@herdem6060
|
21. Bölüm – Cenkay’ın Doğum Günü Devamı Cenkay, normalde doğum günü kutlayan bir adam değildi. Arkadaşlarının ısrarı ve Buse’nin arkadaşlarıyla tanışma fikri sayesinde kabul etmişti. Çevresinde Merve hariç kimseyi tanımıyordu. Buluşmalarında ailesinden arkadaşlarından bahsediyordu ama artık yeterli gelmemeye başlamıştı. Hala ağzından sevgi sözcüğü duyamadığı içinde bozuluyordu. Daha doğrusu bu kız ezberini bozuyordu. Sanki her şeyi zorla yaptırıyor hissiyatı oluşturuyor ve sürekli çelişkili düşüncelerde boğuluyordu. Kızları az çok tanıyor gibi hissettiğinden hepsini çok yakın karşılamıştı. Arkadaşlarının da kızları beğenip hatta kendi aralarında paylaşım yapmasına bile sevinmişti. Çünkü Buse’nin arkadaşları da kendi gibidir diye düşünüp arkadaşları adına mutlu oldu. Normalde pek böyle ortamları sevmeyen Cihan bile onun için gelmiş hatta geldiğine çok da memnun gözüküyordu. Son bir aydır olduğu gibi Ali Buğra yine sessiz ve düşünceli gözüküyordu. Bir derdi var ama ne diye düşünerek yanına gidip konuşturmaya çalışmıştı. Ali Buğra’nın Merve konusundaki çıkışına şaşırsa da bakışlarından az çok anlamıştı. “Demek ki derdi Merve!“ Kendi değil de onların Merve’yi korumasını daha doğrusu yanına erkek sinek bile yaklaşmayacak diye emir vermesi ile daha bir meraklanmıştı. Merve hiç Ali Buğra’nın tarzı değildi. Daha çok medyatik mankenler ya da oyuncu takımı ile takılır, bu durumdan çok memnun olurdu. Merve çok güzel bir kız olmasına rağmen, gerek balık etli oluşu gerekse en fazla 1,60’lık boyu ile yüzüne bakmayacağı tarzdaydı. Hem bu kız öyle dikkat çekmeyi seven bir tipte değildi. Arkadaşlarına göre gayet kapalı giyinmiş diye düşünürken Buse’nin giyimine takıldı. “Ah bu kız beni öldürecek, böyle ateşli bir sevgilim varken ne işim var benim bu çam yarmalarının yanında” diye söylenerek yanına gitti. “Hayatım dans edelim mi?” “Olur” Birlikte dans pistine doğru giderken Cenkay etrafı gözetliyordu. Sevgilisi bu gece o kadar dikkat çekici olmuştu ki gözlerini dikmiş bakan adamlara bu kız benim imajı vermeye çalıştı. Kolları arasına alıp o kadar kendine çekti ki bedenleri yapışmıştı. Bu yakınlığa dayanamayan Buse, “Allah’ım bu adam beni öldürecek zaten bütün kadınların dikkatini çekiyor, kokusu başımı döndürüyor şu kirli sakallarında ellerimi gezdirmemek için zor tutuyorum kendimi bir de beni kendine yapıştırdı.” kendiyle konuşmaya o kadar dalmıştı ki Cenkay’ın boynundan öperek kulak memesini ağzına almasına kadar ne olduğunu anlamadı. Geri çekilmesi gerekirken böyle bir ortamda resmen ayakta adam ile ön sevişme moduna girmişti. Delirdim valla bu adam benim ahlak değerlerim ile oynuyor diye düşünüp kendini çekti. Gözlerinin içine içine bakarak; “Yapma” “Yavrum o kadar güzelsin ki sana dokunmadan öpmeden duramıyorum.” Yanaklarının gittikçe ısındığını fark edip, gözlerini kaçırınca: “Off bu utangaç haline bayılıyorum. İşin garip tarafı sen böyle utandıkça kendimi çekmek yerine daha çok devam etme isteği ile yanıyorum.” “Ne olur yapma bir sürü insan var. Sana karşı koyamadığımı anladığından beri bunu kullanıp duruyorsun.” Bıyık altından gülerek, “Hımm demek bana karşı koyamıyorsun. Biliyorum kimse karşı koyamaz bana zaten.” Buse’yi kıskandırayım diye söylediği sözlerin güzel gözlüsünü nasıl üzdüğünü görünce geri adım atmaya çalıştı ama nafile birden kendini kollarından kurtaran Buse; “Öyle mi? O zaman o karşı koyamayanlar kimse onlarla dans et.” “Aşkım şaka yaptım” Kollarından tutup tekrar kendine çektiğinde; “Bana aşkım deme” “İyi de aşkımsın, başka ne diyebileyim” Muziplikle gönlünü almaya çalışıyordu ama son üç aydır arada bir çıkan vahşi kedi yeniden ortaya çıkmıştı. Dişlerinin arasından kendini sıkarak; “Bir daha beni diğerleri ile kıyaslarsan var ya.” “Eee” “Gülüp, durma” diye kızınca Cenkay öyle bir kahkaha attı ki müzik olmasa bütün kulüp dönüp bakardı. “Off, güzel gözlüm seni kimseyle kıyaslayamam ki çünkü senin gibisi yok.” Yumuşadığını hissettiği sevgilisini birazda öpücükleri ile etkilemeye karar verip, alnından başlayarak öpmeye başladı. Kollarının arasında titreyen kız ile kendinden geçmek üzereydi. “Of bu kıza ne zaman sahip olacağım” diye aklından geçirince “Tabi ki evlenince” diyen iç sesinden nefret etti. Gitgide artan öpücükler ile alev almaya başlayan Buse, daha fazla dayanamayıp zor duyulan bir ses ile ; “Oturalım mı sevgilim” “Ne dedin sen” “Oturalım mı dedim” aslında birden ağzından çıkan sözcükten sonra kendi de şaşırdı ama böyle bir tepki de beklemiyordu. Kendi hep kullanıyor ben ona bir şey demiyorum bana neden kızıyor diye düşünürken kendini tekrar Cenkay’ın kollarında buldu. “Sevgilim diyen dillerini yerim senin, yavrum ne güzel söyledin öyle, kelime israfı yapmazsın merak etme bol bol sevgilim de sen bana tamam mı?” diye gülünce Buse gözlerini kısıp bakmaya başladı. “Tamam aşkım” “Aha aşkım da dedin” Bu sefer gülmeye başlayan Buse; “Sen hep diyorsun ne var bunda yoksa değil misin? “Aşkınım dimi” “Off Cenkay doğum günü şapşallığı mı bu” hala gülerek ve yanaklarına dokunarak sorduğu soru üzerine dudaklarından buse çalan Cenkay; “Oh çok şükür ne zaman bana sevgi sözcüğü kullanacağını merak edip, duruyordum. Senin sesinden bu sözler büyülü gibi bebeğim.” Sağ kolunun atına aldığı kız ile otuz iki diş locaya geri döndüler. Herkes de bir gerginlik vardı. Merve ve Ali Buğra’yı anlamışlardı da diğer dördüne ne olmuştu? Yarım saat önce kızlar tuvaleti; “Gökçe, Cenkay’ın ortağı hımm neydi adı.. Ha buldum Cihan sana nasıl bakıyor fark ettin mi?” “Evet” “Çok hoş adam değil mi neden ters ters bakıyorsun adama” “Biz daha önce karşılaştık Ecem.” “Aa nerede” “Hastanede çarpışmıştık” “Ayy ne romantik. Yeşilçam filmleri gibi gerçi bunları Merve daha iyi bilir ama kitap falan da düşürdün mü bari, beraber toplar sonra kafalarınız çarpardı ve BOMMM kıvılcımlar hava da uçar aşık olurdunuz.” Katıla katıla gülmeye başlayan Ecem, “Şimdi şu çanta kafana inerse kıvılcım nasıl oluyormuş görürsün” “Tamam, tamam sustum.” “Hem sen beni bırak Cihat denen çocuk seni nasıl yiyor ondan haber ver.” “Git ya salak mıdır nedir bakışları ile beni soyup, iskeletimi çıkardı. Ama çölde kalmış susuz hayvan gibi Merve’ye atladı.” Biraz bozularak konuştuğunu fark eden Gökçe; “Hımm sana mı atlamalıydı.” “Yok ya banane ne yaparsa yapsın hadi içeri gidelim Merve yalnız kalmasın.” Gerçi Cihat Efendi onu yalnız bırakmaz ama diye düşünüyordu. Tuvaletten dışarı çıktıktan sonra Cihan ve Cihat’ın önden yürüdüklerini fark ettiler biraz hızlanınca konuştuklarını çok net duymaya başladıklarında artık Ecem’in sinirden ayakta duracak hali kalmamıştı. “Cihat, tamam kırmızılı kıza taktın. Haklısın çok da güzel ama bak Buse’nin yakın arkadaşıymış. Düşündüklerin yüzünden Cenkay ile aran bozulmasın tabi Ali Buğra da var.” “Ne bozulacak ya görmüyor musun üstündeki kıyafeti onu geçtim taşımak önemli Allah var müthiş taşımış. O dans ederken ki halleri ne? Gelin ben ortalık malıyım diye bağırıyor resmen.” “Yuh! Oğlum bunu nasıl anladın kız gayet normal…” “Ne normali Cihan’ım ya bir Merve’ye bak bir o kıza ben buradayım diye piyasa yapıyor. Ancak Allah var çok güzel parça, üç günümü bilemedin beş günümü şenlendirebilir.” Arkadaşının omzuna kolunu atıp gülerek söylediği sözlerden sonra arkasında kalbini orta yerinden ayırdığı kızdan habersiz yatağa atma planları yapıyordu. En son duydukları cümle; “Ben hala sözümün arkasındayım kızların dördü de sizin takıldığınız hatunlara benzemiyorlar. O yüzden dikkat et kızın günahına girme…” Sinirden zangır zangır titreyen Ecem gözleri doldu. Kendini öyle bir sıkıyordu ki gözlerinden bir türlü yaş akmıyordu. En az onun kadar sinirlenen Gökçe, son dakika arkadaşını düşmeden yakalayabildi. “Gö…Gökçe, ben, ben tamam size göre daha rahat davranan, daha açık giyinen ve konuşan biri olduğumu bi…biliyorum ama gerçekten dışardan onun bunun altına yatan bir kız gibi mi gözüküyorum?” Artık gözlerinden yaş izinsiz yolunu bulup akmaya başlamıştı bile o kadar canını yakmıştı ki Cihat’ın sözleri; “Senin için ne ifade ediyor ki bu kadar içini acıttı onun sözleri” diyen iç sesi sayesinde duygularını sorguladı. Allah kahretsin gecenin başından beri bakışları üzerinde olan adamdan çok etkilenmişti. Sürekli göz göze geldiklerinde heyecanmış ilk defa bir erkek tarafından tamamlanacağını düşünmüştü. Kendisine değil de Merve’ye dans teklif ettiğinde bozulmuştu. Neden ben değil de Merve diye sormuştu. O zaman ne oluyor bana diye düşünmüştü. Demek bu yüzdenmiş… “Ecem, saçmalama önyargılı pisliğin teki işte, hanımefendiliği namusu kıyafete göre değerlendiren sığ beyinli biri için mi bu üzüntün…” Gözlerini kapatmış hala olduğu yerden kımıldayamayan Ecem dişlerinin arasından; “Bu tarihi, bu geceyi bana hiçbir zaman unutturma Gökçe, ben unutsam bile sen hatırlat olur mu? Allah şahidim olsun, bayaklarıma kapanıp evlenmek teklif edecek bana ve ben o zaman bu geceyi hatırlatacağım ona?” “Ecem, yapma böyle” “Tamam, tamam iyiyim hadi gidelim sahip çıkmamız gereken bir canımız ve mutluluğunu paylaşmamızı bekleyen bir dostumuz var.” Hemen gözlerini sildi. Lavaboya gidip, kontrol ettikten sonra locaya geri döndüler. Ecem gecenin başından daha neşeli bir hale dönüşmüştü. O saatten sonra Cihat’ın olduğu tarafa bakmamış, daha çılgınca dans etmişti. Piste onun yanına gelen Cihat yerine geldiklerinden beri saygısını bozmayan Tolgahan’a yanaşmış onu hep görmezden gelmişti. Gecenin başından beri bakıştığı kızın birden onu görmezden gelmesine sinir olan Cihat daha bilenmiş. “Görürsün en yakın zamanda yatağımı şenlendireceksin ve ben sana güle güle deyip arkamı döndüğümde böyle görmezden gelebilecek misin bakalım.” Diye daha çok hırslanmıştı. Cenkay’ın pastası saat 24:00’da kesilmiş. Buse sevgilisini ilk defa ondan beklemeden sarıp sarmalamış hediyesini vermişti. Biraz bencilceydi. Belki ama isimlerinin baş harfi olan kol düğmesi hediye etmişti. Yavaş yavaş hayatında yer etmek istiyordu. Oysa Cenkay onu hayatının başrolüne koymuştu haberi yoktu. Merve, Ali Buğra ile konuştuktan sonra uzun süre ayağa kalkmamış bir meyve suyu ile geceyi geçirirken kızlara uyup her zaman oldukları gibi çılgınca dans etmeye başlamışlardı. Acı çektiğini göstermeyecekti. Karşılarındaki dört yakışıklı erkeğin kıskançlıktan çıldırdıklarının farkında değilmiş gibi duruyorlardı. “Kızlar arasında hiç böyle dostluk olan bir grup gördünüz mü? Valla ben görmedim. Kimse umurlarında değil kendilerine yetiyorlar farkında mısınız?” kızlara hayran ve arzulu bakışlar atan erkekler Cihan’ın sözlerine hak verdiler. “Ali Buğra biraz daha iyi misin çok içtin sanki? “İyi değilim Cihat, Merve benim sevgilim olana kadar da iyi olmayacağım.” “Senin bir kıza bu kadar tutulacağını söyleseler kıçımla gülerdim. Fakat aranızda ne oldu ki her an ağlayacak gibi bakıyor sana?” bu sefer konuşan Cenkay, farkında olmadan Ali Buğra’nın kalbine hançeri sokup sokup çıkardı. Merve’yi göz hapsinden çıkarmadan; “Öyle bir şey yaptım ki hayatım boyunca o beni affetse bile ben kendimi affetmeyeceğim.” “Hafta içi benim evde yemek yiyoruz sen de her şeyi en başından anlatıyorsun.” Cenkay’ın sözleri üzerine dörtlü Çarşamba buluşmak üzere karar aldılar. “Birilerini dövmeden ben sevgilimi çıkarayım şu pistten yoksa katil olacağım.” Cenkay’ın arkadaşlarına bir sinirle söylediği sözlere; “Çok şanslısın dostum, Buse çok kaliteli bir kız ve sanırım biz bu ailenin kızlarına vurulmak için arkadaş olmuşuz.” Geceden beri ilk defa gülümseyerek konuşmuştu Ali Buğra. Cihan da katıldı. “Bende arkadaşları Gökçe’ye vuruldum ama şuna bakın ya beni salladığı yok.” Erkeklerin hepsi kahkaha atmıştı bunun üzerine Cenkay ve Cihan kızların yanına gittiler. Ali Buğra bu gece daha net emin oldu ne yapıp edip, Merve’ye kendini affettirecekti. Cihat ise benim olacaksın diye Ecem’den bakışlarını çekmiyor hareketlerine sinir olup daha çok içiyordu. Saat üç olmuş kalkmaya karar vermişlerdi. Kızların zahmet etme taksiyle gideriz diye itirazlarına rağmen; “Sevgilimi daha çok görme hakkımı elimden almayın kızlar lütfen ısrar ediyorum.” Çok net bitirilen cümleden sonra kimse ses çıkarmadı. Vedalaşma sırasında özellikle herkes ile vedalaşan Ecem, Cihat’ın yüzüne bile bakmamıştı. Aynı hareketi Gökçe, Cihan’a ve Merve de Ali Buğra’ya yapmıştı. Evin önüne geldiklerinde tekrar iyi ki doğdun diyerek teker inen kızlar zaman kaybetmeden eve girdiler. Buse nasıl vedalaşmasını gerektiğini bilemiyordu. Öyle bir şey yapayım ki bu geceyi unutmasın diyordu aklından. O arada Cenkay’ın yanaklarından öpüp, dudaklarına yöneldiğini gördüğünde öyle bir itti ki, Cenkay çok bozuldu. Her şey çok güzel giderken ne oluyor neden öptürmedi diye kızıp kendi tarafına oturdu. “Ah sevgilim çok özür dilerim.” Cevap gelmeyince daha çok telaşlanan Buse, kızların hepsi perdenin arkasından kesin bize bakıyorlardır nasıl açıklasam deyip dümdüz ve arkasından atlı kovalıyormuş gibi konuşmuştu. Ne zaman telaşlansa böyle oluyordu. “Bende seni çok öpmek istiyorum sevgilim hatta tüm gece kokun burnuma geldikçe şu sakallarına dokunup seni kendime çekmemek için zor tuttum ama kızların perdenin arkasından gizli gizli bizi seyrettiklerine eminim o yüzden panik oldum. Yoksa itmek istemedim seni...” Cenkay, Buse’nin bu panik haline öyle bir kahkaha atıp, pencereye doğru eğilince gerçekten de kızların onları pür dikkat izlediğini gördü. “Bu yaştan sonra bana liseli aşkı yaşatıyorsun ya helal olsun sana.” “Ne yapayım, utanıyorum.” Cenkay arabayı biraz daha aşağı doğru sürüp yan sokağın başına park etti. Araba durur durmaz, Buse’yi tuttuğu gibi kucağına aldı ve güzel dudaklarına yapıştı. Bu ani hareket ile çığlık atan Buse karşılık vermeye gecikmedi. Ne kadar süre öpüştüler bilinmez. Alınları birbirine temas halinde nefeslerini düzene sokmaya çalışırken; “Ne olur benimle gel güzelim bu gece bu kokudan mahrum etme beni.” Buse o kadar kendinden geçmiş durumdaydı ki onunla gitmeyi çok istiyor ama oraya gittikten sonra Cenkay dursa bile kendisinin duramamasından ve ileri gitmekten korkuyordu. Sevdiğinin gözlerine baktı. Reddetmesinden korktuğu o kadar belliydi ki kıyamadı. “Tamam ben Merve’ye haber vereyim.” Kucağından kalkıp, küçük gece çantasından telefonunu çıkardı. Verdiği karardan dolayı hem kızlardan hem de Cenkay’dan o kadar utanıyordu ki resmen kafasını telefona gömdü. “Canım Cenkay çok ısrar ediyor ona gitmem konusunda, doğum günü ya hani kırmak da istemiyorum. Ben bu gece Cenkay’da kalacağım.” Gönder tuşundan sonra nedendir bilinmez bir suçluluk sardı. Gönderen Kuzen’cik Ben seni çok iyi tanıyorum. Şimdi bizden utanıyor ve kendini suçlu hissediyorsundur. Bu hayata bir daha gelmeyeceksin. Kalbinin sesini dinle Cenkay seni seviyor, seni seven adamla ne kadar zaman geçirirsen o kadar mutlu olursun. Tekrar doğum gününü kutladığımızı söyle ve selamlarımızı ilet… Seni seviyoruz unutma iyi geceler kocaman öpüldün. J Merve’nin mesajını okurken öyle bir rahatlamıştı ki yüzünde güller açtı. Kafasını kaldırıp, gülücükler saçarak Cenkay’a baktı. Ağzının içinden çıkacak güzel bir kelimeye bakan adama daha fazla kıyamadı. “HADİ GİDELİM SEVGİLİM… |
0% |