Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm

@herbirinizokur

Sinir bozucu ve ritmik şekilde kulağıma tokat gibi vuran sesler duydum . Beynim uyanmıştı ama gözlerimi açamadım. Açmak için zorladım fakat çok fazla ağrım vardı.

 

Beynimi geri uyutmak istedim fakat olmadı. Zorlukla gözlerimi açtığımda beyaz ışık gözlerimi aldı. Göz kapaklarım bile acıyordu. Gözlerimi açık tutmaya çalıştım, görüntü git gide netleşiyordu.

 

Gözlerimi açmam ile karşımda Demir belirdi. Yorgun olduğu gözlerindeki koyu halkalardan belliydi,

 

"Sonunda... Uyandın"

 

Yerimde doğrulamaya çalıştığım an Demir belimden tuttu ve kendine doğru çekti , arkama yastık koyduktan sonra tekrardan arkama yaslandım,

 

"Su..." Dedim.

 

Demir sözlerim ile masamın yanında duran sehpaya uzandı ve sürahiden su doldurup bana uzattı,

 

"Al, bir yerin ağrıyor mu? Hemşireye söyleyeyim"

 

Elime verdiği suyu içtim ve konuşmaya başladım,

 

"Sadece başım ağrıyor,ben başımı bir yere mi çarptım?" Başımı ovalayarak konuşuyordum.

 

"Düştüğünde başını televizyon ünitesinin yanına vurmuşsun ondandır-"

 

Demir'in sözü Ayaz ve Ozan'ın odaya dalması ile yarıda kesilmişti. Ayaz kapıdan geçtikten sonra, yanıma gelip nefes nefese konuşmaya başladı,

 

"Duru... İyi misin?"

 

"İyiyim Ayaz. Yıkılmadım ayaktayım çok şükür." Olayı şakaya vuruyordum çünkü Demir, Ayaz'a ölümcül bakışlar atıyordu.

 

"Tabi kızım, güçlüsün sen. Sen bizim boksörümüzsün öyle kolay kolay yıkılmazsın."

 

Ayaz'ın laflarına sadece gülümsemekle yetinmiştim.

 

Biz sohbet ederken odaya hemşire geldi ve konuşmaya başladı,

 

"Serumunuz bittikten sonra taburcu olabilrisiniz. Çıkış işlemlerini yaptırabilirsiniz.Tekrardan geçmiş olsun."

 

Benim yerime Demir cevap vermişti,

 

"Tamam teşekkürler, biz hallederiz gerisini." Dağ ayısı diye boşuna demiyorum...

 

&

 

Demir taburcu işlemlerinide hallettikten sonra hastaneden çıkmıştık.

 

Hastanenin kapısından dışarıya daha bir adım bile atamadan, kalabalık üstüme doğru gelmeye başlamıştı. Aralarında bana bağıranlardan tutun magazincilere kadar birçok kişi vardı...

 

Birçok kişinin üstüme doğru gelmesi ile Demir bana yaklaşmamaları için önüme geçmişti. O sırada bir magazin programcısı bana doğru mikrofon uzatarak sorular sormaya çalışıyordu,

 

"Duru hanım, anneniz Cansel Saraca'nın yaptığı açıklamalar karşısında ne düşünüyorsunuz?"

 

"Evden kaçmanıza sebep olan şey nedir?"

 

"Abiniz Aras Saraca hakkında ne düşünüyorsunuz?"

 

Önümde duran Demir'in omuzuna dokundum ve konuşmaya başladım,

 

"Demir bende birşeyler söylemek istiyorum."

 

Demir önümden çekilip, yanıma geçti ve soruları cevaplamamı bekledi,

 

"Öncelikle şuna değinmek istiyorum benimde artık böyle bir annem yok. Ben Duru Saraca, aklınızda kalan itaatkâr, herkese boyun eğen kızı lütfen zihninizden silin. Ben bundan sonra ben sadece Duru Saraca'yım. "

 

Sözlerimi bitirdikten sonra Demir elini belime sardı ve arabaya doğru yürüdük. Arabaya bindik ve eve doğru yol aldık...

 

&

 

İkimizde salonda oturuyorduk. Ayaz ve Ozan yoktu. Büyük ihtimalle Demir'in yine kıskançlık damarları patlamıştı...

 

Sabah saatlerindeydik ve hastaneden yeni çıktığım için acıkmıştım. Aslında Demir'ler dışarıda yemeyi teklif etmişti fakat ben dışarıda yemek yerken rahat edemiyordum bu yüzden evde yemeyi seçmiştim.

 

Ben mutfakta bize yiyecek şeyler hazırlıyordum, Demir ise onun ne yaptığını bilmiyorum...

 

Demir sık sık telefon görüşmeleri yapıyor ve telefonla konuşurken yada iş hakkında bir şeyler yapacakken hiçbir zaman benim yanımda durmuyordu.

 

Demir'in ne yaptığı umrumda değildi, şuan tek umrumda olan şey aç olmamdı. Evde bir sürü yiyecek yemek vardı fakat ben klasik menüm olan makarna yapacaktım. Hatta soslu. Bu detay önemli hocam. Soslu olmazsa olmaz...

 

Makarnam nerdeyse 1 saatin sonunda hazır olmuştu. Ama birşey eksikti... Nar suyu! Nar suyu yoktu!

 

Resmen başımdan kaynar sular dökülmüştü... Makarnam vardı hemde soslu ama nar suyum yoktu!

 

Bütün herşeyi boşverip Demir'in çalışma odasına doğru gitmiştim.

 

Demir'in kapısını bile çalmadan odaya girdiğimde,Demir bir anda bana döndü ve konuşmaya başladı,

 

"Ne var Duru? Hem kapıyı çalmadan girmenin sebebini öğrenebilir miyim?"

 

"Üzgünüm Demir, nezaket kurallarına uymadığı için. Ama şuan çok önemli bir konu var!"

 

Demir bir anda ciddileşip bana odaklandı ve konuşmaya başladı,

 

"Noldu? Bu önemli konu ne?!"

 

"Evde nar suyu yok!"

 

Demir yüzüme aval aval baktı ve konuşmaya başladı,

 

"Bu muydu Duru? Salak saçma şeylerin için beni uğraştırma! Git söyle korumaya alsın. Uğraşmayacağım seninle."

 

Demir'in gereksiz yere sert çıkışı birazda olsa kırılmıştım. Ortada bir neden yoktu ama durduk yere sert çıkması,kaba davranması yüzünden biraz kırılmıştım. Neyse daha önemli konularımız var. Nar suyu gibi...

 

Demir'in odasından hızla çıkıp aşağıya indim ve kapıyı açtım.

 

Kapıyı açmam ile bütün korumalar kapının önünü sardı. Aralarından bir tanesi konuşmaya başladı,

 

"Bir ihtiyacınız mı vardı Duru hanım? Yada Demir beyin bir emri mi var?"

 

"Evde nar suyu yokta... Biriniz alabilir misiniz?"

 

"Tabiki Duru hanım siz içeri geçin biz getiririz."

 

"Peki, teşekkürler"

 

"Görevimiz..."

 

Tekrardan içeriye geçip kapıyı kapattım ve mutfağa girdim. Yaptığım makarnayı bir tabağa koydum ve salona geçtim.

 

Salonda oturmuş hem televizyon izliyor hemde makarnamı yiyordum. Kanallarda dolaşırken bu sabah yaptığım konuşmayı görmem ile durdum ve izlemeye başladım,

 

Cansel ve Kerem Saraca'nın kızı , Duru Saraca bugün hastane çıkışında annesi, Cansel Saraca'nın yaptığı konuşmaya böyle tepki gösterdi,

 

"Öncelikle şuna değinmek istiyorum benimde artık böyle bir annem yok. Ben Duru Saraca, aklınızda kalan itaatkâr, herkese boyun eğen kızı lütfen zihninizden silin. Ben bundan sonra ben sadece Duru Saraca'yım. "

 

Duru Saraca, artık kendisinin tek olduğunu ve olacağınıda bu konuşmasında belirtmişti.

Duru Saraca'nın yanında duran Karahan Holdingin CEO'su Demir Karahan'da gözden kaçmamıştı. İki ünlü sevgili miydi? Duru Saraca ailesinden kaçmasına sebep olan kişi Demir Karahan mıydı? Daha fazla bilgi için diğer haberlerimizi bekleyin...

 

Programı büyük bir dikkatle izlemiştim. Yanımda duran Demir'i sevgilim sanmışlardı daha da kötüsü onun için ailemi terk ettiğim hakkında varsayım yapmışlardı.

 

En kısa zamanda Demir ile aramda birşey olmadığını duyurmam gerekiyordu...

 

Program bitince televizyonu kapattım ve bulaşıklarımı mutfağa götürdüm.

 

Yarım saatin sonunda korumalar nar suyumu getirmişti fakat ben yemeğimi çoktan bitirmiştim. Ama nar suyunu içmenin vakti olmazdı. Her an her yerde içebilirdim.

 

&

 

Böyle böyle koskoca iki gün geçmişti. Gün içerisinde sadece televizyon izliyor,yemek yiyor,bakım yapıyor ve kitap okuyordum.

 

Demir gereksiz yere soğuk davranıyor,yemek yemek dışında aşağıya inmiyordu. 1 hafta önceye kadar bana sürprizler yapan adam şimdi yüzüme bile bakmıyordu. Soru sorsam cevaplamıyordu,hiçbir şekilde konuşmuyordu. Ayaz ve Ozan'ı hastaneden sonra bir daha görmemiştim. Demir amacına ulaşıyordu, Ozan ve Ayaz bizden uzaktı ama Demir'in bundan önceki demesine göre bizim aramızı onlar bozuyordu. Şuan ne fark vardı? Yüzüme bile bakmıyordu...

 

Yine normal bir sabaha uyanmıştım. İki gündür yaptığım gibi cilt bakımımı yapıp aşağıya indim. Her ne kadar kaçırılmış da olsak cilt önemli kızlar.

 

Mutfağa geçtim ve yemeği yapmaya başladım . Yemek hazır olduğunda Demir'de gelmişti. Masaya oturdu ve yemeklerden kendine koymaya başladı . İkimizde birbirimizin bile yüzüne bakmadan yemek yiyorduk. Demir sessizliği bozmuştu,

 

"Akşama bara gitmem lazım, seni evde bırakmayacağım için sen de geleceksin. Ona göre hazırlan."

 

"Neden bara gidiyoruz? Ne işin olabilir ki barda?"

 

"Sorgulama!"

 

Demir, gayet sakin bir şekilde sorduğum soruya bağırarak cevap vermesi ile tırsmıştım.

 

"Tamam hazırlanırım..."

 

Demir,cevap bile vermeden masadan kalktı ve mutfaktan çıktı. Gereksiz yere triplere giriyordu. Neye trip attığını bile bilmiyordum. Bu gidişle reglde olur bu adam.

 

Mutfağı topladım ve kendi odama çıktım. Akşam giyeceğim kıyafeti, yapacağım makyajı seçecektim. Zamanın geçmesi için...

 

Birkaç saat sonra bordo bir elbise ve elbiseme uygun bir stiletto seçmiştim. Her ne kadar Demir 'barda bir işim var onun için gidiyoruz ' desede özenecektim. Bir Duru Saraca olmak kolay mı sanıyorsunuz?

 

Ben elbise,makyaj,tırnak,çanta vs seçerken saat yedi olmuştu. Elbiseyi üzerime geçirdim ve makyajımı yapmaya başladım.

 

Yarım saatin sonunda makyajım bitmişti. Hazırdım! Parfümümü de sıktıktan sonra aşağıya indim.

 

Demir kapının önünde durmuş telefonu ile ilgileniyordu. Geldiğimi fark etmişti ama telefondan başını bile kaldırmamıştı.

 

"Demir... Çıkmayacak mıyız?"

 

Demir başını telefondan kaldırdı ve beni baştan

aşağıya süz dü. En son yüzüme baktı ve kapıya . Anladık trip atıyorsun da iki laf söylesen ömründen mi kısalacak be kardeşim!

 

İkimizde, arabada ölüm sessizliğinde gidiyorduk. Şarkı açsam arabayı parçalayacak diye korkuyordum. Bir zamanlar şarkı söyleyeyim diye yalvardığı arabada şimdi ağzımızı bıçak açmıyordu ...

 

Onbeş, yirmi dakika sonunda bara gelmiştik. Araba durunca ikimizde arabadan indik ve içeriye girdik. Demir biraz arkada , erkekli kızlı bir ortama doğru ilerledik.

 

Masaya varmamız ile Demir, aralarından bir tanesi ile el sıkıştı,

 

"Hoşgeldiniz Demir. Bu kim yengemiz mi?"

 

Adam, daha Demir'den cevap bile almadan bana döndü ve elini uzattı,

 

"Hoşgeldin yenge, ben Arda ve nişanlım Açelya."

 

"Hoşbuldum ama ben Demir'in sevgilisi değilim. Bu arada memnun oldum Duru ben."

 

Hepsi aynı anda bana döndü ve bu seferde aralarından başka birisi konuştu,

 

"Nasıl yani?"

 

Demir araya girdi ve konuyu kapatmaya çalıştı,

 

"Anlatırım size sonra, ayrıca Duru sevgilim değil... Arkadaş gibi düşünün"

 

Herkes Demir'e inanmamış gözlerle bakıyordu fakat Demir'in umrunda değildi.

 

Demir ve arkadaşları iş konuşuyorlar ben ise kızlar ile sohbet ediyordum. Bir insan neden iş konuşmak için bara gelir ki? Anladık dans eden kadınları görmeyi falan seviyorsun da bu kadarı da fazla be Demir...

 

&

 

Kızların sohbeti gelip geçiyordu. Açelya bir anda konuşmaya başladı,

 

"Erkekler kaç saat oldu içiyor bizde mi içsek? Hem bişey olmaz, ağır birşey almayız."

 

Sonra Yusuf'un sevgilisi olan kız konuşmaya başladı,

 

"Zaman resmen geçmiyor. Benim bildiğim bir oyun gibi birşey var onu oynayalım mı? Hem sıkıntımızı gideririz!"

 

"Olur."

 

"Şimdi oyun şöyle, herkes ortaya birşey itiraf edecek ve ettiği her itirafın sonunda bir shot atacak. Tamam mıdır kızlar?"

 

İkimizde Ebru'yu onayladıktan sonra Ebru içkileri sipariş etmişti.

 

"Şimdi kızlar konudan bağımlı, bağımsız hepimiz birşeyler itiraf edeceğiz. İlk ben başlayayım sonra Duru devam ettirsin tamam mı?"

 

"Tamam tamam başlayalım hadi."

 

Ebru konuşmaya başladı,

 

"Şimdi birinci itirafım, aslında Yusuf ile normal bir şekilde karşılaşmadık ... Beni babamın şirketinden görüp beğenmiş, sonrasında ise babam ile anlaşma yapmış. Babam zaten bana düşkün değildi bu yüzden anlaşmaya sıcak bakmıştı. Yani Yusuf beni satın aldı gibi birşey." Bir shot!

 

Ebru ile kaderlerimiz birazda olsa benziyordu. O da ailesi tarafından ilgi yoksunu kalmıştı. Bende. O da bir nevi satın alınmıştı. Bende...

 

Sıra bana gelmişti. İkiside bana dönmüş itirafımı bekliyordu,

 

"Bende birinci itirafımı yapayım o zaman , aslında Demir'de sandığınız kadar masum değil. Size kısaca özet geçeyim, büyük bir fuhuş çetesinin eline düşmüştüm ve Demir'de beni orda görmüştü... Sonrasında beni satın almış gibi birşey. Yani bizde Demir ile normal bir şekilde tanışmadık." Bir shot!

 

Çok alkolik birisi değildim fakat bünyem alışık da değildi. Arada sırada Ece ile beraber onların evinde içerdik onun dışında içmezdim.

 

Bu seferde Açelya konuşmaya başladı,

 

"Benimki pek itiraf sayılmayacak ama olsun ... Ben shot atmayacağım çünkü benim için zararlı. Ve..."

 

İkimizde Açelyaya odaklanmıştık,

 

"... Bebeğim için zararlı."

 

Ebru, gözlerini kocaman açıp Açelyaya baktı ve heyecan ile konuşmaya başladı,

 

"Sen... Sen hamile misin?"

 

"Evet! Hamileyim."

 

Ebru ve ben sırayla Açelya ile sarıldık ve tebrik ettik. Her ne kadar 2 saat önce tanışmış olsak da kaynaşmıştık. Zaten Ebru ve Açelya önceden tanışmışlardı.

 

Ebru bunun üzerine konuşmaya devam etti,

 

"Açelya ,bebeğin ve senin sağlığın için sen içmeyeceksin ama biz Duru ile kafaları uçuracağız okey misin?"

 

"Sıkıntı yok kızlar siz içebilirsiniz. Zaten ben alkole düşkün değilim sırf Arda için gelmiştim."

 

Ebru bir anda bağırdı ve bardağı kafasına dikti,

 

"O zaman başlasın gece!"

 

&

 

Nerdeyse 1 saattir aralıksız içiyorduk. Ben ise gerektiğinden fazla içmiştim. Etraftaki şeyleri yarım yamalak duyuyor, ayakta bile durmakta zorlanıyordum. Ebru ile ikimizde dünyadan kopmuş gibiydik ama hiç aldırış vermeden son yudumuna kadar içiyorduk.

 

Demir'den

 

Duru'yu bara gelirken bilerek yanımda getirmiştim. Arda ve Yusuf'un nişanlıları ile tanışsın,kafası dağılsın diye getirmiştim fakat Duru'nun ciddi anlamda kafası dağılmıştı. Sarhoştu!

 

Ardalar ile iş hakkında konuşurken kızları resmen unutmuştuk. En son baktığımda hepsi güle oynaya sohbet ediyordu. Şimdi ise Ebru ile ikisi dünyadan kopmuş gitmişlerdi.

 

Duru'nun sarhoş olduğunu görünce yanına gittim ve içmek üzere olduğu içkiyi alıp geri koydum. Duru ise sinirle bağırmaya başladı,

 

"Ya Demir napıyorsun? Versene şunu." Önündeki içkiyi işaret ederek yayık yayık konuşuyordu.

 

"Duru, hadi geç oldu eve geçelim!"

 

Duru bir anda gözlerini kocaman açarak bana baktı ve bağırmaya başladı,

 

"Terbiyesiz herif! Senin niyetin en başından beri belliydi zaten! Eve geçelim falan. Ben namuslu kadınım! Git ve pis sapık! İmdat kadına taciz var!"

 

Duru'nun bağırması ile herkes bize baktı ve birkaç güvenlik yanımıza doğru geldi,

 

"Sıkıntı mı var Demir bey?"

 

"Hayır! Sıkıntı falan yok. Sevgilim içkiyi biraz fazla kaçırmış bu yüzden bağırıyor kusura bakmayın."

 

"Tamam Demir bey, iyi eğlenceler."

 

Güvenliklerin gitmesi ile Duru'ya döndüm. Duru bar koltuğuna yayılmış uyuyordu! Birde bu elbise ile...

 

Duru'nun yanına gittim ve onu uyandırmaya çalıştım,

 

"Duru ... Duru uyan... Duru kalk!"

 

Duru bağırmam ile irkildi ve gözlerini açtı.

 

"Tamam be ne bağırıyorsun? Dünkü bok seni!"

 

Dünkü bok?

Duru'nun bu hareketlerini sarhoş olmasına veriyordum.

 

Duru ayağa kalktı ve paytak paytak yürümeye başladı, sarhoş olduğu her halinden belliydi.

 

"Duru, ben Arda ve Yusuf'a gideceğimizi söyleyeceğim. Otur burda , bir yere ayrılma!"

 

Duru sadece kafasını aşağı yukarı sallamakla yetinmişti...

 

Duru'yu orda bıraktım ve Ardaların yanına gittim.

 

Ben Arda ve Yusuf'a veda ederken, Duru gözden kaybolmuştu. Ebru'nun yanında yoktu,barmenin yanında yada dans pistinde de yoktu.

 

İyiki gözden kaybolma dedim Duru!

 

En son DJ'in olduğu yere baktığımda Duru'nun orda olduğunu gördüm. Duru adama istek şarkısını açması için yalvarıyordu,

 

"Bak DJ abicim gözünü seveyim bir şarkı istiyorum ya."

 

DJ dayanamamış olacak ki Duru'yu onaylayıp başından atmaya çalışmıştı,

 

"Tamam, hangi şarkı?"

 

"Serdar Ortaç- Karademirim."

 

"Karabiberim değil miydi o ?"

 

"Yav siz açın abicim . Ondan ondan ."

 

"Tamam bekleyin."

 

Adam Duru'yu onayladı ve istediği şarkıyı açmaya gitti.

 

Adam şarkıyı açtığında Duru dans pistinin ortasına geçti ve bağıra bağıra şarkıyı söylemeye başladı,

 

Bu gece gel benim ol diyemem

Sana ben aşkımı söyleyemem

Utanırım beni öp diyemem

Ele güne sorma beni

Yaralama vurma beni

Hani o tatlı gönül çiçeğim

Hani kanatlı beyaz meleğim

Bu gece zevki sefa edelim

Şerefine vur kadehi

Meze yapıp, harca beni

 

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine

Bu gece gel benim ol diyemem

Sana ben aşkımı söyleyemem

Utanırım beni öp diyemem

 

Ele güne sorma beni

Yaralama vurma beni

Hani o tatlı gönül çiçeğim

Hani kanatlı beyaz meleğim

Bu gece zevki sefa edelim

Şerefine vur kadehi

Meze yapıp, harca beni

 

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine

 

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine

 

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine

 

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karademirim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine

 

Duru bağırarak ve dans ederek şarkı söylüyordu, etrafındaki kişilerden kimisi ona eşlik ediyor kimisi videosunu çekiyordu.

 

Duru'nun sözleri bitmişti fakat ortama ayak uydurup hâlâ dans ediyordu. Bu saçmalığa son vermek için yanına gittim ile kolundan tutup dışarıya çıkarmam bir oldu.

 

Duru'yu bindirdim ve eve doğru sürmeye başladım.

 

&

 

Eve gelmiştik fakat Duru uyuya kalmıştı. Tekrardan uyanıp huysuzluk çıkarmaması için onu kollarımın arasına aldım ve odasına götürdüm.

 

Duru'yu odasına çıkarmış ve yatırmıştım . Yatağına yatırdığımda bile 'karademirim vur kadehlere hadi içelim,içelim her gece...' diye sayıklıyordu .

 

Aslında yaptıkları hoşuma gitmemiştir değildi. Sadece kalabalık bir ortamda bunu yapması ve benim tanınmam bunları biraz daha ciddileştiriyordu.

 

En son ettiğimiz kavgadan sonra ona gerçek yüzüm ile tanışacağını söylemiştim. Ona şuanlık yaptığım birşey yoktu sadece soğuk davranıyordum. Her durumda Ayaz ve Ozan'ı savunması can sıkıyordu, Ayaz ve Ozan'ı Duru'nun bayılmasından sonra kendi evlerine göndermiştim. Onlara karşı bir sorunum yoktu. Sadece Duru ile görüşmelerini istemiyordum.

 

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp uykuya daldım...

 

&

 

Duru'dan

 

Başımda şiddetli bir ağrı ile uyanmıştım. Dün barda o kadar fazla içtiğim için etkilenmiştim.

 

Tek bir sorun vardı!

Biz en son bardaydık. Şuan yataktayım! Oha ciddi misin?

 

Yataktan çıktım ve hızla aşağıya indim. Demir salonda oturmuş telefona bakıyordu, benim geldiğimi fark edince kafasını telefondan kaldırdı ve bana baktı,

 

"Oo günaydın Duru hanım."

 

"Günaydın..."

 

Demir soracağım şeyi anlamış olacak ki hemen anlatmaya başladı,

 

"Büyük ihtimal ile hatırladığın son şey, barda Ebru ile içmeniz falan olucak. Fakat Ebru ile içerken içkiyi biraz fazla kaçırmışsınız. Geldiğimde ayakta bile duramıyordun, senin o halde görünce rezilliğe son vermek için seni ordan çıkardım ve eve getirdim. Sonrasında sen uyuyakalmıştın bende odana çıkardım. Bu kadar ."

 

İçime su serpilmişti resmen! En son Ece ile sarhoş olduğumuzda yapmadığımız şey kalmamıştı. Demir'in yanında kendimi rezil etmediğim için çok şanslıydım...

 

"Tamam... Ben birşey yapmadım değil mi?"

 

Demir soruma gereksiz yere gülerek cevap vermişti,

 

"Yok hiçbir şey yapmadın. Sadece sarhoştun zaten bende fark edince eve getirdim falan."

 

"Ha tamam o zaman. Hadi yemek yiyelim acıktım yaa"

 

"Hazır zaten, senin uyanmanı beklemiştim."

 

Demir ile mutfağa doğru kahvaltı yapmaya gidiyorduk ki kapı çaldı.

 

Demir'e döndüm ve konuşmaya başladım,

 

"Birisini mi bekliyordun?"

 

"Hayır, kim geldi ki?"

Demir bile bilmiyorsa kesin bu işte bir iş var!

 

Demir ile beraber kapıya doğru ilerledik ve kapıyı açtık.

 

Gördüğüm şey karşısında resmen şoke olmuştum...

 

Bölümü nasıl buldunuzz?

Diğer bölüm hakkında istediğiniz sahneler vs. var ise yorumlarda belirtin ve oy kullanmayı unutmayın💗

 

Hepinizi çok seviyorum diğer bölümde görüşmek üzere iyi okumalarr 💗

Loading...
0%