@hellobenygmurs
|
“Kalksana Eylül” Biri beni sarsıyordu ama gözümü bir türlü açamıyordum. Uykumu almıştım ama hâlâ yorgundum. “Eylül! Kalk artık gerizekalı.” Elimi gözüme atıp kaşıdıktan sonra yatakta doğruldum. Kollarımı iki yana açıp esnedim. Selin bana bakıp güldü. “Ne gülüyorsun ya.” “Tipine.” “Sen boş ver tipimi, saat kaç ?” “Saat on bir buçuk.” “Koş koş geç kalacağız, hemen kahvaltı edip çıkalım.” Yataktan çıkıp ebeveyn banyosuna girdim. Elimi yüzümü yıkayıp Selin’in yanına geri geldim. Selin’in kolundan çıkıp aşağı mutfağa indim. “Eee annemler nerde?” “Abin erkenden çıktı, Ebru teyzelerde bir kaç tane bişey kalmış onları halletmeye gitti.” “Tamam, şimdi saat ikide kuaför randevumuz var. Onun için hemen kahvaltı yapıp çıkalım.” “Tamam ne yiyelim o zaman ?” “Dolapta meyve suyu olması lazım hemen sandviç yapıp yiyelim.” Selin dolaptan malzemeleri çıkardığında bende sandviç ekmeğini ortadan ikiye böldüm. Selin’in yıkayıp doğradığı malzemeleri sandviç ekmeğinin arasına koydum. Bardaklara koyduğumuz meyve suyunu da alıp masaya geçtik. Bir yandan yemek yiyip telefona bakıyordum ayrı zaman Selin’le konuşuyordum. “Saçını nasıl yaptırıcaksın düşündün mü?” “Su dalgası yaptırmayı düşünüyorum.” Telefonu kapatıp masanın üstüne bıraktım. “Doğal bişeyler olsun ya, sende doğal bir şeyler yaptır bence Selin. Asıl ışıltımızı düğünde gösterelim.” “Ay benim aklımda hiç bir model yok ya. Sen düşünsene bana bişeyler.” Meyve suyumdan bir yudum alıp konuşmaya başladım. “Bence saçına maşa yaptıralım, iki yandan küçük bir tutam alıp ortada birleştirelim. Tam o birleşme kısmınada çiçek falan taktırırız.“ “Ayy süper olur.” “Hadi hadi çabuk ye, geç kalacağız sonra.” Biz sandviçleri yiyelim, ortalığı kaldıralım diyene kadar saat bir olmuştu. Yarım saat içinde hazırlanıp yola çıkmıştık. Kuaföre geldiğimizde hemen saçımızı yapmaya başkadılar. Ben saçımı su daldası yaptırdım, Selin’de saçını benim dediğim gibi yaptırdı. Saçtan sonra makyaj ve tırnaklarımızı da yaptırdıktan sonra eve gelmiştik. Annemler, amcamlar, teyzemler falan herkes buydaydı. Anlaşıldı bugün ev çok kalabalık olucaktı. “Hoşgeldiniz kızım, kuaförden mi geliyosunuz.” Yok canım ne kuaförü, bit pazarından geliyoruz öyle bir kaç parça eşya aldık. Saçımız başımız yapılı olduğununa göre heralde kuaförden geliyoruz. “Evet amca kuaförden geliyoruz. İzninizle biz odama geçiyoruz.“ Tabiki de göt korkusuna öyle diyememiştim, Selin’i de kolundan tutup odaya çıktık. Saçımız bozulur diye rahatçada oturamıyorduk tabii. “Off belim ağrıdı böyle durmaktan saat kaç ya, be zaman gidicez.” “Saat beş olmuş aşkım ve tahminen iki saate çıkarız.” “Ağlayacağım yemin ediyorum ya şimdi ben senin aileni az çok tanıyorsam bize çay koydururlar.” Selin sözünü bitirir bitirmez annem aşağıdan bağırdı. “Eylül, Selin gelin aşağı bana yardım edin çay koydum.” “Bak ben ne dedim sana, valla kimse kusura bakmasın ben bu halimle hiç bir şey yapmam.” Selin’i kolundan tutup kaldırdım, valla Selin haklıydı. Bende bu halde hiç bir şey yapmazdım. “Kanka kal biz senin eve gidelim. Bir saat sonra geri geliriz.” “Kanka ne diyeceğiz tamam da?” “Sen işin o kısmını bana bırak.” Beraber aşağı indik. Herkes çayını içerken yüm gözler bize döndü. “Anne biz çıkıyoruz, saat kaçta gidicez?” “Nereye kızım ?” “Anne Selin’in ayakkabıları evde kalmış, kıba gecesinde topuklu rahatsız eder diye almaya gidiyoruz.” “Ee kızım seninkinden giysin bişey olmaz.” “Hadi biz kaçtık.” Selin’in kolundan tuttuğum gibi dışarı çıktık . Arabayı çalıştırıp yola çıktık. “Eee, nereye gidiyoruz.” “Şimdi aşkım ben annemlere yalan söylemedim, senin eve gidicez sen elbisene uygun ayakkabı alırsın bende bize kahve yaparım sonra da eve geçeriz:” “Tamam olur.” Eve geldiğimizde Selin odasına çıkmıştı bende mutfağa geçmiştim. Saat kaçta gideceğimizi öğrenemediğim için babama mesaj attım. Çok geçmeden cevap vermişti. Sezom: saat yedi gibi yola çıkarız Sezom: çok geç kalmayın Sezom: keşke gitmeden önce bana da haber verseydiniz de benide kurtarsaydınız bu ortamdan Eylül: teşekkürler baboş Eylül: yarın düğün varya kaçırırız seni Eylül: hadi öptüm 😽 Telefonu masaya bırakıp kahve yapmaya başladım. Kahve olduktan sonra kupalara koyup masaya geçtim. “Nerde kaldın kızım alt tarafı bir ayakkabı seçicektin.” “Çok konuşma Eylül, saat kaç gibi çıkacağız şimdi?” “Babam yedi gibi çıkarız dedi saat beş buçuk yarım saat sonra falan çıkarız, eve gidince saçımızı makyajımıza bakarız ondan sonrada gideriz işte.” “Tamam o zaman.” Kahvelerimizi içerken bir yandanda dedikodumuzu yapmıştık. Saate baktığımda altıya geldiğini gördüm. Selin’le beraber evden çıktık. Eve geldiğimizde zile basıp kapıyı açmalarını bekledim. “Alooo açsanıza kapıyı!” Kapıyı açanın Ozan olduğunu görünce şokla yüzüne baktım. Bunun ne işi vardı burda? “Senin ne işin var burda?” “Kına gecesi yok mu bugün, ona geldik annemler de içeride seni soruyorlardı geç bak istersen.” Göz devirip içeri geçtim. Salon ağzına kadar doluydu, hoşgeldiniz deyip ellerini öptüm. “Ne zaman gidiyoruz ?” “Çıkarız birazdan abin gelsin.” “Hakikaten abim nerde?” “Annen kına aldırmaya gitti.” “O zaman biz bir yukarı çıkalım Selin’le makyajımızı falan bir düzeltip gelelim.” Beraber ayağa kalkıp benim odama geçtik. Adlında makyaj tazelemek bahaneydi, ortamdan kaçmak için öyle demiştik. Sadece rujumuzu tazeleyip makyaj sabitleyici sıkmıştık suratımıza. “Off ben çok sıkıldım.” “Gel göbek atalım Selin senle, akşama hazırlık olur.” “Dalga geçene ya.” “Sende sus o zaman Selin.” Selin bana dil çıkartıp telefonuna bakmaya devam etti. Kafasına burmak vardı şimdi ama işte saçı bozulursa oda benim saçımı bozardı. Kaosa hiç gerek yoktu şimdi. “Kızlar hadi abin geldi gidiyoruz!” Aşağıdan bağıran annem sesini duyduğumda ayağa kalkıp son kez aynadan kendime baktım. Çok güzelim maşallah, nazar değmez inşallah. Selin’le beraber aşağı indik, ve bilin bakalım kimi gördük? Hayırsız kuzenlerimi. “Aaa, kimleri görüyorum.” “Dalga geçme kuzi.” “Bana selam yok mu ?” “Beni arayıp sormayana selam yok.” Yusuf her zamanki gibi bana göz devirdi. Arkamdan gelen Selin’i görmüş olmalıki ıslık çaldı. “Bu gelen fıstıkta kimmiş, Eylül bizi tanıştırmayacak mısın.” “Sanki tanımıyor gibi konuşmasana Yusuf.” Yusuf yaklaşık iki senedir Selin’e aşıktı, ilk başta çekinsede sonra beni arayıp Selin’le arasını yapmamı istedi. Bende en sonki aramasında sevgilisi olduğunu söyleyince dahada beni hiç aramamıştı. “Eee, aşk hayatın nasıl fıstık?” “Sorma ya aldatıldım.” “Nası yani?” “Hadi çocuklar sonra sohbet edersiniz çıkın dışarı hadi.” Sohbetimizi annem bölmüştü, arkama baktığımda herkes bizim arkamızda kapıdan çıkmak için sıra bekliyordu. Gözlerim Ozan’ı buldu. Biraz sinirli gibi duruyordu. Gözleri gözlerimle buluştu, çatık kaşlarını düzeltti, gözlerindeki öfke gitti. Yerini sevgi dolu bakışlar aldı. “Kızım hadisene.” Bakışmamızı Selin bozmuştu, kolumdan tutup beni arabaya doğru sürükledi. “Bizle geliyorsunuz demi.” “Tabikide sizle geliyoruz Selim, sorman hata.” Aslında bir sürü kuzenim vardı ama en kafa dengi ve en iyi anlaştığım amcamın çocukları Selim ve Yusuf’tu. Diğerleri ya benden büyük evli,mutlu, çocuklu yada benden küçük velet ve ergenlerdi. Benle yaşıt olanlarında çoğundan gıcıklık kapıyordum. Arabaya bindiğimizden beri Selin’in aşk hayatını dinliyorduk. Şikayetçi tek ben ve Selim’di. Yusuf’sa olanları duydukça dahada sinirleniyordu. Onun bu haline gülüp telefonuma baktım. Ozan’dan bildirim gelmişti. Anlaşmalı Kocam: çok güzel olmuşsun Anlaşmalı Kocam: gözlerimi senden alamadım Anlaşmalı Kocam: keşke o zibidilerin yanında değilde benim yanımda olsaydın Mesajları okuduktan sonra kalbim hızlanmaya başlamıştı. Düğünde yada kına gecesinde biri görür diye ismini değiştirip hemen mesaj yazdım. Anlaşmalı Kocam kişisini “Yakışıklım” olarak değiştirdiniz. Eylül: farkında mısın bilmiyorum ama o zibidi dediğin kişiler benim kuzenim Eylül: ayrıca iltifatın için sağol Eylül: çok mu kıskandın kuzenlerimle gidiyorum diye Yakışıklım : evet çok kıskandım Yakışıklım : seni o zibidilerle gördükçe elimden bir kaza çıkıcak diye korkuyorum Eylül: ayy çen beni mi kıskandın Eylül: tamam sözüm olsun Eylül: düğünde senin arabana binicem Eylül: sen araba kullanmıyor musun ya nası yazıyosun Yakışıklım : anneme söylüyorum o yazıyor Yakışıklım: yani arabadaki herkes senin ne yazdığını görebiliyor Eylül: Allah’ın cezası bu şimdi mi söylenir (Silindi ) Eylül: Allah’tan kötü bir şey yapmadım sen ona dua et (Silindi) Eylül: Neriman anne ellerinden öpüyorum Eylül: ama benim şimdi kapatmam lazım Eylül: sonra görüşürüz Yakışıklım : görüşürüz kızım “Kimle konuşuyorsun sen ya?” “Sana ne Selim, seni ilgilendirseydi söylerdim.” “Bak bakayım bana.” “Noldu Selin, makyajım mı bozulmuş?” “Tamam bunun yanaklar al al olmuş, kocasıyla konuşmuş.” “Ayy doğru ya sen evleniyordun demi, anlatsana.” “Akşam bizdesiniz nasıl olsa, ben Selin’le beraber Selin’e gidicem. Şimdi bizim ev kalabalık olur. Düğün için bir kaç akraba daha gelicekmiş, sizde bizimle gelirsiniz beraber dedikodu yaparız anlatırım o zaman.” Yolun geri kalanı sessiz geçmişti. Kına gecesinin olacağı salona geldiğimizde arabadan teker teker indik. Annem bizi soraya soktu, neymiş en önde abim girecekmiş kına tepsisiyle arkadından biz. Tabikide Ozan’la ben, Yusuf’la Selin, Selim’le bir kız olacak şekilde herkes ikişerli gruplar halinde içeri girdik. Mekan açık alan olduğu için annem herkesin eline renkli meşale vermişti. Tamam kabul bu biraz abartıydı. İçeri girdiğimizde tüm gözler bizim üzerimizdeydi. Yengeme baktığımda klasik bindallı giydiğini gördüm, çok güzel olmuştu. “Bugün fazla güzel olmuşsun, dua et katil olmıyım.” Şaşkın gözlerle Ozan’a döndüm. Allah’ımm sana geliyorum yarabbim. “Sende bugün fazla yakışıklı olmuşsun, dua et bende katil olmıyım.” Kısık sesle güldüğünü duydum. O gülünce bende güldüm. Mekanın tam ortasına abim ve yengemin oturması için süslü sandalyeler koymuşlardı. Şahsen kona gecesini erkek tarafı - yani biz - yapsak daha güzel organizasyon yapardık. Organizasyona eksi bir puan. Elimdeki meşale bittiğinde biten meşaleleri toplayan anneme verdim. Çöpleri yere atmıyoruz tabiki de. Abimin yanına gidip kıba tepsisini elinden aldım. Abimde yengemin yanına geçip oturdu. Arkamdan Selin ve diğer kızlarda geldi. Çalan müzik eşliğinde abimlerin etrafında dönmeye başladık. Yanıma bir kaç tane kız gelmişti, kına tepsisini almak için. Ama ben vermedim. Seline kına tepsisini verip ön masalarda oturan yengemin kardeşinin yanına gittim. Kendisi yengemin evlenmesini asla istemiyordu. Durumu izah etmeye gittiğimiz gün olayı öğrendiğinde odasına gidip ağladığını öğrendim. “Kalk kız hadi.” “Ya Eylül abla nereye gidiyoruz ya?” “Çok konuşmada beni takip et.” Şirin’in elinden tutup ayağa kaldırdım. Selin’in tam önünde durup kına tepsisini elinden alıp Şirin’e verdim. Şirin bana anlamaz gözlerle bakmaya devam etti. Bu kız beni kanser edicekti. “Bakma öyle suratıma hadi.” “Of Eylül abla off!” “Ablaya oflanmaz.” Bilerek bana yeniden ofladıktan sonra önüne döndü. Kına tepsisini hafif havaya kaldırıp abimlerin etrafında dönmeye başladı. Bende selinin bana verdiği mumu ve ne olduğu bilmediğim üstünde çiçek olan lastikli şeyi elime taktım. Çalan türküye eşlik ederek bende abimlerin etrafında dönme başladım. “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler, Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler,” Gözlerimin dolduğunu hissettim. Ya ben şimdi böyleysem kendi kına gecemde ne hale gelirim. Heralde tüm makyajım akar, öcüye dönerdim. “Baksana Ayşin ağlıyor mu, dönmekten mevlanaya döneceğiz az kaldı.” “Ay dur doğru dedin.” Selin’le beraber yengemin önünde durduk. Duvağı açıp yengeme baktım. Kız baya içli içli ağlıyordu, makyajı galanda akmıştı. Abime baktığımda gülümseyerek etrafına baktığını gördüm.Abimin koluna vurdum. “Kızın burda ağlamaktan makyajı akmış sen orda otur pişmiş kelle gibi sırıt.” “Ne ağlaması ya?” Abim bize döndüğünde ilk önce olayları idrak edememiş gibi baktı, sonra yengemin yüzünü avuç içene aldı. “Aşkım niye ağlıyorsun ?” “Ya sen abine mal derdin de ben inanmazdım, gerçektende malmış.” Yengem bana bakıp söylediği cümleyle Selin’le ben gülmüştüm, abim her zamanki gibi göz devirmişti. Selin abim gerekli açıklamayı yapmıştı. “Gelin ağlıyor!” Elime mikrofonu alıp bağırmıştım. Selin de yanıma gelip mikrofonu elimden almıştı. “Ebru teyzem seni kına yakmaya alalım.” Annem kınayı yaktıktan sonra göbek falan atmıştık. Kına gecesi sona ermişti, eve gitmek için hazırlanıyorduk. “Enişte sende gelsene bizle.” Bunu diyen Selim’le gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Selim’den sonra Selin konuşmaya başladı. “Evet enişte gel, dedikodu yapıp eyleneceğiz. Eylenceli olur.” Adlında bende gelmesini istiyordum ama belli edemiyordum, yoksa bizimkiler başka şeyler anlaya bilirlerdi. Onun için susma kararı aldım. “Tamam o zaman, Eylül bana konum atar. Annemleri bırakıp gelirim.” “Tamam enişte bizde bir eve uğrayacağız ordan geçeriz.” Ozan arabasına geçince bizde arabaya geçip eve doğru gittik. |
0% |