@hellikcantansiyonl
|
Duyuru
Arkadaşlar bir süredir içimde yeni bölüm yazma hevesi yok, bunun nedenini ben de bilmiyorum.
Erken final vermemek için direniyorum.
Sınavlarım yaklaştığı için 2-3 hafta bölüm aksayabilir.
Yine elimden geldiğince arada atmaya çalışırım ama cidden beni de anlayın.
Geçelim bölümümüzeeee.
~RÜZGAR'DAN
Ayça beni affetmişti.Nasıl sineye çekti hiçbir fikrim yok ama affetmişti.
Evden aldığım kıyafetleri iki çanta yapıp arka koltuğa koydum.
Daha sonraki da bir telefoncuya gidip telefon bakmaya başladım.
En son lila renk bir Samsung S22 de karar kıldım ve satın alıp doğru markete geçtim.
Markete girince meyve suyu reyonunun önünde durdum.Elma suyu al demişti ama kaç tane alacağımı söylememişti.
'Yetmezse gelir geri alırım'diye düşünüp 5 tane bir litrelik elma suyu aldım.
Serkan abim nerde kaldığımı sormuş.
Ona markette olduğumu söyledim ve inansın diye hareketli konum attım.
Ödemeyi geri yapınca arabaya bindim.
Karşıdan bana doğru gelen bir kadın seçtim.
Daha önce hiç görmemiştim.Annem yaşlarında idi.
Aracın ön yanına yaklaştı.Camı açma işareti yaptı ben de açtım.
"Pardon oğlum bir adres sorucaktım"dedi ve elinde bir kağıt uzattı.
"Bak teyze burdan caddeye bağlanan sokak sol so-"derken lafımı kesti.
"Adnan'ın selamı var"dedi ve başıma saplanan sert bir acı hissettim.
O kadar sertti ki boynumun koparıldığını zannettim.
"O orospu da kocamı hapse attırırmış,abin ölsün de gör sen"
Bunlar bayılmadan önce son duyduklarımdı.
~SERKAN'DAN
Rüzgar en son markette olduğunu yazmıştı ama on beş dakikadır aynı noktada idi.
Aradığımda açmıyordu.
Hazır Ayça ve Arda Abim uyuyorken gidip bir bakmam en iyisi idi.Beni de telaşlandırıyordu sıpa.
Arabaya atladım ve Rüzgarın şuan bulunduğu konuma doğru sürmeye başladım.
Ayça ile barışmışlardı.Darısı başıma.
Yaklaşık 20 dakika sonra konuma ulaştım.
Etrafa baktığımda ise bir kalabalık fark ettim.
"Rabbim ne olur kötü bir şey olmasın ne olur"dedim.
Kalabalığı zar zor yarıp geçtiğimde Rüzgar'ın arabada baygın bir şekilde olduğunu gördüm.
Kapıyı açtım ve başını,dayadığı direksiyondan kaldırdım.
Elime o an kardeşimin kanı bulaştı.
Üstümde bir yarım kollu beyaz tişört onun üstünde ise önü açık bir gömlek vardı.
Gömleği çıkarıp kafasına bastırdım.
"Ambulansı arayın"diye etraftakilerden yardım istedim.
Rabbim ben bu kadar güçlü değilim.
Önce Arda Abim ve Ayça, şimdi de Rüzgar.
Etraftakilerden bir amca"Aradık oğlum yolda, kardeşi misin?"dedi.
"Abisiyim amca"derken sesim titriyordu.
"Abisinin gülü,kurban olurum ben sana ne olur aç gözünü"dedim
Çok ağır bir darbe almış belli ki.
Gözüme elindeki kağıt çarptı.
İntihar etmezdi değil mi?
Yok yok ,niye etsin? Rüzgar öyle biri değil.
Kendi iç kavgamı sonlandırım ve elindeki kağıda baktım.
Kağıdın üzerine bir adres vardı.
Arkasına baktığımda ise bir not olduğunu gördüm.
"Bu not er ya da geç senin de eline geçicek Ayça orospusu,demek kocamı içeri attırırsın öyle mi, amacım o tırın altında gebermenizdi ama bir abin olmazsa diğeri olur-Zuhal"
Bu biyolojik sandığı annesi olmalı idi.
Kağıdı arabanın bir kenarına koydum.
O sırada ambulansın sesini duydum.
Peşinden gelen polis aracını gördüm.
Ambulansdan sağlık görevlileri indi.
Onlara yer açtım.
Polis bana döndü ve"Kimsin ve Olay nasıl oldu?"dedi.
"Abisiyim,Bilmiyorum, bana hareketlili konum atmıştı.Hareket etmeyince geldim, geldiğimde bu halde idi ve de bu not vardı elinde"dedim ve uzanıp notu aldım, polislere verdim.
Amirleri olan polis"Etraftaki güvenlik kameralarını inceleyin"dedi.
Bana döndü ve "Sen Ayça'nın nesi oluyorsun?" dedi.
"Biyolojik abisiyim"dedim.
"Adın ne ?"diye sordu.
"Serkan, Serkan Göksel"dedim.Rüzgar'a müdahale ediyorlardı.
"Ben Osman,Osman Kutlu, Ayça'nın üvey amca oğluyum,anonusu duyunca geldim.Bu Zuhal ve Adnan'nın kazada da payı var"dedi.
Daha sonra"Neyse bunlar daha sonra da konuşulur,sen kardeşinle git"dedi.
Arkamı dönüp Rüzgar'a baktım.
Ambulansa bindirilmişti .
Hemen yanına bindim.
En yakın hastane olan diğer kardeşlerimin de kaldığı hastaneye gidiyorduk.
🍁
Hastaneye varmıştık.Rüzgar'ın beyin kanamasını durdurmak için ameliyata almışlardı.
Ben de bir hastane koltuğuna oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum.
Telefonu elime aldım ve babama bir mesaj attım.
Ben:Baba telaşlanmayın ama Rüzgar saldırıya uğramış, hastaneye gelmeniz gerekiyor, durum ciddi ama telaş yapmayın
Anında geri döndü
AaaReis:Hangi hastane?
Ben:Aynı hastane, İstanbul Büyük Şehir Hastanesi
AaaReis:Tamam geliyoruz
Poyraz abimi aradım.
"Ne var la vitaminsiz"diyerek açtı.Beni hep böyle severdi.
Sesimdeki titremeye ve telaşa hakim olmaya çalışarak"Abi,Hastaneye gelmen lazım"dedim.
Aynen çok hakim oldum şuan.
"Kime ne oldu?Arda'ya mı Ayça'ya mı?"dedi.
Onlar daha yeni kaza atlattığı için korkuyordu(k).
"Rüzgar'a"dedim.
Yutkunduğunu duydum.
"Ne olmuş?"dedi.
"Sanırım Ayça'nın biyolojik sandığı annesi ona saldırmış"dedim titreyen sesimle.
"Geliyorum, durumu nasıl?"dedi.
"Müdahaleye aldılar, kafasına sert vurmuş herhalde"dedim.
"Tamam geliyorum"dedi ve kapattı.
O sırada Ayça ile yan yana yürüyerek hastaneyi dolaşan Arda Abimi gördüm.
"Odanın forsu bozuk ya"dedi Recep İvedik gibi.
Daha sonra ikisinin de gözü beni gördü.
O an görünmez olmayı istedim.
Ayça hızla yanıma geldi.
"Ne oldu kimin kanı bu"dedi.Ağzımı açtım ama sesim çıkmıyordu.Ben artık dayanamıyordum sanırım.
İç sesim"Aldığın ilk yardımda duygu yönetimini sikeyim Serkan"dedi.
Ayça durumu anlamadı.Birden bana sarılan bir beden hissettim.Ayça'ydı.
Biraz toparlanarak"Saldırıya uğramış"dedim.
~AYÇA'DAN
Duyduğum şey ile kulaklarım uğuldadı.
Güçlükle"Kim yapmış, nasıl olmuş?"dedim.
"Üvey Annen Zuhal, başına sert vurmuş, kazada da payı var galiba"dedi.
O an vücudumdaki tüm kanın sanki bir yarasa ile çekildiğini hissettim.
Hayır,hayır,hayır, hayır.
Daha sabah barıştık.
Kordidorun sonundan bu yana doğru gelen göksel ailesini seçtim.
Aytaç koşarak bana sarıldı.Çok az zamanda çok fazla bağlanmıştık birbirimize.
Ben de ona sarıldım.
Annem Serkanla ağlıyordu, Poyraz abim hastane yönetimine gitmişti, babam yeri izliyordu, Yusuf,Arda Abisimin göğüsünde tavana bakarak gözyaşlarını gizlemeye çalıyordu.
Ben de Aytaç ile bir koltuğa oturdum.
Ne kadar beklediğimiz hakkında tahminim bile yoktu.Herkes transa geçmiş gibiydi.
Ve herkesi transtan çıkaran bir değişiklik oldu.
Ameliyathane kapısı açıldı ve Berat abi çıktı.
Hastanenin beyin cerrahı idi.
Bana ve Abime baktı."Sizin dinlenmeniz gerekiyor"dedi.
"Bana bak Berat abi eğer şu an olanları, gerçekleri bana da anlatmazsan hastanenin orta yerinde kavga ederiz haberin olsun" dedim.
O uyarıdan sonra 'odanıza geçin' diye zırvalıyacağından adım kadar emindim.
Derin bir nefes verdi ve "Kabul,neyse,hasta başına sert darbe almış,beyin iç kanamasını durdurduk.Lakin her an tetikte olmamız gerekiyor çünkü iç kanama her an yeniden başlayabilir,biz elimizden geleni yapıyoruz, gerisi hastanın bünyesine kalmış,bunu söylemeyi hiç sevmiyorum ama kendinizi her duruma hazırlayın"dedi.
"Kendinizi her duruma hazırlayın"
Bundan daha ağır bir cümle olamaz belki de.
Belki de diyorum ama ben belirsizlik sevmediğim için bu cümleyi sevmiyordum.
Ben ne saçmalıyordum.
Şuan acaip derecede suçluluk hissediyordum.
Yusuf yanımdaki boş koltuğa oturdu, gözlerini yine tavana dikti.
Ona baktığımı görünce o da ben de daha fazla dayanamadık.
Ona sarıldım, sımsıkı."Abla"dedi ve kafasını göğüsüme bastırdı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Gözyaşlarım onun saçlarına düşerken ben de onun kafasının üstüne kafamı koydum ve beraber ağladık.
Zaten şuan herkes dağılmış durumdaydı.
Herkes bir kenarda ağlıyordu.
Poyraz abim gelmişti.
O Aytaç'a sarılmıştı,Annem Serkan'a, babam Arda Abim'e,ben Yusuf'a.
Hıçkırıkları durmuyordu.
Bir süre sonra sadece hıçkırdığını fark ettim.
Saçlarını okşadım.Sakinleşmesi gerekiyordu çünkü kendini fazla harap etmişti.
Hıçkırmaktan,iç çekmekten doğru dürüst nefes alamıyordu.
Sakinleşmesi lazımdı. Kulağına doğru eğildim "Şşşt tamam sakin sakin"dedim.
Ne yaptığım hakkında tek bir fikrim dahi olmasa da tek bir amacım biraz olsun sakinleşmesi idi.
"Ab-abla,abim"dedi hıçkırarak.
Kafasını göğüsüme daha da bastırdım.
"Biliyorum aslanım farkındayım,ama ağlamak çözüm olmuyor ki"dedim.
"Ne-ne yapıcaz abla,e-elimizden hiçbir şey gelmiyor"dedi.
"Dua edeceğiz aslanım,dua edeceğiz, başka yapacak bir şeyimiz yok"dedim ve saçımı okşadım.
Ağlaması kesildi, hıçkırıkları azaldı.
Nefes alışverişi düzene girdi.
Biraz sonra ise kalkıp inen göğüsünden uyuyakaldığını anladım.
Saçlarına dudaklarımı bastırıp öptüm.
Mis gibi kokusunu içime çektim.
Daha sonra da göğüsümden ayırdım ve küçük, dar hastane koltuğunun kolluk bölümüne kafasını koyucaktım ama canı acır diye kimin omzuma koyduğunu fark etmediğim hırkayı çıkardım, başının altına koydum.
Son kez yanağını öptükten sonra Aytaç'a döndüm.
"İkiz,ben biraz hava alıcam,haberin olsun"dedim.
Birden ortadan kaybolup ortalığı ayağa kaldırmak istemiyordum.
En azından birinin haberi olsun diye düşündüm.
Dalgınca kafasını salladı.
Ben de çatıya çıktım.
Hastaneleri sevmesem de en sevdiğim yerleri sanırım çatıları.
Sıra kendi iç hesaplaşmama gelmişti.
Beynimin kötümser tarafı yavaş yavaş hatta hızlı hızlı açığa çıktı.
"SÖYLESENE AYÇA,BENİM YÜZÜMDEN OLDU DESENE !"
"Benim yüzümden olmadı ki"diye mırıldandım kendi kendime.
"NASIL SENİN YÜZÜNDEN OLMADI AYÇA NASIL?,SEN ONLARIN HAYATINA GİRMESE İDİN RÜZGAR ABİN ZUHAL'İ TANIYACAK MIYDI VEYA ARDA ABİN O TIRIN ALTINDA KALACAK MIYDI, SÖYLESENE,SUSMA AYÇA SUSMA, HERKESİ SUSTURABİLİRİSİN,HERKESE KARŞI GELEBİLİRSİN AMA BANA GELEMEZSİN!CEVAP VER ŞİMDİ BANA"
"Ben ben bilmiyorum, tanımayacaklardı"dedim çaresizce, susmasını istiyordum.
"BİR ADIM SONRASINDA ONLAR SENDEN KURTULACAK AYÇA, ONLARIN ACILARI SON BULACAK AYÇA,ONLAR DAHA FAZLA ACI ÇEKMİYECEK VE EN ÖNEMLİSİ NE BİLİYOR MUSUN SENİN ACILARIN SON BULACAK"
Bir adım sonrası yoktu ki,bir adım sonrası boşluktu,bir adım sonrası mermer yoktu,bir adım sonrası ölümdü.
"Yapamam,yap-yapmam ol-olmaz"dedim.
O anda vücudumun hızla geri çekilip bir göğüse çarptığımı hissettim.
Ne olduğunu anlamamıştım ama turunçgil kokusundan bu kişinin Hüseyin olduğunu anladım.
Daha fazla dayanacak gücüm yoktu.
Onun boynuna sarıldım ve "Olmuyor Hüseyin, bırakmıyorlar peşimi"dedim ağlayarak.
Beni o çatının mermer kısmından iyice uzaklaştırdı.
"Kim onlar birtanem,Lilam, güzelliğim"dedi saçlarımı okşayarak.
"Zuhal orospusu ve Adnan piçi, Rüzgar abim onların yüzünden yatıyor orda,daha sabah barıştık, trafik kazasını da onlar planlamış, neden Hüseyin neden benim yüzümden çevremdekilere zarar geliyor,daha sabah barıştık"dedim.
Hüseyin 15 yaşında,o ibnenin adamları beni takip etmeyi bıraksın diye, onlar bana zarar vermesin diye tartışırken bıçaklanmıştı, gözümün önünde.
15 yaş benim için hep buruk kalacaktı.
15 yaşında anneannemi kaybetmiştim. 15 yaşında anne tarafından dedemi kaybetmiştim. 15 yaşında babamı kaybetmiştim. 15 yaşında dedemden izinsiz traktörü kaçırıp virajdan uçmuştum. 15 yaşında Hüseyin bıçaklanmıştı. 15 yaşında çok şey yaşamıştım. Hayatım bana bir 15 yaş borçlu idi.
Ben bunları düşünüp daha şiddetli ağlarken Hüseyin"Şşşt yok öyle bir şey unut onu sen önce unut,unut"dedi.
Beni yere oturttu ve yanıma oturup yine kafamı göğüsüne dayadı.
"Ama yalan ,yalan mı Hüseyin yalan mı?"dedim.
"Yalan değil yanlış,sen yalan söylemezsin ama yanlış olabilir"dedi.
Saçlarımı okşadı.
Ben ona beynimdeki sesin bana dediklerini anlattım.
O da beni sakinleştirdi.Ağlamamı durdurdu.
Daha sonra aşağıya indik.
Odanın olduğu koridora indiğimde odanın koridora bakan camından bizimkilerin full orda olduğunu gördüm.
Hüseyin bana döndü ve "Lilam sen git, şimdi biri kalkar bir laf der canın sıkılır,ben arka bahçede bir yer bulur otururum"dedi.
Alnımdan öptü ve gitti.
Ben de odaya girdim.
Gözlerimin kanlandığından adım kadar emindim.
Ben çok ağlayınca gözlerim kanlanırdı.
Geçtim ve yatağa oturdum.
Yusuf, Arda Abim'in tarafında uyuyordu.
Ben de birleştirdiğim yatağın diğer yanına uzandım.
Bir süre sonra da ağlamanın verdiği yorgunluk ve daha iyileşmemiş yaralarımın verdiği mayışma ile yeniden uykuya daldım.
Satır arası yorumları bekliyorum. Ayça
Rüzgar
Sekomen
Yusuf
Hüseyin
Aytaç
Dediğim gibi bir süre bölüm geçilebilir ama yinede Allah'a emanet olun 💋 ❤️🩹 |
0% |