@herdem6060
|
29. Bölüm – Anal Seks Buket neredeyse 3 saat huzursuz bir uyku uyumuş ve uyandığında Merve’nin yatmamış olduğunu görünce yanına gitmişti. Salon penceresinden çok dikkatli bir yeri seyrediyordu. Merve, çok dalgın olduğundan Buket’in geldiğini fark etmemişti. Koluna dokunduğunda yerinde sıçradı. “Ah! Uyandın mı canım?” “Nereye bakıyorsun? Çok dalgınsın.” “Hiç öyle sokak da kavga vardı. Sesleri merak edip, bakayım dedim. Sonrada öyle dikilip kalmışım. Sen nasılsın? Canın yanıyor mu?” “Daha iyiyim.” Gözleri dolu dolu verilen cevaptan tatmin olmadı. Ancak yapabilecek bir şey yoktu. “Acıktın mı? Sıcak çay da var.” “Yok! Acıkmadım. Ben kendime çay alırım otur sen…” “Peki.” Merve hala adını koyamadığı izleniyormuş hissini düşünüyordu. Evlerinin önünde değil de sokağın her iki başında ışıklandırma olduğundan dışarısı geceleri çok seçilmezdi. Seslere bakmak için pencereyi açıp, kafasını uzattığında sanki biri onu izliyormuş gibi gelmiş etrafına bakınmış ama bir şey görememişti. Pencereyi kapattı ama bilerek biraz daha etrafı seyretti. Neden öyle hissettiğine anlam veremedi. “Sanırım bugün ki yaşadıklarımdan sinirlerim bozuldu.” Diye sesli konuşurken, Buket geldi. Konuyu nasıl açacaktı bilmiyordu fakat yarın gidecekleri doktor için Gökçe’den yardım almalıydılar. Buket uyuduktan sonra biraz araştırma yapmış, doktorlar adli bir vaka olduğunu anlayıp hemen hastane polisine bildiriyorlarmış. Kimse duymasın derken kanalların ana haberlerine çıkmayalım diye düşünmüştü. En iyisi çok geç kalmadan direk konuşmak diyen iç sesine uydu. “Buket, sen uyuduktan sonra hangi branştan doktora gitmemiz gerektiğine filan baktım. Biliyorum kimsenin bilmesini istemiyorsun ama sen doktora kendi isteğim ile yaptım desen bile zorlanma durumunu ya da bacaklarındaki izlerden filan… Üfff! Ay ne bileyim işte doktorlar anlıyorlarmış ve hemen polise bildiriyorlarmış.” Buket polis lafıyla titremeye başladı. Dudaklarını sıkıyor ağlamak istemiyordu. Çünkü ağlayarak çare bulunsaydı iki yıldır döktüğü gözyaşları işe yarardı. Cevap vermeyeceğini anlayıp, devam etti. “Bu yüzden Gökçe’den yardım isteyelim. Onun çalıştığı hastaneye gidelim, diyorum. O, bizden önce uygun bir dille doktorla konuşur. Bizde rahat rahat seni muayene ettirebiliriz. Hem istediğimizi sorabiliriz hem de senin istediğin gibi kimse duymamış olur.” Buket, Merve’nin haklı olduğunu biliyordu bilmesine ama acıyan bakış istemiyordu artık… İki yıldır Erdinç konusundaki sözlerinden çok bakışlarındaki acıma canını yakmıştı. “Tamam.” “Ben hemen Gökçe’yi arayım bize randevu ayarlasın ona göre bizde izinlerimizi alırız.” Dedi. Odadan çıktıktan sonra bilerek Buket’in yanında konuşmamıştı. Kendi, belki hayatı boyunca yaşadığı geceyi unutamayacaktı. Çünkü Allah içini biliyordu ya unutmak istemiyordu. Ancak Buket’in bu acı günü unutması için elinden geleni yapacaktı. Gökçe’ye her şeyi anlatmış. Gerekli ayarlamaları yapıp haber verme sözünü almıştı. Salona döndüğünde nedense tekrar pencereye gitti. Bütün sokağı baştan aşağı gözleri ile taradı. Hala birinin onu izlediğini hissediyordu. Hiçbir şey göremedi. Kafasını sağa sola sallayıp, iyice paranoyak oldum diye mırıldandı. Kendisinden haber bekleyen kıza döndüğünde, içi acıdı. “Tamam, Gökçe her şeyi halledip, haber verecek.” Buket, kafasını aşağı yukarı sallayarak verdi cevabını… Merve, Gökçe ile konuşurken tuvalete gitmişti. Çok zor ve acı çekerek büyük abdeste çıkmıştı. Hala da makat bölgesi sanki pul biber dökmüşler gibi yanıyordu. Merve’ye belli etmemem lazım diye düşündü. Çünkü biliyordu ki kuzeni ne yapar eder doktora şimdi götürmeye çalışırdı. Ayağa kalktı. “Ben biraz daha yatacağım canım” diyerek odadan çıktı. Biran önce kıvranıp, tekrar uyumak istiyordu. Buket gittikten sonra bende yatayım bari diye ayaklandı fakat tekrar perdeyi çekip dışarıya biraz daha dikkatli baktı. O esnada kör nokta da tüm güzelliğini seyreden Ali Buğra’dan habersizdi. Ancak nasıl sevgi ise Ali Buğra’nın onu nasıl merak ettiğini anlamışçasına ve ben iyiyim dercesine hiç çıkmadığı kadar pencereye çıkıyor ve uzun uzun dışarıyı seyrediyordu. Tabi ki Ali Buğra’da onu… Erdem ısrarla arayıp, “Abi, yenge çok telaşlı evden çıktı. Bir sıkıntı var galiba ne yapalım bir şey olursa müdahale edelim mi?” dediğinde kalbi sıkışmıştı. “Takip edin.” Deyip telefonu yüzüne kapatmıştı. Çünkü oda evden çıkıp nereye gittilerse oraya gidecekti. Yirmi dakika falan sonra geri aradığında; “Erdem, ne taraftasınız…” “Abi sana yakınız şimdi Mecidiyeköy meydanda taksiden iniyor.” Ali Buğra Gayrettepe de bir Rezidans da oturuyordu. O yüzden hemen oda arabasına atladığı gibi yanlarına gitti. Merve’nin deli danalar gibi oraya buraya koşuşturmasından bir şey olduğunu anlayıp, yanına gidememek çok koydu. Ne zaman birine yaklaştı o zaman neredeyse iki metreden izlemeye başladı. Yerde büzülmüş kızı kaldıramadığını görünce hemen telefona sarıldı. “Erdem, yardım edin.” “Abi beni tanırsa…” “Tesadüf de Erdem görmüyor musun? Canımın yarısı ne yapacağını bilmez halde ve ben yanına gidemiyorum.” “Tamam! Üzülme sen abim bir şekilde evine kadar götürürüm yengemi…” Ondan sonrası sadece takip edip, uzaktan bakmaktı. Erdem, Merve’lerin evden çıktıktan sonra köşe başında bekleyen patronunun arabasına bindi. “Ne olmuş.” Ali Buğra çok merak etmiş sabırsız bir ses tonu ile sormuştu. “Bilmiyorum ama kız çok kötü. Buket’miş adı arkadaşı sanırım…” “Yok, Buse’nin ablası… Allah Allah acaba başına bir şey mi geldi?” “Kesin başına bir şey gelmiş. Hastaneye gidelim dediğimde ki paniğini görmen lazımdı. Ne olduğunu öğrenmeden o evden çıktığım için çok kızıyorum şuan kendime…” Sesindeki acının farkında olan Ali Buğra hemen Erdem’in yüzünü inceledi. Ellerini yumruk yapmış, çok sinirli gözüküyordu. “Erdem!” diye bağırınca bakışları kesişti. Sonra gülümsedi. “Sanırım biz bu ailenin kızlarına jet hızıyla abayı yakıyoruz…” Erdem başta anlamasa da sağ eli ile ensesini kaşıdı. Kafasını sağa sola salladı ve gülümseyerek; “Bilmiyorum abi çok güzeldi. İçimden bir şeyler aktı gitti sanki… O kadar ağlamış kaşı gözü şişmiş olmasına rağmen nasıl bu kadar güzel anlamadım.” “Sanırım korumamız gereken kişi sayısı üçe çıktı ha…” “Üç derken…” “Bizim çocuklara söyledim. 24 saat Merve’yi koruduğunuzu, Cenkay’da Buse’ye de göz kulak olsunlar demişti. Size söylemeyi unuttum ben…” “Tamam, başım gözüm üstüne…” “Ben buradayım. Nöbeti devir alıyorum siz gidin dinlenin…” Erdem, kafasını sallayıp arabadan dışarı attı kendini… Çünkü 28 yaşında biri olarak ilk defa bir kızdan bu kadar etkilenmiş ve şuan onun ne durumda olduğunu bilememek acayip canını sıkmıştı. Eve gidip, kafasını toplaması gerektiğini belki de kıza acıdığını düşündü. Aradan birkaç saat geçmiş ve tam olarak Merve’lerin evin önünde üç dört genç kavga etmeye başlamıştı. Arabadan inip ayırmayı düşünüyordu. Merve pencereye çıktı. Güzel gözlüsünün başında kırmızı bir örtü vardı ve yüzünde gram makyaj yoktu. O kadar güzel geldi ki gözüne ve kırmızı çok yakışmıştı. Her zaman ki gibi diye düşünüp yine yaşadıkları gece geldi aklına… Sanırım kırmızıyı çok seviyor dedi kendi kendine… Kırmızı elbise, kırmızı iç çamaşırı ve kırmızı yazma… “Merve’m beni affeder ve evlenirsek, sana kırmızı yasak… Sadece bana giyeceksin bir renk bu kadar mı yakışır bir kadına ya…” diye mırıldandı. Özlemle yüzünü seyretti. Sanki hissetmiş gibi yüzünü onun arabasına doğru çevirdi. Siyah camlardan dolayı görünmeyeceğini hele böyle bir karanlıkta hiç fark edilmeyeceğini bildiğinden rahat rahat seyretmişti. Birini uzaktan izlemek hayatında daha önce hiç olmamış bir şeydi. Zaten bütün ilklerini canının yarısıyla yaşıyordu. Merve pencereyi kapatıp, perdeyi çektiğinde oda gözlerini yumdu. Başında yazması ile gözlerinin önüne tekrar geldiğinde dudakları kıvrıldı. Babaannesinin Merve’yi çok beğeneceğini düşündü. “Ah, bal gözlüm, canımın yarısı keşke bana bir şans daha versen” diye sanki karşısındaymış gibi konuştu. Cenkay telefonda Merve’yle yaptığı konuşmayı anlattığında canı çok yanmıştı. Ne zaman; “Kardeşim hiç umudunu kaybetme, bil ki bu kız hala seni çok seviyor” dedi işte o zaman umutları tepe misali yükselmişti. “Beni affedene kadar senden vazgeçmeyeceğim” derken Merve tekrar göründü. İçini heyecan kapladı. Hafif bir tebessümle; “Sende benim burda olduğumu hissediyorsun değil mi aşkım?” Aynı anlarda karanlıkta sevdiğinin gözlerine baktığından habersiz… Acaba neden Ali Buğra yanımdaymış ve bana bakıyormuş gibi hissediyorum diye düşünüyordu. Yatsam iyi olacak diye hemen salondan çıktı… 2.part Sabah olduğunda herkesin üstünden kamyon geçmiş gibiydi. Buket yaşadığı şeyin altında eziliyordu. Doktora ne diyeceğini düşünmekten ve canının yanmasından uyuyamamıştı. Merve’de Ali Buğra’nın yakınlarında olduğunu hissettiğinden beri kendinden korkmaya başladı. Kafayı yiyorum artık diye onu düşünmekten uyuyamamıştı. Erkenden kalkıp, iş yerlerine hastalandık diye haber verdiler. Kahvaltı yapmak istemediler hem yolları uzun sayılırdı. Gökçe Kadıköy’de özel bir hastane de çalışıyordu. Pazartesi ve sabah trafiği yüzünden uzun sürecekti. Merve, deniz havasının ikisine de iyi geleceğini düşündüğünden, vapur ile karşıya geçmeyi önerdi. Buket öyle hissizleşmişti ki, Merve ne derse yapıyordu. Genelde bu mevsimde vapur seferleri sıkıntıydı ama kızların şansına güzel bir yolculuk olmuştu. Soğuğa rağmen içeri girmemiş, o soğuğu iliklerine kadar hissederek ve birbirlerine sarılarak karşıya geçmişlerdi. Hemen bir taksiye atlayıp, hastanenin önüne geldiklerinde Gökçe’nin onları dışarda beklediğini gördüler. Gökçe, hemen Buket’e sarılıp, ben yanındayım merak etme diyordu. Bir posta hastane önünde gözyaşı döküldükten sonra içeri geçilmişti. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Altuğ KARACA isminin yazdığı odanın önünde beklemeye başladılar. Hepsi gergindi ama Buket sinir krizi eşiğindeydi. İçeri ilk önce Gökçe girdi zaten öncesinde bilgi vermişti. Buket’in halini görünce bir daha hocasına anlatmak istedi. Kimse konuşmuyor daha doğrusu konuşamıyordu. İçeri girdiklerinde karşılarında uzun boylu yaşına göre çok yakışıklı kır saçlı ellilerinin başlarında birini bulmayı beklemiyorlardı. Deneyimleri sayesinde karşısındaki kızın tecavüze uğradığını Gökçe söylemese bile hemen anlardım diye düşündü. “Gel kızım” diye masasının önünde koltukları gösterdi. Muayeneden önce biraz rahatlatmak gerektiğini fark etti. Uzun siyah saçları ile tamamen yüzünü kapatan Buket ne diyeceğini düşünüyordu. Hem çok utanıyor hem de dün geceden beri kızların sözünü neden dinlemedim diye kedine kızıyordu. “Gökçe, bana her şeyi anlattı. Kızım, merak etme kimse bir şey bilmeyecek şimdi biraz daha iyiysen yan odaya geç ve arkadaşın seni hazırlasın…” Sırf kız rahat etsin diye kendine yardımcı olan tıbbi sekreterini ve hemşiresini bile çıkarmıştı. Hiç belli olmazdı belki bir yerde konuşurlar ya da kızın yüzüne değişik bakıp daha çok utanmasına sebep olurlar diye… Gökçe, çok sevdiği hocasına minnet dolu bakışlar atarak Buket’i yan odaya götürdü. Titreyen ve ağlamamak için dudaklarını ısıran kızdan çok kendi bayılacak gibiydi. O kadar üzüldü ki Buket’in haline içinden bütün küfürleri ediyordu. Hem o şerefsize hem kadın olmaya hem de bu yaşanılanlara… Altuğ Hoca yan odaya geçtiğinde Merve kendini bıraktı ve ağlamaya başladı. Düştükleri duruma inanamıyordu. Hayatın insana ne getireceği bilinmezdi ama kendi başlarına bunların geleceğini hiç aklına getiremezdi bile… Muayene biraz zor olmuştu. Çünkü hoca ne zaman dokunmaya çalışsa Buket olduğu yerde sıçrıyor ve kendini sıkmaya başlıyordu. Konuşturarak sakinleşmesini sağladığı kızı içi acıyarak muayene etti. En son ne zaman böyle bir vaka ile karşılaştığını düşündü. Sonra mecburu hizmetinde Diyarbakır da görev yaparken 16 yaşında, su gibi bir kızın anüsündeki yırtılmaları geldi gözlerinin önüne… Çocuk o kadar korkmuştu ki konuşamıyordu bile sadece ağlıyordu. Polise bildirmiş ve tecavüz olduğunu hatta bir kişi veya bir kez değil… Birden çok kişi ya da birçok kez diye rapor etmişti. Sonrasında çok tehditler almış ama raporunu geri çekmediği gibi ve işin peşini de bırakmamıştı. Şimdi nasıl acaba diye düşündü. Uzun zaman uğraşmış, kızcağıza öz amcasının ve iki arkadaşının tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Kızlık zarı bozulmadığı için ceza almayız diye anal tecavüz ettiklerini itiraf etmişlerdi. Devlet korumasına alındığına emin olduktan sonra rahat etmişti. Yıllar sonra kendine çok kızdı hep takipte tutmalıydım bu ülke de namus hep kadınların oluyor. Allah bilir sonra kıza neler ettiler diye düşündü. Bugün ilk iş o kızın izini bulmak için araştırma yapmaya başlamaktı. Buket’in durumu Allah’tan o kızın ki kadar kötü değildi ama anüsünde ki kaslarda ciddi bir zedelenme vardı. Uzun süre büyük abdeste çıkarken acı çekeceği kesindi. “Siz toparlanın dışarda bekliyorum” diyerek çıktı. Buket daha fazla kendini tutamamış hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Gökçe’de sarılmış sadece acısını paylaşma gereği duymuştu. Çünkü nasıl teselli edeceğini bilmiyordu. Ne kadar odada kalındı bilinmez ama doktorları sabırla dışarı çıkmalarını bekliyordu. İçerden gelen ağlama sesleri ile karşısındaki kızında ağlamasıyla, bu yaştan ve bu deneyimden sonra bile bazen kelimeler anlamını yitiriyor diye aklından geçirmişti. Bu yüzden susup, beklemeyi daha uygun gördü. Kızlar kıpkırmızı gözlerle karşısına geçtiğinde, boğazını temizledi. “Buket, makat yoluyla gerçekleşen cinsel ilişki, kadın makatının anatomik yapısı vajina gibi uygun olmadığından anüste bulunan kaslar çok fazla zarar görüp, birçok sağlık problemi beraberinde getirir… Büyük abdest ve gaz çıkışını engellemeye yarayan istemli kaslar zarar görebilir. Bu kaslarda yırtılma ve zedelenme sonucu gaz veya büyük abdest tutamama sorunları ortaya çıkabilir. Yine bu bölgede ortaya çıkabilecek küçük yırtılma ve zedelenmeler sonucu büyük abdest yapma işlemi ağrılı ve kanamalı olabilir. Gelgelim senin sorununa, yırtılma gözükmüyor ama kaslarda çok fazla zedelenme olduğundan bir süre büyük abdeste çıkarken acı çekebilir hatta kanaman olabilir bu yüzden korkma bu normal sana vereceğim ilaçları düzenli kullan ve kabız olmamaya çalış. Çünkü ne kadar zorlarsan makat bölgen o kadar zor iyileşir. Bu tarz ilişki; Bağırsağın son bölümü ve makat çevresinde bulunan bakterilerin bulaşması sonucu hem erkek, hem de kadında iltihabi hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu tarz ilişki sonrası vajinal ilişki de olursa vajinal enfeksiyonların da ortaya çıkma ihtimali çok yüksektir. Bu ilişkide zorlamalar sonucu rektum yırtıkları ve fistüller de (büyük abdestin vajinadan gelmesine yol açan delik oluşumu) ortaya çıkabilir. Bu tür ilişkide dışkı varlığı hissi veya kokusu, orgazm olma sorunları, suçluluk hissedebilme gibi durumlar cinsel sağlık üzerine olumsuz psikolojik etkiler yapabilir. Bu yüzden benim önereceğim tedavinin yanında psikolojik tedavide almanı öneririm.” Uzun uzun bilgi vermek istedi bu güzeller güzeli kızlara umarım sadece tedavi olarak değil, bilgi anlamında da faydam olmuştur diye düşünüyordu. Gökçe, Altuğ hocaya minnet dolu bir ses tonuyla; “Çok teşekkür ederim hocam Allah razı olsun sizden, hiç merak etmeyin hemen şimdi psikolog Burçak hocadan randevu alacağım…” diyerek arkadaşlarını aldı ve odadan çıktı. Arkalarından; “Allah yardımcınız olsun…” diye dua eden doktordan habersiz, hemen psikologtan randevu alıp, Buket’i görüştürdü. Saat onda geldikleri hastaneden neredeyse 14:00’da çıkmışlardı. Kendilerini hem psikolojik hem de bedenen çok yorgun hissediyorlardı. Hele Gökçe dün gecede nöbetçiydi ve hala uyumamıştı. Hiç otobüs kahrı çekecek durumda değillerdi bu yüzden hastanenin önünden taksiye bindiler eve geldiklerinde herkes kendini bir yere atmıştı. Bu saate kadar bir şey yemedikleri için Merve yine dayanamamış biraz dinlendikten sonra mutfağa girmişti. Kahvaltılık hazırlayıp, kızları zorla oturttu. Buket zar zor yiyordu sanki her şey boğazına diziliyordu. Aklına takılan konuyu kızlara sorup sormamak konusunda kendi ile çatışma halindeydi. Sorsa biliyordu ki kesin Merve’nin bilgisi vardır. Kitap okumayı sevmediği için kendine çok kızdı. Belki bu konularda biraz bilgim olsaydı böyle olmazdım diye düşünürken kaç kere iç çektiğinin ve kızların onu pür dikkat izlediğinin farkında bile değildi. Merve elini tutunca iki gündür olduğu gibi yine olduğu yerde sıçramıştı. “Korkuttum mu?” “Yok! Yok, dalmışım” “Ne oldu gülüm neden iç çekip duruyorsun…” Gözlerini kapattı. Psikolog sayesinde kendini daha iyi hissediyordu. Bu konuda da rahatlarsam sanki daha iyi olacağım diye düşünüp, kızların yüzlerinde bakışlarını gezdirdi. “Şey, nasıl desem dün geceden beri aklıma bir şey takılıyor…” Gökçe’de hemen diğer elini tuttu ve cesaret verircesine; “Söyle kuzum.” “Merve, yaşadıklarını hatırlattığım için özür dilerim ama sen Ali Buğra ile ilişkiye girdikten sonra nasıl evlenmeden böyle bir şey yaptım diye kendini yiyip, bitirdin. Nasıl böyle bir günah işledim dedin, durdun…” Merve’nin tekrar gözlerinin dolduğunu görünce kendine küfürler etti ama devamını getirdi. “Şimdi ben ne kadar günaha girdim. Sen bu konularda çok bilgilisin bana anlatır mısın?” Merve, kafasını eğip tek bir damla gözyaşının akmasına izin verdi. Zaten vermese ne olacaktı o bir şekilde yolunu bulacaktı. Boğazını temizledi. Önündeki çayından usulca bir yudum alıp, konuşmak için güç toplamaya çalıştı. “Ters ilişki dinimizce caiz değildir canım. Bir İslam profesörünün makalesini okuduğumda şöyle bir şey hatırlıyorum ama o zaten eşler arasındaki ilişkileri anlatmıştı. *Eşlerin birbirine her yerleri mübahtır, haram değildir’ şeklindeki bir hüküm doğru değildir; kadına anüsten yaklaşmak (ters ilişki) ehl-i sünnete göre caiz değildir. “Eşler arasında anal ilişki haram mıdır? Haramsa karşılıklı rıza ile yapılırsa helâl olur mu?” diye ısrarla sormuşlardı. Oda çok net cevap vermişti. *”Anal ilişki karşılıklı rıza ile helâl olmaz. İnsan doğasının da reddettiği bu ilâhî haramı eşler arzu etseler de yapamazlar. Çünkü insanların arzusu ve onayı haramı helâl kılmaz. Bu işi, haram olduğunu bilerek veya içtihat yanılgısı ile helâl olduğuna inanarak yapmak, kişiyi yalnızca günahkâr kılar.” Hem bizim dinimizde haram ve günah olan ne varsa insana zarar verdiğindendir. Bak doktoru duydun ne kadar çok sağlık sorununa sebep oluyormuş… Sonuç alarak, benim okuduğum eşler arasındaki durumu anlatıyor ama senin yaşadığın zorlama olduğu için bunun günahının sana olduğunu düşünmüyorum.” Bu tabi ki benim görüşüm takdir Rabbimizindir, diye aklından geçirmeyi de ihmal etmedi. Buket; “Merve bunları nasıl aklında tutabiliyorsun valla şaşırıyorum.” Hafif gülümsedi Merve omuz silkip; “İlgi meselesi canım sen televizyon seyretmeyi seviyorsun. Bende kitap okumayı aklıma gelen her şeyi araştırmayı…” “İyi ki varsınız “ diye kızlara sarıldı. EVET! İYİKİ VARLAR…
|
0% |