Yeni Üyelik
17.
Bölüm
@hellikcantansiyonl

Arkadaşlar iyi akşamlarr.

Arkadaşlar 22.bolumden sonda haftada iki kez bölüm gelecek bölüm yetişsin, hepsini birden atayım bölüm kalmasın olayi yaşanmasın diye

Sizi seviyorum.

Geçelim bölümümüzeeee.

 

Sabah"ve le günaydın günaydın, günaydın günaydın,günaydın gününüz aydın agagah biüü"şeklindeki alarmım ile uyandım.

 

Evet, Hüseyin ile uyurken de çalan alarmım bu.

 

Kalktım hazırlandım.

 

Hazırlanmam bitince merdivenden iniyordum ki içimden"ulan şu asansörü bir de ben kullanmayım"dedim.

Asansöre bindim.

1. Katta geri durdu,Poyraz abim bindi.

 

"Günaydın"

"Günaydın"

"Bugün hastaneye gidicen mi?"

"Evet ben önce seni bırakıcam sonra hastaneye geçicem "dedi hatırlatır tonda.

"Tamam abi biliyorum "dedim.

"Abisinin gülü"dedi ve kolunun altına alıp yanağımı sıktı.

 

Asansörden inip kahvaltı masasına geçtik.

Yusuf hariç herkes buradaydı.

Güzel bir şekilde kahvaltı ettik ve abimle arabaya bindik.

 

Her ne kadar Vuslat'ım gözümün içine baksa da bindim.

 

Abim"Ben sizin mahallenin yolunu hâlâ öğrenemedim konum kullanıyorum"derken bir yandan da konum ayarlıyordu.

"Boşver abi konumu sen git ben tarif ederim"dedim.

 

Bazen yanlış yola sapsak da güle oynaya mahalleye vardık.

 

Eczanenin önünde durunca Poyraz abim gözlerimin en içine bakıp"Ayçam,kendine dikkat ediyorsun,bir süre kendini zorlamıyorsun, telefonun her daim açık olucak ,bir şey olsa arıyorsun,hatta olmasa da arıyorsun ben de arıyacacağım,kolunu çok zorlama"diye nasihatlerini ard arda dizerken elimle ona bıyık yaptım.

 

Az biraz kaşlarını çatıp"Ne yapıyorsun Ayça?"dedi.

Gülerek"Bıyık yapıyorum biraz daha konuşursan müdür yardımcısı Abdullah hocama benziyeceksin" dedim.

O da gülümseyip"İki dakika ciddi kal dişimi kıracağım"dedi.

Emniyet kemerini açarken"Aman kırma abi dişler çok pahalı olmuş"dedim.

Ve "Hadi görüşürüz ben geç kalıcağım"dedim ve çantamı aldım.

O da "Görüşürüz"dedi ve el salladı.

 

Ben de arabadan indim ve el salladım.

O da işine geçti.

Ben de eczaneye girdim.

 

Gülfem abla eczanede idi.

En kenar kasada kötü anılarım depreşse de hemen onları geri püskürttüm.

Bir süre sonra Ayla da geldi.

 

Onlarla konuşurken bir yandan da stajyer(köle) olarak Ayça ile rutin işlerimizi yani dükkanın önüne su dökmek, dükkanı süpürmek, masaların üstünü temizlemeyi falan yaptık.

 

Staj işlerini yaptık.

Daha sonra da yeni gelen ilaçları yerlerine dizdik.

Biraz ayar yaptık.

Biz Ayça ile bunları yaparken Gülfem abla da gelen hastaların ilaçlarını veriyordu.

 

Öyle böyle saat 10 oldu.

Müşteri de az olunca ben 15 dakikalığına arka tarafa geçtim.

Benim zamanım dolunca Ayça molaya çıkıcaktı.

Ondan sonra da Gülfem abla mola verecekti.

 

Yani bildiğimiz kasayı birbirimize paslıyorduk.

Ben molamda çay içmeyi tercih ederdim.

 

Çayımı doldurup arka tarafataki koltuğa oturdum, yarım saat önce gidip aldığım peynirli poğaçayı yemeye başladım ve telefonumu elime alıp az bir şey kurcaladım.

Beni bir gruba eklemişlerdi , yedi dakika önce.

Ekleyene bakıyorum, Aytaç....

 

"GÖKSEL SÜLALESİ"

Aytaç:Nediyonuz Gençlerrrr

Arda Abim:Lan gün aşırı biz işte iken yazma

Aytaç:Niye

0546******: İşimize odaklanamıyoruz

Aytaç:Serkan abi sen Rüzgar abimle işe keyfi gidiyonuz bana hiç çalışıyoruz ayağı çekmeyin.

0572********:Ben ne alaka lan ben işin üniversitesini daha hâlâ okuyorum.

0548********:Abi sen bizim şirkette staj yapıyor gösterdin diye soyadından 4 kere denetime gelmişlerdi çalışıyor musun diye, hatırlatırım.

 

0572********:Onu beşi boşverin de şu yabancı numara Ayça mı?

Aytaç:Evet

0572********:Mesajlara bakmıyor da onda sordum.

Poyraz Abim:Biz hizmet sektörü olarak saat başı değil de 10'da,13'de ve 16'da mola veriyoruz.

0546********:Ben ben Yaşar usta, ayrıca saat ona da şurda 4 dakika var

 

Poyraz Abim: Ağzını yüzünü s****** Serkan

Poyraz abim:*sikerim

Aytaç:Abi senin klavyede küfür sansürlemeyi kapatman lazım

 

Ben:Kim kime kim duma ,götüren götüren götürene ,kimin eli kimin cebinde ,ahlele lelli tele tele telli

Ben:Son kalan psikolojim için de helva kavurunuz lütfen

 

0548********:Ooooo teşrif ettiniz Ayça hanım hazretleri buyrun.

Ben: Teşekkürler adı gözükmeyen numarası 0548 ile başlayan beyefendi.

Arda Abim:Sende kimlerin adı gözükmüyor şimdi.

Ben:Senin adın, Aytaç'ın adı ve Poyraz abimin adı dışında kimsenin yok

0546******: Allah Allah bize fotoğraf falan atarken kaydetmedin mi?

Ben: Hattı değiştirdim.

0546*******:Eyi bakalım ben Serkan

 

Ben:Numaranı bana versene Serkan

Serkan:?

Ben:Jdnxndndnndjdndnddj

Ben: Esprisine diyordum ya ben zamanında numaramı alırken 46 ile başlayan bulamamıştım görevli ablayla beraber bakmıştık.

Aytaç:Nerden geliyor bu 46 sevdası?

0548*******: Bildiğim kadarıyla Maraş'ın plakası

 

Ben: Doğru bildin numarası Muğla'nın plakası olan jojuk

0548*******: Yusuf ben

0572*******:Ben de Rüzgar

Ben:Tamam tamam kaydettim.

 

Poyraz Abim: Nasıl gidiyor eczane ?

Ben: Güzel hatta baya iyi evde canım sıkılıyordu.

Aytaç:Ben de mi gelsem benim de canım sıkılıyor.

Ben:Burda can sıkılması için vaktin olmuyor

 

Yusuf:Zndnndnbdndndbdjd

Arda Abim:Yav bunun canı sıkılır mı hiçbir şey yapamazsa yuva yapar

Ben:Aynen öyle xnnxnxndndndjdjjd

Poyraz Abim:Neyse görüşürüz güldük eğlendik kapatın.

 

Yazışma bitince Hüseyin'in sohbetine girdim.

Bugün yazışamamıştık çünkü onların eczanesi sağlık ocağının karşısında olduğu için fazla kalabalık bizim ki de büyük hastanenin çaprazında olduğu için gelen gidenin haddi hesabı yoktu.

 

O da paydosa çıkmış olacak ki yazdı.

Hüseyin💜: Nasıl gidiyor Lilam hanım

Ben:İyi ve yoğun sende ne var

Hüseyin 💜: Aynı,iş çıkışı biraz gezsek?

Ben: Çok iyi olur hatta ben öğle arasını iptal edicem

Hüseyin 💜:İyi o zaman ben de öğle arasına çıkmıyorum bir saat erken çıkarız.

Ben:Hadi görüşürüz öpüyorum seni o güzel boynundan benim iş başım geldi.

Hüseyin 💜:Ben de öpüyorum seni

 

Yazışma bitince son yudum çayımı da kafaya dikip işime başladım.

 

🍁

 

Gülfem ablanın izni ile de öğlen mola vermedim ve bir saat önce çıktım.

Şimdi ise Hakan abinin eczanesinin önünde Hüseyin'i bekliyordum.

Poyraz ve Arda abilerime bir saat önce çıkıp Hüseyinle buluşacağımı söylemiştim.

 

Biraz sonra Hüseyin de çıkıp geldi.

Sımsıkı sarıldı.

Ayrılınca''Derya'nın staj yaptığı restorana mı gitsek?''diye sordum.

Beni kolunun altına alıp''Gidelim aç lila hanım''dedi.

Kolunun altından ayrılıp ona''Lan sana kaç kere dedim bana böyle hitap etme diye''dedim.

 

Motorun yanına varınca ondan önce davranıp sürücü bölümüne oturdum.

Yüzünü buruşturup''Ya Ayça yapma şöyle geç arkaya''dedi.

''Yoo ne müne sebo''dedim gülerek ve elimi açıp anahtarı istedim.

O da beni ben her ne kadar istemesem de koltuk altımdan tutup artçıya oturtttu.

''Allah belanı vermeye Hüso''dedim ve kaderime razı oldum.

 

Ben onun sırtına sarıldım ve gözüm bozulmasın diye onun sırtına kafamı koydum.

O her ne kadar kaskı vermek için ısrar etse de işi inada bindirip ona taktım.

                                       

🍁          

 

20 dakika sonra restorantta idik.

Rstorant dediğimiz de cafenin daha çok yemekleri bulunan yer.

Yemekler ucuzdu ki biz de tam bu sebepten buraya geliyoruz.

 

Bir yere oturduk.

Tüh be Derya bugün dayısının düğününe gittiği için izinli imiş.

Bir şeyler söyledik ve yedik.

Karnımız doyunca bedenimi Hüseyin 'e yaslayıp gözlerimi kapadım.

 

O da saçlarımı karıştırdı ve benden öğrendiği duayı okudu.

Ödül olarak ona sarıldım.

Bir süre telepati yöntemi ile konuştuk.

En sonunda saat ilerleyince hesabı ödeyip kalktık.

O da beni o eve bıraktı.

Ona sarılıp eve geçtim.

 

🍁

 

Evde herkes bir yere kaçmış.

Herkes heryerde.

 

İnsanlığıma yenik düştüm ve Yusuf'a bakmaya çıktım.

Ben galiba gerizekalıyım..

 

Odasının önüne geldiğimde yüksek sesle konuşmalara istemdışı şahit oldum.

Aytaç ile konuşuyordu.

 

Yusuf''Off ne yapıcam ben abi,bir akıl ver''dedi

Aytaç''Ben nerden bileyim be gerizekalı''dedi

 

Yusuf''Ne demek ben nerden bileyim?9 ay yatqmışınız beraber içerde''dedi

Aytaç''Ben mi dedim sana kıza böyle davran diye''dedi

Yusuf''Ben bir davarım''dedi.

Aytaç ''Aynen öyle"dedi.

 

Yusuf''Yav abi ben bu ablama kendimi nasıl affettiricem onu de bana''dedi

Aytaç''Valla onu beşi bilmem ama privinde kendi bir sözünü gördüm''dedi

Yusuf''Bu kızın privi mi varmış,ne sözü''dedi.

 

Aytaç''Önce intikam sonra duygu''dedi.

Yusuf''Yani ebemi sikecek diyorsun''dedi

Aytaç''Aynen öyle''dedi.

 

Anın adrenali ile hemen orayı terk ettim.

Odama girdim ve hemen kendimi yatağa attım.

Bir süre konuşulanları düşündüm.

Anladım,Yusuf pişmandı.

 

İç sesim''Afferim salak değilmişsin'' derken onu takmayıp şoktan çıktım ve üstümü değiştirdim ve kendimi yeniden yatağa attım.

 

Yorulmuştum bugün.

Bir de son yaşananların ağırlığı var.

Kapı çalındı,"Gel"dedim.

İçeri Nihan Hanım geldi.

Hah bir sen eksiktin.

 

İçeri girip "Ayça biraz konuşabilir miyiz?"diye sordu.

Yatakta doğrulup"Konuşalım, buyrun"diyerek sandayeyi gösterdim.

 

Sandalyeye oturdu ve bir müddet sessiz kaldı.

Sanırım nerden başlayacağını nasıl başlayacağını bilemiyordu.

"Nihan Hanım isterseniz konuya doğrudan girin çünkü ben böyle uzun konuşma sevmiyorum konuyu söyleyin orta yol bulalım"dedim.

 

Ben zaten bu eve geri gelmeye karar verdiğimde onların hepsine bir şans daha vermiştim.

 

"Kızım ben o günki tartışma için çok özür diliyorum yaptığımız çok saçma idi ama bir anlık kıskançlık duygusu ile oldu"dedi biraz duraksadıktan sonra gözlerini kaldırıp "Bana yeniden anne diyebilecek misin?"diye sordu.

 

Önce intikam sonra duygu derdim ama benim başıma gelen olaylarda beni koruyamadıkları düşüncesi bile onlar için büyük bir acı zaten pişmanlar.

 

"Derim Nihan anne derim de siz inşallah bir daha kıskançlık kurbanı etmezsiniz beni"dedim.

 

Gülümseyerek kalktı ve bana sarıldı.

Ben de ona.

Ayrılınca"Geriye kalan 3 oğlunuza da yeniden şans veriyorum ama bu şansı iyi veya kötü kullanmak onlara kalmış"dedim.

O da kafasını salladı.

O an aklıma Sinan bey geldi.

 

Nihan anneye dönüp"Sanırım bu evde barışmam gereken bir kişi daha var"dedim ve kalkıp hızla mutfağa indim.

 

Biraz aradıktan sonra bir viski bardağı buldum.

İçerisine biraz da buz atıp hızla Sinan Bey'in çalışma odasının önüne geldim.

 

Kapıyı çaldım, içeriden boğuk bir"Gel"sesi duyuldu.

Elimde viski bardağı ile içeri girdim.

Madem benim için,beni kırdığı için içiyordu e beraber içelim o zaman.

 

Bana baktı ve hızla ayağa kalktı.Evet viski içiyordu.

"Ayça?"dedi.

"Efendim"

Biraz duraksadı ben de hemen karşısındaki koltuğa kendimi attım ve bardağı uzattım.Blöf yapıyordum.İlk alkolümü sözünü aldığım dedemle içicektim.

 

Anlamayarak baktı"Madem içiyorsunuz bana da koyun"dedim.

"Yaşın küçük kızım"dedi.

"Neden içiyorsunuz Sinan bey?"dedim.

Dediğime şaşkınlıkla bakıp mırıldanarak "Pişmanlıktan"dedi.

 

Gözlerinin içine bakarak"Bakın Sinan bey ben bu eve dönerek hepinize bir şans daha verdim zaten siz de içmeyi bırakarak kendinize şans verin,bir çocuğunuzun arkasından üzülüp diğer çocuklarından kendini esirgeyip alkole vurmakla odalara kapanmakla hiçbir şey çözülmez"dedim.

 

Sevgi ile bakıyordu ben ise umutla burda onun özür dilemesi gerekiyordu ama onun bu davranışı ile diğer çocukları ile arasındaki bağın zayıflaması da benim yüzümdendi.

 

"Eğer benim size verdiğim ikinci şansı iyiye kullanacaksanız sarılırız geçmişi bir nebze unuturuz,yok ben pişmanım içmeye devam edicem diyorsanız beraber içiceğiz"dedim ve elimdeki bardağı masaya sertçe vurdum.

 

Geldi yanıma sarıldı ve "Her şey için özür dilerim kızım, yaptığım saçmalıktı özür dilerim"dedi.

Ben de ona sarıldım.

 

İyi ve yaşayan olarak bir bu babam kalmıştı elimde onu da kaybedemezdim.

 

Bir süre sonra"Aman yeter bu kadar duygusallık Sinan baba ağlatacaksınız ağlatacağım diyin"dedim ve ayrıldım.

O da güldü.

"Hadi Sinan baba siz bir duş alıp kendinize gelin sonra da yatın yarın herkesin işi gücü var"dedim.

 

Gülümsemesi büyüdü ve duşa doğru giderken ben de odadan çıktım.

Kapıyı tıklatıp yan taraftaki Yusuf'un odasına girdim.

''Napıyon lan psikolojik deli'' diyerek odaya daldım.

 

Ben ve girişlerim...

İçerde bir o vardı,anlaşılan Aytaç gitmişti.

 

''Ooo Ayça abla teşrif ettiniz sonunda ben de 'ne zaman geçmiş olsuna gelir' diyordum'' dedi.

Ne dedi lan o bana?

''Ne dedin ne dedin''

''Abla dedim yalan mı ablam değil misin?''

Daha sonra yüzü düştü.

 

''Gerçi sen beni kardeşin olarak bile kabul etmiyordun en son''dedi üzgün bir biçimde.

Yatağının kenarına oturup ''Bak Yusuf bu eve gelmeyi kabul ettiğimde zaten sana ve o 2 abine bir şans daha verdim.Ama senin yaptığın da çabuk affedilir bir şey değil.Ama tebrik de etmek lazım hangi ara ses kaydını açtın hangi ara kayda aldın''dedim ve sonda biraz burnu sürtsün diye kinaye yaptım.

 

Dokunsan ağlayacak halde idi''Özür dilerim özür dilemem bir şeyi değiştirir mi bilmiyorum ama içimde o an inanılmaz bir kıskançlık oldu bu tabii ki yaptığıma sebep olamaz ama ben cidden pişmanım ve özür dilerim''dedi ve beklenmedik bir şekilde sarıldı.

 

2 hafta önce düşmanım bile olmayacak kadar bir hiç iken benim için şimdi kendini affettirmeye çalışıyor ve sarılıyordu.

Ben de sırtını okşadım ve sarıldım.

Gözüme komodinde ders kitaplarının yanında duran anahtarlığı olmayan anahtar sürüsü çarptı.Anahtarlıksız anahtarlık mı olurmuş hiç.

 

Ayrılınca ayağa kalktım ve anahtarlığını aldım.

"Ne yapacaksın onu"dedi.

"İzle ve gör"dedim.

Daha önce "İyi geceler"diyip odadan çıktım.

 

Odama çekildim ve o dondurma severmiş.

Aytaç laf arasında söylemişti.

Dondurmalı motifli örgümü ördüm.

Örürken de Cem Karaca'dan Bu Son Olsun dinledim.

 

Bugün sen çok gençsin, yavrum

Hayat ümit, neşe dolu

Mutlu günler vadediyor

Sana yıllar ömür boyu

 

Ne yalnızlık ne de yalan

Üzmesin seni

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun, bu son

 

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun, bu son

Bugün sen çok gençsin, yavrum

Hayat ümit, neşe dolu

 

Mutlu günler vadediyor

Sana yıllar ömür boyu

Ne yalnızlık ne de yalan

Üzmesin seni

 

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun, bu son

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun, bu son

 

Ne yalnızlık ne de yalan

Üzmesin seni

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun, bu son

Doğarken ağladı insan

 

Saat ilerleyince onu bir kenara bırakıp kendimi uykuya bıraktım.

 

Evvett nasıldı bölüm.

 

Yusuf?

 

Aytaç?

 

Poyraz?

 

Hüseyin 💜?

 

Sinan Baba?

 

Nihan Anne?

 

Arkadaşlar şuna da değinceğim Ayça'nın Sinan ve Nihan'ı affetmesi biraz da eksik gördüğü duyguları tam yaşamak(umarım anlamışsınızdır)

 

 

Hadi görüşürüz.

Yukardaki bölüm harici benim size anlatmak istediğimi hatırlatır yorum istediğimi altını çizerek belirtiyorum.

 

Loading...
0%