@hazal758
|
Asenadan Saat sekizde deniz hanımlara yemege gidecektim . Ben ise olmazsa olmazım olan kot tişört giyip gidecektim . Bu yüzden altıma yüksek bel İspanyol paça siyah kot pantolon üzerime ise beyaz sıfır kol crop giydim . Belime silahımı koydum . Gözükmemesi için gri ince bir çeket bağladım . Makyaj masasına oturup rumel ve hafif tonlarda ruj sürdüm . Artık hazırdım . Kapının önünde ayagıma beyaz spor ayakkabımıda giydim. Anahtarımı vestiyerden aldım ve evden çıktım. Evleri benim evimin üç ev ilerisindeydi. Tam sekizde evin önündeydim . Dakik biriyimdir ev iki katlı duplex (inşallah dogru yazmısımdır) bir evdi . Tam kapıyı çalacaken arkadan adım ve bagrısma sesleri geldi . Kapı aniden açıldı tabi alfaladığım için yere düşüyorum ki biri beni belimden yakaladı . Ben ona o bana şaşkınca bakarken bakışmamızı kalın bir ses böldü " Lan Kutay gel lan buraya sigaramı bitirmek neymiş gösterecem sana " Bagırarak yanımıza geldi . Tabi biz bu süre safında toparlanmıştık . Kutay denen çocuğa ters bir bakış atıp bana döndü " buyurun kime bakmıştınız ? " az önce aslan gibi kükreyen adamın sesi oldukça nazik çıkmıştı . Tam cevap verecekken önce ortamda kızım sesi duyuldu ardından bana sarılan bir beden . Kimin salırdıgına baktığımda deniz hanımdı . Ben sarılmayınca benden ayrıldı , açıklama gereksimi duyarak konuştum " temastan hoşlanmam " dedim . Kadın buruk bir tebessüm gönderip konuştu " hadi içeri geçelim içerde tanışırsınız Kutay, Bora hadi sizde didişmeyi bırakın" dedi . Bora dediği adam Kutaya dönüp el işareti ile bittin sen temalı bakış gönderdi . Ben onları takmayıp iceri girdim . Deniz hanım elindeki içeri terliğini önüme koydu spor ayakkabılarımı çıkarıp onları giydim . Deniz hanım önde biz arkada küçük holden geçip oturma odasına giridik . Ama girmez olaydım bu ne aq karşımda üç tane genç pardon taş duruyordu. Yanlarındada birbirinden güzel iki geç kadın ve bir tane kız ve bir erkek çocuk duruyordu . Yanlıs anlaşılmamak için odanın içinde göz gezdirdim mutfak ve oturma odası birleşikti . Deniz hanım " oturalım tanışın " dedi . Herkez bir yerlere oturdu bende boş yere oturup odadakilere göz gezdirdim . Bana çatık kanlarıyla adeta onların ' analarına bacılarına sövmüşüm' gibi bakıyorlardı . Hakan bey konuştu " kızım hoşgeldin tanışmıştık ama ben yine tanışalım ben Hakan bozkurt " dedi . Ardından annem konuştu " kızım bende annenin deniz bozkurt " dedi . Yanımdakileri gösterip " büyük abin Bora savcı yanındaki ise güzeller güzeli gelinim aslı . " küçük kızı gösterip " masal abinin kızı beş yaşında " dedi . Kız çok tatlıydı ama biraz çekiniyordu bunun farkındaydım. Ardından deniz hanım konuşmaya devam etti " ikinci abin Samet yanındaki gelinim melek " dedi masalın yanındaki erkek çocuğunun gösterip konuştu " oğulları barış oda üç yaşında " dedi . Barış yanıma paytak adımlar ile geldi . Dokunmaya korkuyor gibi bir hali vardı daha fazla bakletmemek adına onu kucağıma alıp dizime otutturdum. Barış ilk yaptığıma şaşırsada sonradan kafasını boynuma koyup kıkırdadı. Deniz hanımgil bayağı saşırdı onalara " bir sıkıntı mı var niye öyle bakıyorsunuz ? " dedim . Melek yenge şaşkınlığı üzerinden üzerinden atıp konuştu " Barış kimseye ilk sıcak davranmazdı ondan şaşırdık " dedi . Deniz hanım devam etti " üçüncü abin yusuf kendisi evde kaldı. Ücüzlerinide tanıyorsun zaten " dedi ardından güldü . Yusuf baktığımda deniz hanıma ' aşk olsun anne ' der gibi bakıyordu . Deniz hanım on takmayıp " haydi masaya orada devam ederiz " dedi. Herkez ayağa kalkıp masaya oturdu . Bende boş yere - üçüzlerin - ortasına oturdum . Hakan bey afiyet olsun demesiyle başladık . Tam yemege odaklanmıstım ki Hakan beyin sesi ile oraya döndüm " kızım kolundaki yaralar ne ?" Diye sordu . İlk bir algilayamasamda sonradan kolumdaki bıçak , kurşun , sigara izlerine baktım doğru ya ben bu izleri unuttum . Neyse başa gelen çekilir . Hakan beye dönüp konuştum " kimi çocukluğumdan kimine işimden dolayı oldu " dedim. Masadaki erkek takımının elleri yumruk olmuştu . Ortalık resmen fırtına öncesi sessizlik gibiydi bu sessizliği bozan Uraz oldu " onlar yani ellerinde büyüdüğün anne ve baban mı yaptı ? " dedi . Cevap koca bir sessizlik. Bazı anlarda bizlere sorulan sorular vardır ve o soru sorulduğunda bir cevap beklenir . Ama verecek cevap olur mu bilinmez . Çünkü cevap bazen kendimizden utanmamıza neden olur ? Geçmişimizeden, çocukluğumuzdan bizim kendi benliğimiziden utanmanıza neden olur . Peki biz utanmalıyız ? Ben şu durumda aile demeye bin şahit isteyen anne ve baba olacak vasıfsızlardan utanıyordum. Suçum olmadığı halde , bunların hiçbirini benim istemediğim halde utanıyorum . Ortamda halen sessizlik sürerken bu sessizliği bozan minik Barış oldu . Boynumda bıçak izi olan yere minik parmaklarını değdirip " uff olmuş " dedi . Biz insanlar ne kadar kötüysek çocuklar ise o kadar masumdu işte . Yüzümde samimi olduğunu düşündüğüm gülümseme ile bakıp " evet uf oldu ama geçti " dedi. Ama geçmedi . Diger yaralar gibi onun acısıda geçmedi . Diger yaralarım gibi onuda unutmadım , unutamadım . Minik barısın eli hâlâ o yaranın üzerindeydi . Yara izini o minik parmakları ile nazikçe dokunuyordu. Deniz hanımın sesi ile deniz hanıma baktım " kızım peki o yara izi ?" Dedi . Sonlara doğru kısılan sesi ile ne demek istediğini anlamıştım. " hayır o iz iş kazasında oldu." Dedim . Ortamda kutayın heyecanlı sesi yankılandı ardından. " Asena apla senin en sevdiğin renk ne ? Apla demem de sorun yok değil mi ? Istemezsen demem " dedi . Sona doğru kısılan sesi ile allahım bu aile de neden sona doğru kısılıyor anlamadım . Kutaya dönüp " en sevdiğim renk değil renkler nude tonları çok severim . Onun dışında haki yeşil , mavi , kırmızı ve beyazı severim üstelik saygı ve sevgi hassas noktam eger benden küçüksenapla demen daha dogru olur "dedim . Kutay ilk başta kocam gülümsedi tam birşey diyecekken bu sefer soruyu soran Uraz oldu " fobilerin neler ?" Dedi . Aslında şimdi dağda it öldürmek diyeceksin ama korkarlar işte . Uraza dönüp konuştum " voleybol ve futbol oynamak , resim çizmek , kitab okumak , yazı yazmak , müzik dinlemek ve yakın dövüş " dedim . Bu sefer ki soru da deniz hanımdan geldi " sevgilin var mı kızım ?" Dedi . Ortamda derin bir sessizlik oldu bozkurt erkekleri bir kasıldı bu açıkça belliydi deniz hanıma dönüp konuştum " hayır yok , aşka da inanmıyorum ben çünkü aşk geçici bir hevestir bir anlık olur . Ama o bir anlık heves belki sana dünyanın en büyük acısını hisettir ." Dedim ... Yemek boyu sürekli sorular sormuşlardı . Meslegimi bir ara sormuşlardı ama sonradan bu seferde masal sayesinde soruyu unutmuşlardı. Yemekten sonra oturma odasına geçtik . Çay içerken kapı çaldı deniz hanım kapıya bakmaya gitti . Kutay bana dönüp konuştu " apla birgün futbol oynayalım mı birlikte ?" O kadar masum sormuştu ki bu soruyu Altan bana yavru kedi bakışı atarken hafif bir tebessüm edip kabul ettim . O sırada içeri yaşlı bir çift ve yanlarında benden tahmini bir iki yaş büyük bir adam geldi . Onlar koltuğa yerlesince deniz hanım bizi tanıştırdı. Kadının adı neşe'ymis adamın adı ise buğra evlilermiş . Iki çocukları varmış biri kız biri erkek kız istanbulda tıp okuyormuş . Çocuğun ise mesleğini söylemediler. Biraz oturduktan sonra müsade isteyip kalktım . İzlenimlerim iyiyi gösteriyordu . Ama her seferde yanıldığım gibi o zaman yine yanılmıştım. Kutaydan Bazen insanlar çok büyük ve imkansız şeyler istemez . Yapılması o kadar kolay isteklerdir ki bu ama yapılmaz ya da yapamaz . Ben de bu isteklerden birini istemiştim . Yapılması zor degildi hele imkansız hiç degildi . Ben hep bir aplam olsun bana apla sıcaklığını hisettirsin . Bazen saç baş birlikte kavga edelim . Sonra hiç birşey olmamış gibi yine yan yana oturup gülelim, eğlenelim derdim . Pınar vardı evet ama bana hiç bir zaman kardeş gözü ile bakmadı ki . Hep beni ezdi yok saydı . Sonra bir öğreniyorum meğer pınar benim öz ablam değilmiş . Ben bu yaşıma kadar boşuna apla sıcaklığını aramışım. Sonra Asena apla geldi . Öz aplam daha yeni de tanışsak kanım hemen ısındı. Vücudundaki yaralar çocukluğumdan ve iş kazasından kalma yaralar dedi . Bu kadar çok iş kazasımı geçirdi . Cocuklugumdan diyince o aileyi öldürmek istedim . Biz burada pınara tek bir kere bile vurmamışken onlar neler çeltirmişlerdi kim bilir ? O kahve gözlerinde yorgunluk vardı Asena aplamın . Kollarında kolay kolay oluşmayacak kesik ve yanık izleri ve boynu boynunda da kesik izi . Nasıl bir meslekteydi ki nasıl bir işte çalışıyordu ? Evet bölüm sonu
|
0% |