Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@hercaisenaryosu

S:Erkek arkadaşın değilse..Patronun falan mı? İşini değiştirdiğini duydum..

Reyyan’ın kaşları şaşkınca kalktı. Adamın kendisi hakkında bilgisi olmasını garipsedi. Şaşkınlığını üzerinden atamadan konuşmaya başladı.

R:Ev-evet patronum benim. Bir süre onun için çalışacağım.

S:Güzel…İyi biri mi bari?

R:Evet iyi birisi..Biraz sert ama..

S:Eski patronun Suat’tan da mı iyi?

Reyyan kaldırdığı kaşlarını bu kez çattı.

R:Siz…Siz Suat beyi tanıyor musunuz?

S:Adını duymuştum. Bir kerede gelmiştim hatırlarsın belki..Ee peki evli mi bu patronun?

Reyyan dudaklarını ısırdı. Bu adam neden bu kadar soru soruyordu ki şimdi.

R:Evet..Evli..

S:Bak bu çok ilginç..Karısını tanıyor musun? Nasıl birisi?

Reyyan İç Ses:Evet tanıyorum. Bizzat benim.

Reyyan ne diyeceğini düşünmüş, tam ağzını açacakken çalan telefonla, gözlerini kapattı kurtulmuş olmanın huzuruyla.

R:Özür dilerim. Benim telefona bakmam lazım. Size afiyet olsun hocam.

S:Teşekkür ederim. Görüşürüz.

Reyyan başını hafifçe sallayıp, hızla çıktı okuldan. Eve gelip birkaç yemek yaptı. Ardından üzerine sinen yemek kokusunu silmek için banyoya girdi. Reyyan banyodayken, Miran kapıdan içeriye girmişti. Reyyan’a birkaç kez seslendi. Gelmeyen sesle birlikte aklında yankılanan seslerle başı dönmeye başladı. Reyyan’ı dün çok kırmıştı, gitmiş olabilir miydi? Ama olmazdı, Reyyan yapmazdı ki. Ya yaparsa diye düşünüp hızla üst kata yöneldi. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarken, soluk soluğa kalmış, soğuk terler dökmeye başlamıştı. Kapıyı çalmadan direkt içeriye girdi. Karşılaştığı manzarayla birlikte gözleri kocaman oldu. Reyyan karşısında bornozla duruyordu. Hızla arkasını döndü.

M:Pardon ben..Şeyy..Özür dilerim..

R:Se-Sen aşağıya in..Ben geleceğim.

Miran tamam diyerek hızla aşağıya indi. Elini nereye koyacağını bilemeden kendi odasına gitti. Üzerini çıkartıp, kendisini banyoya attı. Aldığı soğuk duşun ardından mutfağa gitti. Karşısında Reyyan duruyordu. Yavaşça yanına geldi. Ocağın başında duran Reyyan’a arkadan sarıldı. Çenesini karısının omuzuna koydu. Boynundan gelen mis gibi kokuyla, derin bir nefes çekti içine. Gözlerini kapattığının farkına varamadı.

Reyyan’ı kendisine çevirdi. Elleri hala belindeydi. Reyyan kocasının gözlerine bakamıyordu. Gözlerini Miran’ın gözleri haricinde her yerde gezdirdi. Miran karısının kollarını tutup boynuna doladı.

M:Bana bakar mısın?

R:Miran..

M:Hadi bak bana bir.

Reyyan gözlerini kocasına çevirdi.

R:Efendim.

M:Ben özür dilerim. Seni kırdığımın farkındayım. Çok özür dilerim. Eşeklik ettim..Ama kötü bir niyetle söylemedim yemin ederim ki..Ben ayrılık zamanı geldiğinde kimse üzülme diye dedim. Ama çok yanlış dedim. Yanlış cümle kurdum. Çok özür dilerim.

R:Haklısın aslında. Sana kızmadım bunun için. Ama yalan söyleyemeyeceğim ağırıma gitti. Kimsesizliğimden ilk kez utandım.

Miran hızla parmaklarını karısının dudaklarına koydu.

M:Sakın..Sakın öyle söyleme. Beni kahretme. Yaptığım hatanın farkındayım. Sen cuma akşamı başından geçenleri anlatırken, ben seninle nasıl gurur duydum anlatamam bile. Çok üzgünüm söylediğim için, beni daha fazla kahretme ne olursun?

R:Konuyu kapatalım mı?

M:Affettin mi?

R:Ortada affedilecek bir şey yok. Boşver..

Ellerini boynundan kollarına doğru götürüp, hafifçe ittirdi.

R:Tamam artık hadi. Yemek yiyelim çok açım ve uykusuzluktan ölmek üzereyim.

M:Neden gece uyuyamadın mı?

R:Pek uyuyamadım.

M:Bende uyuyamadım. Gün doğuyordu daldığımda.

R:Neden uyuyamadın?

M:Doğruyu mu söyleyeyim?

R:Söyle tabi.

M:İki gece sana sarılarak uyuduktan sonra..dün tek başıma yatmayı biraz yadırgadım açıkçası. Ee sen neden uyuyamadın?

R:Ben de alışmışım. O yüzden biraz geç uyudum.

M:Kıyamam ama ben sana.

R:Sen benimle dalga geç zaten.

M:Bugün Selim’le ve Ebru’yla konuştum. Selamları vardı.

R:Aleyküm selam. Sende söyleseydin.

M:Ne söyleyeceğim? Cıvıp herif laf sokup durdu bana. Espri yapıyormuş.

R:Bakışları çok keskin. İlk gördüğümde çok karanlık gelmişti bana. ama Ebru hanım çok seviyor onu. Demek ki benim göremediğim bir özelliği var.

M:Anlaşılan o ki, kafede ikimizden de hoşlanmadın. Ebru ona aşık, bizim göremediğimiz neyse o çok seviyor olmalı. Belki sen de bende bir şeyler görmek için çabalamalısın.

R:Ciddi misin? Sana aşık olmamı istemezsin sanırım?

M:Evet istemiyorum. Ama bana biraz daha sıcak davranmanı arzulamıyorum dersem yalan olur.

Reyyan gözlerini kaçırdı. Dudaklarını dişlerinin arasına aldı.

R:Ben sana elimden geldiğince sıcak davranıyorum. Daha önce beni kimse öpmemişti, vücudumu kimse okşamamıştı. Sana anlayış göstermeseydim, bunların hiçbirine izin vermezdim. Hatta seninle konuşmazdım bile.

Miran bakışlarını kaçırdı. Kaşlarını hafifçe havaya kaldırdı.

M:Doğrusu sen benden daha güçlüsün. Ben daha önce bir kadın karşısında hiç bu kadar aciz hissetmemiştim kendimi. Çok değişik bir kadınsın.

Reyyan gerilen ortamı biraz yumuşatmak için konuşmaya başladı. Ama Miran’ın değişen ifadesiyle ne dediği kulaklarına erişti. Utançla bakışlarını kaçırmaya başladı.

R:Ben daha kadın değilim.

Şaka olsun diye söylediği cümleyi idrak ettiğinde iş işten geçmişti. Miran’ın değişen surat ifadesiyle gözlerini kaçırdı.

R:Neyse hadi sen salona geç ben yemek hazırlarım. Çayı da koyarım.

M:Yardım edeyim.

R:Yok gerek yok. Sen yorulmuşsundur zaten. Ben yaparım.

M:Tamam o zaman.

Miran’ın salona geçmesiyle yemeği hazırlamaya başladı. Hazırladığı yemeği yerken birbirlerine gün içinde ne yaptıklarını anlatmaya başladılar. Sonunda iki bardak çayla salona gittiler. Yan yana oturup çay içmeye başladılar. Miran’ın gülümsemeye başlamasıyla bakışlarını kocasına çevirdi.

R:Ne oldu? Neye güldün?

M:Hiç..Sadece güzel bir genç kızla böyle karşılıklı, uslu, sakince çay içeceğimi biri söylese, inanmazdım. Demek evlilik böyle bir şeymiş.

Reyyan istemsizce gülümsedi. Gözleri parlamıştı.

R:Doğrusu bende bir erkekle böyle rahat bir şekilde oturabileceğimi hiç düşünmemiştim.

M:Sadece o değil. Yemek de yapmışsın. Çamaşırlarımı yıkamışsın.

R:Evet ama ev işi yapmayı seviyorum. Evcilim sanırım biraz.

M:Evcilliğin konusunda şüpheliyim açıkçası. Geldiğinden beri evin havası bile değişti.

R:Verdiğin parayı hak ediyorum yani.

M:Elbette. Ben seni hizmetçi olman için tutmadım. Evlenerek zaten hak etmiştin.

R:Peki sen bu kadar zenginken neden kendine bir yardımcı kadın tutmadın?

M:Evde tanımadığım insanların dolaşmasını sevmiyorum. Arada temizlikçi kadın geliyor, kıyafetlerim için de kuru temizlemeciler var. Yemeği de dışarıda yerim. Yani evi otel niyetine kullanıyorum.

R:İnsan evinde mutlu olur. Her akşam dışarıda ne yapar ki insan?

M:Evde beni bekleyen bir şey olmayınca, erken gelmenin de anlamı yok. Dışarıda oyalanılacak şeyler bulunuyor.

R:Kadınlar mı?

M:Bazen..

R:Peki şey mi?..Şu anda bir kadın var mı?

M:Sevgili mi?

R:Evet..Yok yani hani karşıma falan çıkarsa diye..Yo-yoksa yanlış anlama.

M:Yok canım hiç yanlış anlamam ben. Evlenmeden önce birisi vardı.

R:Ee..

M:Evlendiğimi öğrenince beni terk etti. İlk kez başıma geldi.

R:Şu kızıl olan mı?

M:Evet..

R:İki hafta önce getirmiştin. Neyse takma kafana.

M:Yok canım ne takacağım? Kadın mı yok? Seks konusunda tutucu olmayan çok fazla hemcinsin var. Senin aksine.

R:Ben halimden memnunum ve senin aksine de çok tutucu değilim. Artık büyüdüm, çocuk değilim. Beni öpücünce, kaçmıyorum. Sayende öpüşmenin iğrenç bir şey olmadığını öğrendim. Evleneceğim adama tertemiz gitmek istiyorum

Miran ayağa kalktı , onun Reyyan’ı da kaldırdı. Yüzünün her detayını inceledi. Parmakları şefkatle yanağını okşadı. Parmakları tüye dokunur gibi dokunuyordu.

M:Ben senin tertemiz olduğunu biliyorum. Hiç kimseye benzemiyorsun. Hep dürüst ve temiz olacaksın.

Miran gözlerini, Reyyan’ın dudaklarına sabitledi. Yavaşça eğilip küçük bir öpücük kondurdu. Artık Reyyan’ı öpmek bağımlılık yapmıştı. Dudaklarında gezinirken birazcık uzaklaştı karısından. Reyyan hiç karşı koymamıştı, sanırım o da alışmıştı.

M:Ama yine de bu temizliğinden, saflığından faydalanmak isteyenler olacak. Tıpkı benim gibi..Dudaklarına baktıkça seni öpmek istiyorum. Kendime engel olamaya çalıştıkça daha çok çekiliyorum sana…Sen neden karşı koymuyorsun? Seni öpmeme müsaade ediyorsun.

R:Ben, ben daha öncede söyledim. Senin bu kadarına hakkın olduğunu düşünüyorum. Kocamsın. Bu evlilikte alan hep ben oldum. Verdiğin bunca şeye karşılık bir iki öpücük çokta sıkıntı değil benim için.

M:Yaa..

R:Öyle işte.

M:Bana izin veriyorsun yani.

Reyyan’ın geri çekilmek için verdiği mücadeleyi, beline sıkıca sarılarak bertaraf etti. Reyyan Miran’ın kendisine yaklaşmasıyla gözlerini kapattı.

R:Mirannn.

M:Hadi söyle bana.

Konuşmasının arasında karısını kendisine daha çok çekti. Artık vücutları birbirine yapışmıştı.

M:Seni öpmeme izin veriyor musun?

R:Hayır ama nasılsa dinlemiyorsun. Engel olamıyorum sana.

M:Engel olamadığın için mi izin veriyorsun?

R:Mi-Miran utanıyorum. Ne olur yapma?

M:Ne yapmayayım?

R:Bırak beni hadi..

Minik elleri kocasının kollarını iki yandan tuttu. Erkeksi dudaklar yaklaşırken nefesini tuttu. İşin tuhaf tarafı bu sefer o da istiyordu. İlk kez öpüşmeyi bekliyordu. Son kez dudaklarını kıpırdattı, istemediği itirazı sundu.

R:Miran..

Sonrasını hatırlamıyordu. Dudakları örtüldü. İnleyerek kendisini bıraktı. Ellerini kaldırdı, adamın boynuna doladı. Kocasına karşılık vermeye başladı. Miran karısının ona isteyerek karşılık vermesini hayretle karşıladı. Kalçalarına kayan ellerle hafifçe geri çekildi. Kapalı gözleriyle tekrar kocasının ismini sayıkladı.

R:Miran yapma.

M:Reyyan..

R:Yapma.

M:Neden?

Sorusunu sorarken dudaklarını Reyyan’ın başına yasladı. Mis gibi kokuyordu. Bir eli hala karısının kalçasında duruyordu, yavaşça okşuyordu. Reyyan içinde bir savaş veriyordu. Daha bir haftadır tanıdığı bir adamın kollarında arzudan kıvranmak çok garipti. Miran’ın bluzunun içinden çıplak sırtına ulaşan parmaklarıyla nefesinde hafif bir titreme oldu. Miran arzu kokan kısık sesiyle kurdu cümlesini.

M:Şimdi yatağa gidelim.

R:Ha-hayır..

Kekelemesine mani olamadı Reyyan. Dili hayır derken, sesi tutkuyla titriyordu. Gözleri az önceki öpüşmenin etkisiyle bulanık görüyordu. Miran’ın da Reyyan’dan bir farkı yoktu. Gözlerini açamıyordu. Aklında Reyyan’la ilgili düşünceler dolanırken, ilk kez bir kızın etkisine bu kadar girmesi ilginç geliyordu. Çok iyiydi ama daha nice iyi kızlar vardı. Güzeldi tamam ama dünya güzeli de değildi. vücudu güzeldi ama tanıdığı vücudu güzel tek kadın değildi..Peki neydi Miran’ı bu kadar etkileyen..

M:Biz karı kocayız..

R:E-evet ama sözleşmemiz var. Bana dokunmayacaktın.

Miran önce durakladı. Sonra yüzüne bir gülümseme kondurdu. Gözlerinde şeytani bir ışık vardı şimdi.

M:İstediğin her şeyi karşılayacak kadar param var. Ve istediğim şeyi alacak kadar da var.

Reyyan, Miran’ın söylediğine bozulmuştu. Bakışlarını kaçırdı. Sonra tekrar Miran’ın gözlerine baktı.

R:Ben satılık değilim. Öyle düşündüğünü biliyorum. Para karşılığı seninle evlendim. Ama sen zorladın, ben istemedim.

M:Biliyorum beni yanlış anlamanı istemiyorum. Ama eğer seninle sevişmenin bir bedeli varsa ben bu bedeli ödemeye hazırım. Şu anda senin için her şeyi veririm.

Reyyan nefesini tuttu. Miran’ın gözlerinden taşıyordu adeta arzusu. Miran karısının sırtındaki ellerini biraz daha kaldırdı. Sütyen kopçasını açtı. Ellerini önüne getirip, göğsünü hafifçe avuçladı. Vücudu tepki vermeye başlamıştı çoktan başlamıştı. Miran’ın anlamaması için soğuk terler dökmesi gecikmedi. Arzu kokan sesiyle konuşmaya başladı.

R:Ya benimle..hep evli kalmanı istersem? Senden boşanmak istemezsem? Seni sahiplenirsem? Bu bedeli de öder misin?

Miran şaşkınca açılan gözleriyle Reyyan’ı yavaşça bıraktı. Gözlerini kıstı, kaşlarını çattı.

M:Beni böyle zorlayamazsın.

Sesi biraz öncekinin aksine gayet durgun çıktı.

M:Herşeyi oluruna bıraksak olmaz mı? İki yetişkin gibi birlikteliğimizin tadını çıkarsak.

Reyyan bir adım uzaklaştı. İçindeki kadın, Miran’ın kollarına atılması için haykırıyordu. Kadın olmanın ne demek olduğunu bir hafta içinde öğrenmişti. Öpücüklerin nasıl etki bıraktığını da öğrenmişti. Doğrusu daha fazlası için, içinde müthiş bir istek vardı. Ama olmazdı. İki ay sonra ne olacaktı? Miran onu bırakıp gittiğinde nasıl toparlanacaktı? Olacak şey değil diye geçirdi içinden. Miran derin bir nefes aldı.

R:Oluru belli zaten..Yapma..

Miran derin bir nefes aldı. Kendisini biraz toparladı.

M:Peki..Dediğin gibi olsun..Ama bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Sonumuzu çok merak etmeye başladım.

R:Sonumuz belli. Beni bırakacaksın ve dul bir erkek olarak gününü gün etmeye devam edeceksin. Bende sattığım özgürlüğümü geri kazanmış olarak sıkıcı hayatıma döneceğim.

Bir Ay Sonra

Reyyan hastaneye gelmişti. Yoğun geçen saatlerin ardından, kantine geçip bir tost ve çay aldı. Yemeğini bitirdikten sonra yeni bir çay siparişi verdi. Yavaş yavaş çayını içti. Çayını bitirip önlüğünü almak için döndüğünde duyduğu sesle tekrar oturdu.

S:Kalkıyor muydun yoksa?

Karşısında Serkan hocası duruyordu. Bir elinde çayı, bir elinde tableti vardı. Takım elbisesiyle gayet şık duruyordu. Önlüğünü geri bıraktı.

S:Başka yer yok da. Yanına oturabilir miyim diye soracaktım?

R:Evet..Tabi buyurun hocam.

Kısık çıkan sesiyle. Neden artık eskisi kadar heyecanlanmıyordu?

S:Sana da çay alayım mı?

R:Yok ben içmiştim zaten.

S:Eğer gidiyorsan tutmayım seni.

R:Bir şey olmaz. Birkaç dakika oturabilirim.

S:Ee dersler nasıl? Hastane nasıl gidiyor? İşin nasıl gidiyor?

R:Şimdilik iyi. Bir problem yok.

S:İyi bakalım. Yılbaşında ne yapacaksın?

R:Ne gibi?

S:Parti olacak hani. Haberin yok mu?

R:Var ama karar vermedim daha.

S:Teklif etmediler mi?

R:Ettiler fakat..

S:Demek daha kimseyi kabul etmedin. Hayret..Bu sene bende buradayım. Ailemin yanına gitmeyeceğim. Eğer senin de bir planın yoksa?...Beraber gideriz diyordum. Seni evden alırım.

Reyyan gözlerini kocaman açmıştı.

R:Be-beraber mi? Siz ve ben mi?

Serkan umursamazca omuzlarını silkti.

S:Neden olmasın? Öğretmen ve öğrenci olmanın dışında, ikimizde kararlarımızı verebilecek yaştayız. Öğretmenlerle çıkılmaz diye bir prensibin mi var?

R:Yok ne alakası var?

S:O zaman bir sıkıntı yok. Alırım seni.

R:Hocam özür dilerim ama..

S:Yeni işinden izin mi alamazsın?.. Bu işinden biraz bahsetsene. Ne yapıyorsun? İşin neyle ilgili?

Reyyan hafifçe duraksadı. Daha önce bu soru sorulmamıştı hiç. Düşünmemişti hiç.

R:Ağır bir iş değil. Miran beyin bazı özel işlerini hallediyorum.

S:Anlamadım ne gibi?

R:Evinin temizliği, alışverişi falan.

S:Sen evli dememiş miydin? Karısı yapmıyor mu?

Reyyan ne diyeceğini bilemedi? Şaşkınca bakmaya başladı.

S:Reyyan bana doğruyu söyle ben bu adamı araştırdım internetten. Ne kadar çapkın olduğu her sayfada yazıyor. Üstelik evli olduğu internete düşmemiş. Kimse bilmiyor ama sen evli diyorsun.

Reyyan hocasının bildiği şeyler karşısında şaşkınlığını atamadı.

S:Ayrıca sabahları seni o bırakıyor. Birkaç kere gördüm bende. Herkes sizi sevgili sanıyor. Sabah seni evden alıp, buraya bırakacak vakti nereden buluyor? Karısı kızmıyor mu senin gibi güzel bir kızla bu kadar ilgilenmesine? Bence bu adam sana yalan söylüyor. Evli falan değil.

Reyyan kaşlarını iyice çattı. Neden yapmıştı ki bu kadar araştırmayı.

R:Bunları niye yaptınız? Ne gerek vardı bu kadarına?

S:Belki sen emniyette misin diye merak ettim? Zengin bir adamın tuzağına düşmeni istemedim belki? Belki de…senden hoşlanıyorum?

Reyyan kocaman gözleriyle, şaşınca bakıyordu. Kendisine geldi birazcık. Aceleyle önlüğünü aldı. Ayağa kalkıp bir an durakladı. Şimdi hocasına tepeden bakıyordu.

R:O evli…Bundan emin olabilirsiniz.

Serkan hocasının gözlerine bakarak kurdu cümlesini. Elinden geldiğince sakin olmaya çalışıyordu.

R:O gerçekten evli..Biliyorum…Çünkü…

Söylemekle söylememek arasında bocalamaya başladı. Ama Miran hakkında söyledikleri canını sıktı. İyiydi veya kötüydü..Çapkındı veya sadıktı..Sonuçta kocasıydı.

R:Çünkü onun karısı benim…

Hafif yüksek çıkan sesiyle kurdu cümlesini. Serkan’ın şaşkın bakışlarını görünce söylediğini idrak edebildi ama iş işten geçmişti. Söylememek için mücadele etmişti ama daha Miran’ı hiç tanımadan bu kadar ön yargılı olması, abuk subuk konuşması zoruna gitmişti.

R:Size iyi günler dilerim.

Diyerek kantinden uzaklaşmaya başladı. Hala hocasına karşı ağzından kaçırdığı cümlenin şaşkınlığını yaşıyordu. Mesainin bitmesini dört gözle bekleyip sonunda, dalgın bir şekilde eve geldi. Askıda kocasının montu vardı. Niye eve erken gelmişti ki? Endişeyle salona girdi. Miran’ı elinde spor çantasıyla gördü.

R:Erken gelmişsin.

M:Evet Selimlerle basketbol maçımız var. Suat falan da gelecek.

R:Anladım. Yemeğe kalır mısın?

M:Bilmiyorum..Aslında başka planım yok. Kalsam rahatsız olur musun?

Reyyan kaşlarını çattı. O ne demekti öyle?

R:Niye rahatsız olayım? Günlerdir eve geç geliyorsun, hep dışarıda yiyorsun, senin için de değişiklik olur.

Miran, Reyyan’ın önünde durdu. Gözlerine dikti gözlerini.

M:Sende gel.

R:Efendim.

M:Sende benimle gel. Seyredersin…Zaten çoğunun eşi geliyor. Yalnız kalmazsın.

Reyyan şaşkınca baktı Miran’a.

R:Beni arkadaşlarınla mı tanıştıracaksın?

M:Evet. Niye soruyorsun? Aslında daha önce soracaktım ama gelmezsin diye düşündüm.

R:Senden kaçmıyorum. Ev senin evin. Eve geç gelen sensin.

M:Senin için öyle geliyorum. Rahatsız olma diye.

R:Neden rahatsız olayım? Ben buradayım. Yanında.. sabahları sana kahvaltı hazırlıyorum. Beni okula, hastaneye bırakmana laf etmiyorum. Bazen gelip alıyorsun. Bu yüzden bütün arkadaşlarım bizi sevgili sanıyor. Bazıları zengin ve yakışıklı sevgili bulduğum için beni ayıplıyor. Menfaatçi bir kadın gibi gözükmeme rağmen ben senden kaçmıyorum. Aslında hiç kaçmadım, kaçamadım.

M:Yani bana alıştın.

R:Yani..Artık senden çekinmiyorum. Yanında gayet rahatım.

Miran hınzır bir gülümseme kondurdu yüzüne. Belinden tutup kendisine çekti. Reyyan artık itiraz etmiyordu.

M:Artık seni olur olmadık öpmeme de alıştın öyle mi? Sarılmama, dokunmama, şu mis gibi kokunu da içime çekmeme alıştın?

Reyyan cevap vermedi ama gözlerini kocasının gözlerinden ayırmadı. Dudakları yavaşça birleşti. Birkaç saniye sonra ayrıldılar.

M:Sende gel benimle.

R:Neden bunu yapıyorsun? Anlaşma yapalı neredeyse iki ay oldu. Beni neden tanıştırıyorsun?

M:Daha boşanmamıza çok var. Seni herkesten saklayamam ki.

Reyyan şaşkınca baktı Miran’a. Gözleri irileşmişti.

R:Na-nasıl çok var? Süresi neredeyse doldu. İki ay demiştin.

Miran umursamazca baktı. Reyyan’ın tepkisini pek umursamadı.

M:Ne olmuş yani? Boşanmak mı istiyorsun?

R:Hayır ama anlaşm…

M:Süresi çok önemli değil. Doğrusu boşanmak için acelem yok. Güzel bir karım, iyi bir evliliğim var. Yemeğim yapılıyor, çamaşırlarım yıkanıyor, evim bambaşka bir hal aldı. Sana da alıştım. Evde olduğunu, kapıdan girdiğimde seni göreceğimi bilmek hoşuma gidiyor…Çok garip değil mi? Evliliğimiz bir iki ay daha uzasa ne olur? Çok mu problem senin için?

R:Hay-hayır ama..ama..Miran..Anlaşmamız..

M:Anlaşmanın canı cehenneme..Şimdilik boşanmak gibi bir düşüncem yok. Sen evliliğimizden rahatsız mısın?

R:Hayır ama..

M:Seni taciz ediyor muyum?..Öpücüklerim, dokunuşlarım ve okşamalarım dışında tabi. kendime ancak o kadar engel olabiliyorum. Bunların haricinde cinsel olarak seni zorluyor muyum?

R:Hayır ama..

M:Para olarak sorunun var mı? Bir eksiğin..

R:Yok fakat..

Hala belinde olan elleri biraz sıkılaştı. Kendisine daha çok çekti. Miran, Reyyan’ın konuşmasına fırsat vermeden, tekrar konuşmaya başladı.

M:Güzel madem sorun yok, acele etmemize de gerek yok. şu anda boşanmak gibi bir düşüncem yok.

Son kez karısının dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Sonra dayanamayıp, öpüşünü uzattı. İstekle uzun bir süre karısını öptü.

 

Loading...
0%