
Yeni bölüme hoşgeldinizzz
iyi okumalar diler ve yorumlarınızı beklerim bebeklerim
ˆ
Saçlarımda dolaşan eli duraksadı ve ellerini saçlarımda son kez dolaştırarak,çekti. Gözlerim kapalı olduğu için, kim olduğunu ya da neden beni kaçırdığını bilmiyordum.
Nefes nefese kalmıştım,ne yapacağımı bilmiyordum. Ellerim ve bacaklarım bağlı bir halde,etkisizdim. Deliler gibi çarpan,resmen yerinden çıkacak kalbim de buna bir işaretti. Stresten ağlıyor ve titriyordum.
''Hadi ama Duru,nesin sen? Gerçekten benim kızım mısın? Cesaretsiz,aciz,özgüvensiz...''
Annemin sözleri beynimin köşelerinde yankılanıyordu. Korkuyordum,ağlıyordum,titriyordum.
Ben kendi içimde savaşlar verirken,adam boğazını temizledi. Ardından beni bağladıkları yere doğru gelen adım seslerini duydum. Adam, saçlarımı bir omzumda topladı ve ilk kez konuştu,
''Nasılsın Duru?'' alaycı ve sinirli bir ses. Özlem duyduğum,aynı zamanda pişmanlıklar boğulduğum o ses...
Demir'in sesi.
Sözlerinin ardından, göz yaşlarım yüzünden ıslanmış göz bandını çözdü ve önüme doğru geçti. Üstünden eksik olmayan siyah gömleği ve kot pantolonu. Gömleğinin ilk düğmeleri açıkta kalmış,kolları dirseklerine kadar katlanmış, aynı zamanda da buruşuktu Saçları dağınık,göz altları yorgunluktan şişmişti.
En sonunda kısılan sesim ile konuştum,
''Demir,ben...'' Demir aniden bağırdı,
''Sen ne Duru? '' İsmimi garip bir şekilde söylemişti,ya da bana öyle geliyordu. Hemen ardından,konuşmama müsaade vermeden bağırdı,''İşine gelince 'Demir sizi siker,Demir sizi döver.' Oysa ne kadar kolaymış seni elde etmek!Ne planlıyordun Duru? Beni içeri tıktırıp yeni bir hayat kurmayı falan mı bekliyordun?" Demir durduğunda yanağımdan bir yaş süzüldü, bu Demir'in hiç umrunda olmamıştı bana yaklaştı ve devam etti,
"Bir hiçsin Duru! Ne ailen var ne arkadaşın! Sadece ben varım Duru! Ve şimdi ağlamayı kes, beni dinle!" Neden ağladığımı bilmiyordum, aniden Demir'in sözünü böldüm ve hıçkırıklarımın arasında konuştum,
"Demir lütfen..." Bu sefer daha çok bağırdı,
"Ne lütfen! Ulan biliyordun, anneme olan düşkünlüğümü biliyordun! Ve bilerek yaptın! O şirket annemden bana kalan tek şeydi Duru, ordaki paralar, altınlar hiç birisi sikimde değil. O annemden kalan tek şeydi! Ve sen benim annemi tekrardan öldürdün Duru, ama bu karşılıksız olmayacak..." Demir anlatırken konuştum,
"Eğer... Annemi öldürmek istiyorsan... Git Demir, git ve öldür onu." Ben ne söylediğimi bilmezken,Demir alayla güldü ve yanıma geldi,
"Hayır Duru, yanılıyorsun... Senin ailenle bir derdim yok." En sonunda dayanamadım ve bağırdım,
"Ne o zaman derdin?!" Demir cebinden bir sigara çıkardı ve yaktı.
"Sensin, Duru!Seni böylesine severken,bir anda çıkıp gitmen!Ne bir haber veriyorsun, ne de gideceğine dair bir şüphe. Ulan...Bana yaptıklarına rağmen senden vazgeçemiyorum.Şu kalbim sadece senin için atıyor.'' Duraksadı ve ellerini saçına geçirip konuştu, '' Seni seviyorum,anlamıyor musun? Neden böyle yapıyorsun?'' Az önce sinirden alev atan bakışları şuan yalvarırcasına bakıyordu. O da yorgundu görüyordum, ama o görüyor muydu?
Gözlerimi ovaladım ve boğazımı temizleyip konuştum,
''Tabii,kameralar karşısında racon kesmek kolay!Duru Saraca terk edildi şok haber!Peki sen anlıyor musun Demir? Düşün! Sevgilinin kameralar karşısında seni terk ettiğini düşün! Peki sen neden böyle yapıyorsun bana?'' Demir hızla yanıma geldi ve telefonunu çıkartıp bir video açtı. Ardından önüme koydu telefonu,
x: Demir bey, Duru Saraca ile olan ilişkiniz hakkında bir yorum yapacak mısınız?
Bu önemli davette göremedik kendisini
Demir, soru soranlara ve kameraya çekenlere kapatmalarını söylemiş fakat kimse onu dinlememişti. Ardından Demir konuştu,
''İlişkimin, magazin programlarını ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Bir açıklama yapacak olursam,duyarsınız zaten.''
Demir, insanların arasından geçiyor önünde ise Bora vardı. Demire yol açıyor, kameraları önlüyordu. Demir arabaya binmeden önce konuştu,
''Duru Saraca ile olan ilişkimiz başladı ve bitmeyecek. Saçma sapan düşüncelerini,senaryolarınızı kendinize saklayın.''
Sözü bittikten sonra önüne döndü ve araba hızla göz önünden kayboldu.
Video bittikten sonra Demir telefonu kapattı ve bana döndü,
''Montaj yapmışlar,magazinde baktı etkileşim alamıyor böyle çözüm bulmuşlar. Neyse ki her yerden sildirdik.'' Demir'e baktım ve devam ettim,
''Sırf etkileşim için?'' Bana döndü ve cevap verdi,
''Aynen öyle.'' Benden başka bir cevap alamayınca Demir devam etti,
''Duru neden bir anda çıkıp gidiyorsun anlamıyorum! Diyorum ki bu kız cidden beni seviyor,değer veriyor. Sabahında evde bulamıyorum. Birde ne göreyim! Gelip bana sormak yerine... Enver ve Berkay ile işbirliği yapıyor!'' Derin bir nefes aldı ve devam etti,''Benden sinirini çıkartmak için sahip olduğum en değerli şeyleri yıkmaya çalışabilirsin Duru. Her şeyi yap.Kır,dök,söv,döv... Ama en değerlimi benden alma!Beni senden ayırma.'' Demir'in sesi bulunduğumuz yerde yankılanırken bunlar Demir'in umurunda bile değildi.Demir elimi tuttu ve sol göğsünün -kalbinin- üstüne koydu. ardından devam etti,
''Beni kul köpek mi etmek istiyorsun?Aşkından ölmemi mi istiyorsun? Sadece bak bana. Bana öylece bakman yetiyor...Gözlerinde kayboluyorum,aşkından kendimi o toprağa bile isteye gömüyorum. Ama gitme! Beni sensizlik ile sınama,bana bunu yapma! İllaki öldürmek istiyorsan. Al silahımı, en başında yaptığın gibi yap. Tam kalbimden vur beni.'' Demir'in sözleri bittiğinde elimi çektim ve konuştum,
''Bana olan aşkın bu mu? Yoksa kızıl saçlı kadına söyleyemediklerini içinde kalmasın diye mi söylüyorsun?'' Demir bana anlamamış gözlerle bakarken olduğum yerden -yetişebildiğim kadar- göğsüne defalarca vurarak bağırdım,
''Bana olan aşkını sikeyim Karahan! Bana bunları yaşattığın gü-''Demir bir eli ile çenemi kavradı ve kendisine çekti. Dudaklarımda hissettiğim ağırlık ile gözlerimi yumdum ve Demir'e karşılık verdim.
Demir gittikçe şiddetini arttırıyordu, çenemdeki elini boğazıma indirmişti. Boğazımı sıkmıyordu,parmakları dolaşıyordu tenimde.yavaşça alt dudağımı ısırdığında kısık bir inleme çıktı dudaklarımdan. Demirin yüzünde oluşan gülümseme gözümden kaçmamıştı fakat Demir devam ediyordu.
Elleri vücudumda dolanıyordu bir anda durup geri çekildi gitmesinin üzerimde bıraktığı boşlukla tam konuşmaya başlıyacakken Demiri'n beni çözdüğünü farkettim, beni tek hamleyle kucağına aldıktan sonra vahşice öpmeye devam etti dudakları boynuma geldiğinde başımı geriye attım. Demir belimdeki elini sıkılaştırdı ve beni kendisine bastırdı.
Altımdaki sertliği hissediyordum. Ellerime boynuna doladım ve anlık gelen bir özgüven ile kendimi sertliğine sürttüm. Demirin ağzından erkeksi bir inleme çıkmıştı,Demir'in kucağında doğrulmaya çalışırken demir dudaklarını boynumdan ayırmadan kendine doğru çekti ve dudaklarıma yöneldi. Ellerini saçımda dolaştırıyor ve belimi okşuyordu. Elleri belimden aşağıya doğru ilerledi ve şortumda elleri durdu. Anlık duraksamasından sonra ellerini şortumdan içeriye doğru soktu.
Her ne kadar istesem de, ani bir şekilde kucağından kalktım ve üzerimi düzelterek yatağın diğer ucuna oturdum. Demir anı bir boşlukla alnını ovaladı ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı,
''Duru... Neden çekildin?'' Boğuklaşmış sesi ve arzu dolu bakışları beni ona itiyordu fakat ben hazır değildim.
Saçlarımı düzeltirken konuştum,
''Demir,burası...Burada olmaz.'' Demir olduğu yerden kalktı ve hızlıca yanıma geldi,
''Tek sorun yer olsun yavrum'' Demir yanıma gelmesi ile beni kucağına alması bir olmuştu. Dengesizlik ile kollarımı demirin boynuna doladım ve konuştum,
''Demir!Napıyorsun?İndirsene beni!'' Demir beni duymuyor gibi yapıyordu. Ona salladığım yumruklar etki etmiyor gibiydi. Demir, hızlı adımlarla yürürken önünde bulunan korumlara seslendi ve kapıyı açmalarını emretti.
Arabaya geldiğimizde,ben neyin ne olduğunu idrak edemeden Demir gaza yükleniyordu. Biz en son saç baş girecektik adam sadece girme kısmını anladı galiba...
Demir'e döndüm ve konuştum,
''Demir kafan mı güzel?''Demir bana baktı ve tekrar önüne döndü,
''Hayır...Ben sarhoş olmam. Fakat senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.'' Demir gözünü kırptı ve sürmeye devam etti.
''Demir! Sence şuan bulunduğumuz ortam ya da durum çok mu normal? Daha az önce birbirimize sövüyorduk!''
''Az önceden hatırladığım tek şey... Dudaklarının tadı, lütfen bu tadı bana unutturma.'' Gözlerim duyduğum utançlık ile büyüdü ve Demir'e bağırdım,
''Demir!Gayet ciddiyim ben! noluyor şuan bana açıklar mısın?'' Demir cevap vermedi ve sürmeye devam etti.
''Peki Karahan,bunu sen istedin!'' Ellerimi yumruk yaptım ve Demire doğru şiddetle vurup dikkatini dağıttım. Demir ise arabayı yana çekti,anı bir fren ile duraksadım ve demire bağırdım.
''Demir,cevap ver bana!'' Demir kollarını önünde birleştirdi ve konuştu,
''Ne istiyorsan sor Duru, yine de benimle geleceksin. İster kendi arzun ile ister zorla.'' Gözlerimi kıstım ve ona baktım,
''peki... Söylediğim her şeye dürüst bir şekilde cevap vereceksin. Yoksa ne zorla ne de isteyerek gelirim.''
''Tabii,sor'' Demir rahattı tabi, sorulardan haberi yoktu,
''Evdeki oda... Duvarları resimlerle kaplı olan. kızıl saçlı kadının bulunduğu fotoğraflar olan oda neden ben olduğum halde duruyor?'' Demir hızlıca cevap verdi,
''Bu yüzden mi evden bir anda gittin?'' onayladım ve devam ettim,
''Açıkla demir!'' Demir boynunu kütletti ve konuştu,
''Kızıl saçlı kadın annemdi Duru. Fotoğrafların asılı olduğu duvar... Hepsi onun gençlik fotoğrafları. Eşyalar ise kendi eşyaları. Dolaptaki kıyafetler,makyaj masasında duran parfümler... Hepsi anneme ait.'' Demir bana bunları söylerken aynı zamanda cüzdanını içinden bir fotoğraf çıkardı;Bir hastane odasında çekilmiş eski bir fotoğraftı. Kadın yorgun ama mutlu bir şekilde gülümsüyor,kucağındaki bebeği sevgi ile kavradığı buradan bile belli oluyordu. Ben bakışlarımı Demir'e çevirdiğimde fotoğrafı geri yerleştirdi ve konuştu,
''Keşke sorsaydın Duru! Karşıma geçseydin bağırsaydın çağırsaydın ama hiçbir laf etmeden böyle gitmeseydin.''
''Özür dilerim...Bir an öyle görünce mantıklı düşünemedim,üstüne üstlük magazin de coşunca akılsızca bişey yaptım.''Demir bir elini direksiyona koydu ve konuştu,
''Ve sonuç olarak...Benimle geliyorsun.''
''Demir, ben sana neler yaptım? Annenden kalan tek şirketi yok ettim,seni ortada bıraktım...Sen hala bana nasıl bu kadar aşıksın anlayamıyorum!'' Demir direksiyondaki elini elimin üzerine koydu ve konuştu,
''Beni ortada bırakmadın,şuan yanımdasın gördüğün gibi. Annemden kalan birden fazla şirket var fakat en çok iş imkanı vesaire sağlanan buydu. Sana aşığım...Yaptıklarını göremeyecek kadar aşığım.Şimdi bırak her şeyi ve benimle gel Duru.'' Dolan gözlerimi sildim ve Demir'e sarıldım. Kollarını bana sıkıca sardı ve kafasını boynuma gömdü.
Uzun bir süre böyle kaldıktan sonra Demirden ayrıldım ve kemerimi tekrardan taktım. Demir ise laf etmeden sürmeye devam etti.
Birlikte olduğumuz için mutlu,yaptıklarım için pişmandım.
Çok yorgun olduğum için göz kapaklarım istemsizce kapanıyordu. En sonunda dayanamadım ve kendimi, sadece bizim olduğumuz bir rüyaya bıraktım... Fakat bu rüya iki kişilik değildi,bizim olduğumuz bir rüyaydı sahiden.
&
Başımın etrafında birilerinin oturduğunu hissediyordum,yattığım yerde düzensiz çıkıntılar vardı. Kulağıma ise tanıdık fısıldamalar geliyordu. Evet hiç şaşırmayacaksınız, Ozan ve Ayaz.
''Ne zaman uyanır acaba? Dürtsek mi?'' Ozan'ın beni uyandırmaya ithafen yaptığı saçma açıklamalar peş peşe geliyordu. Ayaz işe ilk defa düzgün bir cevap verdi,
''Oğlum salak salak konuşma uyusun kız.''Hemen ardından hafif gülme ile söylendi;''Demir de geldiğinde sırıtıyordu... Bence bu gece evden çıkmalıyız yoksa seslerden dolayı uyuyamayacağız.'' Bir vurma sesi ardından Ozan da sesli sayılabilecek bir kahkaha attı ve konuştu ''Sadece seslerden olduğunu sanmıyorum...Eve de geç geldiler kim bilir depoda neler yaşandı?'' Aklıma gelen tatmin edici dakikalar ile belli etmemeye çalışarak yutkundum. Ayaz ise her zamanki fesatlığı ile cevap verdi ''Depo bahane fantazileri şahane!'' Ozan ise büyük bir kahkaha ile konuştu ''Allah bilir bunlar yemek yediğimiz yerlerde birbirlerini yiyorlardır-'' Evet tam bu sırada aşırı imanlı olan Ozan'ın ensesine okkalı bir tokat geçirdim. Onlar benim uyanık olmamın şokunu ve söylediklerinin duyulmasının paniğini yaşarken konuştum,
''Lan özel hayat gizliliği diye bişey var!Hani anladım bu evde gizlilik pek mümkün değil ama...'' sözlerimle Ayaz saçını düzeltti ve taviz vermeden konuştu,
''Ya yengecim onu bunu boşver de hoşgeldin!Sefalar getirdin inşallah çocuklar da getireceksin.'' Ayaz'ın sözü ile Ozan bıyıkaltı gülerken gözlerimi kıstım ve yataktan kalkarken ''Hiç hoş bulmadım açıkçası...Çocukları rüyanda Ayazcım rüyanda! Sen git Asya ile kur hayallerini! Bırak çocuğu futbol takımı kurarsınız,depoyu geçtim ev kırarsınız!'' Ozan işe gözlerini belertip konuştu ''OOOO Ayaz bey abayı yakmış hatta alev alev yanıyor! Yeğenlerim hepinizi çok seviyorum her ne kadar doğmasanızda'' Ayaz işe sırıtarak konuştu ''Çocuklarım...Bizim çocuklarımız...'' Ayaz bir yine dalmış konuşurken Ozan dürttü ''LAN bilsek isterdik kızı! Ne meraklısın evlenmeye puşt!'' Ayaz ise dilini dudaklarında dolaştırdı ve konuştu ''Evleneceğiz zaten... Benim o,tek benim.'' Bir anda ciddiyeti fark etmeyip,'' Kızı vermem ki! Boyu kadar altın,kilosu kadar gümüş,aşkın kadar pırlanta isteriz.''Dememle Ayaz ise ayağa kalktı ve bağırdı ''Feda olsun karıma!''
Demir'in hızla odaya girmesiyle Ayaz'ın yakasına yapışması bir oldu,
''Ne karısı lan! Neyi feda ediyorsun karına piç!'' Demir ve yanlış anlamak Best shipi bundan sonra.
Ayaz,Demir'in ellerini yakasından güçlükle çekti ve konuştu ''Merak etme Demir efendi, yengeme sulanacak bir şerefsiz değilim. Asya'ya olan sözlerimi duyup gelmen kalbimi kırdı açıkçası...Öncesi daha güzeldi.'' Ozan ise sessizce söylendi ''Depo fantazisi... Ayrı bir seviye.'' Ozan'a hızla dönmemle ağzına hayali bir fermuar çekti ve sessizliğe büründü.
Demir,Ayaz'ın sırtına iki kere hafifçe vurdu ve ''Kusura bakma gerginim şu sıralar...Hayırlı olsun Asya falan?'' sorgularcasına konuştu. Ozan hemen olaya el attı ''bizim oğlan abayı yakmıştır'' diye hafif bir şive ile konuştu. Ayazda dudaklarını birbirine bastırdı ''Fena yakmıştır...'' Kollarımı göğüslerimde birleştirdim ve gıcık bir ses tonu ile konuştum ''Asya'ya giden bütün yollar benim kapımdan geçiyor...Hatırlatmak isterim. Yani dikkat edin, ağzımdan kaçırırım falan...'' Ayaz hızla bana döndü ve konuştu,
''Yengem...''Feryat eden bir sesle devam etti,''Canım yengem,kurbanın olayım bayramda kesin beni yengem!Ama ağzından kaçmasın be yengem!'' Ayaz'ın yere çöküp ayaklarıma kapanması ile güldüm ve tırnaklarımı inceleyerek konuştum ''Bilemem Ayazcım-'' Sözüm ise Demir ile kesildi ''Ayazcım?Elimde kalmasın Ayazcım. Canım ayazcım! Kurbanda kesmeyelim seni Ayazcım!'' Demir'in beni yanlış anlamasıyla ciddiyete büründüm ve Demir'in elini tutup odadan çıkarmaya çalışırken konuştum ''Şaka yapıyor abisi şaka!'' Demiri peşimde sürüklerken bir anda Demir durdu ve konuştu.
''Duru bak bana.'' demesiyle gözlerimi yerden, zift siyahı gözlerine çektim.''Yapma Duru.Bir daha sakın...Sakın, bilsen de bilmesen de... Gitme Duru. Bu ev sensiz çok sessiz,çok renksiz,neşesiz. Yatağımız soğuk, kıyafetlerin bile artık sen kokmuyor Duru. Şarkılar notalar ile uyuşmuyor, ışıklar bile bu karanlığı bastıramıyor. Yağmurlar eskisi gibi güzel değil,yalnızlık ve özlem dolu.'' Demir'in sözleri ile ona döndüm ve kolumu sarmış eline baktım. Demire doğru kendimi çektim ve dudaklarına küçük ama özlemle kabarmış bir öpücük bıraktım. ''Gitmem, Demir. Bilsem de bilmesem de,öğrensem de öğrenmesem de.'' Başımı yana doğru yatırdım ve konuştum;''Seni ne karanlıkla ne sessizlikte ne de yatağımızı soğukluğu ile... Hiç birşey ile yalnız bırakmayacağım. Sonuna kadar,sonsuza kadar. En güzel şarkıları da yağmurları da sana vereceğim. Yağmurlar özlem ve yalnızlık değil;her biri yeni bir başlangıç olacak.'' Demir belime yerleştirdiği elini beni kendisine çekmek için haraket ettirdiğinde kollarımı boynuna doladım ve parmak uçlarıma durarak ona özlem dolu bir sarılma bıraktım. Demir ise diğer kolunu bacaklarımdan geçirdi ve beni kucağına aldı.
''Demir!Ayy napıyorsun Demir!'' kollarımı boynuna dolarken kahkaha atıyordum. Demir ise yüzüne büyük bir gülüş yerleştirdi ve merdivenlerden inmeye başladı.
&
Saatler günleri,günler ise bir haftayı tamamlamıştı. Bu bir haftada ne mi olmuştu?Demir ve Ayaz -cım/-cim ekleri için defalarca kez birbirlerine girmeye çalışmış,Ayaz kuş uçsa Asya'ya yavşamış,Ozan işe saplığından yanmıştı.Tabiki ben ve sevgilim süslü cümlelerimizi hiçbir zaman eksik etmemiş,her yalnızlığımızdan yararlanmıştık. Sarılmalara doyamamış,dudaklarımızın tadını bir an olsun unutmamıştık. Yalnızlığın acısını çıkarıyorduk,olması gerektiği gibi. Onlarca kez birbirimize söz vermiş,hayallerimiz ve rüyalarımız anlatmalara doyamamıştık.
Demirler işe gitmişti. Evde yalnız başıma oturmuş,sıkılıyor ve biricik sevgilimi özlüyordum. Aklıma Asyaların gelmesiyle telefonumu elime aldım ve Asya'yı arayıp bize gelmesini söyledim. Tabiki Asya ile birlikte promosyon olarak Nehir ve Işıl geliyordu. Biz tamamlanmadan dedikodular da eksik kalıyordu çünkü.
Onlar gelene kadar yiyeceğimiz atıştırmalıklar Hazırlıyordum . Çayı da ocağa koydum ve bütün yiyecekleri tepsiye yerleştirdikten sonra salondaki kocaman olan sehpaya bıraktım,ardından hazır olan çayımızı demledim. Maşallah elimden de her iş geliyor,beni alan yaşadı vallahi.
Ben bunlarla uğraşırken kapı çaldı,muhtemelen kızlar gelmişti.Yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirdim ve kapıyı açtım. Fakat karşımda duran kişi Bora'dan başkası değildi. Gülümsemem sorgulayıcı bir ifadeye dönüşürken konuştum
''Bora?'' Bora da her zamanki ciddiyeti ile cevap verdi ''Yenge?''
''Bora yanlış anlama da neden geldin?'' Yok canım ne yanlış anlaması yani...
Bora boğazını temizledi ''Eee Yenge kızlar gelecekmiş duyduğuma göre?'' Bu sefer dudaklarıma gülümseme yayıldı ve kapıya doğru tutunup göz kırptım,
''Işıl da geliyor.'' Bora muhtaç bir gülümseme ile cevap verdi ''yenge yakacaksın beni,zaten içim cayır cayır.Göz teması kursak kül olacağım.'' Bora'nın dediklerine güldüm ''Hepiniz arkadaşlarıma çöktünüz zaten! Maşallah pazardan aldım bir tane eve geldim dört tane! Demirle tanışmamızın ardından kısmetiniz açıldı.'' Bora tam cevap verecekken yanında bulunan Işıl ile ağzını paşa paşa kapattı ve derin bir yutkunma gerçekleştirdi. Bu romantik anı ise canım arkadaşım Nehir bozdu ''OOOO yedin bitirdin bakışlarınla!bundan sonrası paralı,bakamazsın arkadaşıma.Koruma ayağına aşk dönüyor burada alooo'' Nehir'i susturan işe Asya olmuştu. Asya, Nehir'in ağzına bastırdı ve içeri doğru ittirdi ''Ya kusura bakma Bora,bu aralar kafası iyi değil bunun.'' Bora ise Işıla bakmaya devam ederken cevap verdi ''Sorun değil,geçin içeri hava soğuk.'' Işıl gözlerini Boradan çekti ve içeriye girdi.
Herkes içeriye girdiğinde çaylarımızı getirmiş ve bende oturmuştum.Ardından yoğun bir dedikodunun içinde buldum kendimi. Klasik kız geleneği...
Neredeyse 2 saat süren dedikodumuz ardından Demir'in beni aradığını gördüm,
ˆKarademirimm arıyor...ˆ
Ortamda yankılanan zil sesimle herkes bana bakmıştı. Asya, Demir'in aramasını görünce bana göz kırptı ''Dayanamadı tabii Demir,çok bile bekledi hadi git konuş sevgilinle.'' Asya eliyle git git işareti yaparken küçük çocuklar gibi sevindim ve telefonumu alıp açtım, aynı zamanda odadan çıkmış mutfağa doğru ilerliyordum.
Sevgilim?
Dinliyorum karademirim.
İyi misin güzelim? Bora söyledi kızlar gelmiş.
İyiyim ama geleceksen daha iyi olabilirim.
Kızlar evde olmasaydı daha iyi dakikalar yaşayabilirdik...
kovsam ayıp olur mu?
saçmalama güzelim.Neyse hazırlanın geliyoruz. Bir yere gideceğiz.
nereye gideceğiz?Ona göre hazırlanacağım.
Maalesef ki söyleyemem sevgilim ama istediğini giy,her halinle uyarsın oraya.
İnsanda merak duygusu var bilir misin karademir?
Bilirim tabii,ama aşk ağır basıyor.
Demir söylesen olmaz mı? Valla söylemem kimseye.
Güzelim söyleyemem. Lütfen ısrar etme.
tamam yaa, giyineceğim şimdi.
Tamam bizde geliyoruz. Görüşürüz sevgilim
Görüşürüz karademirim.
Konuşmamız bittiğinde kızların yanına doğru gittim ''Hadi kalkın,Demir dediki bir yere gidecekmişiz.'' Asya işe ağzına bir mandalina daha atarken konuştu''Nereye gidecekmişiz?'' portmantodan çantamı alırken ''Devlet sırrı,gittiğimizde öğreneceğiz.'' dedim. Sözlerimin hemen ardından ise dışarıdan bir çift korna sesi geldi.
''Geldiler, hadi hazırsanız çıkalım. bekletmeyelim'' hepsi beni onayladı ve evden çıktık. Ben Demir'in olduğu arabaya geçerken kızlar da boş olan arabalara geçti.
Arabaya binmemle birlikte Demir ''Güzelim...Çok güzel olmuşsun.'' dedi. Sözlerine karşılık işe gözlerine aşık aşık bakmakla yetindim. Demir ise bu halime gülümsedi ve gideceğimiz yere doğru sürdü.
neredeyse yarım saatlik bir yolculuğun ardından çok güzel bungalovlar bizi karşılamıştı. Demir arabayı kenara çekti ve arabadan çıkıp kapımı açtı inmem için,''Prensesler önden.'' elini önüme doğru uzatmıştı bense elini tuttum ve yüzüne doğru yaklaştım ''Prensim de yanımda olsun lütfen.'' Demir sırıtışını gizlemedim ve arkamdan kapıyı kapattı ''Hay hay efendim,emrinize amadeyim.'' Yanımda bulunan Demir'in yanağına uzun bir öpücük bıraktım ve onu takip etmeye devam ettim.
bungalovlardan birisine girdiğimizde Demir şömineyi yakmıştı,diğerleri de evlere yerlerşiyordu.Buraya gelmemizi neden bizden saklamışlar anlamış değildim.
''Demir,bizden devlet sırrı gibi sakladığınız yer burası mıydı yani?'' Demir buzdolabına yemekleri yerleştirirken ''Beğenmedin mi güzelim?'' dedi.
''Hayır burası çok güzel ama... Neden bizden sakladınız onu anlayamıyorum.'' Anında cevap verdi ''aslında bir sebebi yok ama burda özel ve güzel şeyler olacak...O yüzden.'' Arsızca sırıttım ve Demir'e cilveli bir şekilde soru yünelttim ''Özel ve güzel...Peki bu şeyler biz baş başayken mi olacak?'' Demir hızla bakışlarını bana yönetti ''Duru?'' ellerimi öne doğru uzattım ''Buyrun,benim?'' Yutkundu ve başını ovalayıp ''Güzelim,bilerek mi yapıyorsun?'' demesiyle gözlerimi kıstım ve yanına doğru ilerledim.
Yanına geldiğimde ellerimi boynuna doladım,tırnaklarımı ensesine sürterken,''Ne yapıyormuşum?'' dedim. Demir ellerini belime doladı ve gözlerimdeki bakışlarını dudaklarıma indirdi.Aramızda süren kısa sessizlik tutkulu bir öpüşle sonlandı.
Demir, belime doladığı ellerini sıkılaştırdı ve dudaklarını benden ayırmadan,yanımızda bulunan tezgaha doğru ilerledi ve tek hamlede beni oturttuktan sonra öpüşlerini hız kesmeden dudaklarıma bırakmaya devam etti. Saçlarına doladığım parmaklarım ile saçlarını dağıtmaya devam ettim. Demir,dudaklarını dudaklarımdan çekti ve boynuma yöneldi. Boynumda açtığı şehvet dolu savaş gittikçe büyüyordu.
Bu güzel ve tutkulu anımız kapının çalınması ile son bulmuştu. Demir aniden boynumdan çekildi ve yere indim, hemen ardından işe kapı açıldı. Herkes içeriye teker teker geçerken Demir'e kaçamak bakışlar attım.
Ayaz içeriye geçerken bakışları boynuma takıldı ve Demir'e doğru döndü, ''Afiyet bal şeker olsun Demir efendi,bıraksak yeğenlerimizi seveceğiz herhalde 9 ay sonra.'' Demir,Ayaz'a susmasını bildiren bakışları ile beraber ''Ben şimdi seveceğim seni az kaldı Ayazcım.'' dedi. Ben ise boynumun halinin farkına varmamla lavaboya koştum.
Hassiktir!Çok büyük Hassiktir!Ten rengim değişmiş resmen! Vay anam babam be...
Yatak odasına ilerledim ve çantamda bulunan fondöten ve süngerimi aldım. Aynaya odaklanmış, bütün fondöteni boynuma bocalarken Demir'in beni izlediğini farkettim ,''Hayvan!Öküz,has kütük! Bu ne Demir?Vur dedik öldürdün sevgilim!'' Demir boynunu ovaladı ''Şaheser bunlar,anlamazsın güzelim.'' Demir'e ters bir bakış attım ''tuval miyim ben Demir?'' Demir kısa ama kalbimden vuracak bir gülüşle cevap verdi ''Estağfurullah güzelim.'' Yanımda bulunan süngeri Demir'e fırlattım ve bağırdım ''Lan öküz!Bir cilve yapalım dedik boğazımızda bıraktın...'' Demir, attığım süngeri havada yakaladı ve bana verirken ''Boğazında...Aynen. Neyse hadi hazırlan da gel içeriye.''dedi. Demir bişey hatırlamış gibi giderken başımı salladım ve işime döndüm.
Sonunda bitirmiştim. İçeriye geçtim ve sohbette katıldım. Demir'in yanına oturmuş dediklerini anlamaya çalışıyordum. Fakat dikkatimi çeken şeylerden birisi de Ayaz'ın aşık aşık Asya'ya bakmasıydı. Tabii bende bunu kaçırır mıyım?Tabiki hayır! Hemen gelecekteki eniştemi gömdüm tabii
''Ayaz!Çok bakma evladım gözün kalır.''Dememle bütün bakışlar önce bana, hemen ardından da Ayaz'a döndü. Asya utanmış,Ayaz'a kaçamak bakışlar atmıştı. Ozan işe ayağa kalktı ve bağırdı
''OOOOOOOOOOOO! Yeni ship vatana millete hayırlı olsun!'' Ayaz ise karşı çıkmamış aksine gülmüştü. Demir bana doğru eğildi ve sessizce mırıldandı ''Görüyor musun kereta nasıl mutlu!İşine geldi tabii.'' Demir'e gülmekle yetindim.
Hemen ardından ise Bora, varlığını belli etti ve Ayaz'ın yanına gidip sessizce bişeyler söyledi.Ayaz gülümsedi ve ayağa kalktıi ''Hadi gelin bahçeye çıkalım.'' Ayaz'ın bu fikri ile herkes üstüne,sıcak tutacak bişeyler aldı ve dışarıya doğru ilerledi.
Bahçeye çıkmamız ile sıra sıra dizilmiş süslemeler ve Ayaz'ın elinde duran sarı laleler dolu buketi görmemiz uzun sürmemişti. Önümüzde duran Asya ise yerine çakılmış duruyordu. Ayaz'ın da ondan farkı yoktu,heyecandan ne yapacağı belli belirsizdi. Elleri titriyordu. Evet yanlış okumadınız,koskoca Ayaz Akgün'ün sevdiği kadın karşısında elleri tir tir titriyordu.
Ayaz en sonunda boğazını temizledi ve konuşmaya başladı,
''Bir yazar olsaydım Asya. En güzel satırlarım,ilham kaynağım,aşkı öğretip öğreneceğim tek kaynak olurdun.Saçların,gülüşün,gülüşün,sesin...Her biri için milyonlarca sayfa yazardım.Her gördüğümde kaybolduğum gözlerine,ölmeden önce son kez duymak için yalvaracağım gülüşüne,bir telini bile incitmekten korktuğum saç teline...Her birine özenle yazardım. Mürekkebim yetmez,kağıdım yırtılsın dünyanın her bir köşesinde sana olan aşkımı haykırırdım.'' Derin bir nefes aldı ve devam etti ''Benim olur musun Asya?Aşkı benimle öğrenmeye,yazdığım şiirleri okumaya,senin için yazacağım şarkıları dinlemeye var mısın Asya?Ömrümüzün sonuna,sonsuza kadar.Benim olmaya var mısın?'' Asya'nın dolan gözleri zaten koca bir EVET! olsa da ağzından çıkacak tek heceyi merak ediyordu herkes. Ve Ayaz'ın ilan-ı aşkı ardından oluşan sessizlikte tek bir ses yankılandı. Asya'nın mutluluk dolu sesi,
''Evet!Her şeye,hepsine.Sonsuza kadar,ömrümün yettiği kadar evet!''Asya'nın sözleri ile ayaklarının yerden kesilmesi bir oldu,Ayaz tarafından kucaklanmış döndürülüyordu. Ve Ayaz'ın komutu ile şarkı çalmaya başladı;
''Hem gündüzüm hem gecem
Her saniyem her bir hecem
Her cevabım sensin
Hem de her bilmecem''
Şarkının çalmasıyla birlikte Ayaz, Asya'yı dansa kaldırdı ve şarkıyı ona ithaf ettiğini belirten bir yüz ifadesi ile ona bakış attı. Ben ise Demir'in boynuna kollarımı doladım,Demir'in kolları ise her zamanki yerini bulmuş belime cuk diye oturmuştu. Ben şarkıyı mırıldanmaya başlamış Demir'in gözlerine bakarken,Demir haylice keyifliydi.
''Durup baktın göz ucuyla
Başka biri vardı yanında
Sakin kalamazdım
Benim olacağını bilmesem''
Şarkının her bir kelimesinde Demirle olan anılarımız aklıma geliyordu.Tanışmamız,kavgalarımız,mutluluğumuz...Ama sonuç buydu yine beraberdik.
''Bilmem kaç yüz kişi içinden
Gördüm deli gözlerini birden
Belki tanımazdım seni
O konsere gelmesen''
Bakışlarımı Asya'nın olduğu tarafa çevirdiğimde,Ayaz ile fısıldaştıklarını gördüm. Fakat onları rahatsız etmemek adına bakışlarımı çektim ve etrafa baktım. Ozan ve Nehir, Bora ve Işıl çift halindeydi. Hepsi ortama ayak uydurmak adına dansa kalkmıştı.Gizli aşıklar...Ozan ve Nehir yine sessiz sessiz didişiyor,Bora ve Işıl ise bakışlarını bir an olsun birbirinden ayırmıyordu. İşte dudaklar hareket etmezdi belki ama bakışların anlatırdı.
''Gece sonunda kayboldun
Baktım sana yok olmuştun
Sakin kalamazdım
Benim olacağını bilmesem''
Notalar ve sözler birleşti şarkılar oluştu. İki insan birleşti aşk oluştu.İşte bizde bu iki kişiydik.Birbirini tamamlayan iki kişi.Ben beyazsam,o siyahtı.Gece ve gündüzdük,birimiz olmasa bozulurdu denge. Evet aşkta böyleydi. Birisi olmazsa bozulurdu denge...
''Emindim zaten gelceğinden
Gördün beni sen merceğinden
Bense kaçtım gerçeğimden
Kayboldum''
Şarkıya devam ederken, Demir'in zift ziyahı gözlerine dalmıştım.Kaybolmuştum...Ve tek kaybolan ben değildim anlaşılan. Çünkü Bora ve Işıl neredeyse şarkı başladığından beri aynı ritimde gelip gidiyor,ve bakışlarını birbirinden ayırmıyordu. Geriye kalan Nehir ve Ozan ise...Nehir,Ozana sövüyor,Ozansa ciddiyetle Dinliyordu. Aşıksınız biliyoruz ayoll.
''Bahsettiğim sˆˆs değil
O da içinde ama tek değil
Türkçe yazılmış bir şiiri
Sana çevirircesinden''
Demir'in bana olan bakışlarını fark etmemek mümkün değildi. Bütün dikkatini bana vermiş,şarkıya eşlik ediyordu.Bense onun bu haline gülümsüyordum.Herkese hır,sana mırr
''Saçlarında kayboldum
Dudaklarında kavruldum
Rüzgarlarında savruldum
Gel durdur istersen''
Demir şarkının bu kısmında sesini daha gür çıkarmış ve vurgulamıştı. Biliyorum bana aşıksın Demircim...Ama benimde ondan eksiğim yoktu,utanmasam küçük çocuklar gibi yerimde zıplayacaktım. Aşk bu muydu anne?Ya da boşver anne anlatma,bana bunun kitabını yazacak bir adam tanıyorum zaten.Sevgilim...
''Emindim zaten gelceğinden
Gördün beni sen merceğinden
Bense kaçtım gerçeğimden
Kayboldum
Emindim zaten gelceğinden
Bense kaçtım gerçeğimden
Sen gördün beni merceğinden
Benimle kayboldun
Benimle kayboldun''
Şarkının bitimiyle Ozan güçlü bir ıslık çaldı. ardından bağırdı ''Şuan itibari ile...Asya Aksay resmi olarak yengemizdir!Vatana millete bütün her şeye hayırlı olsun!'' Ardından hepimiz alkışladık. Asya ise gözlerinden kalp saçıyordu etrafa. Elindeki sarı laleler ile aşkına aşk katıyordu.
Ayaz ise elini Asya'nın belinden çekmeden aksine daha da sahiplenici bir tavırla kendisine yalarken konuşmaya başladı,''Böyle özel ve güzel günümde yanımda olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim.''Ardından ukalalığından ödün vermeyerek ''Darısı sizin başınıza, tabusu bende!''demesiyle Asyayı kucaklayıp yanda bulunan bungolava kadar koşması bir oldu.
Biz onların bu haline gülerken Demir saate baktı ve konuştu ''Saat geç olmuş,hepimiz dağılalım bungolovlara çifter çifter.'' hemen ardından işe Ozan saçma bir soru yönetti ''Nehir ile mi kalacağız?'' Nehir'in yandan bakış atması bir olmuştu,Demir ise abi edasıyla karşılık verdi ''Hayır tabiki,kızlar ve erkekler olarak kalın. tabii Ayazlara karışamam.'' Nehir ise ''Enişte zaten karışabilecekmişsin gibi durmuyor,aldı kızı kaçtı...'' Işıl ise sessizliğini bozdu ''Hepiniz elimden tek tek gidiyorsunuz...Neyse bekarlık sultanlıktır.'' Ardından Nehir ''ben nereye gitmişim be!Burdayım yine!'' Işıl ise yaktım seni bakışı attı ve konuştu ''senin bir yere gittiğin yok ama kalbinin yollarının nereye gittiği belli Nehir hanım!'' Ozana bakarak göz kırması ile Nehir Işıl'ın ağzını kapattı ve diğer bungolova doğru sürüklerken bağırdı ''Yok şaka yapıyor o şaka!Neyse biz yatmaya gidelim aşırı yorulduk zaten size de iyi geceler!'' Işıl'ı azarlayarak giderken Ozanlar da müsaade isteyip yanımızdan ayrılmıştı.
Baş başa kalmamızla birlikte Demir'e döndüm ''Eee sevgilim yoruldun mu?'' dememle Demir bana döndü ''Çok değil,öpsen geçer gibi duruyor.'' Gülümsedim ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Ardından uykulu bir sesle konuştum, ''benim çok uykum var ama uyusak geçer bence,öpmeyle geçecek gibi durmuyor.''Demir bu halime güldü ve beni tek hamlede kucağına aldı. ''benim prensesim yorulmuş belli ki.''Başımı Demir'in omzuna yaslarken gözümü kapattım ve 'hıhı' demekle yetindim.
Odaya geldiğimizi fark ettiğimde Demir'in beni yatağa bırakmasıyla başımı yastığa yasladım yanıma geldiğini hissedince başımı göğsüne koydum ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim...
hehehhe bölüm sonuuu,nasıldı bölüm?
Best shipiniz kim ya da kimler?
gelecek bölümde olmasını istediğiniz olayları yazmayı unutmayın,çoğunu eklemeye çalışırım fikirleriniz benim için çok önemli
bu bölüm en çok sevdiğiniz yer
en sevdiğiniz karakter
gelecek bölümde görüşürüz bebeklerim kendinize çok iyi bakın
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |