@herall
|
Öğleden sonra annemin mesaj attığını görmüştüm. Annem Eve oyalanmadan gel, sana anlatacaklarım var. Çok önemli. Sabahta bugün bana önemli bir şey söyleyeceğini söylemişti, gittikçe merak etmeye başlamıştım. Eve gitmek için okulun bitmesini iple çekiyordum. Son bir ders kalmıştı. Arkadaşım Defne gün boyu somurtup durmuştu. Her ne kadar kendisinin söylemesini beklesem de sanırım benim sormamı bekliyordu. ''Defne bir sorun mu var?'' dedim, gözlerimin içine baktı ve gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm sanki dokunsam ağlayacaktı. Ona sarıldım ve tekrardan ''Bana bir sorun varsa anlatabilirsin biliyorsun, sana yardımcı olmak için her zaman yanındayım.'' Dedim. Geri çekilip onu omuzlarından tutup karşıma oturttum. ''Söyle hadi '' dedim. Gözlerindeki yaşları silip biraz su içti ve hırıltılı bir sesle "Asya, biz bu hafta sonu taşınıyormuşuz. Ben senden ayrılmak istemiyorum. Burada bir tek arkadaşım sendin. Zaten kolayca arkadaş edinemiyorum biliyorsun. Her ne kadar babama burada kalalım desem de kabul etmiyor." Şaşırdım. Gidecekleri belli değildi. En son kalalım demiyorlar mıydı? Kararlarını ne değiştirdi ki şimdi. Aslında taşınmaları 2 yıldır beklenen bir şeydi ama aniden taşıma kararı almalarını beklememiştim. Defne'nin okulu bitince üniversiteye geçtiği zaman taşınacaklarını sanıyordum. 12. sınıfın ikinci döneminin ortasında değil. Ne kadar saçma bir olaydı. Bitirsin işte kız okulunu. Madem senenin başında taşınsaydınız ya. Sinirlenmiştim. Arkadaşıma sarıldım. Ailesiyle konuştum telefondan ama annesi mecburen gitmeleri gerektiğini bu yüzden kalamayacaklarını söyledi. Yapacak bir şey yoktu. Her zaman beni arayabileceğini söylemiştim defneye. İstediği zaman bir dokunuşla bana ulaşabilirdi telefondan. Okul çıkışı üzgün ve düşünceli bir şekilde eve doğru gidiyordum. Ağlamakla ağlamamak arasında ki sınırdaydım. Benim tek arkadaşım defneydi. O giderse hiç arkadaşım kalmayacaktı bu koskoca şehirde. Fazla dalgın ve depresif olduğumdan mı yoksa ayağımı sürüye sürüye gittiğimden mi emin değildim ama ayağım taşa takıldı düştüm. Bir bu eksikti. Telefonum elimden kaymıştı o sırada ve arabaların geçtiği yola düşmüştü. Yeşil ışık yandığı için geçip alamıyordum da, çok fazla araba geçiyordu. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Bir süre öylece oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim ama kendimi bastırdım. Ayağa kalktım sonra gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Topla kızım kendini. Dünyanın sonu değil ya. Herhangi biri telefonumu ezecek diye korksam da kırmızı ışık yanasıya kadar bekledim. Neyse ki parçalanmadan kırmızı ışık yandı. Bugün anayol gereğinden çok çok aktifti. Oldukça sinir bozucu bir durum. Telefonumu aldığım gibi yerden eve gittim. Annem evde değildi, oysa bana erken gel demişti. Odama geçtim ve derin bir iç çekip çantamı çalışma masamın yanına koyup oturdum. Bu kadını hiç anlamıyorum. Gerçekten bir iyi davranıyor bir kötü. Bazen dedikleri tutmuyor. Önceden böyle biri değildi annem. Yine içimde resim çizmek konusunda ağır bir istek vardı. Çekmecemden çizim defterimi ve kalemimi çıkardım. Boş bir sayfayı açıp çizmeye başladım. Yine her zamanki gibi ne çizdiğimi bilmiyordum. Hep böyle oluyordu gerçi. Herhangi birinin ya da sevdiğim birinin portresini çizmek istediğimde değil de içimden çizmek için yoğun bir istek geldiğinde portre çizebiliyordum. Şuanda bu anlardan birini yaşıyordum. Hâlâ aklım Defne'deydi. Ona her ne kadar aramıza uzun mesafeler girse de her zaman birbirimizi arayabilir, mesaj atabilir ya da görüntülü konuşabiliriz demiştim ama ordayken beni çok fazla aramayacağını biliyordum. Buna daha çok üzülüyordum. Onu istediğim zaman göremeyecektim ya. Resmen anti depresanımı alıp benden söküp kopararak götürüyorlardı. Ağlamak üzereydim tekrardan ki bir ses duydum. Dış kapının açılma sesiydi. Düşüncelerimden arındım. Gözlerimi kırpıştırıp yaşları geriye akıttım. Sonra çizdiğim resme baktım. 6 kişinin dağınık olarak durduğu bir oda ve ortada yatakta yatan ben vardım. Çizdiğim resimde altlarına da isim yazmıştım. Yazdığım isimlere şöyle bir baktım. Drew, Felix, Aishley, Evan, Alice, Benny (Benjamin) yazıyordu. Bilinçsizce böyle şeyler yapmam beni korkutuyordu. İsimleri çok tanıdıktı ama onları gördüğümü hatırlamıyordum. Yine unuttuğum bir şey varmış gibi hissediyordum. O an gözüme çizdiğim resimle ilgili bir anı geldi. Resim bir an canlanıp gözlerimde hareketli bir hal almış gibiydi. Sonra olanların hepsini hatırladım. Asfaltta uyandığımı, bir eve saklandığımı, heykeli ve yanımda bulunan kişileri. Rüyaydı bence bu yaşadıklarım yoksa başka bir açıklaması olamazdı. Kolyeme baktım aynı rüyamdaki gibiydi. Acaba rüya değil miydi? Kafam gerçekten çok karışıyordu. Gerçek olmaktan çok uzak kızım boşver bunları diye kendimi teselli ettim. Tam o sırada annem odama girdi. ‘’ hadi kalk benimle gel ‘’ dedi. Birlikte oturma odasına geçtik. Anneme ''Anne, dün akşam bana bir şey oldu mu? Annem ''Hayır neden sordun bir şey mi oldu?'' dedi. ‘’Ne bilim seninle en son konuşuyorduk. Sonra rüya görmeye başladım. Bayıldım mı?'' ‘’ Hayır kızım. Bir anda çok uykum var dedin uyudun. Bende seni uyuman için yalnız bıraktım.’’ Dedi. İşte o zaman kendimi bu yaşadıklarımın rüya olduğuna inandırmıştım. Lakin bu işte bir terslik vardı. Ben bayılmadıysam eğer niye öyle bir şey deyip yattığımı hatırlamıyorum o zaman. Düşüncelerim annem tarafından bölündü. ''Kızım ben bunu sana nasıl söylesem bilemedim ama artık seninde bilmen gerekiyor. biliyorsun uzun zamandır babanın yasını tutuyordum. tabi artık bu durum biraz değişmeye başladı. ben çalıştığım iş yerinde bir adamdan hoşlanmaya başladım. bir süredir görüşürüyoruz. o yüzden yakında sizi tanıştırmayı düşünüyorum. inanıyorum ki sende sevmeye çalışırsın.'' Oldukça yumuşak bir tonda konuşmuş olsa da itiraz istemediğini de anlayabiliyordun sesinden. Duyduklarımsa beni oldukça şaşırtmıştı doğrusu. Annem şu zamana kadar yani babam bizden gittiğinden beri hiç kimseyle görüşmemişti. Kendini yalnızca işine vermişti. Kariyerine ve beni büyütmeye odaklanmıştı. Ben hiçbir zaman babam dışında bir baba figürü beklememiştim karşımda. Bundan sonrada olamazdı da zaten. Ne hissedeceğimi bilemedim. O adamla tanıştıktan sonra karar verecektim nasıl tepki vereceğime. “Tamam” dedim mutsuzca ardından suratım beş karış ayrıldım yanından. Hışımla odama çıktım. Umarım annemin kalbini çalan o kişi iyi biridir yoksa ne yaparım bilemiyorum. Çünkü annem kafaya koymuş gibi duruyor ve kendinden emin. İtirazlarımı dinleyecek biri hiç değil. Annem iyi biridir genel olarak bana iyi davranır evet ama bir şeye karar verdiğinde ve benimde tepkim onun gibi olmadığında beni kendi gibi düşünmeye zorlar artı bir durum onun için kabul edilemez bir seçenektir. |
0% |