Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@hercaisenaryosu

Reyyan sabah uyandığında bedeninin gerçekten dinlenmiş olduğunu anladı. Gözlerini tavanda gezdirdi. Hafifçe bir gerindiğinde arkasında yatan adamın hafifçe kımıldandığını hissetti. Akşam aklına doldu. Evet Miran’la birlikte yatmıştı ve korktuğu gibi olmamıştı. Gayet rahat bir uykuydu. Esnemesinin ardından keyifle gülümsedi. Reyyan önde yatarken, Miran arkadan beline sarılmıştı. Sırtında ve kalçalarında adamın bedenini hissediyordu.

Karnında hissettiği ağırlıkla bakışlarını aşağıya indirdi. Gördüğü pekte iç açıcı değildi. Geceliği karnına doğru sıyrılmıştı. Miran’ın eli çıplak göbeğinde duruyordu. İç çamaşırının birazcık üzerinde. Ellerini Miran’ın ellerinin üzerine koyup birazcık yukarıya çekmeye çalıştı. Miran, Reyyan’ın mücadelesine gerek kalmadan kımıldanmaya başladı. Hala uyuduğu aldığı düzenli nefeslerden belliydi. Miran’ın elleri Reyyan’ın müdahalesine gerek duymadan yukarıya doğru çıkmaya başladı ama biraz fazla yukarıya çıktı. Geceliğinin yakasından içeriye girip, yumuşakça bir göğsünü avuçlayıverdi. Reyyan kocaman açtığı gözleriyle göğsüne bakmaya başladı. Sinirleri anında gerilmişti. Miran’ın elini tutup çekmeye çalıştı ama bu Miran’ın uyku halinde daha da sıkı tutmasına ve hatta okşamasına sebep oldu. Parmakları gece lafını ettiği göğüs ucunu bulunca dondu kaldı Reyyan. hayır uyuyan bir adam nasıl bu kadar kolay yapıyordu tüm bunları.

R:Miran. Miran..

M:Hmm..

Uykulu çıkan sesiyle hafif homurdanması hala uyuduğunu gösteriyordu. Elleri boş durmadan hala okşamaya devam ederken, bir anda eli durdu. Önce hiç kımıldamadan durdu avucu. Ardından nereyi tuttuğunu anlamak için hafifçe okşadı. Neyi tuttuğunu anladığında elini hızla çekti. Yanında yatan Reyyan’a bakarken, bir konunun üzerinde doğruldu. Hafif utanmıştı. Oysa o kadar söz vermişti.

M:Özür dilerim. Ben bilerek yapmadım. Çok üzgünüm.

R:Ta-tamam. Sorun değil. Uyuyorduk sonuçta. İstemeden yaptığını biliyorum.

M:Evet farkında değildim.

R:Banyoyu önce ben kullanabilir miyim?

M:Tabi.

Reyyan’ın kalkıp, kıyafetlerini alması ve banyoya gitmesiyle hızla kendisini geri yatağa attı. Hala avuçlarında hissediyordu Reyyan’ın göğüslerini. Derin bir nefes çekti içine. Bu kadının vücudu güzeldi, huyu güzeldi, insanlarla ilişkisi güzeldi.

Bir süre sonra Reyyan banyodan çıkmış, nemli saçlarıyla odaya girmişti. Miran istemsizce baştan aşağıya süzmüştü karısını. Üzerini banyoda giyinmişti ama hala nemli vücuduna kıyafetler yapışmıştı.

Miran İç Ses:Miran kendine gel. Hiç mi kadın görmedin? Ne bu böyle sapık gibi, süzüp duruyorsun? Kendine gel artık. Sen bu kıza söz verdin. Sözünü tut artık.

Miran hemen yerinden doğrulup banyoya gitti. O arada Reyyan saçlarını kurutup, makyajını yapmaya başlamıştı. Aklında yine bin bir düşünce dönüp duruyordu. Sürekli bu adamı düşünürken yakalıyordu kendisini. Reyyan düşüncelerle makyaj yapmaya devam ederken, Miran belinde havlusuyla banyodan çıkmıştı. Reyyan’ın olduğu tarafa kısa bir bakış atıp, dün dolaba yerleştirdikleri kıyafetlerin başına geçti. Reyyan makyaj yaptığı aynadan Miran’ı çok net görebiliyordu. Gözleri sırtında gezindi. Sırtında tek bir pürüz yoktu. Bir ben bile yoktu. Nasıl olurda böyle bir vücuda sahip olabilirdi? Kim bilir kaç kişi görmüştü onu böyle. Aklında kurduğu ve kurduğu şeyler sebebiyle içinde oluşan kıskançlığın yerini şaşkın ve büyümüş bakışlar almıştı. Çünkü Miran, Reyyan’ın varlığını unutmuş gibi, üzerinde ki havluyu çıkartıp kenara atmıştı.

Reyyan ilk önce ne gördüğünü idrak edemedi. Gözlerini kaçırmaya bile fırsatı olmamıştı. İlk kez bir erkeği çıplak görüyordu. Gözlerini ayna haricinde birçok yerde gezdirdi.

R:Miran üzerini giy.

Miran bakışlarını varlığını unuttuğu Reyyan’a çevirdi.

M:Pardon ben unuttum. Çok özür dilerim.

R:Giyindin mi?

M:Evet..Evet giyindim.

Reyyan sinirle arkasını döndü.

R:Miran bu neyin rahatlığı? Senin bana hiç mi saygın yok? Ya insan birazcık düşünür ya. Belki bu kız rahatsız olur der ama yok Miran bey rahatını hiç bozmasın. Sen bana böyle mi söz verdin?

M:Reyyan bak yemin ederim ki unuttum. Kusura bakma ne olur? Ben birisiyle yaşamaya alışkın değilim. Özür dilerim.

R:Öperken hiç unutmuyorsun ama birisiyle yaşadığını.

M:Reyyan bak çok ciddiyim inan ki bilmede..

R:Tamam Miran dışarıya çık. Ben, ben sakinleşmek istiyorum.

M:Tamam. Tamam çıkıyorum. Tekrar özür dilerim.

Miran utanç içinde hızla odadan çıktı. Reyyan başını ellerinin arasına almış sakinleşmeye çalışırken, bir yanda da gözlerinin önüne gelen görüntüyü silmeye çalışıyordu. Engelleyemediği bir dürtü tüm bedenini alt üst etmişti. Engellemediği bir titreme vücudunda geziniyordu. Kendisini sakinleştirmeye çalışarak birkaç dakika daha oyalandı. Kaçış olmayınca mutfağa indi. Ayla hanım çoktan kalkmış, çayı demlemişti. Mutfağa girdiğinde burnuna gelen güzel kokularla birlikte, gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti içine. Gözünün önüne gelen görüntüyle hızla gözlerini açıp, başını iki yana salladı.

R:Reyyan kendine gel. İyice kendini kaybettin.

Reyyan kendi kendisine konuşurken kapıdan Ayla hanım içeriye girdi.

A:Hayırdır gelinim. Ne konuşuyorsun öyle kendi kendine?

Reyyan bakışlarını Ayla hanımın üzerine sabitledi. Gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. Yanağına hafif bir öpücük kondurdu.

R:Günaydın efendim.

A:Günaydın yavrum. Maşallah sabah sabah ne kadar güzelsin sen?

R:Estağfurullah.

A:Öyle öyle. Hala Miran’ın senin gibi şahane bir kızla evlendiğine inanamıyorum. Orada olmasam evlilik cüzdanınızı isterdim valla.

Reyyan duyduğu cümleyle hafifçe gülümsedi.

A:Bu arada benim nikaha gelmem için Miran’ı ikna ettiğini biliyorum…Çok teşekkür ederim. Benim için çok önemliydi. Ne kadar teşekkür etsem az kalır. Miran’a kalsa asla gelemezdim.

R:Etmeyin teşekkür. Hem Miran’ın da suçu yok ki. Hasta olduğunuz için endişeleniyordu. Gelmenizi de o da çok istiyordu. Çok sevindim ben gelmenize. Sizsiz olmazdı..

Gülümseyerek kurduğu her cümle Ayla hanımın yüzünde yeni bir gülücüğe sebep oluyordu.

A:Nasılsın? Rahat etmişsindir inşallah. Elimizden ancak bu kadarı geldi.

R:Estağfurullah o nasıl söz? Çok rahat ettim sağ olun. Asıl ben rahatsızlık verdim. Siz neden beni uyandırmadınız, kahvaltıyı hazırlamışsınız. Yok yorgunluğu sanırım uyuyakalmışım. Valla sağımdan soluma bile dönmemişim…

Ayla hanım sinsi bir gülüş kondurdu yüzüne.

A:Bilerek uyandırmadım. Siz daha yeni evlisiniz. Bir birinizin tadını çıkartın.

Reyyan hemen utançla başını eğdi.

A:Utanma utanma. Ee nasıl bir his evli olmak?

R:Bilmem. Ben pek bir şey anlamadım. Daha yeni. Şu an pek bir değişiklik yok hayatımda.

A:İnsanın sevdiği insana sarılıp yatmasının tarifi yoktur kızım. Varken kıymetini zor anlarsın ama yokluğunda gözüne uyku bile girmez. Nasıl peki? Rahat ettiniz mi?

R:Evet ettik. Sağ olun.

A:Eee.

R:Eee derken.

A:Yeni evlisin anlatsana biraz. Nasıl anlaşabildin mi Miran’la? Alışabildin mi birlikte yaşamaya?

R:Be-ben al-alıştım.

A:Çekinme kızım.

R:Miran uyumsuz birisi değil. Sadece beni bazen çok sinirlendiriyor o kadar.

A:Olur canım o kadarı. Rahmetli babası da öyleydi. Beni sürekli sinirlendirirdi. Gelir gider öperdi.

Reyyan istemsizce Miran’ın bu konuda babasına çektiğini söyledi içinden hafif bir gülümsemeyle.

A:Birlikte uyumaya peki.

R:Güven verici, sahiplenici..Huzur veriyor.

A:Bak işte buna çok sevindim. Sizin mutluluğunuz her şeyden önemli. Rahat etmene çok sevindim kızım.

Aklına dün gece ve sabah olanları getirmek istemiyordu. Evet gerçekten de hayatının en rahat uykusunu uyumuştu yalan yok. Hiç bu kadar huzurlu olduğunu hatırlamıyordu. Konuyu değiştirmeye çalışarak bakışlarını ocaktaki çaydanlığa çevirdi.

Onlar mutfakta konuşup, vakit geçirirken Miran’ı Ayla hanım ekmek almaya göndermişti her zaman ki gibi. Söylenerek girdi kapıdan içeriye. Adımlarını mutfağa yönlendirirken hala söylenmeye devam ediyordu.

M:Yahu koskoca adam oldum. Otuz iki yaşıma geldim, hala beni ekmek almaya gönderiyorsun. Bir de burada keyif yapıyorsunuz. Ben de kasımın soğuğunu yiyorum. Niye? Annemle, karım ekmek yesin diye. Hadi çok efor kaybediyorum şu birkaç gündür. Enerjim kalmadı resmen. O enerjileri geri toplamam lazım. Benim karnım acıktı.

Miran’ın kurduğu cümleler Reyyan’ın utanmasına sebep oldu. Başını aşağıya eperken, aklından geçen bu adamın neden duru, durağının olmadığıydı. Sabah adamı çıplak görmüştü hiç mi utanmazdı bir insan. Ayla hanım, Reyyan’ın başını önüne eğmesiyle oğluna sinirle baktı.

A:Nasıl konuşuyorsun sen oğlum? Utandırmasana kızı..

M:Ne dedim ben anne? Sizin içiniz fesat.

A:Sus sus hadi ben masaya son bir göz atayım.

R:Tamam geliyoruz biraz sonra.

Ayla hanımın salona geçmesiyle birlikte soluğu Miran’ın yanında aldı.

R:Neden utandırıyorsun beni?

M:Sen bence bana kızmayı çok seviyorsun karıcığım. Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun valla.

R:Sende bana fırsat vermekten vazgeçmiyorsun kocacığım.

M:Reyyan ben gerçekten çok açım. Ne hazırladın kocana?

R:Annen hazırlamış. Utandım valla.

M:Ben de evlendim, karım iki ev işi tutarda annem rahat eder diyorum. Benim hanım kahvaltısını bile anneme hazırlatıyor.

R:Miran dalga geçme benimle.

M:Geçmiyorum valla…Hadi gidelim çok açım..Bu arada..

Sözünü yarıda kesip karısının dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. Reyyan artık öpücüklere alışmış sesini çıkartmıyordu. Aksine karşılık verme isteği gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.

M:Günaydın öpücüğü.

R:İyice alıştın sen beni öpmeye.

M:Seviyorum seni öpmeyi.

Miran hızla salona geçerken arkada gülümseyen bir Reyyan bıraktığını bilmiyordu. Kendisini toparlayıp kocasının arkasından salona gitti. Ayla hanım ve Miran masaya oturmuşlardı bile. Hemen kenarda duran çaydanlığın yanına gidip elini uzattı ki, Ayla hanım elinden tuttu.

A:Kızım sen otur. Misafirsin sen.

R:Olur mu canım? Misafirlik dünde kaldı. Hadi sizde başlayın kahvaltıya, servisi ben yaparım. Garson olduğumu unutmayın.

Gülümseyerek söylediği cümleyle birlikte Ayla hanım gülümserken, Miran oturuşunu biraz dikleştirdi. Reyyan kahvaltı boyunca bütün hizmeti kendisi yapmıştı ve bundan zerre rahatsız olmadığı çok belliydi. Onun bu doğallığını beğeniyordu. Hiç yapmacık davranmıyordu. Rolünü iyi yapıyordu. Annesini incitmemeye çalışması da ayrı güzeldi. Miran düşüncelere dalmışken, Reyyan’ın sesiyle kendisine geldi.

R:Kızarmış ekmek ister misin Miran?

Ayla hanım mutlulukla oğlunu ve karısını izlerken, Miran bu ilginin mutluluğunu yaşıyordu.

M:Olur tatlım…Ama kilo alacağım..Şişko olunca beni beğenmezsen.

R:Kilo almazsın sen. Alırsan bakarız artık bir çaresine. Tereyağı ister misin üzerine?

M:Güzel olur hayatım.

Ayla hanım alayla konuşmaya başladı.

A:Şımartma kızım bunu. Tepene çıkarsa tövbe bir daha indirmezsin.

Miran kaşlarını çatmış annesine bakarken, Reyyan cevap vermişti Ayla hanıma.

R:Önemli değil. Ona hizmet etmeyi seviyorum. O benim patronum sayılır. Değil mi canım?

Miran gözlerini ekmeğe dikmiş yutkunurken cevapladı karısını.

M:Evet canım. Sen öyle diyorsan.

Reyyan’ın yerine oturmasıyla birlikte Ayla hanım hemen söze atıldı.

A:O zaman patron bey birazcık para çıkart da alışverişe gidelim. Gelinimle alışverişe gideceğiz. Hepsini ben almayı planlıyorum ama belki bana söyleyemediği özel bir şey almak isterse…

Miran ekmeğin son parçasını ağzına atıp, elini cebine attı. Çıkarttığı cüzdandan bir kredi kartı çıkartıp, Reyyan’ın önüne bıraktı.

M:Bu kart sende kalsın. Ben kullanmıyorum. Şifresini falan istediğin gibi değiştirebilirsin.

Reyyan gözlerini kartta gezdirdi istemsizce. Limiti olduğunu düşünmüyordu. Alaylı bir ifade takındı yüzüne.

R:Çok harcarsam maaşımdan kesmezsin değil mi?

Gülerek sorduğu soru Ayla hanımın dikkatini çekmemişti. Aralarında şakalaştığını düşünürken, Reyyan’ın sesinde hafif bir kinaye vardı.

M:İstediğin gibi harca. Batarsak önce arabayı, sonra evi satarız..En olmadı annemden borç alırız.. Eğer yine de yetmezse en son maaşından keserim.

Alayla kurduğu cümleleri Reyyan gülümseyerek, Ayla hanım şaşkınca dinlemişti. Ne yani? O gülmeyen oğlu, her zaman ciddi olan oğlu şaka mı yapmıştı? Kaşlarını kaldırıp oğluna baktı tekrar emin olmak adına.

R:İyi risk azmış. Rahat rahat harcarım artık. Biraz kocamın paralarını ezeyim, bakalım tadı nasılmış..

Gülümseyerek kurduğu cümleyle Miran güldü hafifçe.

M:Ee siz geç gelirsiniz. Ben ne yapacağım siz gelene kadar.

A:Yapılacak tamiratlar var, listesini dolabın üzerine yapıştırdım onları yaparsın. Ardından da senin mangalda balığın çok güzel oluyor.. yaparsan eğer yeriz.

M:Haa işler bana kilitlendi yani.

A:Öyle oldu valla.

M:Aldıklarınızı nasıl getireceksiniz? İkinizin de ehliyeti yok.

A:Taksiyle geliriz. Korkma kimseye kaptırmam karını.

M:Sevinirim.

Kahvaltıdan sonra kaynana gelin birlikte alışverişe çıktılar. Ayla hanım gururla gelinini neredeyse tüm Akçay’la tanıştırdı. Neredeyse her esnaf hürmet gösteriyordu Ayla hanıma. Birlikte yaptıkları alışverişe kısa bir yemek arası vermeleri konusunda Ayla hanımı zorla ikna edebilmişti. Ufak bir duygu sömürüsü işe yaramıştı. Mirandan aldığı kartı pek kullanamamıştı. Her şeyin parasını Ayla hanım ödüyordu. Sadece bir bluz alabilmişti. Alışveriş aşkı ve enerjisi kesinlikle bitmiyordu. Ona özenirken, zaman hızla ilerlemiş hava kararmıştı.

Ellerinde poşetlerle eve dönmek için taksi durağına adımlarken, taksicilerden bir kaçı hemen ellerinde ki poşetlere sarılıp ellerinden aldılar. Eve geldiklerinde yorgunluktan ölmüşlerdi ama keyifleri yerindeydi. Kahkaha atarak içeriye girdiler. Miran elindeki çay bardağıyla kalakaldı. Bakışlarını karşısında ki iki güzel kadına çevirip baktı şaşkınca.

Bu iyi değildi. Bu iki kadının bu kadar iyi anlaşması hiç iyi değildi.

Ayla hanım boş bir koltuğa oturup, ayaklarını uzattı yana doğru. Ayla hanımın sere serpe oturmasıyla birlikte Reyyan’ın, Miran’ın yanından başka oturacak başka yeri kalmadı.

R:Ayy çok yoruldum valla.

M:Ben sana anneme uyma demedim mi? O çılgındır altmış yaşında olduğuna bakma.

Reyyan hemen Ayla hanımı savunmaya girişti.

R:Ne alakası var? Çok eğlendik valla. İyi ki gitmişiz. Bir sürü şey aldık valla. Sana da bir şeyler aldık tabi. Ama sonra göstereyim. Çok yorgunum, kalkacak halim yok. Bacaklarım kırıldı, hele baldırlarım çok kötü valla.

Miran gözlerini kısıp baktı karısına. Sonra çok doğal bir şekilde ayaklarını tutup, kendi bacaklarının üzerine koydu. İri elleriyle minik ayaklarını, bileklerini, bacaklarını ovmaya başladı. Reyyan oturuşunu düzeltirken, utançla bakışlarını kayınvalidesine çevirdi ama Ayla hanım keyifle ikisini izliyordu. Pantolonun paçasından giren elleri baldırlarını ovmaya başlayınca, istemsizce gözlerini yumdu Reyyan. Doğrusu çok iyi gelmişti, parmakları canını hiç yakmadan ovuyordu. Avuçlarında bir tek pürüz bile yoktu. İçi ürperdi, itiraf edemese de sabah uyurken göğsünü okşaması da hoşuna gitmişti. Bu adam ona çok değişik şeyler hissettiriyordu. Hayatı boyunca bilmediği, hiç merak etmediği şeyler. Ona kızmak istiyor ama çoğu zaman onu bile beceremiyordu. Miran’a karşı doğal bir mağlubiyeti vardı. Yutkunmasına engel olamadı. Hızla bacaklarını ger çekti. Kendisini daha fazla kaybetmeden toparlanması lazımdı.

R:Tamam yeter bu kadar. Mayışıp burada uyuyakalacağım.

Miran’ın şaşkın bakışları altında yanağına bir öpücük kondurdu.

R:Teşekkür ederim…Hadi bana yardım et. Eşyaları odaya çıkartmam gerek. Hem aldıklarımızı da gösteririm sana. Sana da bir kazak aldım. Ben çok beğendim bakalım nasıl duracak üzerinde.

Ayla hanım bilmişçe kaşlarını kaldırıp baktı, şaşkınlığı her halinden belli olan oğluna. Reyyan’ın arkasından giderken, aklı hala Reyyan’ın kendisini öpmesindeydi. Çok hoşuna gitmişti. İlk kez kendiliğinden öpmüştü. Derin bir nefes çekerek poşetleri yerden aldı. Odaya çıktıklarında Reyyan gün boyu neler yaptıklarını anlatmaya başladı. Hiç susmadan konuştuğunun farkında değildi. Kurduğu milyon tane cümleden sonra Miran’a elindeki kazağı gösterdi.

R:Bak bu kazağıda sana aldım. Çok güzel değil mi?

M:Güzelmiş gerçekten.

R:Akşama seninle dışarıya çıkalım mı? Annene doğum günü hediyesi almadık. Ben bir tane çanta gördüm, annen de çok sevdi. Görsen çok güzel.

M:Ben almıştım zaten. Yüzükleri alırken altın bir saat gördüm, onu aldım. Arkasına da ikimizin adını yazdırdım.

R:Neden?

Sorusunda ki şaşkınlığı herkes anlayabilirdi. Miran da anladı.

M:Ne neden?

R:Hani biz boşanacağız ya. Sorun olmayacak mı?

İçinde hissettiği burukluğun farkına varması, gerçekten can sıkıcıydı. İçinde sanki bir şeyler kopmuştu. Sanki boşanacakları gün gelmiş gibi hissetmişti. Bu hiç hoşuna gitmedi.

M:İsterse sildirir.

Umursamadan söylediği cümleden sonra gözlerine bir poşet ilişti.

M:O ne?

Reyyan, Miran’ın gösterdiği tarafa baktı. Gördüğü poşetle sinsi bir gülüş yerleştirdi yüzüne.

R:Kendime pijama takımı aldım. Eskisi sıyrılıyordu, hem eskimişti zaten.

Miran sinsice gülümsedi.

M:Ellerimden kurtulmak istedin kısacası.

R:O da var tabi. Rahat durmuyor ellerin. Senin için de rahat olur diye düşündüm.

M:İyi yapmışsın almakla. Ama bu ellerime engel olabilir mi bilmiyorum? Yanımda yattığını bende, bedenimde biliyor. Kendiliğinden gerçekleşiyor bazı şeyler. Uykuda bile olsa istekli bir elin yapabileceği şeyleri tahmin bile edemezsin. Ama bu gece daha dikkatli olacağım emin olabilirsin…Hoşuma gitmedi.

Reyyan’ın gülen yüzü anında asıldı. Üzülmüştü, neye üzüldüğünü bile anlamadan.

R:Hoşuna gitmedi demek. Yani göğüslerini beğenmedin öyle mi?

M:Konuşmaya açık bir konu değil.

R:Ne demek değil? Söz konusu benim göğüslerim. Kusura bakma ama gayet güzel göğüslerim var. Senin hak ettiğinden ve düşündüğünden daha güzel.

M:Kızma hemen. Ben kötü bir şey demedim ki. Aklında kalacaksa söyleyebilirim, görmeden sadece dokunarak bile ne kadar güzel olduğunu anladım. Görmek için sabırsızlanıyorum.

R:Mirann.

Bağırarak söylediği kocasının adıyla Miran bakışlarını gözlerine dikti.

M:Ney Miran? Sen burada benimle göğüslerini konuş, sonra Miran de.

R:Konuyu kapatalım. Beğenmediğin göğüslerim hakkında konuşmak derdinden kurtarayım seni.

M:Beğendim diyorum Reyyan. Sadece sana verdiğim sözü tutamadığım için kötü hissettim kendimi o kadar. Yoksa göğüslerinin baskısını, dolgusunu, sıcaklığını hala avuçlarımda hissediyorum aklın kalmasın.

R:Ne-neyse? Tamam, kendini kötü hissetmene gerek yok. Uyuduğun için kızmadım. Ayrıca dünyanın sonu olmadığını da anlamış oldum.

M:Yaa demek öye.

R:Öyle..Ayrıca annenin yanında ayaklarımı ovman daha erotikti. Çok utandım. Yapma bir daha.

M:Annem çok mutlu oldu.

R:Yine de benimle oynaşmanı gizlice yaparsan sevinirim.

Ne dediğini sonradan idrak edebildi. Hemen düzeltmeye başladı.

R:Yani benimle oynaş demiyorum ama..eğer uygunsuz bir şey yapacaksan ailenin yanında yapma. Bakamam ben yüzlerine.

M:Tamam gizli gizli oynaşırım seninle. Sen nasıl istersen öyle yapalım?

R:Ben sana benimle oynaş demedim.

M:Dedin ya. Gizlice oynaş dedin..Ben karısını üzmek istemeyen bir kocayım.

R:Sana laf falan yetişmez. Hadi git sen mangalını yap. Bende duş alacağım.

M:Hadi yaa. Yine mi?

R:Hadi Miran hadi. Bugün hakkını doldurdun sen.

M:Haa yarın yani yeni bir hak doğacak benim için..

R:Git Miran git.

Miran’ın arkasını dönüp kapıya doğru adımlamaya başlamasıyla, Reyyan suratını astı.

R:Sana aldıklarıma bakmayacak mısın?

M:Gece yatarken bakarım. Sen buraları anca toparlarsın zaten. Ben mangalı hazırlayayım artık.

Reyyan’ın cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı arkasından çekip, dışarıya çıktı. Reyyan’ın iyice suratı düştü.

R:Resmen aldıklarıma bakmadı ya..İnsan biraz merak eder. Ruhsuz adam.

Sofranın etrafında toplanıp, Miran’ın hazırladığı balığı yerken, sohbet iyice koyulaşmıştı. Laf birbirini açmış, Ayla hanım bir çırpıda üniversite yıllarını varana kadar anlatıverdi. Reyyan’da çocukluğundan, yurtta yaşadıklarından birkaç anı paylaştı. Ne kadar gülerek anlatsa da, acı günler yaşadığı belliydi.

M:Demek o yüzden şimşekten korkuyorsun? Seninle tanıştığımızda da hava kötüydü.

R:Kalabalıktayken çok korkmuyorum. Kendimi işime verince fazla etkilenmiyorum. Ama bir an bile ürkünce, hiçbir şeye konsantre olamıyorum. Ayrıca evde yalnızsam yine ürküyorum. Öyle çocuk gibi bir korku değil de…

Sözlerini yarıda kesip, kocasıyla, kayınvalidesine baktı. Başını eğdi hafifçe.

R:Kolay uyuyamam. Sesler uzaklaşana kadar beklerim. Elimden başka bir şey gelmiyor. İyileştiremedim maalesef.

Herkesin suratı düşerken, konuyu değiştirme görevi Reyyan’a düşmüştü. Yemekten sonra Miran bahçede otururken, Reyyan ve Ayla hanım sofrayı kaldırıp, bulaşıkları makineye dizmeye başladılar. Bulaşıklar bitince Reyyan, Ayla hanıma döndü.

R:Hadi siz Miran’ın yanına gidin. Yoruldunuz. Kahveleri yaparım ben. Çayı da demlerim.

Ayla hanım çekinikçe baktı gelininin gözlerine. Bir adım yaklaştı yanına.

A:Kızım yanlış anlamazsan ben sana bir şey söylemek istiyorum.

R:Estağfurullah o nasıl söz? Buyurun söyleyin.

A:Eğer sende uygun görürsen…Bana anne diyebilirsin. Ben..bundan çok mutlu olurum.

Reyyan’ın gözleri duyduğu cümleyle birlikte hızla dolarken, ellerini dudaklarının üzerine kapattı. Gelininin bu hali karşısında sakince duramazdı Ayla hanım. Zaten duygusal bir kadındı gözleri hemen doluverdi. Saçlarını iki yana çekiverdi.

R:Ge-gerçekten mi?

A:Gerçekten tabi. Artık sizli bizli konuşmayalım. Açık söyleyeyim, seni gerçekten çok sevdim. Rahatsın, sevencensin, çok tatlısın. Kendini herkese hemencecik sevdirdin. Dün herkes sana hayran oldu. Miran da değişmiş. Suratsızlığından eser kalmadı. Sen benim oğlumun yüzünü güldürdün. Seni ne kadar sevdiği belli.

Sesinin hafifçe titremesine engel olamadı. Derince bir nefes çekti içine.

A:Ben bundan çok gurur duyarım.

R:Be-ben çok isterim. Sizi rahatsız etmeyeceksem eğer.

A:Sen benim gelinimsin güzel kızım. Ne rahatsızlığı?

Reyyan hızla sarıldı Ayla hanımın boynuna. Gözlerinden artık yaşların akmasına mani olamıyordu.

R:Teşekkür ederim anne.

A:Güzel kızım benim.

Reyyan gözlerini sıkıca yumdu. Bu kadar tatlı bir kadını kandırıyor olmak kahrediyordu onu. Bu işin bu kadar zor olacağını hiç planlamamıştı. Aklının ucundan geçmezdi iki aylık yalan bir evlilikte, kayınvalidesini bu kadar çok seveceği.

A:Teşekkür ederim kızım.

R:Asıl ben teşekkür ederim anne. B-ben ilk k-kez anne diyorum. B-bu çok başka..

İkili mutfakta konuşup, birbirlerine sarılırken, Miran mutfak kapısından giriş yapıyordu.

M:Mangalı ben yaptım. Kahveyi biriniz, çayı da biriniz yapar ar-t-ıkk..

Sonlara doğru sesinin kısılmasının sebebi, mutfakta birbirlerine sarılmış ağlayan annesi ve Reyyan’dı. Gözlerini kısıp baktı karşısında ki ikiliye. Tamam annesinin ağlamasını sevmez ve de istemezdi ama Reyyan’ın ağlıyor olması neden bu kadar zoruna gitmişti.

M:Ne oluyor? Neden ağlıyorsunuz siz?

Karısından bakışlarını kaçırmaya çalıştı. Eğer gözlerine bakarsa, gidip sarılacak, itirazlarını kulak ardı edecekti.

A:Öyle kız kıza duygusallaştık büyütme.

M:Yok canım ne büyüteceğim? İstediğiniz gibi duygusallaşın. Ama ağlamayın.

Güzel geçen gecenin sonuna gelirken, birbirlerine iyi geceler dileyerek odaya geçtiler. Odaya girdikleri gibi Miran üzerinde ki ince kazağı çıkarıverdi. Gözlerini karısının olduğu tarafa çevirdi.

M:Ben duş alacağım. Her yerim mangal kokuyor.

R:Tamam.

Diyerek cevap verirken, olabildiğince bakmamaya çalıştı Miran’a. Hızlıca aldığı duştan sonra odaya girdiğinde, Reyyan yeni aldığı pijamayı giymişti bile. Gerçekten çok yakışmıştı. Eski geceliğine nazaran daha kapalıydı ama Reyyan’ın vücudunu saklamayı başaramamıştı. Reyyan tek kaşını kaldırarak baktı Miran’a.

R:Hayırdır..Beğenemedin mi?

Bir yandan Miran’a kafa tutarken, bir yandan da bakışlarını gözlerinde sabitlemeye çalışıyordu. Sadece altında ki havluyla duruyordu. İki elini beline koymuş karısına bakarken, Reyyan istemsizce gözlerini vücudunda gezdirdi. Daha önce havlunun örttüğü kabarıklığa dikkat etmemişti. Göğsünde hissettiği kımıldanmayla iyice şaşkına döndü. Bu geniş erkek bedenine her baktığında, daha önce hissetmediği şeyler hissediyor, merak etmediği şeyleri merak ediyor ve kadın olduğunu hissediyordu. Vücudunun her uzvu ise hissettiği o kadınsılığı açıkça belli ediyordu.

 

Loading...
0%