@heliiosrex
|
10 yıl önce Viper
Sabah gözlerimi araladığımda, Vance’in yüzü karşımda beliriyordu. Öyle bir dinginlikle bakıyordu ki, bu bakışları içimde bir sıcaklık oluşturdu. Gülümsedim, gözlerim onun gözlerine kaydı. Birkaç göz kırpışından sonra, kollarında üzerinde uzandığımı fark ettim ve hızla geri çekildim. Düşünceler kafamda çalkalanırken, her şeyi bir bir hatırlamaya başladım ama hatırladığımı ona belli etmemek için kendimi zor tuttum.
Vance’in “Günaydın” demesiyle dikkatimi yüzüne verdim. Kinayeleri yine başlamıştı. Gözlerimi kısıp onunla yüzleşirken, hiçbir şeyi hatırlamadığımı belirten bir ifadeyle bakıyorum. Masumca anlattı olanları. Birkaç şaka yapınca, koluna hafifçe vurarak gülümsedim.
Ayağa kalkıp banyoya geçtim. Yüzümü yıkayıp odaya döndüğümde, giyinmiş olduğunu fark ettim. Soru sormama fırsat vermeden “İşim var” diyerek odadan hızla çıktı. Bahsettiği işe gitmiş olmalıydı. Yaram bugün biraz daha iyiydi, ve hızla kolluğu çıkarıp üzerimi değiştirdim. Peşinden koşarak çıktım.
Aşağı inip korumalardan gizlenerek bir taksi çevirip, Vance’i takip etmeye başladım. İçimde bir öfke vardı; neden bana söylemeden gizli işler yapıyordu?
Şehrin biraz dışında, dağ başında bir eve yaklaştıklarını görünce, taksiden inip beklemesini söyledim. Evin arka tarafı, yüksekte bulunan bir ormanlık alana açılıyordu. Biraz daha ilerleyip eve yaklaştım. Vance’in eve girdiğini gördüm.
Salonda iki kişi oturuyordu. Vance yanlarına yaklaşınca, adam hemen kalkıp ona sarıldı. İçimden, sakladığı şey sadece bir arkadaş ziyareti mi diye geçirdim. Ama odadaki gerilim havası, beni de içine çekti.
Vance, masadaki bıçaklardan birini aldı ve adamın parmaklarını kesti. Şok içinde izledim, Vance’in bu şekilde bir insan olduğunu bilmiyordum. Adam acı içinde yere çökerken, Vance soğukkanlı bir şekilde bir şeyler söylüyordu.
Cep telefonumu çıkarıp birkaç kare çektim. Vance odadan çıkmak için dönerken, hemen ana yola doğru koşmaya başladım. Beni bekleyen taksiye binip hemen otele dönmesini söyledim. Ondan önce Otelde olmam gerekiyordu.
Otele dönünce, odaya çıktığımda burnumdan soluyordum.
Kim olduğunu sanıyor da beni korumaya çalışıyor?
Başına bir şey gelse, görev başarısız olacak. Yoksa bana ne?
Bu işin sonunda, kendi ellerimle geberteceğim onu. Sinirle konuşurken, içimde bir karmaşa vardı; ne hissettiğimi, ne yapmam gerektiğini tam olarak bilemiyordum.
Çok geçmeden Vance otele döndü ve odaya adım attığında, sinirden dimdik ayakta duruyordum. Gözleri, üzerimdeki öfkeyi anlamakta zorlanıyordu.
Yanıma yaklaşıp, “İyi misin?” diye sordu.
“Sen ne yapmaya çalışıyorsun?” diye sert bir şekilde sordum. Sesim, odadaki havayı bir anda değiştirdi.
“Ne yapmışım ben?” dedi, şaşkın bir ifadeyle.
“Anladığım kadarıyla buraya başka bir iş için geldin. Bir de güzel kıyafetler alıp toplantılara sürüklüyorsun beni. Ben senin peşinde sürüklenecek bir süs köpeği değilim,” dedim sinirle. Sesim, bu kısıtlanmış duyguların bir patlaması gibiydi.
Yaklaşıp yüzüne bulaşan kana baktım. Adamın kanı yüzüne bulaşmış olmalıydı. Vance, elini yüzüne götürdü, kana bakarak derin bir nefes aldı. Yüzündeki karışık duygular, içimdeki karmaşayı daha da derinleştirdi.
“Beni korumanı istemiyorum,” dedim, içimdeki öfke ve endişe karışmış bir şekilde. “Bana alışman gerekiyor. Ben artık buradayım ve emin ol seni de koruyabilirim. Başına bir şey gelebilirdi. Yararlanabilirdin. Ölebilirdin,” diye bağırdım, bu sözler ağzımdan bir hışımla çıktı.
Vance, o an yaklaşıp bana sıkıca sarıldı. Kollarında, tüm dünya bir anlığına durdu. Sıcaklığı ve gücü, bedenimdeki tüm gerginliği dağıttı. Her şey sessizleşti, yalnızca kalp atışlarımın ve onun derin nefesinin sesini duyabiliyordum. Kollarında, kendimi güvende hissettim.
Kollarını etrafıma sardığında, başlangıçta hafifçe titredim ama ardından kendimi tamamen teslim ettim. Yüzümde beliren hafif gülümseme, ona olan bağlılığımı ve kararlılığımı ifade ediyordu. Gözlerim kapalı, sadece bu anın tadını çıkarıyordum. Ellerinin sırtımda nazikçe gezindiğini hissediyordum. Onun sıcak teni, aramızdaki gerginliği yumuşatıyor, her dokunuşu bana olan sevgisini ve koruma arzusunu gösteriyordu.
Kafamı hafifçe yukarı kaldırdım, gözlerimi açtım. Gözlerimde bir boşluk, ama aynı zamanda bir umut vardı. “Senden uzak kalmak... Aklım almıyor,” dedim, sesi bir fısıltı gibi geldi. Bu sözler, kalbimin hızla atmasına neden oldu.
Kafamı yana eğdim ve göz göze geldik. “Beni korumanı istemiyorum,” dedim tekrar, ama bu sefer daha yumuşak bir tonla.
Vance, ellerini nazikçe yanaklarıma koydu. Gözlerime derinlemesine bakarken, kollarındaki sıcaklığı ve güveni daha da belirginleşti. “Sana sarıldığımda, evimin yolunu bulmuş gibiyim,” dedi, sesi kararlı ama nazikti. “Ve senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor.”
Bu sözler, içimdeki tüm endişeleri ve korkuları çözdü. Gözlerimiz birbirine kenetlendiğinde, aramızdaki gerilim ve duygular iyice yoğunlaştı. Vance, yavaşça bana yaklaştı. Nefesimin hızlandığını, kalbimin hızla çırpındığını hissettim. Her hareketini dikkatle izliyordum.
Dudaklarını, dudaklarıma hafifçe dokundururken, aramızda sadece birkaç santimetrelik bir mesafe kalmıştı. Bu küçük ama anlamlı öpücük, içimde bir ateş yakmış gibi hissettirdi. Geri çekildiğinde, aramızdaki mesafe neredeyse yok gibiydi. Nefesini yüzümde hissedebiliyor, her hareketini, her küçük kıpırdanışını gözlemleyebiliyordum. İçimdeki duygular, bu anın sıcaklığıyla iyice yoğunlaştı. ………………..
Artık daha fazla direnmeyip, ne kadar uzak kalmaya çalışsam da kendimi ona bıraktım. Beni korumamasını söylesem de, içten içe bu durumun beni rahatlattığını fark ettim. Vance'in kollarında olmak, güvenli hissetmeme neden oluyordu. Yavaşça belime dokundu, parmaklarının sıcaklığı vücuduma yayıldı. Bu küçük, ama anlamlı dokunuş, içimdeki gerilimi yumuşatıyor ve aramızdaki bağı daha da kuvvetlendiriyordu.
“Seni gördüm,” diye fısıldadım, sesim titrek ve çaresiz bir şekilde havada asılı kaldı.
Vance yüzüme bakıyordu. Aniden, “Beni takip mi ettin?” diye öfkeyle geri çekildi. Sesi, öfkesini ve hayal kırıklığını en derin haliyle yansıtıyordu.
“Sakin ol, o kadar da kötü değil,” dedim, kendimi savunmaya çalışırken.
Ama Vance’in yüzündeki ifade, endişesinin ve öfkesinin ne kadar derin olduğunu açıkça gösteriyordu. “Kötü değil mi?” diye yanıtladı, sesi neredeyse çığlık atar gibi yankılanıyordu. “Bundan uzak kalmanı istiyordum, Viper. Beni görmeni istemiyordum.”
Gerçek Vance’yi görmem onu fazlasıyla rahatsız etmişti. Karşımda durmuş bana bakıyordu, içimde bir boşluk hissi oluşuyordu ama aynı zamanda onun bu rahatsız edici duygularını hissetmek garip bir şekilde huzur veriyordu.
Tişörtümü çıkarmaya başladığımda, Vance’in gözleri genişledi. Göbeğimden başlayıp göğsüme kadar uzanan izler ortaya çıktı. Bu izler, yaşadığım acının ve mücadelelerin somut birer göstergesi olarak görünüyordu: Sigara ateşinin derimde bıraktığı yanıklar, kızarmış ve pütürlü lekeler olarak kendini gösteriyordu. Vücuduma saplanan bir kaç bıçağın bıraktığı derin yaralardan kalan izler. Belime doğru uzanan kırbaç izleri.
Vance’in gözleri, bu izlerle birlikte yerinden fırlayacak gibi oldu; gözlerinde derin bir korku ve üzüntü belirdi. Titreyen elleriyle yaklaşıp bu izleri anlamlandırmaya çalıştı. Şortumu da çıkarıp bacaklarımdaki sigara ateşinin bıraktığı koyu kahverengi izleri gösterdim. Her bir iz Geçmişin acı dolu anılarının somut bir hatırasıydı.
——- Vance, ellerini sırtımda gezdirirken, her bir izde geçmişin acısını ve travmasını okumaya çalışıyordu. Aramızdaki sessizlik, izlerin üzerindeki her bir dokunuşla birlikte ağırlaşıyordu. Sonunda, derin bir nefes aldı ve gözleriyle beni arayarak fısıldadı, “Bunu kim yaptı?”
Gözlerini ondan kaçırarak hafifçe gülümsedim, ama bu gülümsemenin ardında saklanan karanlık bir hüzün vardı. “Vance, ben çok şey yaşadım,” dedim, sesimdeki ağır tonun onun kalbine ulaştığını hissediyordum. “Belki bir gün anlatırım, ama bugün değil. Sadece korumaya muhtaç biri olmadığımı bil. Sana yaklaşmama izin ver.”
Ellerimi yavaşça yüzüne yaklaştırdım, parmaklarım yanağında hafifçe gezinirken. Vance, eğilmiş gözlerini kapatmış, sessizce bekliyordu. Derin bir huzursuzluk ve çaresizlik içinde, ama aynı zamanda güven dolu bir teslimiyetle.
Yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İlk anda şaşkınlıkla gözlerini açtı, ama durumu anlayınca tereddüt etmeden karşılık verdi. Bu öpücük, aramızdaki gerilim ve duyguların son bulduğu, kaybolduğu bir an değildi; aksine, bizi daha da derin bir bağa sürüklüyordu. Geçmişin izleri, dudaklarımızın buluştuğu anda bir anlam kazanıyor, aramızdaki her duygusal kırılmayı iyileştiren bir merhem gibi etkisini gösteriyordu.
Vance, aniden beni kucağına aldı, güçlü kollarıyla sımsıkı sarıp yatağa doğru yürümeye başladı. Kalbim hızla atarken, üzerimde yalnızca iç çamaşırlarımın olduğunu hatırladım. Aramızdaki mesafe tamamen ortadan kalkmıştı, teni tenime değiyor, nefesi yüzümde hissediliyordu.
Yatağa oturduğunda hala kucağındaydım. Parmakları belimde geziniyor, her temasında içimde bir titreme yaratıyordu. Dudaklarımız tekrar buluştu; bu öpücük, yalnızca fiziksel bir yakınlık değildi, aynı zamanda aramızdaki kırılgan güvenin bir teyidi gibiydi. Öpüşmeye devam ederken, Vance'in elleri nazikçe sırtımda gezindi, beni kendine daha da yakınlaştırdı. Bu an, yalnızca tutkunun değil, iki kırık ruhun birbirine sarılma anıydı.
Ellerim, Vance'in tişörtünün eteklerine dokunurken, o benden önce davranıp hızla çıkardı. Teninin sıcaklığıyla aramızdaki mesafe daha da azaldı. Bu anın asla bitmesini istemiyor, her saniyesini içime çekiyordum. Daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştım; kalbim hızla atıyor, nefesim kesiliyordu. Saatlerce böyle kalabilir, bu anı sonsuzluğa yayabilirdim. Vance'in yanında, her şeyin anlam kazandığı bu anın sonsuz olmasını diledim.
Vance, beni kucağında taşıyarak yavaşça yatağa yatırdı ve üzerime doğru uzandı. Nefeslerim artık kontrol edilemez hale gelmişti; her biri içimdeki heyecanı daha da körüklüyordu. Vance bir an durup yüzüme baktı, gözlerimin derin yeşili onun ela gözleriyle buluştu. O an, zaman sanki durdu. Vance, kulağıma eğilip “Elam” diye fısıldadıktan sonra, gözlerimin içine derin bir ciddiyetle baktı. Sanki içindeki tüm duyguların ağırlığını tek bir cümleyle ifade etmek ister gibi, yavaşça ve kararlılıkla, “Beni yokluğunla sınama,” dedi.
O an, sanki güzel bir rüyadan uyandım. Kendime geldiğimde içimdeki heyecan ve mutluluk bir anda kayboldu. Vance’in yüzüne tekrar baktığımda, gözlerinde tanıdık bir şeyler yakaladım. Bu bakışları tanıyordum; daha önce gördüğüm ve beni dehşete düşüren o bakışlar. Kalbim hızla atmaya başladı, içimdeki korku yavaş yavaş yükseldi, hissettiğim anın huzuru yerini soğuk bir endişeye bıraktı. Bu, kaçamayacağım bir gerçekliğin habercisiydi.
Odanın kapısı kırılacak gibi çaldığında ikimiz de kapıya doğru baktık. İçimden derin bir oh çektim. Bu an, kendimi teslim etmemin geri dönülemez bir yola sürükleyeceğini hissetmiştim. Kapının sesi, beni bu tehlikeli düşüncelerden çekip almıştı.
Bölüm sonu
Ne düşünüyorsunuz ?
Devamını merak ediyor musunuz ?
Sizce Viper Vanceye aşık olacak mı ?
Daha fazla merak ettiğiniz ve yapmak istediğiniz yorum varsa yazmaktan çekinmeyin
Görüşmek üzere. |
0% |