Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@herdem6060

28. Bölüm – Buket’e Tecavüz

Merve, Cenkay’la yaptığı konuşmadan sonra dağılmıştı. Onun için daha üzülmeyeceğim ya da düşünmeyeceğim diye kararlar alıyor, uyguluyorum diye de kendini ikna ediyordu. Ancak bir şeyler oluyor ve yine başa dönüyordu. Yanıyordu yüreği, bakalım ne kadar yanmaya devam edecekti. Buse gittikten sonra evi toparlamıştı. Bir şekilde kafasını dağıtması gerekiyordu. İşlerini bitirdikten sonra vazgeçilmezi olan çaydan, bir bardak alıp, kitabını eline aldı. Birkaç sayfa okumadan telefonu çaldı. İnşallah kızlardan biridir ve sana geliyorum derler de yalnız kalmam diye düşünerek telefonunu aradı. Arayan kişiyi görünce; bu piç beni niye arar ki, dedi kendi kendine…

“Alo Merve, gel şu namus abidesi kuzenini al yoksa elimde kalacak“

“Ne diyorsun lan sen. Şerefsiz! Nerde Buket?”

“Mecidiyeköy meydanına bıraktım. Ne bok yerse yesin bir daha da beni aramasın. Yüzümü kedi gibi tırmaladı orospu”

“Sensin o, ulan var ya çıkma karşıma çıkma! Yoksa seni elimden kimse alamaz.”

“Bi siktirin gidin ya, böyleleri de hep beni bulur arkadaş” diye telefonu Merve’nin yüzüne kapattı.

Merve, eşofmanlarının üzerine montunu giyip çantasını almasıyla dışarı fırladı. Üstünü değiştirmek gereği bile duymadı dışarı çıktığında yana döne taksi bakıyordu. Allah’tan Levent metro yakındı koşarak metronun önüne gittiğinde hemen caddeden bir taksi çevirdi. 15 dakika sonra falan Mecidiyeköy meydanında inmiş, İlk önce Ali Sami Yen Stadının oraları baştan aşağı konuşmuş, Buket’e rastlayamamış ve telaşı daha çok artmıştı. Hiç durmadan telefonla da arıyor ama açılmıyordu.

“Kafayı yiyeceğim neredesin Buket” korku dolu bir sesle bağırdı. Etrafındaki insanların garip garip bakmaları, umurunda değildi. Otobüs duraklarının oradan karşıya geçip bu sefer Gayrettepe’ye kadar bakayım diye düşündü. Biraz koştuktan sonra birilerinin bir köşeye bakıp, bir iki adım yaklaşıp sonra yollarına devam ettiklerini gördü. Bu bir banka şubesinin merdiven dibiydi. Koşarak gittiğinde Buket’in büzülmüş şekilde dizlerini kendine çekmiş, hıçkıra hıçkıra ağladığını gördü. Yanına gitmek istiyordu ama bacaklarına bir şey olmuştu. Adım atamıyordu.

“ Ne bekliyorsun yardım etsene” diyen iç sesinin sayesinde bacaklarına talimat gitmiş ve koşmaya başlamıştı.

“Kuzum ne oldu?” sarılacağı zaman Buket ellerini kaldırıp, daha çok duvara doğru sindi, kafasını tekrar dizlerine doğru gömdü.

“Buket, hadi eve gidelim.” olduğu yerden kaldıramadığı ve konuşturamadığı kuzeni ile ne yapacağını şaşırdı. Zorla kollarından tuttu ama o kadar çok ağırlığını geriye veriyordu ki bu yüzden kaldıramadı.

“Canım, güzel gözlüm ne olur bana yardım et. Hadi bak eve gitmemiz lazım.” yine cevap yoktu. Biri yanlarında belirdi.

“Yardım edebilir miyim Merve Hanım?” dedi kafasını kaldırıp baktığında tanıdık geldi dudakları titreyerek. O kadar çaresiz durumdaydı ki adamın kendisine adı ile hitap ettiğini bile fark etmedi.

“Lü.. lütfen taksiye binmemize kadar yardım etseniz yeter” dudakları titreyerek verdiği cevap üzerine Erdem uzun boyu fit vücudu ile hiç zorlanmadan 60 kiloluk kızı kaldırdı. Buket ona da biraz direnmiş hatta yanağına tırnaklarını geçirmişti. Bir şekilde taksiye kadar bindiler sonra Erdem’de öne geçti. Arkaya doğru dönüp,

“Hastaneye gidelim mi?” Buket hemen ağlamaya başladı.

“Hayır hayır, ne o…olur Merve eve gidelim hastaneye gi..gidemeyiz”

“Tamam canım, Levent metroya kadar gidin. Geri kalan yolu ben tarif ederim.” Taksiciye baktı. Taksici inşallah akşam akşam başıma bela almamışımdır diye düşünerek yola koyuldu. Erdem bu güzeller güzeli kıza ne oldu acaba diye düşünüyordu. Sadece gözleri kapalı ağlıyordu evlerinin önüne geldiklerinde evi tarif edenin Erdem olduğunu bile anlayamadılar. Hemen arabadan inip yürüyemeyen kızı tekrar kucağına aldı. Merve hemen salondaki kanepeye yatırmasını rica etti. Erdem uzun sayılabilecek şekilde Buket’e baktı. Nedense, bu şekilde bırakmak istemiyordu. Kendisine gelip,

“Bir şeye ihtiyacınız yoksa ben gideyim”

“Ah tabi çok teşekkür ederim. Sizi tanıyor muyum?” deyince Erdem yalan söylemek istemedi.

“Evet Merve Hanım, ben Erdem diye kendini tanıttı.” elini sıkan adama kaşlarını kaldırıp nerden tanıyorum bakışları attı.

“Nerden tanıyorum.” sonra durdu.

“Siz ama siz” dedi gerisi gelmedi. Gözleri doldu o günü hatırladı ve daha fazla konuşamadı.

“Bugün izin günümdü arkadaşlarım ile buluşacaktık. Tesadüf” dedi. Abim seni takip ettiriyor yenge diyemedi.

Teşekkür edip yolcu ettikten sonra bile hala Merve’nin kafası karışıktı. Buket’in halini görünce kendine geldi. İki yıldır Erdinç yüzünden Buket’in sinir krizi hallerine alışmışlardı. Ancak bu sefer ki çok başkaydı.

“Kalk bakalım ilk önce seni duşa sokalım” deyip kabuğuna çekilmiş kuzenini kaldırmaya çalıştı. Sanki bütün duyuları ölmüş gibi Merve ne derse onu yapıyordu. Yine yürümekte çok zorlandı.

“Bacaklarına bir şey mi oldu. Neden yürüyemiyorsun? Ah tabi ya o şerefsiz yüzünden yine sinirlerin bozuldu ve bacakların kitlendi dimi.” diye söylenerek banyoya soktu.

Soymaya başlayınca vücudunda yer yer kızarıklar dikkatini çekti ama sanırım düştü dedi aklına hiç kötü bir şey gelmiyordu. Kotunu çıkarıp külotuna gelince şok oldu. Külotu kıpkırmızı kan idi. Allah’ım ne olur aklıma gelen olmasın diye dua etti. Ağzını açtı, kapadı ama sormaya cesaret edemiyor put gibi duran kuzenine ne diyeceğini bilemiyordu. Sonra bir sinir dalgası vücudunu esir aldı ve bağırmaya başladı.

“Buket, o şerefsiz sana ne yaptı?” Yerinde sıçrayan Buket tekrar ağlamaya başlayınca;

“Ağlamaaa! Ağlama ve bana ne olduğunu anlat. Gel buraya doktora gidip rapor alacağız ve şikayet edeceğiz.” Bunu duyması ile yalvarmaya başlaması bir oldu. Artık ayakta da duramadığı için banyonun soğuk fayanslarına kapandı.

“Merve ne, ne olur yapma… Ya..yapamam herkes duyar o zaman”

“Ne oldu diyorum sana” diye tekrar bağırınca;

“An…anlatacağım ama ne olur kimseye bir şey sö...söyleme”

Merve içlerinde en anaç ruhlu, merhametli ve yardımsever kişi olarak bir olay olduğunda en sakin ve sağduyulu yaklaşan yine oydu. Buket ondan başkasına güvenemeyeceğini biliyordu. Buket’in çırılçıplak yerdeki haline daha fazla dayanamayıp,

“Tamam, hişştt tamam ağlama… Sen ne dersen o olacak hadi bana yardım ette ilk önce seni yıkayalım”

Buket’i zar zor oturtturup bir ay önce Gökçe’nin onu nasıl yıkadığı geldi aklına… Hayat ne garipti böyle gözleri dolup, boğazı düğümlendi ama hemen silkelenip kuzenini yıkadı. Şimdi kendi derdinin sırası değildi. Allah’tan Buse bugün 5 günlüğüne Antalya’ya iş seyahatine gitmişti. Yoksa kimse onu tutamazdı diye aklından geçirdi. Buket’i yıkayıp evdeki pijamalarından giydirdi. Upuzun siyah saçlarını güzelce taradı ve ördü. Kış günü hasta olmasın diye de tülbent ile başını kapatınca kendi yatağına uzanmasını sağladı. Kocaman yatağın içinde büzülen kız için tekrar yüreği cız etti. Aslında sinirinden yerinde duracak hali yoktu ama daha fazla ürkütmek istemiyordu. Biraz yalnız kalsın yanında durursam üstüne gideceğim. Kendimden biliyorum insan konuşmak istemiyor böyle durumda diye düşünüp, hemen mutfağa gitti. Kuzeninin en sevdiği çorba Helle idi ama uzun sürer diye tavuk suyuna terbiyeli, şehriye çorbası yaptı. Kendi üstü başı da berbat haldeydi duş almaya karar verdi. Duştan sonra banyoyu toparlarken bir köşeye fırlattığı külotu eline aldı. Gözleri dolarak;

“Allah’ım ben kendi isteğim ile birlikte olduğum halde kaldıramıyorum. Ne olur düşündüğüm şey olmasın” diye dua etti. Buket’in o günkü bütün kıyafetlerini çöpe attı. Bir daha görmek isteyeceğini sanmıyordu. Giyinip, saçlarını kurutmaya uğraşmadı. Saçlarını örüp, kırmızı tülbent ile başını sardı. Tepsiye bir kase çorba koyup, Buket’in yanına gitti.

“Hadi kalk bakalım koca bebek sana çorba yaptım.”

“İstemiyorum”

“Hayır! Olmaz kalk bakalım.” inadını bildiğinden doğruldu. Merve elleri ile kuzenine çorbasını içirdi. Konuyu nasıl açacağını düşünürken;

“Er…Erdinç bana bi..bi..bir şey yaptı.” Gözlerini kapattı.

“2 yıldır hiç birinizi dinlemedim. Biriniz bile onu sevmedi ama ne yapayım evlenecekti benimle o yüzden…” bu açıklamaya ister istemez sinirlenen Merve;

“Kızım sen salak mısın ya? Sana daha kaç kere söyleyeceğim. İnsanlar neden sözleniyor, neden nişanlanıyor birbirini tanımak için bu adam beni evlenince döver mi, söver mi, aldatır mı diye… Peki, bu adam sana ne yaptı. Gözlerimizin önünde giydiğin bir kıyafetten dolayı tokat attı. Canı tatile gitmek isterse başka kadınlar ile takılacaksa senden ayrıldı. 2-3 hafta ortalıkta gözükmedi ne bok yediği belli bile değil… Sonra dönüp dolaşıp yine sana geldi. O dönemde ne olduğunu sorduğunda ne dedi.

“Seninle ayrıydık bana hesap sormaya hakkın yok” dedi. Bunun üzerine sen ne dedin peki

“Evet haklısın.” Bu adam pezevengin önde gideni, bu adam şerefsiz bu adam seni aldattı dediğimizde bize hep nasıl karşılık verdin. “Ama biz evleneceğiz.” Ne evlilikmiş arkadaş… Millet evlenip bunları yaşayınca boşanıyor bizimki sırf evlenmek için bunlara katlanıyor”. Ses tonu yükseldikçe yükseldi…

“Tamam! Haklısın ama bana bağırma artık”

“Bağırırım tamam mı bağırırım. Seni kırmamak için o adamın iğrenç yüzüne katlandık. Şimdi bugün sana ne yaptı? Sakince onu anlatıyorsun…

“Etiler’de akşam yemeği yedik ve o yine bana çok yorgun olduğunu evine gidip rahatlamak istediğini söyledi. Biliyorsun benden beklentileri var ve ben karşılayamıyorum…”

“Bak ya yine kendini suçlayarak anlatıyor, sen inanılmazsın Buket başka bir şey demiyorum.” Başını yere eğip, sessiz gözyaşları ellerine dökülen kıza daha fazla dayanamadı. Sıkkın bir şekilde;

“Tamam! Sustum hadi devam et.”

“Ben gönülsüz olsam da kızmasın diye ses çıkarmadım. Mecidiyeköy’deki anneannesinin evinin yakın olduğunu Kartal’a kadar yol çekemeyeceğini söyledi. Tamam dedim hem buraya gelmem rahat olur diye düşündüm. Yol da bacaklarımı falan okşamaya başladı. Biliyorsun kendimi frijit gördüğüm zamanlar bile var. O yüzden elini ittirdim. Bunu yapmamla bağırmaya başlaması bir oldu.

“Ben güzel gözüken soğuk nevalenin tekiymişim. 2 yıldır öpüşmekten ileri gidememekten bıkmış. Nasıl olsa evlenecekmişiz neden tamamen onun olmuyormuşum” Bunlar beni çok kırdı ancak korkuma yine tek kelime edemedim. Ben konuşmadıkça sinirlendi. Otoparka geldiğimizde, o kadar sinirliydi ki onunla yalnız bir eve girmekten korktum. O yüzden beni Merve’ye bırak dedim. Bana öldürecek gibi baktı. Görsen” bir hıçkırık firar etti dudaklarından ellerini tutan kuzenine baktı. Şuan anlatmazsa daha sonra hiç anlatamazdı. Biliyordu.

“Bir anda arabadan inip, benim kapımı açtı. Elimden çekerek indirdi. Kendimi kurtarmaya çalışınca da arka kapıyı açıp, içine fırlattı. Merve çok korktum. Gözü dönmüş gibiydi. Kendi binip kapıyı kapattı. Bana bir tane vurup, boynumdan falan öpmeye başladı.

“Bıktım senin bu soğukluğundan birde senin gibi biriyle evlenip hayatımı mı karartacağım” deyince nasıl olduğunu bilemeden yüzüne bir tane yapıştırdım. Ondan sonrası çok kötü pa…pantolonumu indirmeye çalıştı. Kü…küfürler etti. Birkaç defa bana vurdu. Kendimi korumak için yü…yüzüne tırnaklarımı geçirince beni altına alıp, ters çevirdi. Hareket edemez hale geldim. Ne olur bunu bana yaşatma, ne olur kirletme beni diye, feryat figan ya…yalvardım.

“Merak etme o çok değerli namusuna bir şey olmayacak arkadan becericem seni” dedi ve kalçalarımı tokatlamaya başladı. Parmağını sokup çıkarıyordu sanırım. Çok yal…yalvardım çok ama, ama sonra öyle bir girdi ki öl…öldüm. Böyle bir acı yok, vü…vücuduma bıçak soksalar ca…canım bu kadar yanmazdı sanırım... Sadece bedenim mi yara aldı onu da bil…bilmiyorum. Düşünebiliyor musun ? Merve bana te…tecavüz etti.“ sözleri bittikten sonra arkasını dönüp, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Arkadan ona sarılan Merve;

“Allah’ım ben bile isteye yaptığım halde böyleyim bu kız bunu nasıl kaldıracak.” Sessizce mırıldandı oda ağlamaya başladı. Her şey gelince üst üste gelirmiş. Bu yıl neydi başlarına gelenler her şerde bir hayır vardır derler Allah’ım ne olur çok geç olmadan göster hayrını bize diye dua etti. Bugün kaçıncı duasıydı bilmiyordu.

“Ey kulum, ne dilersen benden iste vereyim.” Hadis-i Şerifine çok inanırdı Merve o yüzden iyi kötü her şeyde Rabbine sığınırdı. Aradan ne kadar zaman geçti bilinmez ama biraz sakinleştikten sonra;

“Şimdi bu adamın yaptığı şerefsizlik, yanına kâr mı kalacak”

“Hayır, hayır ne olur özellikle Buse dâhil kimseye söyleme ne olur Merve, çevremizi en iyi sen biliyorsun. Allah bilir adama nasıl yüz verdi diyecekler, o saatte adamın arabasında hele de otoparkta ne işi vardı diyecekler… Giyinmiş adamı tahrik edecek kıyafeti adam tecavüz edince suçlu oluyor diyecekler de diyecekler…

Dişi köpek kuyruk sallamadıkça, erkek köpek bir şey yapmaz atasözünü babalarımızdan kaç kere duyduk ha sen söyle kimse beni masum görmeyecek ve suçlu ben olacağım. Hem biliyorsun o zengin bir spekülatör, sümen altı eder olan bana olur? Ben sizin gibi değilim Merve. Biliyorsun, kendimi bile toplum içinde nasıl savunacağımı bilemem.”

“Tamam! Sen nasıl istersen öyle yapacağız ama ilk işimiz pazartesi ikimizde izin alıyoruz ve doktora gidiyoruz. Bildiğim kadarıyla ters ilişki çok zararlı senin ki zorla yapılmış. Yürüyemediğinden de belli fiziki bir zararı olmuş olabilir.”

“Olmaz doktora ne diyeceğim. Ölürüm utançtan”

“Sevgilim ile yaptım ama kanamam çok oldu o yüzden muayeneye geldim dersin. Ne bileyim ya buluruz bir şeyler sağlığından önemli değil”

“Tamam”

“Bu arada istersen bir psikologtanda randevu alabiliriz.”

“Tamam”

Küçücük bir çocuğun annesinin sözünü dinlemesi gibi her dediğine tamam diyen kuzenine baktı. Gerçekten de o bizim gibi değil diye düşündü. Onun borusu sadece annesine ve babasına ötüyordu. Evde terör estiren kız, dışarda dut yemiş bülbül oluyor, kendine güveni olmayan küçücük bir kız çocuğuna dönüşüyordu. Hala o orospu çocuğuna bunu nasıl ödetirim diye düşünen Merve, Buket’in haklı olduğunu biliyordu. Sadece onların çevresi değil Türkiye’de tecavüze uğrayan kadına yardım edip, o travmayı anlamak yerine… Tecavüz için nedenler bulan daha çoktu. Ellerinden gelse tecavüzcüye haklısın kardeşim ben olsam bende dayanamazdım, aynısını yapardım diyeceklerdi. Bir şekilde bu ite haddini bildirip yanına bırakmayacaktı ama nasıl? Buket uyumuştu onu seyrederken

“Şuan sinirimden yerimde duramıyor olmam lazım peki neden bu kadar sakinim ben” diye mırıldandı.

Bana iğne batırana, kazmanın sapını sokarım. Bu sözde nerden aklıma geldi şimdi.” diye düşünürken;

“Buket’e yaşattığın acıyı sana yaşatmadan bana ölüm yok adi piç ve ne yapıp edip yalım yalım yalvararak af dileyeceksin bu kızdan. Sana yemin olsun Buket, o pisliği ellerim ile önünde diz çöktüreceğim.”

Bu yaşlarına kadar sakin bir hayatları olan bu sıradan kızların başlarına daha neler gelecek okuyarak görelim….

 

 

Loading...
0%