Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@herdem6060

38. Bölüm

Ecem bütün planlarını anlatıp, gurubu kurduktan sonra operasyon şuan itibariyle başlamıştır diyerek arabadan inip, kızların evine gitti. Tabi ki eniştelerime yardım ediyorum demek sürünmelerini engelleyeceğim anlamına gelmez diye sinsi sinsi gülerek kafasında ki planları gerçekleştirmeye başladı.

Buse daha iyiydi. Birkaç günde şirkette ki müdürü dahil bir çok kişi geçmiş olsun demeye gelmişlerdi. Açıkçası yalnız yaşamaya başlayalı hiç bu kadar misafir ağırlamamışlardı. Merve’nin ve Ecem’in üniversiteden birçok arkadaşı da gelmek isteyince Ecem hemen kafasındaki hain planlar için ortam kurmuştu. Buse’de ne zamandır dışarı çıkmıyor bizde bunaldık, hep beraber dışarı çıkalım diyerek erkekleri çıldırtacak bir program yaptı. Hemen grubuna da yazdı.

Ecem; Yakışıklı ama aptal aşık eniştelerim nasılsınız? Yarın akşam kızlar dışarı çıkıyor haber vereyim dedim.

Ali Buğra; Nereye

Cenkay; Buse nasıl? Bir cama çıkarda göreyim Ecem lütfeeennn…

Gökçe; Ay kıyamam Ecem çıkar kız içi soğusun şu deli divanenin

Ecem ; Bedava olmaz…J haha tamam şaka yapıyorum birazdan çıkarırım gözlerini ayırma sakın pencereden J

Cenkay; Tamam şimdiden çok teşekkür ederim…

Ali Buğra; Ecem neden benim soruma cevap vermiyorsun… Nereye?

Ecem; Yarın cumartesi ya kızlarla eğleneceğiz… Taksim’e gidiyoruz. Önce yemek yiyeceğiz sonra dans… kop kop yani… Yerleri mesaj atarım size…

Gökçe; Hımm kimler olacak, of bıktım bu nöbetlerden…

Ecem; Emre, Salim, Nevzat, Hasan, Turgut sanırım da bir de Orçun

Ali Buğra; Bunların hepsi erkek Ecem

Ecem; Evet biliyorum Ali Buğra, sizden önce bizim hayatımız yok muydu anlamadım ki hepsi arkadaşlarımız…

Cenkay; İyi de neden hiç kız arkadaşınız yok

Ecem; Onlarda var canım ama fırsat vermediniz ki yazayım J

Ali Buğra; Sen beni kudurtmaya mı çalışıyorsun Ecem

Ecem; Yok eniştecim estağfurullah

Gökçe nöbette krizlere girmişti. Ecem’in ne yapmaya çalıştığını çok iyi anlamıştı. Ah ah yardım ederim derken adamları kıskançlıktan delirtmese bari diye düşündü. Ertesi gün eğlencenin dibine vuracaktı. Hem şimdiden deli gibi eğleneceği belli olmuştu. Telefon sesiyle yeni gelen mesaja baktı.

Ecem, of daraldım diye perdeyi çekip, camı açmıştı. Kızlara sizde gelin hava alın dediğinde yerlerinden kalkmadıklarını görünce, aaa bu ne diye çığlık atınca kızlar merak edip, Ecem’in yanına gelmişlerdi. Ne var, bir şey gözükmüyor dediklerinde, hiç canım sizde amma safsınız hemen inandınız, yanıma gelin diye yaptım deyince ikisi de gülerek deli kız demişlerdi. Bu anları gören Cenkay ve Ali Buğra’ya gün doğmuştu sanki…

Cenkay; Ecem Allah razı olsun senden inan içim daha rahat şimdi… Bir de güldürürken gösterdin ya, nasılım şuan bilsen içime baharlar geldi.

Ecem; Önemli değil canım evet çok iyi merak etme sen… Ali Buğra sen nasıl buldun jestimi…

Ali Buğra; Ya sana sarılasım var güzeller güzeli baldızım benim…

Ecem : Hahaha siz böyle bana güzeller güzeli demeye devam edin ben size kızları bile veririm be J

Aynı anda hem Ali Buğra hem de Cenkay’dan dünyanın en güzel baldızı sensin mesajıyla kahkahalara boğulan Ecem, artık kızlarında dikkatini çekti. Olduğu yerde gülmekten bayılacak hale gelmişti. Merve;

“Hayırdır canım kim seni bu kadar güldürüyor hem kimle yazışıyorsun bakıyım sen…”

“Yok ya Orçun’u ikna etmeye çalışıyorum. Oda bir rahat ver Ecem ince iş peşindeyim demiş, bende hala taciz ediyorum.”

Allah’ım nasıl da yalancı oldum diye aklından geçirirken; kızlar tekrar güldü. Bu kızın bu neşeli hallerine bayılıyorlardı. Ecem gece kızlarda kalmıştı. Sabah kalkar kalkmaz sürekli akşam nasıl dikkat çekmeleri gerektiğini konuşuyor kızları deli ediyordu. Gökçe her zaman ki gibi nöbetten geldim diye uyumuş ve Ecem’in çenesinden kurtulmuştu.

“Merve valla bu eteği giymezsen çıngar çıkarırım.”

“Yaaa git, kış günü kıçım mı donsun hem çok kısa o, birde altına stiletto giy diyorsun…”

“Aynen öyle canım, bugün hepimiz güzelden çok dikkat çekici olmalıyız.” Kızlar bıkkın bir şekilde;

“İyi de neden?”

“Nedeni yok ben öyle istiyorum ikinizde tarzınızı değiştiriyorsunuz. Yeni imaj size kendinizi iyi hissettirecek, güvenin bana ya… Buse sende makyajı basit tutarsan elim de kalırsın ona göre…”

“Ufff, tamam.”

Ecem akşama kadar kızların orasıyla, burasıyla uğraşmaktan yorgun düşmüştü. Ancak kızları görünce kendiyle gurur duydu. İkisi de bir afet olmuş, çok seksi gözüküyorlardı. Merve’ye bile istediği mini eteği giydirmiş, altına uzun bot giyeyim bari diye itiraz edince valla bütün ayakkabılarını yakarım ha diye tehditle savuşturmuştu.

Şimdi şansına güvenip, akşamleyin Cihat’ın da gelmesini umuyordu. Her şey kendi intikamın için arkadaşlarına yardım ettiğin falan yok senin diyen iç sesinden utandı. Valla onlara yardım etmek istiyorum ve barışmaları için yapıyorum. Ama diğer taraftan da o pislik ve dedikleri aklımdan çıkmıyor ne yapayım diye kendi içine açıklamalarda bulunuyordu.

Ali Buğra ve Cenkay akşamı zor etmişlerdi. Günlerdir belki de kızları ilk defa normal görecekleri için acayip heyecanlılardı. Cihan ve Cihat’ta geleceğinden inşallah bizi yanlarına davet ederler diye düşünüyorlar, bunu Ecem’den istesek çok mu yüzsüzlük yaparız diye söylemekten vazgeçiyorlardı.

Akşam hep beraber Çiçek Pasajında kocaman bir masada sohbet eşliğinde yemekler yenmeye başlanmış, uzun zamandır yapılmayan bu buluşma herkese iyi gelmişti. Emre, Salim, Nevzat, Hasan, Turgut, Orçun, Nalan ve Simge’de gelince ortam şenlenmişti. Salim’in Merve’ye yakınlığı dışardan yanlış anlaşılabilecek durumdaydı. Genelde ya sarılır, ya da makas alır ama mutlaka bir teması olurdu. Genelde kimseye bu tarz hareketlerde taviz vermeyen Merve, Salim’e gelince akan sular duruyordu. Salim’in ona nasıl değer verdiğini herkes bilirdi. Merve için kaç kızdan vazgeçtiğini herkes gözleriyle görmüştü. Salim asla Merve demez kanca, kancam der yakınlıklarını bu şekilde yansıtırdı. Uzun boyu ve esmer yakışıklılığı ile tam bir doğu erkeğini yansıtır. Sevgiliden çok dostluğa önem verirdi. O yüzden Merve kadar diğer kızları da sever korurdu.

Turgut ve Nalan zaten evli olan tek çiftimizdi. Üniversitede Merve sayesinde başlayan arkadaşlıkları kısa zamanda aşka dönüşmüş ve okul biter bitmez de nişanlanmışlardı. Geçen yıl evlendiklerinde en çok mutlu olanlardan biri tabi ki Merve’ydi. Ecem ve Merve’nin okuldan arkadaşları kızlarında can ciğer dostları olmuştu.

Gece o kadar koyu sohbetle başlamıştı ki arkalarında kuduran adamlardan habersiz uzun zamandır gülmedikleri kadar çok gülmüşlerdi. Birbirlerine lakaplar takmaları, eski anıları derken sık sık yükselen kahkahalardan ve kızlara olan yakın temastan Cenkay’da Ali Buğra’da yerlerinde zor duruyordu.

Bir ara Salim, Merve’yi kızdırdığı için omuzlarından tutup kendine çekti. Kolunun altında ki kıza;

“Oy benim fıstığım bana küsmüş mü?” deyince Ali Buğra ayaklandı. Bir iki adım atmadan Cihan kolundan çekti.

“Oğlum ne yapıyorsun?”

“Cihan bırak, lan ben dokunmaya korkuyorum elin adamı gelmiş sarılıyor.”

“Saçmalama arkadaşları işte görmüyor musun? İşleri daha zora sokma.” Ecem’in kaş göz işaretleri ile arkasına dönen Merve, Ali Buğra ile göz göze gelince birden eli kalbine gitti. Of bu adam benim sonum olacak diye düşünürken, Salim yine yapmıştı yapacağını yanağından makas alıp;

“Kancam biliyorum çok yakışıklıyım ama bu kadar heyecanlanma, kalbine zarar” deyince Ali Buğra yumruklarını sıkıp, Merve’ye öldürecek gibi bakmaya başladığında, Ecem rakısından keyifli bir yudum aldı. Tam istediği gibi olmuştu. Ali Buğra’da, Cenkay’da kıskançlıktan kudurma noktasına gelmişlerdi. Ali Buğra ise içine gömülmüş, sakin olmalıyım, Merve’yi elde etmek istiyorsam sakin olmalıyım diye gözlerini de kapatarak derin derin nefesler alıyordu.

Buse’de Cenkay’ı görmüş içinde fırtınalar kopmasına rağmen görmemezlikten gelmişti. Onun aşık bakışlarına kanmayacak hatta yokmuş gibi yapacaktı. Herkes alkol alırken Buse ilaç kullandığı ve Merve’de içki içmediği için meyve suyuyla idare ediyorlardı. Ancak şuan ikisi de içki şişesini kafaya dikip, sarhoş olmamak için kendilerini zor tutuyorlardı. Onların burada ne işi var diye düşündüklerinde birbirlerine yaklaşıp;

“Merve bunlar bizi mi takip ediyor.”

“Bilmiyorum ama acayip canım sıkıldı. Arkadaşlarımın öğrenmesini istemiyorum.”

“Kız Ali Buğra’ya yazık ya baksana şuna Salim sana sarıldıkça kıskançlıktan kafayı yedi.” Merve gözlerini kapattı. Allah aşkına bu kızlar ne yapamaya çalışıyordu.

“Buse saçmalama asıl Cenkay’a yazık, öksüz çocuk gibi boynunu bükmüş sana yanaşamıyor bile…” Buse tekrar Cenkay’a baktığında, gerçekten de kuzeninin dediği gibi olduğunu gördü. Kaşlarını çattı. Ters ters bakarak Merve’ye cevap verdi.

 

“Beter olsun.” Resmen Cenkay’ın yüzüne yüzüne demiş, sonra yönünü değiştirmişti. Cenkay anlamıştı anlayacağını kendine daha çok kızıyordu. Şuan o ortamda göğsünü gere gere Buse benim sevgilim deme hakkını kendi eliyle kaybetmişti. Biraz önce bir arkadaşının Buse’nin kulağına eğilip bir şey söylediğini gördüğünde ayaklanmamak ve adamı dövmemek için kendini zor tutmuştu. Ama hak ediyordu bunları aptallığına bir kadeh daha kaldırdı.

 

Cihat ise her gördüğünde daha güzel ve daha seksi olan kızdan gözlerini alamıyordu. Bugün daha bir hoş sanki diye düşünmeden edemedi. Yaşanan olaylardan dolayı bir türlü kızı yatağa atamadım. Bedenine sahip olduğum anda bu ilgim kaybolacak biliyorum diye kendine dalmıştı. Böyle bir grup beklemiyordu. Kızlarla yalnız olacaklarını düşünüp, hevesle gelmişti. Fakat onlar o kadar kalabalık bir gruptu ki sap gibi arka masalarında uzaktan seyretmekten başka bir şey yapamıyorlardı.

 

Cihan ise karşısında ki esmer güzelinden gözlerini alamıyor, erkek arkadaşlarıyla yakınlığına sinir olmakla meşguldü. Ancak iki deli fişeği kontrol etmekten kendi kıskançlığına konsantre olamıyordu. Bu gece bu ikisi birini dövmeden gece biter inşallah diye düşünüyor, tek gözü Gökçe’deyken diğer gözü arkadaşlarını takip ediyordu.

 

Ali Buğra kıskançlığın sinsi sızıyla ilk defa böylesine yanıyordu. Tamam, daha önce de kıskanmıştı ama böyle değildi. Merve’nin yanağından makas alan o eli kırmak istemişti. Duygularının nasıl bu kadar canavarlaştığını anlamıyordu. Bu gece Merve’ye yaklaşmaktan başka bir şey düşünmezken sadece bakmakla yetinmek acı çekmesine sebep olmuştu.

 

Masa masa dolaşan çalgıcılar ile kızların olduğu masa şenlenmenin dibini yaşarken, onların bu hali erkeklerin masasına acı veriyordu. Aslında mutlu olmaları gerekiyordu ama bu mutluluğu onlarla yaşamaları gerekirdi. Salim Merve’yi, Nevzat Buse’yi, Orçun Ecem’i ve Emre Gökçe’yi dansa kaldırınca, kıskançlıktan delirme noktasına gelen adamların farkında değilmiş gibi davranıyorlardı.

 

Ecem okuduğu şeylerin bu kadar işe yarayacağını tahmin etmemişti. Orçun’un kulağına bir şeyler söyleyip, adamı kahkahalara boğarken karşısındaki adamın nasıl gerildiğinin farkındaydı. Oh olsun sen dur sana daha neler edeceğim diye kinleniyordu. Kızlar dansa kalkmak istememişlerdi. Buse’ye de Merve’ye de ters ters bakarak gerçekten mi o adamları kıskançlıktan delirtmeniz gerekirken sanki siz suç işlemiş gibi oturacak mısınız deyince kızları nasıl gaza getirip ayaklandırdığı aklına geldiğinde kahkaha atmamak için kendini zor tuttu.

 

Cenkay da Ali Buğra da kıskançlıktan kafalarını masaya gömmüş biri kafasını eğip başını ovarken, diğeri ellerini gözlerinde gezdiriyordu. İkisi de bu görüntüye dayanamadıkları için gözlerini kapatmışlardı. Cihan pür dikkat kendine bakmayan ama karşısındaki erkeğe gülücükler saçan kıza bakıyordu. Arkadaşlarından farkı yoktu ama sanki bu duruma inanamıyormuş gibi bakmaya devam ediyordu. Ecem bağırarak;

 

“Haydin deli gibi dans edesim var. Bizim mekâna gidiyoruz” deyince Turgut ve Nalan ayrılmış diğerleri eğlenceye devam etmişti. Cihat görünmez olmaktan sıkılarak;

 

“Ali Buğra gerçekten tüm geceyi onların peşinde dolanarak mı geçireceğiz?”

 

Loading...
0%