Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@herdem6060

15. Bölüm – Gamze Gerçeği

 

“Hadi git açım dediğini duydum. Bugün Tokat’a özgü yemekler yapmıştım belki damak tadına uymaz. Çay yapıp kahvaltılık koy istersen” Merve’nin sözlerine;

“Yok canım ne varsa onu yiyecek. Hem alışsın Tokat yemeklerine dimi” diye karşılık vermişti. Tencerelerin başına geçtiğinde yeşil mercimek hellesi, kuru biber dolması ve yoğurtlu makarna olduğunu gördü. Hemen çorbayı ısıtıp, diğer yemekleri masaya yerleştirdi. Cenkay geldiğinde bilmediği yemekleri görünce biraz mırın kırın etse de Buse’yi kırmamak adına yemeye başladı. Özellikle çorbaya bayılmış sanki kendi evinde anasının yemeklerini yiyormuş gibi rahat hissetmişti.

Buse moralleri bozulmasın diye yemek boyunca oda çorba içerek eşlik etmiş arada hayran hayran sevdiğini seyretmişti. Birlikte masayı topladıktan sonra iki çay alıp salona geçtiler. Cenkay yanına oturmasını ve güzel dudaklarının tadına bakmayı beklerken, Buse yerdeki mindere bağdaş yaparak oturmuştu. Elbisesini çıkarmasına izin vermediği için güzel bacakları gözlerine bayram ettiriyordu. Birde gayet ciddi bir ses ile;

“Eee artık konuşmaya başlasan mı? Seni dinliyorum.”

“Tamam konuşalım da sen kucağımda otururken, arada bir güzel tenine öpücüklerimi kondursam daha güzel olmaz mı?” dudaklarını sakıtmış, kırgın bakışları ile küçük bir çocuk gibi olmuştu. Aslında her zaman çok ciddi gördüğü adamın bu kadar çocuksu bir hal alması çok hoşuna gitse de…

“Hayır ben burada, sen orada oturarak konuşacağız. Ciddi ol lütfen” diye azarladı. Cenkay elinden çikolatası alınan çocuk misali küskün küskün omuzlarını kaldırarak

“İyi tamam, ne yapalım. O zaman en başından başlıyım. Ahmet, yani Gamze’nin yanında gördüğün adam, benim çocukluk arkadaşım”

“Şu uzun boylu yakışıklı adam mı?” diye sorması üzerine

“Bak bak yakışıklı demek beni kışkırtma vazgeçerim anlatmaktan” dedi ters ters bakarak bunun üzerine gülümseyen Buse;

“Tamam tamam benim tek yakışıklım sensin”

“Ha şöyle… O benim çocukluk arkadaşım. Babamın öğretmen olduğundan daha önce bahsetmiştim. Tayin sebebi ile Diyarbakır’a taşınmıştık. Ben orta bire yeni başlamıştım. Onun ile aynı sıraya oturduk öyle güzel anlaştık ki, ortaokul, lise her anımız birlikte geçti. Hatta adımız ikize çıkmıştı. Bizden bahsedecekleri zaman adlarımız yoktu. İKİZLER vardı. Neyse üniversiteyi de İstanbul Üniversitesi Hukuk kazanınca birlikte İstanbul’a geldik. Birlikte aynı özel yurda yazdırdı ailelerimiz sınıflarımız ayrı olacaktı ama en azından yurtta yine yan yana olacaktık. İkimizde kızlar tarafından dikkat çekiciydik bunun farkında olarak birbirimizin alanına girmeyeceğiz diye kurallar koyduk. Hiçbir kızın aramızı bozmasını istemiyorduk. İlk yıl İstanbul ve okula alışma süreci ile geçti. Bir iki kızlarla takıldık ama hiç sevgili moduna girmiyorduk. Derslere asıldık başını sıkı tutmak istiyorduk. Neyse ikinci yıl Ahmet’lerin sınıfına Ankara Hukuk’tan Gamze adında bir kız geldi. Çok güzeldi herkes bu kızı konuşuyordu. Ahmet’in de hiç dilinden düşmüyordu. Ben Ahmet’in hoşlandığını düşündüğüm için bakmıyordum bile kıza neyse bir gün Ahmet geldi..

“Gamze sana aşık olmuş, onun yüzüne bile bakmadığın için çok acı çekiyormuş. Benden yardım istedi. Neden bakmıyorsun oğlum kızın yüzüne” diye sordu.

“Ben sen hoşlanıyorsun sanıyordum” dediğimde

“yok öyle bir şey ben sadece arkadaş olarak seviyorum hem olsa ben sana söylemez miydim?”

Bizim hikâyemiz böyle başladı. Gamze ile kısa zamanda sevgili olduk artık her şeyi birlikte yapıyorduk. Tabi Ahmet’i de ihmal etmiyordum. Gamze ile yaşadığım özel anlar dışında hep bizim ile birlikteydi. Artık ikiz değil üçüz olmuştuk.

Özel anlar dedikten sonra Buse’nin içi cız etti. Biraz önce kapıya dayanmış halleri gözlerinin önüne geldi. Kıskançlık böyle bir şeymiş demek ki sanki yüreğinin ortasına taş oturmuş gibi hissetti kendini… Cenkay, Buse’nin yüzünün aldığı şekil ve üzülmüş halini seyrederken bir kere daha aşık oldu. Konuşmasını bölmedi zira bölerse şuan karşısında küçük bir kız çocuğu gibi bakan kıza saldıracaktı. Kafasını sağa sola sallayıp konuşmasına devam etti.

Okul bitti üçümüz de derece ile bitiren birer avukat olduk. Ahmet hakimlik-savcılık sınavlarına hazırlanacağım diye işe girmedi. Beraber ev tuttuk o ders çalıştığı için hep evdeydi ama ben bankaların icra dosyaları ile işe başladığım için sürekli seyahat halindeydim. Gamze de başka bir büroda çalışmaya başlamış aynı işi yapmamıza rağmen o benim kadar seyahat etmiyordu. Seyahatlerden mi kaynaklı bilmiyorum çok iyi anlaşan herkesin gıpta ettiği ilişkimiz kötü gitmeye başlamıştı. Çünkü sürekli kavga etmeye başlamış ayın yarısını küs geçiriyor olmuştuk. Farkındayım çok hırslıydım çok çalışıyordum onu ihmal ediyordum ama oda benden farklı değildi. Beni anlasın istiyordum. Kavga dövüş 3 yıl geçti. Artık daha deneyimli parmak ile gösterilen avukatlardan olmuştum. Şuan ki ortağım Cihan Toprak o zamanlar benim patronumdu. Aynı gün hem ortaklık hemde ceza davalarına bakmayı teklif etti. Patronum dediğime bakma Cihan sadece iki yaş büyük benden, onunda tel ideali babasının kurduğu büroyu sayılı avukat bürolarının içine sokmaktı. Gamze ile ilişkimiz nerdeyse beş yılı devirmişti. Artık daha yerleşik çalışacaktım aramızın bu şekilde düzeleceğini düşünüyordum. Yaşımda 25’i geçmiş kafamda bazı planlarım vardı. Ali Buğra ile buluşup ortalık teklifinden bahsettim oda eve gidip Ahmet ve Gamze ile de konuş, benimde teklifim hala geçerli birlikte de büro açabiliriz demişti. Çok keyiflendim bir gün içinde iki teklif almıştım. Akşam felekten bir gece çalalım o zaman diye Gamze’yi aradım. Beni şehir dışında sanıyordu o yüzden telefonumu açmıyor sanırım diye düşündüm. Çünkü yine kavga etmiştik.. Bu arada Ahmet’te savcı olmuş mesaisi var evde değil diye biliyordum. Biz Ali Buğra ile onları evde bekler hep beraber çıkarız diye planlar yaparak eve geldik. Anahtarım ile eve girdim. Ahmet’in odasından sesler geliyordu. Ali Buğra “Bizim çapkın eve yine kız atmış sessiz olalım rahatsız olmasın paşamız” diye gülerek bana takılıyordu. Hiç aldırış etmedim. Ne kadar hızlı çapkın olduğunu biliyordum. Tam odama gidecekken koltuğun üzerinde Gamze’nin ceketini gördüm. Elime aldım, içime bir kurt düştü.

“Bu Gamze’nin “ dedim yatak odasına doğru bakarak… Ali Buğra arkamdan gelip

“saçmalama” diye seslense de odaya kadar gelmiştim bile… Kapı yarı açıktı.

“Ne gördüğümü tahmin ediyor musun?”

“Düşündüğüm şey olamaz değil mi?” korkarak sormuştu. Böyle bir deneyim yaşasın istemiyordu.

“Tam düşündüğün şey güzelim” samimiyetsiz bir gülüş ile söylemişti.

İkisi çırılçıplak, kendilerini kaptırmış öyle bir sevişiyorlardı ki, dünya umurlarında değildi sanki ve Gamze beni gördü. İlk önce şok olsa da umurumda bile değilsin misali Ahmet’e aşk sözleri fısıldamaya devam etti. O an kan beynime sıçradı. Kapıyı tekmeledim. Beynim durdu insanların nasıl katil olabildiğini işte o zaman anladım. Mutfağa gidip bir bıçak aldım. Ali Buğra önüme çıktı.

“Sakın, sakın bak, değmez onlar için bu pislikler yüzünden geleceğin kararsın mı istiyorsun? Yapma bak daha bugün ne hayaller kurdun. ” diye bağırıyor elimden bıçağı almaya çalışıyordu. Bıçak elimden düştü, donmuş gibiydim. Odama gidip birkaç parça eşya alıp evden attım kendimi… Yoksa biraz daha o evde dursam nefes alamadığım için kendim ölecektim. Ali Buğra o gün beni zorla kendi evine götürdü. Bir hafta konuşmadım neredeyse bunu hak edecek ne yaptığımı düşündüm. Çok canım yandı ama sonra anladım ki ben Ahmet için daha çok üzülüyorum. Bütün çocukluğum gençliğim yalanmış…

Özellikle Ali Buğra ve Cihat’ın çabaları olmasaydı zor toparlanırdım. Tabi bugün ki doğum günü olan ve arkadaşımda hep birlikte destek oldular. Sonrası çok çalışmak, hem de soluksuz olarak ve şimdi buradayım.” Gözlerinin içine bakarak tamamlamıştı sözlerini bir tepki bekliyordu.

“Ne yani ondan sonra hiçbir kadın olmadı mı hayatın da” Cenkay teselli sözü beklerken onun kıskançlık yaptığını görünce içten çok güldü. Belki de öyle davranması daha güzel olmuştu.

“ooo sayısını bilmiyorum valla o kadar çok kişi oldu ki ama ondan sonra duygusal anlamda kimseye bağlanmadım” gözlerini kısarak birbirlerine baktılar. Cenkay, karşısındaki güzelin bakışlarının yoğunluğuyla gülmek için kendini zor tutarken, Buse saldırmak için avını kollayan kaplan gibi bakıyordu. Kalbinin ağrıdığını hissetti. Acaba bana da bir şey hissedemiyor mu diye gözlerinin içine içine bakmaya devam etti. Şuan ki soracağı soru yüzünden dilinde acı bir tat hissetti. Zor duyulan bir ses ve gözlerini kaçırarak;

“Bu akşam onu hala sevdiğini mi anladın?” Çünkü gözlerini ondan alamadın. Benim yanında olduğumu bile unuttun.”

İçinden aslında seni şurada kıskançlıktan kudurtmak var hanımefendi ama neyse insanlık bende kalsın diye düşünerek; “Seni tanıdıktan sonra onu aslında düşündüğüm kadar sevmediğimi anladım demiştim. Unuttun mu?”

Hımmm bi düşüneyim, hem bir daha duymak istemiş olabilirim. Ne olmuş hep senin mi egon okşanacak birazda benim egom tavan yapsın.” Müthiş bir gülücük ve şımarık şımarık..

“Şu sıkıntılı ve gereksiz konuyu hallettiğimize göre artık yanıma gelir misin? Zira zor tutuyorum kendimi, yoksa ben oraya gelir seni yere yatırırım, sonrasında olacaklardan ben mesul değilim.”

Buse yanakları kulaklarına kadar kızararak yanına oturduğunda biranda kendini Cenkay’ın kucağında buldu. Tekrar öpüşmeye başladıklarında; tutkuları artık baş edilemez hale gelmişti. Zaten mini olan elbisenin kucağa oturduktan sonra daha çok açılması ile ellerini özgürce bacaklarında gezdiren Cenkay durması gerektiğinin farkındaydı. Farkındaydı da işte bir türlü kopamıyordu bu bal dudaklardan; Buse ise kendini kaptırmış dillerin savaşı o kadar hoşuna gitmişti ki nefes nefese ayrıldıklarında bile bir daha ne zaman öpüşmeye başlarız diye gözlerini dudaklardan alamıyordu. “Allah’ım ne azgın tekeymişim ben” diye düşünüyordu. Yanakları kızarmış, dudakları berelenmiş, saçları dağılmış ve aç bakışlar atan Buse iradesini o kadar zorluyordu ki burnuna bir öpücük kondurarak…

“Ben gitsem iyi olacak”

“Peki

Birlikte ayağa kalktıklarında bile Cenkay acaba burada kalsam, kokusuyla uyumak istesem, şansımı çok mu zorlamış olurum diye düşünüyordu. Kapıya geldiklerinde dudaklarından bir öpücük daha çalıp ;

“Son bir şey söylemeyi unuttum. BEN SANA AŞIK OLDUM”

“Hııı” diyerek olduğu yerde sıçradı Buse.. Müthiş bir görsel şölen sunduğunun farkında olmadan gözlerini kapattı, elini kalbinin üstüne koyup,

“BENDE”

 

Loading...
0%