Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@herdem6060

Beni buradan ve Instagram'dan takip etmeyi unutmayın ❤

Instagram; herdem6060

İyi Okumalar

6. Bölüm

Mine daha önce biriyle birlikte olmayı bırak bir erkekle kahve bile içmemişti. Sınıftan arkadaşları olan erkeklerde sadece not almak için onunla konuşurlardı. Kaderini değiştirmeye karar verdiğinde onu böyle bir bakışıyla, duruşuyla dokunuşuyla kendinden geçirecek birinin karşısına çıkacağını düşünmemişti. Birlikte orgazm olduklarında adamın içinden çıkıp, göbeğine boşalmasını inanamaz bakışlarla seyretmişti. Bedeni varlığından haberi olmadığı duygularla sarsılıyordu. Mesela sadece ağlamak istiyordu.

Mehmet ise aldığı muazzam zevkin yanında gözlerini genç kadından çekemiyordu. Onun yaşamındaki en güzel sevişmesinin, kadında pişmanlık olmasından korkuyordu. Gözlerinin dolmasından da korkusunun yersiz olmadığını anlamıştı. Akşamdan beri bu kadın tarafından kaç kez şaşırtılacaktı, bilmiyordu. Kadının birden doğrulup ona sımsıkı sarılmasıyla bir kere daha afalladı. Sarılmasına karşılık verip, boynuna öpücükler kondurmaya saçlarını okşamaya başladığında ona daha çok sokulmasıyla pişman olmadığını anlamış oldu. Nasıl bu kadar korunmaya muhtaç dururdu inanmakta zorlanıyordu. Eğer numara yapıyorsan çok iyi oyuncusun be kadın diye aklından geçirdi. ‘Çok masum,’ diye fısıldayan iç sesinin uyarısıyla kokusunu içine çekip çıldırtıcı siyah saçlarından öptü. Sırtını okşayıp, alnına dudaklarını bastırıp bir süre bekledi.

“Neden?”

“Ne neden?”

“İlk olduğunu fark etmediğimi düşünmüyorsun değil mi?”

“Kötü müydü?”

Mine’nin dudakları titreyerek sorduğu soruya biraz geri çekilip bu kadın gerçek mi diye bakmaya başladı. Otuz altı yaşında sayısız ilişkisine rağmen biraz önce yaşadığı sevişme mükemmelden de öteydi. Bir kez daha alnından öpüp, bu gece yaşadıklarını anlam aramayı bıraktı.

“Mutlu!”

“Mehmet bende yapabilir miyim?”

“Neyi?”

“Senin bana yaptıklarını bende sana yapabilir miyim,” dediği anda Mehmet’in bütün bedeni kasıldı. Penisi anında dikildi ve kendine şaşırmaktan kadına cevap vermediğini fark etmedi.

“İstemiyor musun?”

“Bebeğim bana neler yapıyorsun bilmiyorum ama seninim ne istiyorsan yapabilirsin. Sadece ilk önce temizlenmeliyiz. Hem canını çok yakmadım iyisin değil mi?”

“İyiyim.”

“Hadi banyoya,” deyip yorganı kaldırdı. Çıplak olduğunu umursamadan banyoya doğru bir iki adım attı. Geriye doğru baktığında kadının yorganın altına sımsıkı sarıldığını gördü. Ona bakarken kızarıyordu. Allah’ım rüyadaysam uyandırma beni tablo gibi şu görüntüyü hep göreyim diye içinden konuşurken mecbur seslenmek zorunda kaldı.

“Gelmiyor musun?”

“Bir..birlikte mi gireceğiz?”

Mehmet sayısını unuttuğu şaşkınlığının yanı sıra güçlü bir kahkaha attı. Biraz önce en ufacık noktasına kadar gördüğü kadının halini görünce içi bir tuhaf olmuştu. En çokta içi mutlulukla dolmuştu. Hiç böyle bir görüntüyle karşılaşmamıştı. Bugüne dek yaşadıklarına benzemeyen duygu geçişiyle karnına yumruk yemiş gibi hissetti. O da yalnız kalsa iyi olacaktı. Banyoya doğru yürürken tamam seni zorlamıyorum diye mırıldandı. Duşa girdiğinde alnını duvara dayadı. Bu akşam yaşadıkları gerçek miydi hala bunu sorgularken rüyaysa uzun zamandır bu denli güzel rüya görmediğine yemin edebilirdi. Hala kadını düşündükçe içinin şefkatle onu koruma duygusuyla dolmasına anlam veremiyordu. İlk erkeği olmasının sebebini açıklamazken ona yapmak istedikleri aklından geçirirken yine bedeni tepki verdi. Bakalım neler yapacak bu merak ile duşunu alıp, çıktı. Kadının hala aynı pozisyonda yattığını görünce giyinme odasına gidip, bir tişört aldı. Yanına geldi.

“Kalk bakalım ürkek kuş ben giyinme odasındayım, duşunu al. Sana verecek bir şeyim yok o yüzden tişört getirdim.”

“Ta..tamam.”

Mine, Mehmet giyinme odasına girer gitmez koşarak banyoya girdi. Aynanın karşına geçip kendini inceledi. Dudakları şişmiş yanakları kızarık ama gözleri parlıyordu. Değişik bir mutluluk vardı yüzünde ve gerçekten kendini bugüne dek hiç olmadığı kadar heyecanlı ve mutlu hissediyordu. Duşu açıp hızla duş aldı. Adamın şampuanıyla yıkanıp, duş jelini kullanırken hiç yabancılık çekmemesine şaşırdı. Türkan’ın bile eşyalarını kullanırken huzursuz olurdu. Peki, bu adamın ona yabancı gelmemesini neye yoracaktı. ‘Şu an sana en yakın kişi o zaten ama hala aptal aptal utançlıklarınla adamı kendinden soğutabilirsin. Unutma sen utangaç Mine değil, seksi yaşamak yaşatmak merak ettiği her şeyi uygulamalı öğrenmek isteyen kişisin,’ diyen iç sesiyle kaşlarını çattı. Bir kere hiç utangaçlık yapmamıştı. Karşılıklı muhteşem bir sevişme yaşamışlardı. ‘Sen adamı tatmadın,’ iç sesi kesinlikle haklıydı. Bunu düşününce neden bacaklarını sıkma gereği hissetmişti bilmiyordu ama bu TEK GECE onundu. Sıcak sudan yanakları daha çok kızarmıştı. Orada bulduğu tarakla saçlarını tarayıp, dolaplardan bulduğu havluya sardı. Eline diş macunu sıkıp, fırçalamaya çalıştı. İç çamaşırı olmadan sadece tişörtle durmak biraz garip gelse de Mehmet’in ne yaptığını merak ederek banyodan çıktı.

Nevresimlerin değiştiğini gördüğünde tekrar yanaklarının ısındığını hissetti. Neredeydi? Acaba evin içinde onu aramaya çıksa mıydı? Tam karar aşamasındayken Mehmet elinde tepsiyle girdi. Pencere kenarındaki sehpaya koydu. Üzerindeki şortla ve tişörtle ne kadar dayanılmazdı. Gülümseyen adama nasıl karşılık verse bilemedi. Keşke konuşsa ses tonu konuşma şekli çok güzel sabaha dek dinlerim diye aklından geçirdi.

“Gel çay yaptırdım.”

“Teşekkür ederim,” hani kitaplarda erkekler sürekli sevişmek istiyordu. Bir kere mi olacak diye farkında olmadan somurttu. Mehmet onun düşen yüzüne baktığında arkadan sarılmamak için kendini zor tuttu. Sabaha dek onu yataktan çıkartmamak istese de sabırlı olmalıydı. Zorlasa kadının canı yanabilirdi.

“Atıştırmalık bir şeyler de koydurttum. Acıktın mı?”

“Yok.”

“Biraz kendinden bahseder misin bana Mutlu,” demesiyle Mine’nin renginin atması bir oldu. O asla böyle bir muhabbet olacağını düşünmemişti. Yalan da söylemeyi beceremezdi. Kişisel gelişim kitaplarının birinde ne yazıyordu. Cevap vermek istemediğiniz bir soruya soruyla karşılık verin hemen bu taktiği uyguladı.

“Ne bilmek istiyorsun?”

“Kaç yaşındasın yirmi dört yirmi beş…”

Mine’nin yüzü güldü. Genelde onu yaşından çok büyük sanırlardı. İlk defa biri yaşını küçük söyledi. Hem de beğendiği seviştiği adam böyle görmüştü, hoşuna gitti. Çayından bir yudum alıp, cevap bekleyen adama baktı.

“Daha büyüğüm.”

“Hımm hep yuvarlak cevaplar ya da kaçış…”

“Kızma.”

“Kızmadım, sadece seni tanımak istiyorum.”

“Zamana bıraksak.”

“Peki.”

Mine hiç öyle bir zaman olmayacak derken, Mehmet seninle ilgili her şeyi en ince detayına kadar öğreneceğim diyordu. Kendilerinin dışında birkaç konudan konuşup, sürekli birbirlerini süzdüler. Genç adam gözlerini kadının dudaklarından çekemiyordu. Duştan sonraki duru güzelliği makyajlı seksi halinden çok etkilemişti. Sessiz gizemli halleriyse merakını körüklemiş, onunla dolmasını sağlamıştı. Bacaklarının güzelliği gözlerinin önünde oldukça sakinleşmesi mümkün değildi. Onu yeniden öpmek için yanıp tutuşuyordu. Sanki bu isteğini anlamış gibi kadının ayaklanıp başında durması beklediği şey değildi. O da ayağa kalktı.

Hayatında görüp görebileceği en yakışıklı adam ona güzel güzel bakarken boş zaman geçirmek istemeyen kadın birden dudaklarına asıldı. Bu cesareti nasıl bulduğunu bilmiyordu. Titreyerek bedenini tamamen yaslayıp dillerinin dansına ayak uydurmaya çalıştı. Kulağına dolan hırlamaya karışık sesler kadınlık gururunu okşarken, içinden geldiği gibi öpüşmeye devam etti. Yatağa doğru geri geri gittiler. Durduklarında Mehmet hızlıca soyundu ve sırt üstü yatağa yattı. İki kolunu hadi gel dercesine…

“Seninim,” dedi. Kocaman yatağı doldurmuş, heybetli adamın çıplaklığı karşısında bir an ne yapacağını bilemedi. Dudakları kurumuştu sanki bu yüzen dilini dudaklarında gezdirdi. Hep bir erkeğin karşısında soyunamayacağını çıplak kaldığında savunmasız kalacağını ve bunu kaldıramayacağını düşünmüştü. Ancak iki saat önceki sevişmelerinde öyle hissetmemiş, aksine dünyanın en doğru işini yapıyormuş gibi rahat davranmıştı. Bedeninin en mahrem yerlerinde gezen adamı hep orada istemişti.

Dizlerinin üstünde biten tişörtün eteklerinden tutup sıkmaya başladı. O çıplaksa kendi de olabildiğince çıplak olmalıydı değil mi? Anlık bir cesaretle tişörtü başındaki havluyla birlikte çıkarttı. Mehmet’in gözleri kararak derin bir nefes aldığını ve yumruklarını sıktığını gördüğünde hafifte olsa gülümsedi. Gerçekten bir erkeği bu hale getiren kendisi miydi? Bunları düşünürken adamı beklettiğinin penisinin damarlarının zonkladığının farkında değildi.

Mehmet hızla dizlerinin üzerine doğrulup, belinden çekmesiyle kendi eş zamanlı dudakları birleşti. Genç adamın bedeni göğüs uçlarına sürtünmüş, ereksiyonlu hali karnına batıyordu. Teninin çok hassaslaştığının ve bedeninin en derin yerlerinin bile kavurucu sıcaklığa ulaştığını anlayan kadın içgüdüsel iki eliyle adamın saçlarını çekiştirip, omuzlarına tırnaklarını batırdı. Ona fırsat vermek isterken yine kendisinin kadına saldırdığını fark etti adam ve hayatının hiçbir döneminde kontrolünü böyle kaybettiğini hatırlamadı.

“Ah bebeğim böyle gidersen direk içine gireceğim,” diyerek geri yastıkların üstüne uzandı. Elini kaldırıp, üzerine doğru yatmasını sağladı. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Koca memelerin sallanarak geldiğini gördüğünde gözlerini kapattı bir süre yoksa yine onlara dokunmak için kendi adım atacaktı.

“İstediğin gibi dokun bana içinden geldiği gibi…”

Mine için doğru kelimeler bunlardı. Parmak uçlarıyla adamın vücuduna dokunmaya başladı. Göğüs uçlarını sıktığında heybetli adamının nasıl dişlerini sıktığını gördü. Göbeğinde daireler çizerek gezdi. Dudaklarını esmer tene değdirdi. Küçük küçük öpücükler kondurup, dilini gezdirdi. Diline gelen hafif tuzlu tat içini gıcıkladı. Tamamen içinden geldiği gibi gezintisine devam etti. Adamın göğüs uçlarını aynı onun yaptığı gibi dişlerinin arasına alıp, ısırdı. Hayvani bir hırlama duyduğunda doğrulup adama baktı.

“Devam et güzelim harikasın.”

Mine usul usul göbeğine indi. Oradan da karnına doğru dikilmiş erkekliğe dokundu. İlk önce parmak uçlarıyla aşağı yukarı dokundu. Sonra avucunun içine alıp sıktı. Elleri titriyordu. Mehmet’in bedeninin kaskatı kesilmesi inlemesi doğru hareket ettiğinin bir göstergesiydi. Eğilip ellerinde duran dimdik aletin ucunu öptü, ucunu ağzına aldı. Nasıl yapacağını bilmiyordu. Bir süre öğle kalınca adam onun neden durduğunu anladı ve başından baskı uyguladı. Kendini çekmeye çalışan başa bir daha aynı baskıyı uygulayınca Mine alıştı. Dilini de işin içine katarak devam etti. Başta biraz midesi kalkar gibi olmuştu ama sonradan hoşuna gitti.

Mehmet kendine inanamıyordu. Yeni keşfedilen bir yer gibi üzerinde gezinen dudakların dilin altında sabırla beklemek zordu. Hem de düşündüğünden kat be kat zordu. Ne istiyorsa yapsın diye sabırlı olmaya çalışmıştı ama erkekliğinde ki tatlı ağız artık onun sabrını taşırmıştı. Boşalacağını anladığı anda Mine’yi saçlarından çekiştirdi. Komodinin üzerindeki pakete uzanıp ağzıyla açtı. Ne olduğunu anlamaya çalışan kadın prezervatifin heybetli penise geçişini izledi.

“Gel bebeğim,” diyerek Mine’yi üstüne çıkardı. Pozisyonunu ayarlayıp erkekliğinin üzerine oturttu. Aynı anda inlediler ve genç kadın dizlerinin üstüne yükselip daha sert oturdu. Adam belinden tutup, yardım ederken sıkılık karşısında dayanmakta zorlanıyordu. Bedeni beyni her yeri dolgun kadınıyla doldu. Bu inanılmazdı, kendilerine gelir gelmez tekrar tekrar bu kadına sahip olacaktı. Hiç bırakmayacaktı. Dayanamayıp kendini kaldırdı. Hoplayan memelerin birini eliyle sıkarken diğerini ağzına aldı. Öyle somurmaya başladı ki Mine çıldırmak üzereydi.

Deneyimlediği şeylere direnmek çok zordu. Bu özgürlük hissi bambaşka bir şeydi. Çığlıklar atıyor, inliyor istediği zaman adama sarılıp öpüyordu. Bunu bazen annesine babasına bile yapamazken bu hiç tanımadığı adama nasıl yapıyordu. ‘O artık sana en yakın,’ diyen sesle belinde hissettiği elektrik çarpmış gibi sızı kadınlığının içinde atan damarla beyni uyuştu, uyuştu ve bayılacak gibi olarak orgazm oldu. Adamın üstüne abandı. Hızlı hızlı nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. O arada tapılası adamının da boşaldığını hissetti. Sımsıkı sarılan adama karşılık verdi. Saçlarının öpülmesiyle kendini çok değerli hissetti.

“İyi misin?”

“İyiyim,” dedi ama aslında iyi olmaktan çok uzaktı. Teni ateş gibi yanarken, kalbi hiç tanımadığı adamla dolmuştu. Uykusu ağır bastı. Adamın kollarında uykuya teslim ederken içinden geçen ‘ilkim olduğun için… kendimi seksi, güzel ve gerçek bir kadın gibi hissettirdiğin için teşekkür ederim.’

                       

Loading...
0%