@hercaisenaryosu
|
Miran arabayı hırsla hastanenin önünden uzaklaştırmış şirkete giderken Reyyan içeride kendisine olan siniriyle baş başaydı. Etrafta kendisini izleyen gözlerin farkında değildi. Herkes onda ki değişimi fark etmişti. Bunu en başta fark edenlerden birisi sessizce yanına yaklaşırken, Reyyan’ın söylediği bir cümleyi yakalamıştı. R:Umurunda değilmiş. Gören duyanda gerçek sanacak. Nasıl çıktı o cümle benim ağzımdan? S:Hangi cümle? R:Hocam. Duymadım geldiğinizi. S:Fark ettim. Kendi kendini azarlamakla meşguldün. İyi misin? R:İyiyim hocam siz nasılsınız? S:İyi aynı okul, hastane. Ne yaptın sen? Saçını falan mı kestirdin? R:Yok hocam. S:Makyajın mı? Bugün bir farklısın sanki. Yanlış anlama ama güzelleşmişsin. R:Hıı. S:Yok sen her zaman güzelsin de, bugün biraz daha farklı olmuş sanki. R:Teşekkür ederim hocam. S:Bugün nöbetin falan yoktu. Ne işin var hastanede? R:Hocam ben yarın gelemeyeceğim maalesef. Onu haber vermek için geldim aslında. S:Sen mi? Reyyan sen iyi olduğuna emin misin? Sen ki staj saatin dolmasına rağmen gitmek bilmezsin hastaneden. R:Acil şehir dışına çıkmam gerekiyor. S:Sormamda bir sakınca yoksa öğrenebilir miyim? Neden? R:Biraz özel hocam. Söyleyemem maalesef. Ama söylediğim gibi acil ve ertelemem, iptal etmem söz konusu değil. S:Tamam sen burada bekle. Ben bölüm başkanına söyleyeyim gelirim yanına. R:Teşekkürler hocam. S:Rica ederim. Serkan’ın uzaklaşmaya başlamasıyla birlikte, eline telefonu alıp kızları aradı. Bir saat sonra buluşmak üzere ikisiyle de anlaşıp, telefonu Miran’ın beğenerek aldığı çantaya attı. Başını kaldırıp etrafına baktığında, birkaç kişiyle göz göze gelmeyi beklemiyordu elbette. Kaşlarını hafif çatarak stajyer odasına doğru ilerlemeye başladı. İlgilendiği birkaç dosyadan sonra Serkan hoca kapıdan görünmüştü. İzin aldığını söyleyip, Reyyan’ın yanından ayrıldı. Reyyan kızlarla buluştuktan sonra ilk iş bankaya gitmek oldu. Atm’nin ekranında gördükleri tutarla hepsi birden kıkırdarken, lazım olabilecek kadarını çekip geri kalanı olduğu gibi bıraktılar. D:Ee ne yapıyoruz şimdi? R:Yemek yiyelim. Hesaplar benden. Sonra da alışveriş yapmamız lazım, evde yiyecek hiçbir şey yok. D:Nasıl yok? Ne yiyor bu adam? R:Eve pek uğramıyormuş. Otel gibi kullanıyormuş, haliyle yemeklerini de dışarıdan yiyor. Evde bir parça ekmek bulmak için, özel tim kurmak lazım. N:Neyse hadi gidelim. Daha seni sorguya çekeceğiz biz. R:N-Ne sorgusu? N:Ne demek ne sorgusu? Dün ne yaptınız sorgusu? Nikahta olan olayı herkes gördü. Bu nasıl sahte evlilik pek anlamadım ben. R:Herşeyin bir açıklaması var. D:O açıklamayı bir yere oturduğumuzda yaparsın. N:Hadi gidelim de o yakışıklının paralarını çatır çatır yiyelim. Hep birlikte bir restorana geçtiler. Arka masalardan birisine oturduklarında kızlar gözlerini Reyyan’a çevirip dik dik bakmaya başladı. Reyyan üzerinde ki gözleri görmezden gelmeye çalışıyordu. Eline aldığı menüyü beşinci kez baştan aşağıya incelerken, en sonunda başında bekleyen garsona dönmek zorunda kalmıştı. Verdiği iskender siparişinin ardından kızlardan daha fazla kaçamayacağını anlamıştı. Çaresizce ellerini masanın üzerinde birleştirip, karşısında kendisine gözlerini kısmış halde bakan ikiliye çevirdi gözlerini. R:Tamam anladım. Sorun hadi. N:O zaman önce ben başlıyorum. Dün gece ne yaptınız? R:O nasıl soru be? Bir şey yapmadık. Eve eşyaları yerleştirdim, sonra ben ders çalışmaya başladım, Miran da evde yemek olmadığı için yemek sipariş etti, yedik yattık. D:Yattık derken. Nasıl yattınız yani? R:O-o ne demek? N:Yani diyor ki, yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, bir şeyler yaptınız mı? Hani yeni evlisiniz falan. R:İki aylık evlilik. N:Olmadı yani bir şey. R:Olmadı tabi ki. İkimizde bu sahte evliliğin, o şekilde kalmasını istiyoruz. N:Şaka mısın kızım sen? D:Bu sefer Neşe haklı. Zengin, yakışıklı adamı bulmuşsun, evlenmişsin daha ne istiyorsun? İki ay, iki ay hatırlatıp durmasana. R:Zengin, yakışıklı ve evlilikten korkan. Ayrıca evli kalmak istemiyorum ben. Hiç hoşlanmadım Miran’dan. Tamam kibar, efendi, saygılı, korumacı a-ama benim tipim değil. sürekli benimle alay ediyor. Parayla alakalı şaka yapıyor. Hele o gülüşü beni tam deli ediyor. N:Kusura bakma kuzum ama sen tam safsın. Ne kadar güzel güldüğünü herkes fark etmiştir. R:Ben etmedim. Bu konuda hoşuma gitmedi. Şu yemeği yiyip çıkalım artık. Daha alışveriş yapacağız. Gidelim de zavallıcığa bir alışveriş yapalım. Birlikte yemekleri yedikten sonra markete gitmiş, lazım olan herşeyi almışlardı. İki saat sonra iki alışveriş sepetiyle kasaya geldiklerinde, tutan fiyatla hepsinin gözü kocaman açıldı. R:Kızım biz biraz fazla mı açılmışız? N:Harca kızım. Kocanın parası. R:Neşe ne kocası Allah aşkına? D:Saçmalama Neşe. Sende ne dert ediyorsun kızım? Sen demedin mi ekmek bile zor bulduk diye. Hepsi de lazım olan şeyler. Almayıp ne yapacaktık? R:Doğru neyse hadi gidelim. Marketten çıktıktan sonra tuttukları taksiye evin adresini veren Reyyan, birkaç dakika sonra apartmanın önüne geldiklerinde sakince şoföre durmasını söyledi. Lüks apartmanın önünde duran taksiden inen tanıdık yüzle güvenlik görevlisi hemen yanlarına geldi. G:Yardımcı olayım Reyyan hanım. Reyyan şaşkınca kaşlarını çatıp baktı karşısında ki adama. Kendisini nereden tanıdığını düşünüyordu. R:Nereden tanıyorsunuz beni? G:Sabah Miran bey söyledi. Alışveriş yapacağınızı, taşımada size yardımcı olmamı istedi benden. Bu arada Allah mesut etsin. Eşiymişsiniz. R:Te-teşekkür ederim. Güvenlik görevlisinin hafifçe gülümseyerek kendisine doğru yönelmesiyle birlikte, elinde ki poşetlerin bir kısmını ellerine bıraktı. G:Ben yardımcı olayım. R:Teşekkür ederim. Asansöre binen dört kişinin yanında, bir çok poşette konulmasına rağmen, geniş asansörde hiç birisi daralmadı. Reyyan hafifçe gülümseyerek baktı karşısında ki şaşkın arkadaşlarına. Evin içerisine girdiklerinde Reyyan kapının önünde ayakkabılarını çıkartırken, kızlar şaşkınca etraflarına bakıyordu. N:Kızım senin bu kocan baya baya zenginmiş. D:Katılıyorum. Kızım bu ev ne böyle? Ben sadece durumu iyi diye düşünmüştüm. Bu adam bildiğin zengin. R:Öyle sanırım. Hadi ayakkabılarınızı çıkartın, mutfağa geçelim. Hep birlikte mutfağa girdiklerinde de sonuç değişmedi. Kızlar şaşkınca mutfağı da incelerken Neşe’nin ağzında dökülen cümleyi Reyyan tamamladı. N:Burası bizim ev ka.. R:Ev kadar. Bende aynı cümleyi kurdum biliyor musun? Kızlarla ben burada yaşarız, kira ne istersin dedim. N:Eniştem ne dedi? R:Ne eniştesi ya? D:Resmi nikahlı eniştemiz. R:Neyse işte. Miran da evde beş tane misafir odası var oralarda kalın dedi. N:Kaç kaç? R:Beş. N:Hadi evi gezdir bize. Sonra yerleştiririz malzemeleri. R:Sırası mı şimdi? D:Hadi be. Odanızı merak ediyorum bende. R:Odam, odamız değil. tekrar söylüyorum ayrı ayrı odalarımız var. N:İyi tamam yedik. Hadi gezelim. R:Ya sabır ya Allah. Reyyan kızları evde gezdirmiş, ardından aldıkları eşyaları yerleştirmişlerdi. Kızlar gitmek için hazırlanırken Reyyan yanına yaklaştı kızların. Elinde tuttuğu parayı kızlara uzatırken konuşmaya başlamıştı. R:Taksiyle gidin. Aklım sizde kalmasın. Hava zaten kötü, hem de karardı. Miranla bırakırız diyeceğim ama bizde hemen çıkarız. D:Gerek yok kızım. R:Olmaz. Benim için geldiniz. N:Geleceğiz tabi. Arkadaş dediğin ne içindir? R:Olsun. Bir daha bir şey istediğim zaman yüzüm olsun. Elinde ki bir başka zarfı kızlara uzatırken tekrar konuşmaya başladı. R:Ayrıca iki aylık kiramı ödeyememiştim. Yani almak zorundasınız. D:Sen yanlış bölüm okuyorsun ben söyleyeyim. N:Senin hukuk okuman lazımdı. Harika avukat olur senden. İkna yeteneğine laf yok. D:Öyleyimdir. Haber verin bana eve gidince. Bende valizi hazırlayayım. Miran gelene kadar ancak hazırlanırım. D – N:Görüşürüz. Neşe ve Derin’in gitmesinin ardından hızla mutfağa geçip hamur yoğurmaya başladı. Onu dinlenmeye bırakıp odasına çıktı. Küçük boy valizi birkaç kıyafet ve geceliğini koydu. Valiz hazırlamasını bitirip, yolda atıştırmak için tekrar mutfağa inip, bir tepsi börek hazırladı. Yanına ayarladığı birkaç yiyeceğin ardından, Miran’ı beklemek için salona geçti. Beş dakika sonra kapıda duyduğu tıkırtıyla yerinden doğrulup, kapıya gitti. R:Hoş geldin. M:Hoşbuldum. Hiç teklifsiz bir şekilde hızla Reyyan’ın dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Reyyan itiraz etmeye de, karşılık vermeye de vakit bulamadı. Ceketini çıkartıp kenara koydu. Gömleğinin kollarını kıvırdı. M:Hazır mısın? R:Hazırım. Miran bu öpücük olayı sende alışkanlık haline geldi. Haberin var değil mi? M:Evet var merak etme. Çok hoşuma gidiyor. Seni öpmeyi seviyorum. Neyse bende valizi hazırlayayım, çıkalım. R:Hazır değil mi? M:Yok hazırlamadım. Hemen beş dakika da hallederim. Hadi gel. R:Ben ne yapayım? M:Fikir verirsin kıyafetler konusunda. En kötü beni çıplak görme şansına erişirsin. Ben baklavalarımı herkese göstermem kıymetini bil. R:Bende ölüyordum zaten senin baklavalarına. Miran, Reyyan’ın gözlerinin içine bakarak gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Gömleği üzerinden sıyırıp, Reyyan’ın üzerine doğru bir adım atıp arkasında ki konsolun üzerine bıraktı gömleği. Reyyan üzerine gelen Miran’la birlikte nefeslerinin sıklaştığını hissetti. M:Gerçekten hiç etkilenmiyor musun? Dokunmak ister misin? R:H-ha-hayır etkilenmiyorum. Dokunmakta istemem. M:Emin misin? R:Evet. Sen valizini hazırla ben bekliyorum seni. M:Sen şimdi hazırladığın valizi getir. İçindekileri boşalt, benim valize yerleştir. R:Ne gerek var? M:Ne oldu? Kıyafetlerimizi bir araya koymak çok mu erotik geliyor sana? R:Ne alakası var? M:Söylesene, iç çamaşırlarıma dokunabilir misin? R:Hayır dokunamam. M:Aa hemen pes ettin. İnat etmeyecek misin? R:Hayır etmeyeceğim. Dokunamam. Hadi sen hazırlan. Aç mısın? M:Açım ama bir şey yapmaya uğraşma. Ekmek arası yeterli. R:Yok öyle geçiştirme. Börek yapmıştım onu yersin o zaman. M:Tamam anlaştık. Ben bir duş alayım geleyim. R:Tamam. Bir saat sonra hazırlanıp yola çıkmışlardı. Sessiz geçen yolculuk, Akçay’a yarım saat kala Reyyan’ın sorusuyla birlikte dağıldı. R:Kim kim var evde şimdi? M:Beklentilerini biraz yükseltmeni tavsiye ederim. Sadece annem, babam yoktur. Benim annem tüm sülaleyi toplamıştır şimdiye. Teyzemler, halamlar, kuzenler…Dolmuşlar seni bekliyorlardır. Deli gibi de merak edildiğini söyleyebilirim. Reyyan gözlerini kocaman açıp, başını çevirdi kocasına. R:Çok güzel moral verdiğini söyleyemem doğrusu. Heyecan yaptım. M:Telaşlanma. Hepsi de sevecektir seni. Sen şimdi onu düşünme. Geceyi düşün. R:Miran!!! M:Ne var canım? Hiç mi merak etmiyorsun, rahat mı diye? Şöyle başını yaslasan, kollarını belime dolasan. R:Merak etmiyorum. M:İyi tamam. Sen bilirsin, istediğin zaman gelebilirsin ben ve göğsüm emrine amade. R:Kalsın Miran bey. M:Kızınca da hemen Miran Bey oluyorum. Bak sülalemin yanına gidiyoruz, yanlışlıkla Miran bey dersin alırız başımıza işi. R:Siz merak etmeyin Miran bey. Verdiğiniz paranın karşılığını alacaksınız. Sizi utandırmayacağım. M:Güzel buna sevindim. Arabayı son bir hamleyle geniş evin bahçesine yerleştirdi. M:Zira gelmiş bulunmaktayız. Bak bahçedeler. Reyyan gördüğü kalabalıkla derin bir nefes çekti içine. R:Bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim. M:Sülalecek şaşırtmayı severiz…Hadi inelim. Yoksa arabada sevişmeye başladığımızı düşünecekler. R:Heyecanlandım. M:Telaş etme sevecekler seni. R:İnşallah. Arabadan indikten sonra bir anda Reyyan’ın etrafı sarıldı. İlk yanına gelen ve sarılan kayınvalidesi Ayla hanımdı. A:Hoş geldin kızım. R:Hoşbuldum efendim. Nasılsınız? A:İyiyim güzel gelinim. Teşekkür ederim. Bakışlarını etraflarını saran aile fertlerinde gezdirdi. A:Hadi rahat bırakalım. İlk dakikadan sıkmayalım. Gel güzel gelinim. Reyyan’ın koluna girip eve doğru adımlamaya başladılar. Arkalarında kalan Miran, ellerini iki yanına koymuş onları izliyordu. M:Bende geldim ya hani. Demediniz ama ben vereyim karşılığını. Hoş buldum, evet haklısınız iyi ki bende geldim. G:Karını mı kıskanıyorsun kuzen? M:Yok canım kıskanmak değil de, bende geldim yani. Hem Reyyan’ı getiren benim. Beni de görün. Reyyan yapılan şakalara tebessümle karşılık verirken, bir yandan da isimlerini söyleyenleri aklında tutmaya çalışıyordu. En son parmaklarını kaldırıp tek tek isimleri saymaya başladı. G:Uğraşma şimdi isim ezberlemeye. On beş kişiyiz, kim kimin neyi şu anda çok karışık. Boşver.. M:Ben çok açım anne. Bu gelinin beni aç bıraktı. Bir kuru ekmek yedirdi bana. Herkes yüzüne bir gülümseme kondururken, Miran’ın yaptığı şakayı anlayamayan Reyyan şaşkınca bakıyordu kocasına. R:Nasıl aç bıraktım? Ben sana demedim mi, bir şeyler hazırlayayım diye? Sen de gerek yok dedin hani. M:Gerek yok deyince insan aç mı bırakılır hayatım? R:Börek yedirdim ya. Onu neden söylemiyorsun hayatımmm.. M:Neyse sonuçta ben acıktım aşkım. Hadi bir şeyler yiyelim. A:Masa hazır zaten. Hadi geçelim hemen. Herkes masanın başına geldiğinde, yan yana iki sandalyenin boş kalmasıyla Reyyan ve Miran’ın yerleri belli olmuş oldu. Ağızlarına attıkları birkaç lokmadan sonra, Gönül konuşmaya başladı. G:Ee Reyyan hiç anlatmadın. R:Ne anlatayım ki? G:Allah’ım çok tatlı ya. Ben çok sevdim seni. Kimsin, nerelisin, ne iş yapıyorsun, ailen nasıl? Hiç anlatmıyorsun. R:Ben aslında tam bilmiyorum. Ailem yok benim. İki yaşımdayken evde bir yangın çıkmış. Annem, babam ve kardeşim yanarak ölmüşler. Beni de son anda kurtarmışlar. Ben yetiştirme yurdunda büyüdüm. Reyyan’ın kimsesinin olmadığını biliyordu ama bu kadar detaylı değildi bildikleri. Miran’ın, Reyyan’a olan bakışlarında bariz bir duygu vardı. Bunu herkes çok net bir şekilde görebiliyordu. Gurur ve imrenme. Karısının dik duruşu, zorluk yaşamasına rağmen dimdik durmayı başarmıştı. Hayata tutunuşuna, imrenmemek elde değildi. Reyyan istemsiz bir çekinikliğe bürünmüştü. Miran’a imrenmişti doğrusu. Geniş, güler yüzlü ve gerçekten birbirini seven bir aileye sahipti. En zor anlardan birisini yaşıyordu şimdi. Özenmekten, asla sahip olamayacağı bir aileyi kandırıyor olmanın utancını taşımaktan alamadı kendisini.. Eğdiği başını kaldırıp, karşısında ki insanlara baktı..Beklediği şeyi tam adlandıramıyordu. Belki de şimdiye kadar herkesin öğrendikten sonra baktığı gibi bakmalarını bekliyordu. Acıyarak….Oysa hiçbirinin gözlerinde acıma veya Miran’a layık görmemek gibi bir bakış yoktu. Herkes gayet sevecen bakmaya devam ediyordu. Hiç birisinin bakışında bir değişiklik olmamıştı. G:Başın sağ olsun canım. R:Te-teşekkür ederim..Neyse işte. Onun haricinde yirmi iki yaşımdayım. Tıp okuyorum dördüncü sınıfım. G:Ay ne güzel. Ailemizde bir doktor olacak. R:Artık bir yerde çalışmıyorum. Hastane de staj görüyorum. Ama garsondum, evlenene kadar. Miran evlendikten sonra çalışmamı istemedi. A:Miran ne demek istememek? Sen neden karışıyorsun? Kızım sen bakma Miran’a çalışmak istiyorsan eğer, ben her zaman senin yanındayım. M:Anne.. A:Senden hiç beklemezdim oğlum. R:Yok öyle değil. Miran aslında haklı, siz yanlış anladınız. Derslerime yoğunlaşmamı istedi. Bu isteği için kendisine teşekkür etmem lazım aslında. Bu sayede derslerime yoğunlaşabiliyorum. G:Levent hayatım görüyorsun değil mi? Kocasına hiç tozda kondurmuyor. Aynı benim gibi. L:Evet canım sende hiç toz kondurmazsın benim üzerime. G:Ee Miran’la nasıl tanıştınız? Yengem beş gün önce haber aldığını söyledi. Nasıl oldu, çok merak ediyorum doğrusu. R:Miran anlatsın onu da. Miran iyice arkasına yaslanıp, kolunu Reyyan’ın sandalyesinin arkasına attı. M:Yok hayatım sen anlat. Ben beceremem şimdi. R:P-peki madem…Aslında öyle özel bir şey değil. Çalıştığım kafeye geliyordu bazen. Hiç dikkat etmemişti bana, sonra bir anda göz göze geldik…ve oldu işte. G:Ayy ne romantik. Nasıl teklif etti peki? Canım moralini bozmak istemem ama senin kocan buz dolabı gibi adam. Gülmez, konuşmaz… R:Aslında gerçekten çok uçuk bir teklif yaptı. Ama kabul ettim işte. Nasıl olduğunu idrak etmekte hala zorlanıyorum. G:Ay romantizme koş. Konuşmalar masada devam etmiş, ardından erkeklerin de yardımıyla masa toplanmıştı. Erkekleri gerisini kendilerinin yapabileceğini söyleyerek, salona uğurlarken Reyyan kahvelerin başına geçmişti. Gece sorunsuz bir şekilde devam ederken, misafirler kendi evlerine gitmişlerdi. Reyyan hiç yabancılık çekmemişti. Sanki yıllardır onlarla birlikteymiş gibi hissediyordu. Mutfakta bulaşıkları makineye yerleştirirken, Ayla hanım yanına geldi. A:Kızım tamam yorulma artık. Tüm gece durmadın zaten. Valla utandım, ben seni bu yüzden mi çağırdım? Misafirsin sen. R:Ne misafirliği efendim? Gelininizim ben, yapacağım tabi. Hem seviyorum ben ev işi yapmayı. A:Güzel kızım. Ellerini Reyyan’ın saçlarında gezdirirken. A:Miran esneyip duruyor. Odanızı hazırladım ben. Hadi geçin yatın. Zaten bir iş kalmadı, gerisini ben hallederim. Reyyan duyduğu cümleyle istemsizce yutkunmuştu. Ne yani Miran’la mı yatacaktı gerçekten? Gelmiş miydi korktuğu an? Ama Ayla hanım çok zeki bir kadındı. İkna edilmesi zor bir kadındı. Hemen herşeyi anlardı. R:Bitti zaten. Şu son iki parçayı da koyalım çıkarız. A:Tamam hadi ben yatıyorum o zaman. Karşılıklı birbirlerine iyi geceler diledikten sonra Ayla hanım odasına çıktı. Birkaç dakika sonra kapıda görünen Miran’ı gördü gözleri. M:Hadi bizde yatalım. R:Şu-şunları yerleştireyim de. M:Sonra yaparsın. Uykum geldi. R:S-sen git geliyorum ben. M:Beklerim ben. Hatta yardım edeyim istersen. R:Gerek yok. Sen git. M:Peki gideyim. Miran’ı zorla gönderdikten sonra etrafına baktı tekrar. Yapacak iş kalmamıştı aslında. Ne yapacağım şimdi diye düşündü. Olmadık yerlerden kendisine iş bulmaya çalıştı. Mücadelesi kısmen başarılı oldu ama on beş dakika ancak yapacak iş kalmamıştı. Ellerini yıkayıp, odaya çıkmak için adımlamaya başladı. Odaya girdiğinde Miran yatağa uzanmış, ellerinin karnının üzerinde birleştirmişti. Reyyan İç Ses:Bu adam neden çıplak yatıyor ya? İnsan biraz utanır. Valizden çıkarttığı geceliği alıp banyoya geçti. Hazırlanıp gelmesi on dakikasına mal olmuştu. Belki o arada Miran uyurdu. Böylece o delici, utanma bilmez gözlerden kurtulurdu…Kurduğu hayal odaya girişiyle birlikte yerini hüsrana bıraktı. Miran cin gibi bakan gözleriyle hala uyanıktı ve uyuyacağa da benzemiyordu. Gözlerine kenarda ki koltuk ilişti. Tekli koltuk çokta rahat görünmüyordu ama Miran’ın yanında yatmaktan iyidir diye düşünüyordu. Kenardaki battaniyeyi de üzerine aldı mı tamamdır. Kasım ayının sonundaydılar hava çok soğuktu ama petekler işini gayet iyi yapıyordu. Bir insan bu evde üzerini örtmeden bile terleyerek yatabilirdi. Bu yüzden sanırım Miran hem pencereyi açmış, hem de üzerini çıkartmıştı. Miran, Reyyan’ın bakışlarını görünce gözlerini devirmekten kendisini alamadı. M:Reyyan gel buraya. R:Ben koltuğa sığarım. M:Biliyorum sığarsın. Çıt kırıldım bir şeysin zaten, miniciksin ama buraya gel. R:Be.. M:Buraya gel dedim. Patronun olarak emrediyorum. R:Mi-Mi-Miran be-ben böyle uyuyamam. M:Uyursun. Nasılsa bir gün, birisinin kollarında yatacaksın. R:Sen eğlenmene devam et. Vicdansızın tekisin sen. M:Aa neden be? R:Tabi biraz vicdanın olsa beni rahatsız etmemek için çabalardın. M:Çabalıyorum ya. R:Çok belli. Bakma bacaklarıma.. M:Göz zevkime bari karışma. R:Sende altıma giyebileceğim bir şey var mı pijama falan? M:Ne yapacaksın? Zaten örtünün altında olacaksın. R:Ya sıyrılırsa. M:Güzel olur. Tabi uyuyor olduğum için ben göremem ama olsun. Hadi gel. Söz veriyorum, istemediğin bir şey yapmayacağım. R:Şu isteme olayını da yüzüme vurup durma. M:Hadi. R:Bak sana güveniyorum. M:Güzel. Bak yalan söyleyecek değilim. Güzelliğinin sen olmasan bile ben farkındayım. Seni öpmek ve senin düşünmeyeceğin şeyleri yapmak istiyorum. Ama ne kadar istersem isteyeyim kendimi durdurabilirim. Planlarımın bozulmasını istemiyorum. Bunun karşılığında birkaç öpücük ve dokunuşa izin vermeni rica ediyorum senden. Merak etme ileriye gitmem. R:B-ben zaten öpücüklerine bir şey demiyorum. O-o kadarının hakkın olduğunu düşünüyorum. M:O yüzden sesin çıkmıyor yani. R:Kocamsın sonuçta. M:Güzel, o zaman kocan olarak söylüyorum. Korkma. Hadi gel. Reyyan istemsizce yatağa doğru adımladı. Yatağın içine girdiğinde, örtüyü boğazına kadar çekmişti. Uyuyamazdı belki ama hiç yoktan Miran’ın gözlerinden korunurdu, keşke sütyenimi taksaydım diye düşündü. Şimdi ikisi de yatağın iki ucunda, elleri karnının üzerinde yatıyordu. Sonra.. Sonra hiç beklenmedik bir şey oldu. Miran bir anda Reyyan’ı kolundan tutup, sıkıca sarıldı. R:M-Miran ne yapıyorsun? M:Şişt tamam. Rahatla ve yat. Kaskatı yatmaktansa böyle yatmak daha iyi. Sadece sarılıp uyuyacağız. Hem ben sana sıcak bir şeye sarılıp yatmak güzel olacak dememiş miydim? R:Demiştin ama ben.. M:Uyu artık. R:Ben böyle uyuyamam lüften. M:Allahım…Ne inatçı bir kadınsın sen? Çocuk gibi mızmızlanma artık. Sorun ne? R:Ben çocuk değilim. Ayrıca sorun sensin. Sen ve senin bu anormal rahatlığın. Sana sarılmak yoktu benim aklımda. Miran sesini çıkartmadı söyledikleri karşısında. Ama bırakmamıştı da. Söylediklerinden pek etkilenmemişe benziyordu. Çarşafın altından uzanıp bir bacağını tuttu. Kendi bacaklarının arasına sıkıştırdı. M:Böyle daha rahat edersin. Kasma artık kendini belin ağrıyacak. Reyyan tekrar yutkundu. Başı göğsünde, bacağı bacaklarının arasında, bir eli aralarında, diğer eli adamın göğsünün üzerindeydi. Ne kadar söylense de böyle yatmak gerçekten rahattı. Miran’ın başının üzerinden derin bir nefes çektiğini duydu keskin kulakları. Ardından başını eğip Reyyan’ın gözlerine bakmaya çalıştı. Ardından ürkek dudaklarına bir öpücük kondurup tekrar sıkıca sarıldı. Reyyan teslim oldu çaresizce. M:Uyu hadi. Reyyan yerinde hafifçe kıpırdayıp, uygun bir pozisyon bulup gözlerini kapattı. Kocasının sıcak vücuduna yerleşti iyice. Evet şimdi daha rahattı. M:Rahat mısın? Diye sordu, karısının rahat bir pozisyon aradığını anlayan Miran. R:Evet sadece böyle sarılıp uyuyacaksak rahatım. Sen peki? Rahat mısın? M:Hmm aslında göğüs uçlarını bile hissedebiliyorum ama…evet bende rahatım. Bu acı verici işkenceye dayanabilirim. Ben bu sütyen giymeme huyunu sevmeye başladım. Reyyan istemsizce gülümsedi. R:Yalan söylüyorsun. Onları hissedemezsin. M:Çok mu küçük? R:Bu konu konuşmaya açık değil. Ama hissedemezsin. Arada kumaşlar var. M:Çok ince şeyler. R:Sanırım kalkıp, sütyen giyeceğim. M:Aman kalsın. Böyle daha güzel. İkisi de sessizliğe gömülüp uyumaya çalıştı. Bir süre sonra gerçekten keyifli bir uykuya daldı Reyyan. uykusunda ona daha çok sarıldığının farkına varmadı. Miran bir müddet daha uyuyamadı. Kollarının altında ki bu sıcak bedene sarılmak, sandığı kadar iyi bir fikir değildi. Uykusunu açılmıştı, onun narin bedeninin altındaki kadınsılığı hissetmek. Çok zordu. Kollarını biraz daha sardı. reyyan hemen ince kollarını beline dolayıp, yüzünü boynuna gömdü. Kocasının kollarında yatmayı baştaki gibi yadırgamadığı belliydi.
|
0% |