@hazal758
|
Neysem hadi bölüme geçelim... Bazı anlar vardır ve işte o anlarda insan kendi beligine , kendi gücüne kavuşturmuş gibi hissettirir ya . İşte benim benliğim ise buydu başımda mavi bere üzerinde aşık olduğum uniformam ile beni sanki ruhum bedenine kavuşmuş gibi hisettiriyordu. Aynadan kendime bakmayı kesip çalışma masasının üzerinde duran silahımı kılıfına koydum . Komodinin üzerinden telefonumu alıp cebime koydum odaya tekrar bir bakış attım , herşey tamdı artık tim ile tanışabilirdim. Odamdan çıkıp kapıyı arkamdan kilitledim . Alt kattaki Poyraz timinin odasının önüne geldim , içeriden gelen sesler ile durup dinlemeye başladım " abi yeni komutan gelecekmiş acaba nasıl biri ?" Diye sordu biri başka biri " bilmiyorum ama inşallah anlaşırız " dedi . Kapıyı aniden açıp içeri daldım ilk elleri belleğini gitselerde sonradan karşılarında yüzbaşı yani beni görünce hemen ayağa kalkıp hazır ola geçtiler . Beş kişilik bir tim olacaktık , onlar konuşmadan ben konuşmaya başladım " evet Poyraz timi ben yeni tim komutanınız Yüzbaşı Asena Kızılarslan. Bundan sonra beraberiz , en ufak bir dikkatsizlik , emre itaatsizlik istemiyorum . İsterseniz beni sevmeyin , görmezden gelin umurumda değil ama görev esnasında neden olduğunuz en ufak hatada yakarım sizi . Anlaşıldımı ?" Dedim . Hafiften bir tırstıklarını görmüştüm bu iyi bir şeyidi. Şimdiden tepkimi ortaya koymam gerekiyordu , yoksa başa çıkamazdım. Hepsi bir ağızdan " Emredersiniz Komutanım " dediler onların bu haline belli belirsiz sırıtım . " rahat , oturun hadi tanıtın bakalım kendinizi " dedim benim oturmam ile onlarda oturdu ardından kendilerini tanıtmaya başladılar . Karşımda ikili koltukta oturan kahverengi gözleri ve onlara eş olarak elaya çalan gözleri olan erkek konuşmaya başladı " Astsubay Bulut karamık , 21 yaşındayım bekarım, Hataylıyım , lakabım tıpçı . Hoşgeldiniz komutanım " dedi . Sonra onun yanında oturan sarıya çalan saçları vardı , gözleri kahverengi olan çocuk konuştu " Astsubay üstçavuş Burhan Yücedağ , 24 yaşındayım , Osmaniyeliyim , bekarım keskin nişancıyım , lakabım Şimşek. Hoşgeldiniz komutanım . " dedi . Sonra sol yanımdaki tekli koltukta oturan kişi konuştu " Teğmen Aydın Aksay , İzmirliyim , 25 yaşındayım , bekarım , tahribat uzmanıyım m lakabım çenesiz " dedi . Ardayı incelediğimde aynı burak gibi hafif sarıya çalan saçları vardı gözleri yeşil ve mavinin karışımıydı . Sonra sağ tarafımdaki tekli koltukta oturan çocuk konuştu " Üsteğmen Buğra Soydan, nişanlıyım, 30 yaşındayım lakabım keskin " dedi . Hepsine hitaben " tanıştığımıza memun oldum beyler " dedim . Biraz sohbet ettik bayağı iyi kaynaşmıştık şuan ise Buhranın anısını dinliyorduk " işte komutanım hep birlikte baraja gittik teyzemgil, dayımgil falan işte teyzemgille beraber suya girdik benim bir tanede kız kardeşim var komutanım suyla oynuyorduk daha doğrusu annem ve teyzem ikisi bir olmuş beni suya yatırmaya çalışıyor . Sonra dayım birden bize doğru koşmaya başladı dedim 'ne oluyor ' " dedi . Nefes alıp devam etti " meğersem benim mal kardeşim suyun içerisinde balık varmı diye kafasını suya daldırmış sonrada suda takla atmış neyse dayım geldi kurtardı bunu sonra gelmiş bana diyor ki ' sizin yüzünüzden balıkları göremedim ' halbuki babam iki üç metre ilerimizde balık tutuyor " dedi . Ona dönüp " sizin orada fazla herhalde böyle gezmelik yerler " dedim . Oda elini 'ohooo' dercesine yapıp saymaya başladı " Nehir gibi yerle var komutanım piknik alanı olarak kullanılır ama mesela Su atalan var komutanım selaleden akar suyun kaynağı gibi yer suyu buz gibidir sonra sabunçayı var onun üst tarafında karasu var komutanım . Kırkgöz var komutanım o da berke barajına akan su kaynaklarından bir bu suyun bir kısmı bizim mahallenin altından geçer bir biz birde ilerideki mahalle gider oraya ormanlık ve araba inmiyor diye kimse gitmez bizde yürüyerek gideriz . Benim cocuklugum oralarda geçti . Daha sonra toprak kale var komutanım , kanlı geçit var " dedi , memleket hastereti çeker gibi konuşmuştu . ( buradaki hersey gerçektir hatta anlatamadığım bir iki yer daha vardır ) Kanlı geçit'e neden kanlı geçit dediklerini merak edip sordum " neden Kanlı Gecit diyorsunuz oraya ?" Dedim . Burhan nefes alıp anlatmaya başladı " kurtuluş savaşı zamanı Fransızca mı ne işgal etmeye çalışmış bizim oraları dile kolay yaklaşık bir yıla yakın mücadele etmiş osmaniye halkı , her yaştan şehit vermiş. Serefsizler çoluk çocuk dinlememiş kanlı geçit dedelerinin sebebi ise en çok orada mücadele gerçekleşmiş ve savaş orada kazanılmış ama çok fazla şehit verilmiş . Kanlı geçit Düziçi'ne giden yollardan biri iki dağın arasından geçer komutanım ondan dolayı " dedi . ( daha fazlası da var sadece bu kadar ile değil ama ben hepsini uzun yazmak istemedim merak eden olursa internetten araştıra bilir ) 'anladım ' manasında kafamı salladım . Sonra devam ettim " iyi bir gün bizi gezdirirsin " dedim . Burhan " şeref duyarım komutanım " dedi . " kendi aramızda komutanım demeye gerek yok " dedim .İçim şimdiden ısınmıştı time inşallah beni hayal kırıklığına uğratmazlardı. Bu sırada Arda'dan ses yükseldi " lan bulut ne geziyor lan elin kıçımda çek elini " dedi . Bulut " ama aşkım çok güzel kıçın var " dedi . Onuların bu haline kahkahalar ile gülmeye başladık derken kapı çaldı 'gel!' Dedim içeri bir er girip albayın toplantı odasında beklediğini söyledi . Timle beraber ayağa kalkıp toplantı odasına gittik kapıyı çalıp içeri girdik topuk selamı verdik albay " rahat çocuklar geçin oturun " dedi , hepimiz birer sandalyeye oturduk bizim oturmamız ile albay konuşmaya başladı . " çocuklar Bozkurt timi ve bir albayımız pusuya düşmüş gidip ve alın kardeşlerimizi ..." albay ile herşeyi konuştuk . Ardından hangara gelip hazırlanmaya başladık , benim aklım ise Deniz'deydi o Bozkurt timinin komutanı idi . Tim ile hazırlanıp helikopterin oraya gittik albay gelince hazır ola geçtim albay " Poyraz timi sağsalim gidip gelin " dedi . Hepbir ağızdan " emredersiniz komutanım " dedik . Albay " yüzbaşı " dedi , bende time yönelik " Poyraz helikopter bin " dedim . Rütbe sırasına göre helikoptere binmeye başladık en son albaya selam verip ben bindim , benim binmem ile helikopter havalandı ... Yaklaşık bir saat sonra helikopterin bizi bırakacağı yere geldik, helikopterden indik ve yürümeye başladık . Yaklasık dört kilometre sonra silah sesleri gelmeye başladı , hepimiz konumlanıp şerefsizleri indirmeye başladık. Bozkurt timini mağradan sıkıştırmışlardı , bizim geldiğimizi öğrenmeleri için Bozkurt timinin telsiz sinyalerine girdim ve konuşmaya başladım " Yüzbaşı Asena kızılarslan komutanım dayanın geldik " dedim . Ardından Deniz'den " tamam yüzbaşı dikkatli olun " sesi geldi . Emredersiniz komutanım diyip çatışmaya devam ettik , bir müddet sonra silah sesleri kesilince etrafı kolaçan edip yerlerimizden temkinli adımlarla ile çıktık. Tim cesetleri kontrol ederken ben ve cenesiz de Bozkurt timine doğru ilerledik , cenesiz oraya varana kadar konuşup durdu eni sonu " çenesiz eger birdaha ağızını açarsan senin için hiç iyi olmayacak bu ne be başım şişti " dedim . Cenesiz hazır ola geçip " emredersiniz komutanım " dedi . Yaklaşık beş dakika sonra Bozkurt timinin oraya geldik . Aralarında komutanı olduğunu düşündüğüm askerin karşısına geçtim " yüzbaşı Asena Kızılarslan Antalya emredin komutanım " dedim . Komutanları " kıdemli yüzbaşı Deniz Ece Ulutaş Mardin asker helikopter nerde albay ağır yaralı " dedi . " komutanım dört kilometre mesafe var " dedim . Deniz komutan albaya dönerek " komutanım dayanabilecek dayanbilecekmisiniz?" Diye sordu . Albay " dayanırım, çabuk olalım başka saldırı olabilir bu şerefsizler boş durmaz " dedi . Hem benim timim hemde Bozkurt timi "emredersiniz komutanım " dediler . Ben ve Deniz yüzbaşı albayın kollarına girdik ... dört kilometre yolu sağsalim anlatmıştık, onları helikoptere sağsalim binmişlerdi bizde gelen helikopter ile geri alaya döndük . Içimden bir ses bu son karşılaşmamız olmayacağını söyledi ... Bölüm sonu ... |
0% |