iyi merak etme. Kısa kınuşabildik zaten. Üç günü kalmış."

 

"Üç gün... Vay be. Biz altı aydır buradayız ha!"

 

"Evet. Ne kadar çabuk geçiyor zaman. Köyde çok şeyi değiştirdik. Teyzeler sürekli evlerine çağırmaya başladı artık."

 

"Ohoo o da bir şey mi? Benim burada artık sende bizdensin deyip kendi örf adetlerine katıyorlar."

 

"Hadi canım. Töre falan... Ciddi misin?"

 

"Vallahi bak. En son aşiretler arası kavga çıktı. Zar zor ayırdık."

 

"Ya baba yaa. Ciddi ciddi dinliyorum."

 

Haluk bey dişlerinin arasından sırıtışını tutamayıp kahkahayı bırakır.

Şeyma, babasının bu haline bakarak gülümsedi.

 

"Baba, seni dinlerken çocukluğuma dönüyorum," dedi Şeyma. "Sen, hayatımın en sağlam direği gibisin. Her zaman olduğu gibi, yine bizi koruyorsun."

 

Haluk Bey, kızına sevgiyle baktı. "Sen benim en değerli hazinemsin, kızım. Seni korumak benim görevim. Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, rüzgarın kuvvetiyle eğilmem."

 

Şeyma, babasının elini tutarak başını omzuna yasladı. "Senin gibi bir babaya sahip olduğum için çok şanslıyım. Sen, fırtınada sığınacak limanım gibisin. Seni çok seviyorum."

 

Haluk Bey, kızının saçlarını okşayarak, "Ben de seni çok seviyorum," dedi. "Biz birlikte, kökleri derinlere uzanan bir çınar ağacı gibiyiz. Fırtınalar bizi yıkamaz."

 

Kızının saçını okşarken sanki sevgisi saçlarından bütün zerresine yayılıp korkularını boşaltıyor gibiydi.

 

"Baba... Yaran nasıl? İyisin değil mi?"

 

"Yaralarımın izleri var. Ama ailemin gücünü taşıyorum. Kimsenin sahip olmadığı nadir olan süper güce sahibim. Bu da geçer."

 

Elini tutarak tekrar babasını omzuna başını yasladı.

 

"Ağrıyor mu? Ha. Bak bana söyle lütfen. Sadece yaranı sormuyorum biliyorsun."

 

"Oho. Bunu hakaret olarak kabul ederim. Karşında senin yılların askeri Albay Haluk var. O denli zayıf mıyım ben!"

 

"Hıh. Olsa bile söylemezsin zaten. Elimde değil. Yıllar geçti. Yaşlandığını hatırlamak... beni boğuyor."

 

Derin bir nefes verdi. Okşamaya devam ettiği saçlarına ufak bir buse kondurdu.

 

"Tıpkı senin gibi küçük hanım. Benim senin sağlığına bağlı haberin olsun."

 

Yine derin bir sessizlik... Huzur... Sevgi... Hiç bitmesini istemedi bu gecenin. Zamanın durmasını istedi. Belki de yarın tekrar ayrılacakladdı sonsuza kadar. Bunu düşünmek bile onu boğmaya yeterken tekrar yaşamayla göz göze gelmeyi hiç düşünmüyordu. Çukurdan çıkardığı depresif gençliğine değilde şakır şakır gülümseyen çocukluğuna tutunmak istiyordu.

 

"Başka bir şey söyledi mi Mert?"

 

"Evet. Geldiğinde isteme işini halletmek istiyormuş. "

 

"Hahaha. Vayy. Çocuklarım uçmaya ne kadar meraklı. İnşallah. Bakalım. Şu görev bitsinde."

 

Daha da sıkı sarıldı babasına. Bu sefer izin vermeyecekti.

Tek bir kurşunun gelmemesine,

Yorulmamasına,

Üzülmesine,

Tekrar hasta olmamasına,

Zarar görmemesine izin vermeyecekti.

 

Kendini feda etmesi gerekse bile...

 

******

 

Uyuyan babasının üzerini dikkatlice örttükten sonra bahçeye çıkar.

 

Bütün hayatını gözden geçirir.

Gerçekten bu sefer mutluluğa çok yakın hatta onu yaşıyordu. Onu tutabilecek miydi? Bundan sonra rahat nefes alabilecek miydi? Bilmiyordu? Öyle umuyordu. Yine yaşadığı bütün güzellikler için şükrediyordu.

 

Kafasındaki endişeleri dağıtmak için çalışmaya karar verdi. Şeyma bir kaç teslim etmesi gereken belgeleri bir araya getirirken leptobuna gelen bildirim dikkatini başka yöne çekti. Gelen mail Fırat'tan idi.

 

---

 

**Adı:** Demir Şahin

 

**Yaş:** 48

 

**Cinsiyet:** Erkek

 

**Meslek:** Uluslararası iş adamı, gizli organizasyon yöneticisi

 

**Fiziksel Özellikler:**

 

- Boy: 1.85 m

 

- Kilo:90 kg

 

- Göz Rengi: Koyu kahverengi

 

- Saç Rengi: Siyah, erken yaşta griye dönmüş

 

- Ten Rengi: Açık tenli

 

- Yüz: Sert hatlara sahip, genellikle soğuk bir ifadesi var

 

**Eğitim:**

 

- Lisans:Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri, Massachusetts Institute of Technology (MIT), ABD

 

- Yüksek Lisans:Uluslararası Denizcilik ve İşletme, Delft University of Technology, Hollanda

 

- Gizli Eğitim: Uluslararası güvenlik, istihbarat stratejileri ve yasadışı operasyonlar üzerine özel eğitimler (Kaynaklar doğrulanamamıştır)

 

**Yetenekler ve Özellikler:**

- Stratejik Manipülasyon: Karanlık işlerde tecrübe sahibi. Olayları kendi lehine çevirme ve rakiplerini düşürme konusunda başarılıdır.

 

- Gizli Bağlantılar: Yasadışı işlerle ve gizli organizasyonlarla geniş bir bağlantı ağına sahiptir. İlişkilerini gizli tutar.

 

- Bilgi Toplama:Hassas bilgileri toplama ve bu bilgileri kendi avantajına kullanma konusunda usta.

 

**Arka Plan:**

 

- Geçmiş: Genç yaşlarda suç dünyasında kendine yer edinmiş ve zamanla zenginleşmiştir. Para ve güç için yasa dışı işlerde bulunmuş, toplum gözünden uzak kalmayı başarmıştır. Manipülasyon yetenekleriyle yüksek bir irtiba kurmuştur.

 

- Gizli İşler:Yasa dışı operasyonlar ve gizli organizasyonlarla çalışır. İş ilişkileri ve finansal hareketleri kamu gözünden saklıdır.

 

**Bilinen Suçlar:**

 

1.Yasa Dışı Faaliyetler:Uluslararası çapta yasa dışı işlerle ilişkili, kara para aklama ve gizli organizasyonlarla bağlantılı.

 

2. Dolandırıcılık: Büyük ölçekli finansal dolandırıcılıklar ve sahte belgelerle dolandırıcılık suçlamaları.

 

3. Gizli Bilgi Sızdırma:Hassas bilgileri ve devlet sırlarını sızdırma eylemlerine karıştığı iddia edilmiştir.

 

4.Şantaj ve Tehdit: Rakiplerini ve iş ortaklarını tehdit etme ve şantaj yapma suçları.

 

**İş Alanı:**

 

- Sektör:Finans ve Güvenlik

 

- Şirket:Titan Maritime Inc. (Uluslararası çapta büyük ölçekli gemi inşaatı ve deniz taşımacılığı)

 

- Pozisyon:CEO ve Ana Yatırımcı

 

- Servet:Tahmini net değer 10 milyar USD (Şirketin büyüklüğü ve uluslararası projeleriyle elde ettiği gelir)

 

**Ailesi ve Kişisel İlişkiler**

 

**1. Demir Şahin**

 

- Yaş: 48

 

- Meslek:CEO, Titan Maritime Inc.

 

- Fiziksel Özellikler: 1.85 m boy, 90 kg kilo, koyu kahverengi gözler, siyah saçlar (griye dönmüş), açık ten.

 

- Zevkleri ve İlgi Alanları:

 

-At Yarışları:Uluslararası at yarışlarına katılmak, büyük ödüller kazanmak. Bu ilgi, ona büyük bir prestij kazandırdığı gibi, düşmanlarının ona yaklaşmasını sağlayabilecek sosyal etkinlikleri artırır.

 

- Lüks Koleksiyonlar: Özel ve nadir eşyaların koleksiyonunu yapma, özellikle değerli antikalar ve sanat eserleri. Bu koleksiyonlar, onun gizli odalarını hedef alabilecek bilgi sağlar.

 

- Zayıf Noktalar: At yarışları ve koleksiyonlar hakkındaki detaylar, kötü niyetli kişilerin bu alanları hedef almasına neden olabilir. Özellikle nadir ve değerli eşyalar, hırsızlık veya sabotaj risklerine açık olabilir.

 

2. Selin Şahin (Eşi)

 

- Yaş:45

 

- Meslek: Uluslararası Finans Danışmanı

 

- Fiziksel Özellikler: 1.70 m boy, 60 kg kilo, yeşil gözler, kahverengi saçlar, açık ten.

 

- Zevkleri ve İlgi Alanları:

 

- Kritik Finansal Bilgiler: Finansal analistler ve danışmanlar ile özel toplantılar düzenleme, genellikle büyük ölçekli finansal stratejileri içerir. Bu toplantılarda ele geçirilen bilgi, stratejik saldırılara veya manipülasyonlara açık olabilir.

  

 

- Gizli Sosyal Etkinlikler: Kapanış partileri ve elit sosyal etkinlikler düzenleme. Bu etkinlikler, yüksek profilli kişilerle bağlantı kurma fırsatı sunar, bu da onu hedefe koyabilir.

 

- Zayıf Noktalar:Finansal toplantılarda ve sosyal etkinliklerde paylaşılan bilgiler, kişisel ve profesyonel güvenliğini tehdit edebilir. Özellikle finansal stratejiler ve sosyal bağlantılar, dışarıdan müdahalelere açık olabilir.

 

3. Eylül Şahin (Kız)

 

- Yaş: 27

 

- Eğitim: Londra Ekonomi ve Politika Bilimleri Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

 

-Fiziksel Özellikler:1.75 m boy, 55 kg kilo, kahverengi gözler, siyah saçlar, açık ten.

 

- Zevkleri ve İlgi Alanları:

- Yüksek Riskli Diplomat Toplantıları:Ülke genelinde ve uluslararası platformlarda yüksek riskli diplomat toplantılarına katılmak. Bu toplantılarda ele geçirilen bilgi, sızdırılabilir veya kötüye kullanılabilir.

  

- Elit Moda ve Tasarım:Yüksek moda etkinliklerine ve özel tasarım partilerine katılmak. Bu, onun sosyal statüsünü artırırken, potansiyel olarak rakiplerin ve düşmanların onu izleme fırsatı sunar.

  

- Zayıf Noktalar:Diplomat toplantıları ve elit moda etkinlikleri, onun güvenliğini tehdit eden hedefler haline gelebilir. Bu sosyal etkinlikler, dışarıdan müdahale ve bilgi sızıntısı riskleri taşır.

 

4. Arda Şahin (Oğul)

 

-Yaş:19

 

- Eğitim: Üniversite hazırlığı

 

- Fiziksel Özellikler:1.80 m boy, 75 kg kilo, mavi gözler, kahverengi saçlar, açık ten.

 

- Zevkleri ve İlgi Alanları:

 

-Yüksek Riskli Sporlar: Yüksek irtifa tırmanışı ve paraşütle atlama gibi ekstrem sporlar. Bu sporlar, ciddi yaralanma ve güvenlik açıklarına neden olabilir.

  

- Koleksiyonlar ve Gizli Teknolojiler:Yüksek teknoloji cihazları ve nadir koleksiyon ürünleri toplama. Bu koleksiyonlar, siber saldırılara ve hırsızlığa açık olabilir.

 

- Zayıf Noktalar: Ekstrem sporlar ve yüksek teknoloji koleksiyonları, Arda’nın kişisel güvenliğini ve siber güvenliğini tehdit edebilir. Bu alanlarda yaşanabilecek herhangi bir aksaklık, potansiyel tehlikeler oluşturur.

 

---

 

[şɪʀᴋᴇᴛ ʀᴀᴘᴏʀᴜ: ᴛɪ̇ᴛᴀɴ ᴍᴀʀɪ̇ᴛɪ̇ᴍᴇ ɪ̇ɴᴄ.]

 

[---şɪ̇ʀᴋᴇᴛ ʙɪ̇ʟɢɪ̇ʟᴇʀɪ̇---]

 

- **Şirket Adı:** Titan Maritime Inc.

- **Kuruluş Yılı:** 𝟷𝟿𝟿𝟺

- **Merkez Ofis:** İstanbul, Türkiye

- **Ana İş Alanı:** Uluslararası gemi inşaatı ve denizcilik hizmetleri

- **Şirket Sahibi:** Demir Şahin

-**Yatırım:** %23

- **Ana Şirketler:** Titan Maritime Inc., Titan Shipyards Ltd. (Türkiye), Titan Shipping Co. (Türkiye)

 

[---ʏᴀᴛɪʀɪᴍᴄɪ ᴘʀᴏғɪ̇ʟɪ̇ ᴠᴇ ᴋᴀᴛᴋɪʟᴀʀ---]

 

[1. ᴀʟɪ̇ ʏɪʟᴅɪʀɪᴍ (Yaş: 55)]

   

- Yatırım:%15

 

- Alan: Finans ve Bankacılık

  

- Katkılar:Şirketin büyüme stratejilerine destek olmak için büyük ölçekli finansal yatırımlar sağlar. Bankacılık ilişkileri ve kredi anlaşmaları konusunda yönlendirme yapar. Şirketin finansal yönetimi ve likidite ihtiyaçlarını karşılar.

 

[2. ʟᴇʏʟᴀ ᴄ̧ᴇᴛɪ̇ɴ (Yaş:48)]

 

- Yatırım:%10

   

- Alan:Enerji ve Doğal Kaynaklar

   

- Katkılar: Enerji ihtiyaçlarını karşılamak için enerji yatırımları ve sürdürülebilir enerji çözümleri sağlar. Yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu konusunda danışmanlık yapar.

 

[3. ᴍᴇʜᴍᴇᴛ ᴀʀsʟᴀɴ (Yaş: 52)]

 

- Yatırım: %8

   

- Alan: İnşaat ve Gayrimenkul

   

- Katkılar: Gemi inşaatı tesislerinin genişletilmesi ve modernizasyonu için inşaat projelerine yatırım yapar. Gayrimenkul yatırımları ve yönetimi konusunda destek sunar.

 

4. [ ᴇᴍɪ̇ɴᴇ ʏɪʟᴅɪᴢ (Yaş: 38)]

 

- Yatırım:%7

   

- Alan: Teknoloji ve Start-up Yatırımları

 

- Katkılar:Şirketin teknoloji altyapısının geliştirilmesi ve yenilikçi çözümler için finansal destek sağlar. Teknoloji stratejileri ve yazılım geliştirme konusunda yönlendirme yapar.

 

5. [ᴏsᴍᴀɴ ᴅᴇᴍɪ̇ʀ (Yaş: 50)]

   

- Yatırım: %6

   

- Alan: Sağlık ve Biyoteknoloji

   

- Katkılar:Şirket çalışanlarının sağlık ve güvenliğini sağlamak için sağlık hizmetleri ve biyoteknolojik çözümler sunar. Acil durum yönetimi konusunda danışmanlık yapar.

 

6. [ᴢᴇʏɴᴇᴘ ᴋᴀʏᴀ (Yaş: 40)]

   

- Yatırım: %6

   

- Alan:Eğitim ve Araştırma

   

- Katkılar: Şirket çalışanları için eğitim programları ve gelişim fırsatları sunar. Denizcilik ve gemi inşaatı alanında araştırma projelerine finansal destek sağlar.

 

7. [ᴀʜᴍᴇᴛ ʏᴀʟᴄ̧ɪɴ (Yaş: 43)]

   

- Yatırım: %5

   

- Alan:Otomotiv ve Ulaşım

   

- Katkılar:Şirketin lojistik ve ulaştırma ihtiyaçlarını karşılamak için yatırımlar yapar. Ulaşım araçları ve lojistik stratejileri konusunda danışmanlık yapar.

 

8. [sᴇᴅᴀ ᴋᴏᴄ̧ (Yaş: 38)]

  

- Yatırım: %5

   

- Alan: Medya ve Eğlence

   

- Katkılar: Şirketin medya ve halkla ilişkiler stratejilerini geliştirmek için destek sağlar. Marka bilinirliği ve tanıtım faaliyetleri konusunda katkıda bulunur.

 

9. [ʀɪᴢᴀ ᴀʀɪᴋᴀɴ (Yaş: 47)]

   

- Yatırım: %4

   

- Alan: Tarım ve Gıda

   

- Katkılar:Şirketin gıda güvenliği ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için gıda sağlama ve yönetim çözümleri sunar. Gıda tedarik zinciri yönetimi konusunda danışmanlık yapar.

 

10. [ғᴀᴛᴍᴀ ʏᴜʀᴛ (Yaş: 42)]

    

- Yatırım: %4

    

- Alan: Perakende ve Toptan Satış

    

- Katkılar: Şirketin malzeme ve ürünlerini toptan satış ve dağıtım kanalları aracılığıyla temin eder. Tedarik zinciri yönetimi konusunda destek sağlar.

 

11. [ʙᴜʀᴀᴋ ᴋᴜʀᴛ (Yaş: 49)]

    

- Yatırım: %4

    

- Alan:Çevre ve Sürdürülebilirlik

    

- Katkılar: Şirketin çevre dostu uygulamalara geçişini destekler. Sürdürülebilirlik projeleri ve çevre koruma stratejileri konusunda danışmanlık yapar.

 

12. [ɴᴀᴢᴀɴ ᴇʀᴅᴇᴍ (Yaş: 46)]

    

- Yatırım:%3

   

- Alan: Uluslararası Ticaret ve Lojistik

    

- Katkılar:Global ticaret stratejileri ve lojistik çözümler için destek sağlar. Uluslararası pazarlar ile ilişkiler konusunda yönlendirme yapar.

----

 

Maili ayrıntılatıyla okuyan yüzbaşı aklının kütüphanesinde onları çökertecek planları arar.

 

Raporu okurken hissettiğim soğukluk, Demir Şahin'in gölgesinin üzerime düştüğünü hissettirdi. Titan Maritime Inc., bir dev gibi yükselirken, ben ise karanlıkta kalmış bir savaşçıyım. Bu adam, karanlık işlerin içinde yüzerek, manipülasyonla yükselmiş bir figür. Onu yenmek, bir ejderhayı yere sermek kadar zor ama imkansız değil.

 

Demir Şahin, gücünü paradan ve ilişkilerden alan bir canavar. Her yatırımcının adı, onun gücünü destekleyen birer tuğla gibi. Ali Yıldırım, Leyla Çetin, Mehmet Arslan ve diğerleri... Her biri farklı bir alanda güç katıyor. Ali Yıldırım'ın finansal desteği, Şahin'in zırhı gibiyken, Leyla Çetin’in enerji yatırımları onun silahıdır. Mehmet Arslan’ın inşaat projeleri, Yıldırım’ın kaleleridir. Bu kaleleri yıkmak için, onların temelini sarsmalıyım.

 

Bir orman yangını gibi büyüyen Titan Maritime Inc.’in köklerini kesmek için suyu bulmam gerek. Su, yani zayıflıkları. Her yatırımcının, her paranın bir kırılma noktası vardır. Ali Yıldırım'ın bankacılık ilişkileri, finansal krizler karşısında nasıl dayanıklı? Leyla Çetin’in enerji projeleri, sürdürülebilir mi? Mehmet Arslan’ın inşaatları, sağlam mı yoksa çürük temeller üzerine mi kurulu? Bu soruların cevaplarını bulmalıyım.

 

Ailesi, onun en büyük zayıflığı olabilir. Ailesiyle ilgili bilgileri okurken, her birinin zaafları gözlerimin önüne serildi. Eşi Selin Şahin, lüks ve konfor düşkünü. Çocukları Arda, Eylül, babalarının gölgesinde yaşamaktan bıkmış olabilirler mi? Yoksa bağlı mılar? Eylül'ün akademik başarısı, ona verilen baskıdan mı kaynaklanıyor? Arda'nın extrem spor aşkı, babasının iş dünyasından kaçış yolu olabilir mi?

 

Bir orduyu yenmek için, generallerini hedef almak gerekir. Demir Şahin'in, ailesi ve yatırımcıları, onun ordusudur. Bu orduyu dağıtmak için stratejik hamleler yapmalıyım. Yatırımcıların güvenini sarsacak bilgiler bulmak, aile içindeki çatışmaları körüklemek, Şahin'in etrafındaki çemberi daraltmak için yollar aramalıyım.

 

Her hamlede dikkatli olmalıyım, her taşın önemini bilmeliyim. Şirketinin mali yapısını zayıflatmak, yatırımcılarını uzaklaştırmak, aile içindeki güveni sarsmak... Bu hamleler, Şahin'’i tahtından indirebilir.

 

Fakat bu, sadece benim savaşım değil. Bu, karanlıkla aydınlığın savaşı. Karanlık işlerle büyüyen bir adamı yenmek için, kendi karanlığımla yüzleşmeliyim. Onun gibi acımasız olmalı mıyım? Yoksa adaletin kılıcıyla mı savaşmalıyım? Bu ikilem, içimde fırtınalar koparıyor. Ahğğ bu kadar büyük ve devlet için önemli bir iş içindeyken nasıl ihanet içinde olabilir mi? Para devletinden öne geçmiş mi gerçekten?

 

Yüzbaşı olarak görevim, vatanımı ve insanları korumak. Demir'in karanlık işleri, sadece benim değil, ülkemin de sorunu. Bu yüzden, savaşımı dikkatli planlamalıyım. Adımlarımı doğru atmalı, stratejimi sağlam kurmalıyım. Bu savaşı kazanmak, sadece benim zaferim değil, adaletin zaferi olacak.

 

Seninle savaşım daha yeni başlıyor. Titan Maritime Inc. bir dev olabilir ama her devin bir zaafı vardır. Senin zaaflarını bulacak ve seni yeneceğim. Bu, bir yüzbaşının kararlılığı ve bir savaşçının ruhuyla verdiği sözdür. Adaletin ışığı, karanlığını aydınlatacak ve seni yerle bir edecek. Anlaşılan daha çok iş bekliyor beni. Ahh tam da istifa edecekken.

 

Telefonuna gelen çağrı kendi monologundan koparır. Anlaşılan kendisi gibi tim de uyumuyorsun diğer işler hallediyorlardı.

 

"Efendim Furkan?"

 

"Şeyma... Burcu'nun sorgusu tamamlandı. Neler öğrendiğime inanamayacaksın."

 

"Anlat artık gözünü seveyim. Ne duruyorsun?"

 

"Dur ben sana ses kaydını atayım. Anlatarak olmayacak."

 

Kısa bir beklemenin ardından bildirim sesi geldi. Ama arkasında güven duyduğu nefesleri aldı. Döndüğünde Hüseyin ile babası metanetli şekilde arkasındaydılar.

 

"Hah baba uyumadın mı? Hüseyin Furkan çıktı mı?"

 

Her biri yanlarına geçti. Biri sağında biri solunda. Hayatında en değer verdiği kişiler yanı başlarındaydı.

 

"Timine gitti merak etme. Ama disiplin cezasını babam verecek" dedi Hüseyin.

 

"Anasından emdiği sütü burnundan getiricem. Görsün o."

 

Kısa kıkırdamaların ardından telefona gelen bildirim ile Şeyma şimdi asıl gerçekleri öğrenecektir. Üçünün de tavırları ciddileşir. Vee ses kaydını açar.

 

O gün gerçekten Fikret'e Haluk amcayla konuşmak istediğimi söyledim. O da oraya gittiğini ve bu isteğimi söylebileceğine söz verdi. Karargahta ne olduğunu bilmiyordum ama Demir Şahin'ın planlarının bir parçası olduğunu sonradan anladım. Her şey, o patlamanın sadece bir başlangıç olduğunu gösteriyordu. Demir, dikkatleri başka yöne çekmek için o patlamayı organize etmişti. Ama asıl amacı, karanlık işlerini sürdürmek ve terör okulunu açmaktı. Olaylar o kadar ustaca planlanmıştı ki, kimse Demir’ın bu işin arkasında olduğunu tahmin edemezdi.

 

Önce avukat olan kocam Fikret ve beni tehdit etti. Okulun açılması için gerekli izinleri almak zorundaydık, yoksa başımıza gelecekleri tahmin edebiliyorduk. Kabul etmediğimizde ise patlamanın tüm suçu bizim üzerimize atıldı. Bizi suçlayacak kadar ileri gideceğini düşünmemiştik. Ama o kadar acımasızdı ki, her türlü kötülüğü yapabilecek kapasitedeydi.

 

Patlamadan birkaç gün önce, eşimin odasında öğrencim Ömer'e ait küçük bir kanlı bıçak ve bıçağın üzerinde kanlı saçlarının bulunması da Demir'in bir oyunuydu. Meğerse Fikret babasından zar zor almıştı elinden. Bende il başta bilmediğim için onun yaptığını sanmışım. Ne kadar safım. Ömer’in babası, oğlunu terör örgütlerine büyük bir meblağ karşılığı satmıştı. Bu kanlı bıçak ve saçlar,onun planlarını daha da derinleştiren birer detaydı. Ömer’in ailesiyle olan bu bağlantı, Demir'in planlarının ne kadar kapsamlı olduğunu gösteriyordu.

 

Sonrasında, bana ve aileme yönelik tehditlerine devam etti. Oğlumuzu tehdit ederek, benim üzerimde baskı kurdu. Ona boyun eğmezsem, başımıza gelecekleri biliyordum. Birkaç adamını toplayarak albayı kaçırtıp öldürtmeye çalıştı. Allah'tan yetiştiniz de en azından bu isteği olmadı. Ondan ne istediğini de bilmiyorum. Orası da ayrı konu. Beni bu suçu üstlenmeye zorladı. Kabul etmediğimde ise, oğlumuzun hayatı tehlikeye girecekti. Bu kadar acımasızdı işte. Beni, bu suçu zorla kabul ettirdi. Sonrası malum. İşte bu sabah bana bir not geldi. Üzerinde beş kalemin beşgen şeklinde iç içe geçtiği ortasında bir gül sembolü vardı.

 

(Sembolü duyan baba kız şaşırıp birbirlerine baktılar.)

 

Anladım ki ondan mesaj gelmişti. Açtığımda 'daha iyi günlerin. Oğlunu kaybedeceksin' yazıyordu. Bizi koruma altına aldığı için devletimizden Allah bin kere razı olsun. Yani Furkan, Fikret'i yakaladığınız gece bizi öldürmek isteyen kocam değilmiş. Ahhh ona olan öfkem gerçekleri görmeme engel oldu.

 

Serkan Yıldırım’ın Titan Maritime Inc. adında büyük bir şirketi var. Uluslararası gemi inşaatı ve denizcilik hizmetleri alanında faaliyet gösteren bu şirket, onun ne kadar güçlü ve etkili olduğunu gösteriyor. Yatırımcıları sayesinde gücüne güç katıyor. Her biri, farklı alanlarda uzmanlaşmış bu yatırımcılar, Serkan’ın karanlık planlarının gerçekleştirilmesine yardımcı oluyor.

 

Yatırımcılar, şirketin farklı ihtiyaçlarını karşılayarak ona destek veriyor. Demir, bu yatırımcıların katkılarıyla daha da güçleniyor ve planlarını gerçekleştiriyor.

 

Serkan Yıldırım, Titan Maritime Inc.’te %23’lük bir paya sahip. Bu pay, onun şirket üzerindeki kontrolünü ve etkisini artırıyor. Şirketin 2023 yılına kadar ulaştığı mali bütçe, onun ne kadar büyük bir servete sahip olduğunu gösteriyor. Bu güç ve servet, karanlık planlarını gerçekleştirmesini kolaylaştırıyor.

 

Dikkatleri başka yöne çekmek için karargahta patlama düzenledi. Ardından, suçu benim ve kocamın üzerine attı. Oğlumuzu tehdit ederek, bizi çaresiz bıraktı. Albayı kaçırıp öldürtmeye çalıştı ve bu suçu bana zorla kabul ettirdi. Serkan’ın bu acımasız planları, onun ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor.

 

Bütün bu olaylar, karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. O, güç ve servet uğruna her türlü kötülüğü yapabilecek kapasitede biri. Bu planlarıyla insanları manipüle ediyor, tehdit ediyor ve onları çaresiz bırakıyor. Ben de bu acımasız planların kurbanlarından biriyim."

 

"Sağol Burcu. İşimizi çok kolaylaştırdın. Maalesef kocan cezasını çekecek ve ağır olacak. Ama senin ve oğlunun güvenliği için her şeyi yapıcaz. Şu an bir asker olarak değilde geçmişteki arkadaşın Furkan olarak gör. Özür dileriz. Hepimiz olduğun bataklığı göremedik. Şeyma... Şeyma senin için elinden geleni yaptı. Eğer bir şey olursa... baban yine sorun çıkarırsa kendini geri çekme söyle olur mu?" dedi Furkan.

 

"Bunu Şeyma'ya dinleteceksin değil mi?"

 

Başını salladı Furkan.

 

İçi ezilen kız gözyaşları boğazına batmasına rağmen ses telefona daha çok yaklaştı.

 

******************

 

Burcu'nun sesi, kayıtta derin bir hüzün ve pişmanlıkla yankılanıyordu.

 

"Şeyma, sana bunları yazmak yerine sesimi duyurmak istedim. Çünkü belki de sesim, yazdıklarımdan daha samimi gelir. Öncelikle, sana verdiğim tüm acılar için özür dilemek istiyorum. Sana yaşattığım her işkence, her zulüm, ruhumda derin yaralar açtı. Bunu itiraf etmek zor, ama gerçek bu."

 

Şeyma'nın gözleri doldu, Dilarâ'nın her kelimesi kalbine bir hançer gibi saplanıyordu. Ses kaydı devam etti:

 

"O günlerde içimde bir nefret vardı, senin gözlerindeki ışığı kıskanmıştım belki de. Senin cesaretin ve gücün, benim kendi zayıflıklarımı görmeme neden oldu ve seni düşmanım gibi görmeye başladım. Ama şimdi anlıyorum ki asıl düşmanım, kendi içimdeydi."

 

Kaydın ilerleyen dakikalarında daha da kırılganlaştı.

 

"Şimdi seni burada, bu şekilde bırakmanın ne kadar büyük bir hata olduğunu anlıyorum. Her gün, yaptıklarımın pişmanlığıyla uyanıyorum. Senin çığlıkların, benim rüyalarımda yankılanıyor ve bu acıyla başa çıkmak imkansız. Sana verdiğim zararları geri alamam, biliyorum. Ama en azından içimdeki bu ağırlığı hafifletebilmek için senden af dilemek istiyorum."

 

Şeyma, Burcu'nun sesindeki gerçek pişmanlığı ve acıyı hissediyordu. Ses kaydı sona erdiğinde, sessizlik tekrar Şeyma'yı sardı. Midesi dürüldü ve kafasındaki çınlamaya acı verici bir çınlama eklendi. Yaşları onu dinlemeden içindekiler süpürerek dışarı almaya inat etmişti.

 

Gözlerinden süzülen yaşları silerken, içindeki öfkenin yerini derin bir hüzün ve anlayış aldı. Burcu'nun bu pişmanlık dolu ses kaydı, Şeyma'nın yaralarını tamamen iyileştiremese de, en azından bir adım atmıştı. Bu hüzünlü konuşma, belki de onların arasındaki geçmişin yükünü hafifletecek bir başlangıç olabilirdi.

 

Haluk kızının bu ahvali yüzünden unuttuğu yarasının ağrısı tekrar hatırlattı kendisini. Canını yakacak herhangi bir şey aynı derecede kızıyla canını yakmasına yetiyordu. Fakat damadının da onlardan eksik yanı kalmıyordu. Gözlerinde sevgisi kadar değeri de belli oluyordu.

 

İşte o an Haluk bey anladı ki kendisi yanında olmasa bile ona sahip çıkacak bir gücü vardı. Zoruna gitmişti aslında. Nice emeklerle büyüttüğü kızı ne çabuk da kocaman olmuştu. Zamanı durdurabilmeyi istedi. O an nedense içindeki ses geri çekilmesini söyledi.

 

"Ben çay demliyim anlaşılan kimse uyumayacak" diyerek ikisinin yanından ayrıldı.

 

Hüseyin sevdiceğinin gözyaşlarını eliyle teker teker siler hepsini. Ardından toprağına gömüldüğü o ıslak gözlerinin içine bakar. Hiç bir şey söylemeden sımsıkı sarılır. Üşüdüğünü bildiğinden yanındaki şalla birlikte kollarını da dolar. Bir şey demez. Demeye de gerek duymaz.

 

Şeyma bu kucaklamada içindeki fırtınayı dindirir gibiydi. Hüseyin'in derin ve anlamlı bakışlarına karşılık verdi. Onun sessizliği binlerce sözden daha değerliydi. Bu anın büyüsünü bozmak istemezcesine o da sessiz kaldı. Onun kalp atışlarını dinledi, bu ritmik ses bir huzur melodisi gibiydi. İçindeki karmaşayı düzenli bir şekilde yatıştırıyor ona sadece burada var olmanın huzurunu veriyordu. Sakinleşince eli adamın daha önce yara aldığı bileğine gitti. Parmakları hafif o kısmı okşadı. Delikanlı derin gülümsedi.

 

"Seninle olmak her şeyi unutmak demek. Sen bana ne yaptın ya?"

Ses tonu gayet sakın ve şefkatliydi.

 

"Aman diyim beni unutma. Biz buna aşk diyoruz hanımefendi."

 

"Hıh. Merak etme aklım unutsada kalbim unutmaz."

 

Bu cümle kalbinde kelebeklerin uçmasına sebep oldu. Koskoca adam söz verilen dondurması ona verilmiş gibi sevindi. Hareketlendi.

 

"Vallaha mı?"

 

Şeyma bu çocuksu ama komik tepkisine gülmeden edemedi.

 

"Vallaha"

 

"Eveett. Biliyordum işte. Yaa gördünüz mü Şeyma hanım. O kadar sevmiyorum laflarınız boşa çıktı. Yani Allah'tan kabul ettin de sevdiğin çocuğu kaptın bak. Yoksa başkalarına yar olacaktım."

 

"Neee!! Başkalarına öyle mi? Hah. Bunu benim peşinde koşan sen mi söylüyorsun. Uyuz."

 

Elindeki battaniyeyi yüzüne fırlatıp yanından kaçmaya çalıştı. Trip modu açılmıştı.

 

"Hop hop hop tamam tamam dur dur bir şey demedim. Gitme. Şeyma şeyma."

 

En sonunda küçük bir tavşan gibi kollarından sıyrıldı.

 

"Hay dilimi eşek arısı sokaydı. Kız gel buraya."

 

"Gelmiyorum banane. Asıl sen beni kaçırmadın be. Kaç kişi beni istedi. Adam ol. Seni seçmeye de bilirdim."

 

"Yavaşşş. Yavaş. Orada dur bi. Ben o mahlukatları yok eder seçme şansı bırakmam bir kere."

 

"Ne yani ben de mi isteyenlerini yok edeyim?"

 

"Tamam valla bir daha dersem. Komik değilmiş. Hadi gel bana."

 

"Bir daha diyicen mi?"

 

"Yok tövbe. Sana zar zor kavuşmuşum zaten."

 

"Adam ol."

 

Kollarını açar.

 

"Gelcen mi?"

 

Kollarını göğsünde birleştirdi Şeyma. Arkasını döndü. Hüseyin kendisinin halledeceğini bilerek sinsice gülerek yanaştı. Her bir adımda başka iltifatlar söylüyordu.

 

"Canımın içi, varlığımın sebebi, gözümün nuru..."

 

Her bir iltifatta siniri sönen Şeyma kaçmak yerine yerinde kaldı. Tekrar sarıldı.

 

"Ben senden vaz geçer miyim? Hiç kimse senin tırnağın olmaz."

 

Nazlanarak o da en sonunda Hüseyin'e sarıldı. Onun sevgisi, en büyük şifa ve güç kaynağıydı.

 

 

Loading...
0%