16. Bölüm

15.Bölüm

herbirinizokur
herbirinizokur

İnsan sevdiğinin yanında daha hızlı uykuya dalarmış. Neden mi? Çünkü kokusu,sesi kısacası varlığı ona huzur katar. Bense huzurla uyuyordum.

 

Bu huzurlu uykudan uyandığımda, Demir hâlâ uyuyordu. Gece geç yattığımız ve biraz yoğun bir gün olduğu için yorulmuş olmalıydı. Tabi ki sadece o değil, benimde gün boyu ayakta durmakta ayaklarım ağrımış ve her ne kadar yaz aylarında olasakda gece denize girdiğimiz için üşümüştüm. Uyandığımda, komidinin üstünde duran saate baktım. Nerdeyse öğlen olmuştu!

 

Yataktan kalktım ve lavaboya gittim. Güzelce cilt bakımını yapmış ve dişlerimi fırçalayıp çıkmıştım. Demir'i uyandırmak istememiş ve aşağıya kahvaltı hazırlamak için inmiştim. Mutfağa girdiğimde ise yemek hazırlayan kadını görmem ile duraksamıştım. Kadın beni fark etti ve gülümseyerek konuşmaya başladı,

 

"Merhaba Duru hanım, bişeye ihtiyacınız var mı?" Kadın demiştim fakat kız benim yaşlarımdaydı. Tezgaha yaklaştım ve konuşmaya başladım,

 

"Merhaba, bana hanım ile hitap etmene gerek yok neredeyse aynı yaştayız. Bir ihtiyacım yok bu güzel kokular nerden geliyor diye aşağıya inmiştim sadece." Kadın söylediklerime tebessüm etti ,yemeği yapmaya geri dönerken bana kibarca cevap verdi,

 

"Demir bey böyle hitap etmemiz gerektiğini söyledi Duru hanım. Ayrıca teşekkür ederim, kahvaltıda istediğiniz ayrı bir yemek var mı?"

 

"Yok, ayrıca ben Demir'e söylerim. Senin adın neydi?"

 

"Pekâlâ Duru sen nasıl istersen... Ayrıca adım Duygu."

 

"Memnun oldum Duygu."

 

"Bende Duru. Ayrıca yemek hazır olacak isterseniz Demir beyi çağırın." Tezgahtan ayrıldım ve mutfaktan çıkarken ona cevap verdim,

 

"Tamam, sana kolay gelsin."

 

"Teşekkürler Duru." Mutfaktan çıktım ve merdivenleri çıktıktan sonra odaya geldim. Demir hâlâ uyuyordu, kapıyı kapattım ve yanına gittim.

 

Uyandırmak için yatağa tekrardan çıktığımda, Demir bana doğru döndü ve belimden sarılarak kendine doğru çekti. Demir beni, kendisine yaslamış uyumaya devam ederken ellerini çekmeye çalışıyordum fakat gram kıpırdamıyordu. Demir'e döndüm ve konuşmaya başladım,

 

"Demir, hadi uyan kahvaltı yapacağız." Demir kafasını boynuma gömdü ve uyumaya devam etti. Bense onu uyandırmakta kararlıydım. Demir'e doğru döndüm ve yanağına vururken konuşmaya başladım,

 

"Hadi Demir! Uyanda yemek yiyelim açım ben!" Demir ise vurduğum elimi, ellerinin arasına aldı ve mırıldanarak konuşmaya başladı,

 

"Duru, biraz böyle kalalım çok yorgunum hadi."

 

"Ama bende açım Demir." Demir dediklerimi umursamadı ve uyumaya devam etti.

 

Kendimi Demir'in kollarından kurtardım ve kucağına çıkıp bağırarak şarkı söyleyerek zıplamaya başladım,

 

"Çaldığın o kalbi yerine koy lütfen

Eğer hislerinden pek emin değilsen

Aradığın aşksa en güzelinden

O zaman başka

Açarım kapıları hazırım dündeen

O sen olsan bari sen olsan bari o

Sen olsan bari sen olsan bari

Hazırım diyorum dünden düşmüyorsun dilimden

Olan olmuş zaten o sen olsan bari o!"

 

Ben yerimde tepinerek şarkı söylerken Demir gözlerini ovalayarak bana baktı ve elini dudaklarıma dayayıp konuşmamı engelledi,

 

"Tamam Duru uyandım! Sabah sabah alarm gibisin. Hem 'Sen olsan bari'nin' modası geçmedi mi kızım?"

 

"Yok geçmedi, eğer benimle birlikteysen seni Barış Manço zamanlarına kadar götürürüm Karademir." Demir yataktan kalkıp sarsık sarsık lavaboya doğru ilerlerken ofladı ve konuşmaya başladı,

 

"Ya kızım her şeyi yap ama 'Karademirim' diye ortalıkta gezme."

 

"Bakarız Demir efendi. Hadi ben aşağıya iniyorum sende gelirsin."

 

"Tamam in sen." Odadan çıktım ve mutfağa girdim. Kahvaltı neredeyse hazırdı, Duygu'nun da tabakları getirmesi ile her şey tamamlanmıştı.

 

Masaya oturdum ve telefonumla ilgilenerek Demir'in gelmesini bekledim.

 

Telefona çok fazla bakmamıştım bu yüzden sadece WhatsApp vardı. Fakat bir Duru Saraca bununla yetinir mi? Asla! Eski telefonumda bulunan bütün uygulamaları geri yükledim ve hesaplarıma tek tek giriş yaptım.

 

Instagram'a girdiğimde Ayaz, Ozan,Asya, Ayaz, Nehir,Işıl, Bora ve Demir'i takip etmiştim. Hesaplarına göz gezdirdikten sonra tam Demir'in hesabına bakacaktım ki ,Demir mutfağa gelmişti. Telefonu kapattım

 

"Sonunda geldin Demir, zahmet oldu ." Demir sandalyeyi çekti ve oturdu ardından konuşmaya başladı,

 

"Oldu tabii oldu. Sabah 'Sen olsan bari' eşliği ile uyandırıldım..."

 

"Ya sende ne takıldın şarkıya bir sonrakinde roman havası söylerim." Demir ellerini yıkadı kaldırdı ve üstüne alınmış gibi konuşmaya devam etti,

 

"Mümkünse şarkı ile uyandırma servisini erteleyelim Duru hanım. Başka yöntemleri tercih ederim." Çatalımı peynire batırdım ve ağzıma atarken Demir'e cevap verdim,

 

"Emredersiniz Demir bey, sürahi ile uyandırma ya da direkt tokat ile uyandırma servisimiz var hangisini tercih ederseniz." Demir güldü ve devam etti,

 

"Birde bana odun dersin..." Demir'e döndüm ve ellerimi birleştirerek konuştum,

 

"Has kütük Demircim. Hem ne odunluğumu gördün canım, ben gayet cilveli bir kadınım." Önümde duran çayımı aldım ve dudaklarıma götürürken Demir'e kısa bir bakış attım.

 

"Keşke bu cilveni bana da göstersen yavrum." Ayyy yavrun muyum gerçekten? Şaka şaka tabiki de böyle sormayacağım. Çayımdan son bir yudum aldım ve Demir'e döndüm,

 

"İstediğiniz cilve olsun efenim." Demir'de kahvaltısına devam ederken bir anda boğazını temizledi ve konuşmaya girdi,

 

"Güzelim istersen bugün Nehir'i falan çağır."

 

"Olur çağırırım da nerden bir anda aklına esti bu?"

 

"Bugün evde olmayacağım o yüzden." Demir son günlerde şirkete ya da mekanlarına çok fazla gidiyordu. Son 1 ayda işlerini çok boşlamış olduğu için işler birikmişti. Bu yüzden onu anlıyordum, her ne kadar yalnız kalmayı sevmesem de onun işlerine karışamazdım.

 

"Tamam çağırırım." Yemeğimize devam etmiş Demir işlerinin biriktiğini söylemiş ve evden çıkmıştı.

 

Demir evden çıktıktan sonra bende kahvaltımı bitirdim ve telefonumu alıp kızlarla olan grubumuza yazdım,

 

 

 

Slayler and Sefiller

 

Siz- Kızlar nasılsınızz?Hadi bize gelin kız kıza eğlenelim biraz

 

 

 

Nar suyum(Işıl)- Olur bebiş gelelim zaten bizde Nehir ile beraberiz.

 

Siz-Nehir, Işılın telefonunu bırak! Asya'ya da haber vereceğim o da gelecek

 

 

 

Nar suyum(Işıl)- o kadar belli ettim mi yaa... Neyse geliriz.

 

Siz- Telefonu Işıla geri verir misin bebeğim? Sende kendi telefonundan yazsan hani ???

 

 

 

Nar suyum(Işıl)- tamam sahibine veriyorum telefonu sizede şaka yapılmıyor..

 

 

 

Keko aplam(Nehir)- geri geldim askolar bu arada hazırlanıyoruz şimdi ,birazdan sizin orda oluruz.

 

Siz- tamam aşkım hadi bekliyorum

bende hazırlanacağım.

 

 

 

Nar suyum (Işıl)- Nehir telefonumu izinsiz alma demedim mi? Var ya bütün far paletlerini kırarım Nehir!

 

 

 

Keko aplam (Nehir)- onlar benim çocuklarım! Yeğenlerine böyle birşey yapamazsın! Hem ekonomiden haberin var mı senin?

 

 

 

Nar suyum(Işıl)- Nehir yeter git giyin ve gel! Far paletlerini kırma işini önceye alacağım yoksa!

 

 

 

Keko aplam(Nehir)- dur geleceğim be

 

Siz- ulan ebenizi avradınızı, bi susun amına koyayım dıt dıt dıt! Nehir kitaplarına yüzme öğretmemi istemiyorsan sus canım.

 

 

 

Nar suyum (ışıl)- ölüm sessizliğine gömülecek şimdi... Neyse biz geliyoruz, şimdi çıkacağız yola.

 

Siz- Tamam bebeğim bekliyorum.

 

Telefonu kapattım ve odaya geçip üzerimi değiştirdim. Nehir'i, 'keko aplam' diye kaydetmemin nedeni, kendisinin Bağcılar'da doğmasıydı. İlk tanıştığımız anlardan beridir dalga geçer, gülüp eğlenirdik.

 

Üzerimi değiştirmiş ve aşağıya inmiştim. Elime telefonu aldım ve bu seferde Asya'yı arayıp gelmesini söyledim. Asya ise bu durumu onaylamış ve geleceğini söylemişti.

 

Salona geçmiş ve onları beklemeye başlamıştım fakat geldiklerinde büyük ihtimalle dedikodu yapacak ve 2 saate yakın derin bir sohbetten çıkamayacaktık. Bu yüzden mutfağa, atıştırmalık vs almak için gittim. Mutfağa girmem ile Duygu bana döndü ve her zamanki gülümsemesiyle konuştu,

 

"Merhaba Duru, bir isteğin mi vardı?" Gülümsemesine ve ona cevap verdim,

 

"Arkadaşlarım gelecek bu yüzden salona birkaç atıştırmalık götüreceğim de, evde tatlı,atıştırmalık ne var?" Duygu elindeki mutfak bezini bıraktı ve bana cevap verdi,

 

"Şu çekmecede abur-cubur, paketli gıdalar var." Yanda duran çekmeceyi işaret ettikten sonra dolaba doğru ilerledi ve dolabı açıp gösterdi, " Burda da aldığımız tatlılar ve içecekler var Duru."

 

"Teşekkürler Duygu, sen işine dönebilirsin ben hazırlarım zaten üç beş bir şey var."

 

"Peki Duru." Dolaba ilerledim ve ekler,pasta alıp dolabı geri kapattım. Ardından, çekmeceyi açıp cips ve çekirdek aldım. Hepsini tepsiye koyduktan sonra mutfaktan çıkarken Duygu'ya seslendim,

 

"Duygucum, bize dört tane filtre kahve yapabilir misin? Ayrıca sende çok yorulmuşsundur eminim ki , sende mola ver kendine de bir şeyler koy canım."

 

"Tamam Duru, teşekkürler. Getireceğim birazdan kahveleri."

 

"Tamam canım." Salona girdim ve ortadaki sehpaya tepsidekileri yerleştirdim. Duygu'nun da kahveleri getirmesi ile her şey tam olmuştu.

 

Duygu kahveleri getirdikten sonra kapı çalmıştı. Büyük ihtimalle Asya veya Nehirler gelmişti. Kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım.

 

Asya gelmişti. Yanında da Ayaz vardı. Ben tam kapıyı açtığımda Asya'nın, Ayaz'a sinirli bakışları bana dönmüş ve yumuşamıştı. Asya içeriye girdi ve elindeki poşeti kenara koydu. Ayaz'a döndüm ve konuşmaya başladım,

 

"Lan noldu? Bak Asyam'a bişey yaptıysan eniştem demem gebertirim!" Ayaz güldü ve devam etti,

 

"Enişteniz tam olamadım,Asya hanım 'kız evi naz evidir' sözü ile yola çıkıyor da." Ayaz kulağıma eğildi ve devam etti, "yenge kurbanın olayım Asya'yı ikna et... Lütfen" Ayaz'ın omzuna vurdum ve devam ettim,

 

"Ayol çöpçatan yaptınız beni, bir Ozan bir sen... Neyse yengeniz halleder slay, bende diyorum ne olmuş bu çocuğa? Böyle bir değişik, odun olmuş sanki diyordum... Meğersem aşık olmuş beyefendi." Ayaz güldü ve devam etti,

 

"Yenge öyle deme ya, okumadığım şiir kalmadı kıza iltifat edeceğim diye. Ne istiyor ki? Benim içimden Cemal Süreya falan çıkmasını mı bekliyor? "

 

"Yengesinin gülü, Asya için öyle süslü cümlelere gerek yok... Sen onu güldürsen aşık olur o. Tabii öyle değil ama, doğal davran yanında en önemlisi de sakın ama sakın yalan söyleme ona. Şimdilik bu kadar spoiler yeter canım hadi bay bay sana."

 

"Eyvallah yenge görüşürüz." Ayaz'ın ardından kapıyı kapattım ve içeriye geçtim. Asya da salona geçmişti.

 

Asya'nın yanına geçtim ve omzunu cimcirdim,

 

"Şştt hadi kız dökül bakayım!" Asya elindeki telefonu kenara bıraktı ve konuşmaya başladı,

 

"Daha Nehir ve Işıl gelmedi yaa." Kaçıyordu, aynı zamanda utanıyordu, konuyu uzatıyordu.

 

Asya'nın sözü bittiğinde kapı çaldı ve kapıya ilerledik,

 

"İyi insan lafın üzerine gelirmiş bak." Kapıyı açtım ve Nehir'lerin geçmesi için kenara çekildim,

 

"Hoşgeldiniz kızlar." İkiside bana cevap verdi ardından ayakkabılarını çıkarıp yanımıza geldiler. Nehir ,güneş gözlüğünü çıkardı ve yanına gelip sarıldı,

 

"Hoşbulduk bitanem." Ardından ışıl ile de sarıldıktan sonra,

 

"Hoşbulduk aşkım." Işıl da sarıldıktan sonra salona geçtik.

 

Herkes oturduğunda dedikodu saatimiz başlamıştı. Hem önümüzdekilerden yiyor,hem de dedikodu yapıyorduk.

 

Söze ilk giren ben olmuştum,

 

"Ee Asya'cım, söyle bakalım. Nedir bu Ayaz ile aranızdakiler?" Asya, ağzına cipsten bir tane attı ve konuşmaya başladı,

 

"Eğlenceli çocuk, hem bana iş teklif etti." Nehir, Asya'nın omzuna vurdu ve konuşmaya devam etti,

 

"Yakında evlilik teklifi de gelir hadi yine iyisin... Kızım aşıksınız birbirinize. O kadar belli ki, en azından Ayaz belli ediyor. Varya çocuk seni görünce bırak gözlerinin parlamasını , ışık saçıyor gözleri." Asya kaygılı bi şekilde baktı,

 

"Kızlar her ne kadar böyle desenizde ben pek emin değilim. " Işıl da konuya girdi,

 

"Kızım bak ben insanların kafasından geçenleri,gözlerinden kaçan parıltılardan anlarım dertlerini. Ve benden söylemesi bu Ayaz sana sırılsıklam aşık." Bende Işıl'a cevap verdim,

 

"Bak Işıl bile aşk meşk olaylarına girdiyse net bişey vardır. Kızım bak, git bir adım at. Naz yapma ayol." Nehir de Asya'ya döndü ve Asya'yı kendisine doğru çekti,

 

"Asya'cım sen Duru'yu dinleme. Naz yapacaksın tabiki, hem ne demişler 'kız evi naz evidir' ama bu nazın da dozunu kaçırma tabii. Çocuğa yüz vermez,naz yaparsan çocuk bırakır seni-" Asya, Nehir'in sözünü kesmişti,

 

"Yok bırakmaz beni, Ayaz'ım yapmaz." Biz Işıl ile çekirdek çitlerken, Işıl bana döndü ve gülerek konuşmaya başladı,

 

"Bak bunun sonu Mesude olmasın. Kemal'im yapmaz." Biz gülerken Nehir ve Asya bize bakıyorlardı. Elimdeki çekirdek kabuğunu attım ve Asya'ya sorgularcasına baktım,

 

"Noldu kız? Kemal'in yaptı mı?" Asya anlamamış gibi baktı,

 

"Kemal kim be?" Işıl, gözünü kırparak konuştu,

 

"Sen boşver Ahmet'i, Kemal'i. Bizim konumuz Ayaz. Sen söyle bakayım, senin bu çocukta gönlün var mıdır?" Asya'nın yanakları kızardı ve konuşmaya başladı,

 

"Gönlümüz olsa n'olacak ?" Nehir ayağa kalktı ve konuştu,

 

"Aşk olacak ayol! Daha ne olsun?" Nehir eline telefonu aldı ve bişeyler aratmaya başladı. O sırada ise Işıl tekrardan sordu,

 

"Hadi kızım be, söyle. Senin Ayaz'a gönlün var mı?!" Nehir elini telefonda tutmuş bize bakıyordu. Tam o sırada Asya bağırdı,

 

"Vardır vardır! Ayaz'da benim gönlüm vardır!" Asya'nın cümlesi ile Nehir şarkıya bastı ve şarkı çalmaya başladı. Nehir, hepimizi ayağa kaldırıyor ve dans ediyordu,

 

"Hayde hayde kalkın!"

 

Ve şarkı çalmaya başladı,

 

"Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Oynamanin geldi vakti saati

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Hepimizin nesesi kina gecesi

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Oynamanin geldi vakti saati

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Hepimizin nesesi kina gecesi

Kaynanasi altinini hazirlar

Gelinin avcuna koyar

Aglamasin gelin gözyasini silin

Bu gecenin ecesi o

Sarki türkü fasilin geldi zamani

Calsin dursun haydi oyun havasi

Elbisesi sirmali pecesi yarim

Dünyalarin güzeli gül gelin hanim

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Oynamanin geldi vakti saati

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Hepimizin nesesi kina gecesi

Mumlarini dizelim sinemis hazir

Kinasini yakalim gelinimizin

Haydi kizlar kalkin göbek atmaya

Nesemize binbir nese katmaya

Kaynanasi altinini hazirlar

Gelinin avcuna koyar

Aglamasin gelin gözyasini silin

Bu gecenin ecesi o

Sarki türkü fasilin geldi zamani

Calsin dursun haydi oyun havasi

Elbisesi sirmali pecesi yarim

Dünyalarin güzeli gül gelin hanim

Sarki türkü fasilin geldi zamani

Calsin dursun haydi oyun havasi

Elbisesi sirmali pecesi yarim

Dünyalarin güzeli gül gelin hanim"

 

Şarkı bittiğinde hepimiz dans etmeyi bıraktık ve yerimize geri oturup dedikodumuza ve çöpçatanlığa devam ettik.

 

&

 

Üç saat sonra dedikodumuz bitmişti. Kızlar havadan sudan konuşurken mesaj kısmına girdim ve Demir'in yazdığını gördüm.

 

 

 

Karademir

 

 

 

Karademir: yavrum nasılsın?

 

Siz: iyiyim ,sen?

 

 

 

Karademir: gece ne güzel 'aşkım' diyordun. Noldu ona?

 

Siz: bir anlıktı o.

 

 

 

Karademir: her anlık olsa?

 

 

Hem yavrum, ben senin asker

 

 

Arkadaşın değilim.

 

 

Canım de,bitanem de...

 

Siz: olur aşkmakarnam.

Ya da bu olmadı gibi...

Aşkilittom? Aşktarhanam?

 

 

 

Karademir: yok Durucum, biz asker arkadaşından devam edelim.

 

Siz: tamam aşkbahçem sen ne dersen o.

 

 

 

Karademir: Yavrum... Sen odun kalabilirisin. Ben ikimizin de aşk ve iltifat kotasını dolduruyorum zaten.

 

Siz: neden öyle dedinki kocalittom? Ben gayet aşk dolu bir kadınım. Ve cilveliyimdir de...

 

 

 

Karademir: ona şüphem yok güzelim... Neyse arkadaşların gidince haber ver .

 

Siz: tamam görüşürüz aşktarhanam.

 

 

 

Karademir: görüşürüz yavrum...

 

Demir ile mesajlaşmam bitince telefonu kapattım ve kenara koydum. Kızlar hâlâ konuşmaya devam ediyorlardı. Bende aralarına gittim ve sohbete girdim. Fakat bana söylenen ilk şey,

 

"Kız, kocan mı yazdı?" Nehir bana sorarcasına bakıyordu,

 

"Aynen ya kocam yazdı." Ardından Nehir yerinde tepinir gibi konuşmaya başladı,

 

"Ya bak enişteme seni ne kadar önemsiyor, İnşallah benimde karşıma zengin ve yakışıklı bir İstanbul befendisi çıkar." Ellerini açmış ve dua eder gibi konuşmuştu.

 

"Amin hayatım amin..." Benim sözüm ile Işıl bana döndü,

 

"Kız senin var zaten. Nehir ve Asya'nın da var. Aranızda tek bekar benim... Neyse bekarlık sultanlıktır." Nehir bize döndü ve anlamamış gözlerle baktı,

 

"Kimmiş ayol benim kocam? Ay yoksa mafya zengin bir erko beni bir yerde gördü de sonra beni beğendi ve imzamı bulup benle evlendi ama benim haberim yok ve beni kaçıracak sonra bana aşık olduğunu söyleyecek, ee tabii bende ona aşık olacağım ve futbol takımı kuracağız!" Nehir tek nefeste söylemişti. Herkes Nehir'e garip garip bakarken sessizliği Işıl bozdu,

 

"Nehir, böyle giderse ilk işim seni bir psikoloğa götürmek ,ikinci işim ise kitaplığı hayır kurumuna vermek olacak canım." Nehir, Işıla ters ters baktı ve Asya'yı dinledi,

 

"Nehircim seni bir mafya kaçırmayacak ya da sen ona aşık olup futbol takımı kurmayacaksın. Fakat seninde bir eş adayın var yani." Nehir bu sefer Asya'ya döndü ve hızla konuştu,

 

"Oha! Kimmiş benim gelecekteki kocam?" Ardından ben konuştum,

 

"Kim olacak, tabii ki de Ozan!" Nehir, aydınlanmış gibi baktı ve ayağa kalkıp önümüze geçti. Ardından konuşmaya başladı,

 

"Kızlar bakın şimdi, Ozan hem zengin,hem mafya,hem de beyefendi... Aslında beyefendi değil ama olsun. Onu da yaparız. Oha kızlar kocamı bulduk!" Işıl garipser gibi baktı ve konuştu,

 

"Bu kadar çabuk alışacağını tahmin etmemiştim..." Bu sefer Asya öne atıldı,

 

"Nehir bak şimdi, her ne kadar ilişki hakkında tecrübem olmasa da çocuğa bir anda yanaşma. Biraz alttan al." Nehir elinde oje varmış gibi yaptı ve tırnaklarını üfleyip bize döndü,

 

"Kızlar o iş bende... Burda 24 yıllık cilve sektörü duruyor hallederiz." Ardından Işıl cevap verdi,

 

"Boku yedik." Bende Işıla cevap verdim,

 

"Çok büyük yedik hem de..."

 

&

 

Birkaç saatin sonunda kızlar gitmişti. Bende odamı düzenliyordum. Demir her ne kadar 'Bırak güzelim zaten hizmetli var' dese de odama başkalarının girmesini sevmiyordum. Zaten en fazla iki saatlik işti.

 

Odaya geçtim ve kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Odayı temizlerken şarkı dinlemeyi, daha doğrusu bir iş yaparken şarkı dinlemeyi seviyordum. Zaman daha çabuk geçiyor ve sıkılmıyordum.

 

Giyinme odası ve yatak odamız birleşik olduğu için ilk giyinme odamızı düzenledim, ardından odamıza geçtim. Odaya geçtiğimde komodinin üstünü sildim ve içindekileri boşaltıp silip öyle geri koydum. Demir'in tarafına geçtiğimde tekrardan sildim ve çekmeceyi açtım. Çekmeceyi açtığımda bir anahtar vardı. Evdeki kapıların anahtarı ile aynıydı.

 

'Son bir oda kalmıştı. Odanın kapısını açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu anladım. Bu odada birşeyler döndüğü kesindi.'

 

Anahtarı elime aldım ve odadan çıktım. Kilitli odanın önüne geldiğimde anahtarı kişide soktum ve döndürdüm. Kapı açıldığında simsiyah bir perde karşılamıştı beni.

 

Perdeyi kenara çektiğimde, fotoğraflarla kaplı duvar, eski sayılabilecek giysi dolabı ve yatak vardı. Ve makyaj masası. Biraz daha yaklaştığımda fotoğraflarda Demir ve bir kızın olduğunu gördüm. Kızıl saçlı bir kadındı. Bütün fotoğraflar kadına aitti. Dolaba ilerlediğimde içinde kadın kıyafetleri olduğunu gördüm. Fotoğraflardaki kıyafetlerin bazılarının aynısıydı. Makyaj masasına geçtiğimde bir sürü kadın parfümü ve makyaj malzemesi vardı. Yatakta ise birkaç peluş oyuncak vardı.

Kapıya doğru geri ilerlediğimde istemsizce gözlerim dolmuştu.

 

Gerçekten eski sevgilisinin her şeyini saklıyor muydu? Parfümüne kadar saklanmıştı. Belli ki unutamamış, unutmak da istememiş... Beni de o kızı unutmak için mi kullanıyordu? Hediyeler, sürprizler,sevgi sözcükleri,öpüşler... Hepsi yalan mıydı?

 

Peki ne gerçekti bu hikayede? Ben size söyleyeyim, benim aşkım gerçekti. Benim sözlerim,öpüşlerim hepsi son zerresine kadar gerçekti. Demir ise yalanlarını, gerçekleri kapatmak için kullanıyordu. Fakat benim gerçeklerim onun yalanlarını tek tek açacaktı. Ben gurursuz bir kadın değildim, aşkım için kendimi feda edemezdim. Ederdim, ama yalanlar için kendimi feda edemezdim. Bu kadar gerçek varken yalanlara feda edemezdim kendimi.

 

Odadan çıktığımda göz yaşlarımı durduramazken Işılı aradım. Işılın da açması ile,

 

 

I-Alo Duru?

 

D-Işıl al beni, Demir'in evinden al beni... Lütfen!

 

 

 

I- Bitanem, sen ağlıyor musun? Bir dakika yola çıkıyorum.

 

Hıçkırıklarım durmazken konuşmaya başladım,

 

D- Gel anlatacağım sana, sizin ev boş değil mi?

 

 

 

I- Nehir var sadece. Bak çıktım yola geliyorum.

 

D-Tamam bende hazırlanacağım. Görüşürüz.

 

 

 

I- görüşürüz bitanem.

 

Telefonu kapattım ve odaya gidip dün Asya'nın verdiği peluşu ve günlüğümü alıp kapıya doğru ilerledim.

 

Kapıyı açtım ve dışarıya geçtim. Dışarıya çıkmam ile bütün korumalar etrafımı sardı,

 

"Çekilsenize be!" Korumalardan birisi önüme geldi ve konuşmaya başladı,

 

"Malesef Duru hanım, çıkmanıza izin yok."

 

"İzin mi istedim ben?"

 

"Demir bey emretti , Duru hanım."

 

"Şimdi de Duru hanımınız emrediyor, çabuk karşımdan siktir olup gidin!" Korumalar gram haraket etmemişti.

 

Fakat Işılın arabasını görmüştüm. Işıl ise beni bırakmadıklarını anlamıştı.Işıl gaza yüklendi ve korumaların üstüne sürmeye başladı.

 

Korumalara bağırdım,

 

"Çekilsenize araba geliyor!" Hepsi sözüm ile kenara çekilmişti . Işıl ile önüme gelene kadar durmamıştı. Işıl durduğunda arabaya bindim. Ardından Işıl konuştu,

 

"Hoşgeldin bitanem... Dur şunları halledeyim."

 

"Hoşbuldum..." Işıl son hızla Demir'in bahçesinden çıkmıştı.

 

Işıl ise konuşmaya başladı,

 

"Şimdi söyle bakalım benim güzelim neden ağladı?"

 

"Demir beni kullandı ışıl... Hemde en son zerreme kadar kullandı. Başka bir kadını unutmak için kullandı beni!" Işıl direksiyonu kavradı ve elini vurdu,

 

"Nasıl kullandı?! Seni aldattı mı?"

 

"Bir nevi... " Işıl boynunu kütletti ve devam etti,

 

"Şimdi eve gidiyoruz, sen bana olayı anlatıyorsun ve o adamın amına koyuyoruz. Demir'in ağzına edeceğim Duru, sana sözüm olsun. Senin bu gözyaşlarını akıtan adamı bitireceğim." Şimdi anlıyorsunuzdur Işıla neden bu kadar çok güzvendiğimizi anlamışsınızdır. Işıl ne olursa olsun annemiz gibi bizi korur kollardı.

 

"Işıl bir daha o adamın evine girmeyeceğim. "

 

"Tabiki de gitmeyeceksin, öldüreceğim onu!" Işıl yol boyunca Demir'e söverken biz ışılın evine gelmiştik.

 

Işılın evine girdiğimizde bizi kapıda Nehir karşıladı.

 

"Kuzum iyi misin?" Nehir bana sıkı sıkı sarılıyor ve sırtımı ovalıyordu.

 

"İyiyim... Bir Duru Saraca kolay yıkılmaz." Nehir acı bir şekilde gülerken bizi içeriye davet etti,

 

"Bir Duru Saraca kolay yıkılmaz, yıkar canım. Hadi geçin içeriye." İçeriye geçtiğimizde herkes oturdu ve herşeyi baştan sona anlatmaya başladım.

 

&

 

Yarım saatin sonunda her şeyi anlatmıştım. Işıl sinirden küplere binmişti. Nehir ise benimle birlikte ağlamıştı.

 

Işıl bir anda ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi,

 

"Ulan sikeceğim ebesini!" Işılın ilk defa bu kadar küfür ettiğini duymuştum. Böyle konularda hanımefendiliğini kenara koyuyordu.

 

"Işıl sakin ol. Şimdi gitme." Işıl durdu ve telefonunu eline aldı ve yerine oturdu,

 

"Kendi kendine bizim ayağımıza gelecek o puşt bekleyin kızlarım." Işıl alayla gülümserken biz ona anlamamış bakışlar atıyorduk. Işıl konuşmaya devam etti,

 

"Neyse gelin yemek yapalım." Işıl bir anda mutfağa girdi ve yemek yapmak için malzemeleri çıkarmaya başladı.

 

Neredeyse bir saatin sonunda yemek hazırdı. Köfte ve soslu makarna yapmıştık. Yemeklerimizi yedikten sonra ise salona geçmiştik.

 

"Kızlar şimdi bu erkoları siktir edin tamam mı? " Nehir'e döndüm ve konuştum,

 

"Nasıl edelim Nehir? Baksana halime..."

 

"Kızım hep böyle dram olmaz ki... Tabi üzüleceksin fakat biz kolay kolay yıkılmayız. Hem Işıl halledecekmiş..."

 

"Ya Nehir , gerçekten hiç enerjim yok."

 

"Ayol öyle desene getiririm ben sana enerji." Yandan telefonunu aldı ve şarkı açtı. Bilin bakalım ne açtı? Karabiberim.

 

Nehir telefonu son sese almış hıplayıp,zıplıyordu. Bense dayanamadım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım.

 

Nehir aniden şarkıyı durdurdu ne konuştu,

 

"Duru... Neden ağlıyorsun?" Bin yıl düşünsem şu şarkıya ağlayacağım aklıma gelmezdi açıkçası.

 

"Ya..." Konuşamadım ve ağlamaya devam ettim. Nehir ve ışıl yaklaşıp sarıldılar.

 

Işıl konuşmaya başladı,

 

"Bak Duru, ağlamanı istemiyorum ama sakinleşmeyeceksin biliyorum. O yüzden şimdi sana bizim aşk hikayelerimizi anlatacağız. Benim pek bir şeyim yok ama Nehir'in hayatı seni neşelendirir." Ne zaman ağlasam Nehir kendi aşk meşk olaylarını anlatırdı.

 

"Anlatın hadi." Demem ile Nehir önüme geçti ve konuşmaya başladı,

 

"Bundan neredeyse on yıl önce benim çok sevdiğim bir çocuk vardı. Ama öyle böyle seviyorum, çocuk bana mal muamelesi yapsın ben 'he' diyim yani öyle. Neyse biz bir gün toplandık. Ben, kuzenim Mete ve o çocuk var. Doğruluk - cesaret oynuyoruz işte sonra ben çocuğa soruyorum çocuk dedi doğruluk. Dedim ki çocuğa ' sevdiğin birisi var mı aramızda' dedim çocuk dedi evet. Dedim aha bana aşık. Sonra ben salak gibi gittim çocuğa sarıldım dedim bende sana aşığım falan... Çocuk gaymiş... Ve kuzenime aşıkmış!" Ben gülmeye başlayınca Nehir hemen yanıma geldi ve sarıldı,

 

"Oyyy kuzum hep böyle gül. Neyse ben bir tane daha anlatayım."Nehir eski yerine dönmüş ve anlatmaya başlamıştı fakat Nehir daha cümleye girmeden kapı yumruklanmaya başladı.

 

Korku dolu gözlerle ışıla baktım,

 

"Işıl... Geldi galiba." Işıl yanda duran beyzbol sopasını aldı ve elinde döndürdü. Ardından kapıya doğru ilerledi,

 

"Kurban Bayramı'nda et kesememiştik..." Ardından kahkaha atmaya başladı. Nehir de gülerken ben ikisine bakıyordum.

 

"Kız üzülme yemeyiz. Yamyam değilim şükür." Nehir alayla güldü ve kapıyı açtı.

 

Demir gelmişti.

 

Kapının açılması ile Demir adımlarını içeriye doğru sürükledi ve yanıma gelip kolumu tuttu. Işıl bunu görünce elindeki beyzbol sopasını kavradı ve Demir'in sırtına vurdu.

 

Demir kenara doğru sendelerken ışıl beni arkasına aldı,

 

"Benim arkadaşıma dokunursan seni öldürürüm Karahan!"

 

"Senin arkadaşın,benim sevgilim!" Gözyaşlarımı sildim ve konuştum,

 

"Hangi sevgilin Demir? Diğer kızı unutmak için kullandığın mı?" Demir gözlerini bana çevirdi ve anlamamış bakışlar attı,

 

"Sen..."

 

"Evet ben. Biliyorum, her şeyi."

 

"Onlar düşündüğün gibi değil."

 

"Nasılmış Demir?"

 

"Bak güzeli-" sözünü kestim ve bağırdım,

 

"Ne güzelim ulan! O kıza da aynısını diyordun dimi. O kıza da aynı şeyleri söylüyordun..."

 

"Hayır Duru bak... o çok ayrı birşey."

 

"O zaman geçmişine değil geleceğine bak Demir! Bütün oda o kızın eşyaları ile dolu!"

 

"Duru o evi ben çok eskiden kullanıyordum. O oda da aynı şekilde."

 

"Bak bende inandım şuan! İstesen herşeyi yaparsın Demir. İstesen o odayı bırak evi baştan yaratırsın ama... Olmuyor yapamıyorsun. Daha doğrusu yapmıyorsun."

 

"Duru isteğin o odayı mahvetmekse bunu yapamam ama bana açıklamam için şans ver."

 

"Hayır Demir. Benim tek bir isteğim vardı. Bana yalan söylememen,açık olmandı."

 

"Duru... Ben sana yalan söylemedim."

 

"Şimdi bile yalan söylüyorsun... Git! Lütfen git!" Ben bağırırken Demir kalktı ve elimi tutmaya çalıştı,

 

"Duru lütfen..."elimi,ellerinden kurtardım ve bağırdım,

 

"Git! Bırak beni git buradan!" Işıl beni yana çekti ve elindeki sopayı sallayarak konuştu,

 

"Bak Karahan! Ben acımam, elimdeki sopayı münasip yerlerde görmek istemiyorsan siktir olup git!"

 

"Her şeyi kanıtlayacağım Duru... Zaman ver bana."

 

"Siktir git Demir." Demir'i ilk defa bu kadar çaresiz görmüştüm. Demir ayağa kalktı ve bana uzun uzun baktıktan sonra evden çıktı.

 

Gerçekten gitmişti. Ama bu geri dönüşüm bekle gidişiydi.

 

Demir gittiğinde, ışıl sopayı kenara fırlattı ve güldü,

 

"Aha kurban kaçtı! İnşallah bizde show habere çıkarız. Boşuna mı aldık bu öküzü?" Nehir de güldü ve yanıma geldi,

 

"Bak şimdi bebeğim, biz bu Demir'i unutuyoruz hayatımızdan çıkarıyoruz. Okay?" İkisi de beni neşelendirmeye, Demir'i kafama takmam için şeyler söylüyordu. Belki de haklılardı. Gerçekten Demir'i bir süreliğine sikime takmamam gerekiyordu.

 

"Okay bebişim. Ee o zaman eski Duru Saraca geri dönüyor?" Kızlar bir 'oooo' çekti ve konuşmaya başladılar,

 

"Eee o zaman bir kız gecesini hakettik ha?"

 

"Tabiki de hakettik!" Nehiri'n odasına çıktık ve bana gecelik verdi. Hepimiz geceliklerimizi giydiğimizde aşağıya indik ve salonu hazırladık.

 

Saat zaten geç olduğu için hava kararmıştı. Perdeyi çektik ve koltukları birleştirip yastıklar koyduk. Arkadaki LED ışıkları da açtığımız da çok güzel bir ortam elde etmiştik. Mutfağa girdik ve yazın vazgeçilmezi olan soğuk kahvemizi yapıp salona geri döndük.

 

Hepimiz oturduğumuzda Nehir kumandayı aldı ve film seçmeye başladı,

 

"Kızlar acaba ne izlesek?" Nehir'e cevap verdim,

 

"Aksiyon,gerilim?" Işıl sessizce konuştu,

 

"Hayatımızda hiç yokmuş gibi..." Işıkla baktım ve geri Nehir'e döndüm. Bu sefer de Nehir konuştu,

 

"Kızlar bence komedi izleyelim, neşemiz yerine gelsin!" Ardından ışıl konuştu,

 

"Bence Winx falan da izleyebiliriz... Size saçma gelebilir ama ben seviyorum."

 

"Yok kız ne saçması? Açarız hemen." Nehir televizyondan Winx açtı ve kumandayı kenara koydu.

 

"İyi seyirler bebişler..."

 

"Sizedee"

 

&

 

1. Sezon bittiğinde televizyonu kapatmıştık. Sohbet ediyorduk. Ben konuşmaya başladım,

 

"Düşünüyorum da acaba Demir'e fazla mı tepki verdim?" Işıl konuştu,

 

"Hayır, sen en doğrusunu yaptın. Başka bir kızın fotoğraflarını saklıyor sen iyi misin Duru? Fotoğraflarda kadın falan var diyorsun! Hayır sen en doğrusunu yaptın. Fazla tepki vermedin." Ardından Nehir konuştu,

 

"Bence en iyi tepkiyi verdin, hem bak beraberiz ne güzel girl night yaptık ayol." Güldüm ve devam ettim,

 

"Biliyor musunuz daha sabahında çok mıçmıçtık. Şimdi... Aman neyse boşverin o dangalağı!" Nehir bana döndü,

 

"Mıçmıç derken? Ooo teyze olurum ben iki aya." Işıl kolumu dürttü,

 

"Kız! Yapmadınız demi? Bak Duru vallahi seni gömerim!" Gözlerimi kocaman açtım ve konuştum,

 

"Ay... Yok be yapmadık bişey. Tövbe imanlı bir kızım ben." Nehir devam etti,

 

"Sen öyle diyorsan öyle olsun bebeğim. Neyse benim telefonum nerde ayol? Hem benim kargom hâlâ gelmedi mi?" Ardından ışıl arkadan kargoyu uzattı,

 

"Bu mu bitanem? Dün sabah geldi bu." Nehir eline aldı ve bakıp kenara koydu ,

 

"Yok be diğer kargom." Ardından Nehir'e döndüm,

 

"Ne kargosu ki?"

 

"Kitap tabiki." Işıl alnını ovdu ve devam etti,

 

"Bütün maaşı yatırıyor kitaplara sonra, 'ışıl bana at beş bin ben sana ödicem.' vallahi bıktım." Ardından Nehir çekinerek sordu,

 

"Işıl iki bin?" Işıl yandan yastığı aldı ve fırlattı,

 

"Işıl kadar başına taş düşsün amına koyayım! Yeter. Neyse atarım." Işıl telefonu eline aldı ve bir şeyler yapıp Nehir'e seslendi,

 

"Para attım ama onu da kitaba yatırırsan bir ay aç gezersin Nehir bilesin."

 

"Off tamam zaten istediğim allık vardı."

 

"Nehir!" Nehir ellerini yukarı kaldırdı ve konuştu ,

 

"Tamam tamam bişey yapmayacağım." Ben gülerken Nehir bana döndü,

 

"Kız sende yoksulluk görmedin gülüyorsun... Allah Allah." Eline telefonunu aldı ve magazin haberlerine girdi.

 

"Bak şimdi magazine girdim kesin kara para aklama olayları olacak." Nehir ekranı kaydırdı ve gördüğü videoya girdi ve sonrasında bize döndü,

 

"Kızlar bi gelsenize... Bu videoki Demir değil mi?" Baktığımda gerçekten de o idi.

 

"Ta kendisi."

 

Nehir videoyu açtığında Demir'i gördüm. Bir mekanın önünde gelen sorulara cevap veriyordu.

 

Bir kadın mikrofonu uzattı ve sordu,

 

"Demir bey, Duru Saraca ile ilişkinizin sonlandığı haberi doğru mudur?"

 

 

Demir kameraya baktı ve konuştu,

 

 

"Duru hanım ile ilişkimiz başlamamak üzere bitti arkadaşlar."

 

 

Kadın tekrardan mikarafonu uzattı,

 

 

"Demir bey, Duru hanım ile neden ayrıldınız?"

 

"Duru hanım sandığım kadar ilişki insanı değilmiş, kendisi daha geniş bir insanmış onu fark ettim. Neyse arkadaşlar diğer sorularınızı yanıtlamayacağım

 

Demir kameradan ayrıldığında magazinci adam öne geldi ve konuştu,

Son zamanlarda gündemden düşmeyen Karahan ve Saraca ikilisinin başlamamak üzere bittiği ve Duru Saraca'nın aldattığı iddiaları her yeri sarıyor. Demir Karahan'ın da yaptığı açıklama ile kesinleşen olaylar herşeyi açığa vuruyor sayın izleyiciler. Bir sonraki haberimizde görüşmek üzere. Beklemede kalın.

 

Demir Karahan bitmişti. Ne gözümde bir değeri kalmış, ne de şu yüreğimde bir hatrı kalmış... Onun da dediği gibi her şey başlamamak üzere bitmişti.

Bölüm : 14.12.2024 21:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...