17. Bölüm

17. Bölüm: Güzel Bir Gün

Hermione Granger
hermionegrangerrr5

"Hayır." Hermione, gözlerini devirdi. "Hadi ama! Bugün şu huysuzluğunu bir kenara bırakıp bizimle birlikte gel." Riddle kaşlarını çattı. "Ben mi huysuzum yoksa sen mi çok inatçısın?" Hermione gülümsedi. "Tamam, ben inatçı olduğumu kabul edeyim sen de bizimle gelmeyi." "Hayır." Pekâla, Hermione'nin son kozunu oynamasının zamanı gelmişti. Yavru köpek bakışlarını Riddle'a gönderdi. "Lütfeen?" Riddle gözlerini kaçırdı. "İyi! Git hazırlan o zaman."

Hermione sevinçle ellerini çırparak odasına gitti. Siyah bir tişört, mavi kot pantolon ve siyah sporlarını giydi. Saçları zaten düzgündü. Birkaç tarak darbesi ile daha iyi görünmesini sağladı. Odasından çıkıp koridora geldiğinde, üzerinde görünüş tılsımı olan Gellert ve Riddle'ı kendisini beklerken bulmuştu.

Gellert, mavi kot ve beyaz tişört, Riddle, mavi kot ve gri tişört giymişti.

Hermione, neşeyle gülümseyip ikisinin koluna girdi. "Hazır mısınız?" İkiliden onaylayan mırıltılar yükselirken Hermione, onları muggle dünyasında bir ara sokağa cisimledi. Mr. Riddle, onları burada bekliyordu. Aslında Hermione, Büyükanne Mary ve Büyükbaba Thomas'ı da çağırmıştı ama onlar bugün bir düğüne davetliydiler.

Genç kız kibarca gülümseyip Mr. Riddle'a selam verdi. "Merhaba, Mr. Riddle. Nasılsınız?" "İyiyim, Hermione. Sen nasılsın?" "İyiyim. Teşekkürler." Mr. Riddle, Gellert'a döndü. "Merhaba Gellert." "Merhaba Tom."

Hâl hatır sorma faslı bittiğinde Hermione tekrar söz aldı. "Biraz yürümemiz gerekiyor." Hermione'nin dediği gibi, biraz yürüdükten sonra lunaparkın önünde durdular.

"İlk çarpışan arabalara binelim!" Hermione'nin heyecanlı sesi, hepsini güldürdü.

Hermione, Gellert ile, Riddle da Mr. Riddle ile binmişti arabalara. "Hadi Gellert! Direksiyonu sağa çevir. Oradalar."

"Tom! Üzerimize geliyorlar. Hızlan!"

PAT!

"Oh, hayır. Bu çok sertti." "Daha serti geliyor Mr Riddle!"

PAT!

Kahkaha sesleri..

"Riddle! Hızlan!" Biraz önce eş değiştirmişlerdi ve şuan Mr. Riddle ile Gellert, üzerlerine geliyordu. "Daha fazla hızlanmıyor!" "Sola çevir o zaman!"

PAT!

"Galiba beyin sarsıntısı geçiriyorum Riddle." Kahkaha sesleri ve yeni bir çarpışma.

PAT!

"Ahh! Pekâla bu kadar yeter. Başka bir şeye binelim."

"Şu dönen şeye binebiliriz." "Gellert, onun adı dönme dolap." Gellert gözlerini devirdi. "Herneyse. Hadi binelim."

"Ihm, ben gelmesem?" Gellert ve Mr. Riddle çoktan yerlerine geçmişlerdi. Geriye Hermione ve Riddle kalmıstı. Riddle güldü. "Ne o Granger? Korkuyor musun?" "Hay-"

"Hadi çocuklar! Yerlerinize geçin." Gellert'ın sesi, Hermione'nin sözünü kesmişti. Riddle, Hermione'nin kolunu tutup çekiştirerek onu koltuğa götürdü. "Hadi Granger. Birazdan dönmeye başlayacak. Ayakta kalmak istemezsin." Hermione, huysuz bakışlarını ona göndererek yerine oturdu.

Az sonra hareket etmeye başlamıştı, dolap. İlk başlarda çok hızlı değildi. Birkaç dakika sonra çığlıklar yükselmeye başlamıştı.

Hermione'nin kalbi, korkuyla hızlanmıştı. "Riddle!" Yanında öylece oturmakta olan Riddle, aniden gelen sesle irkildi. "Ne?" "Korkuyorum!" "Gözlerini kapat." Hermione, ona söyleneni yaptı. Fakat bir şey değişmemişti. "Halâ korkuyorum!" Riddle, aklına ilk geleni yapıp onun elini tuttu.

Hermione'nin korkusu uçup gitmiş, yerini şaşkınlığa bırakmıştı. O, üzerindeki şaşkınlığı atana kadar, dolap da durmuştu zaten.

Gellert, Mr. Riddle ile birlikte söylene söylene onların yanına geliyordu. "Mide bulantısından öleceğim." Riddle gülümseyip şakacı bir sesle, "Bu alete binmek isteyen sen değil miydin Gellert?" Adam gözlerini kaçırdı. "Daha sakin bir şeyler yapamaz mıyız?"

"Atlı karıncaya ne dersiniz?"

Yaklaşık olarak yarım saattir atlı karıncadaydılar. "Bu şey çok sıkıcı." Hermione başını salladı. "Acıkmış olmalısınız. Gidelim."

Az ileride bir restoranta gitmişlerdi. Şimdi de patates-köfte yiyorlardı. "Aslında o çarpışan araba şeysini sevmiştim." Hermione başını salladı. "Evet. En güzeli oydu." Mr. Riddle muzipçe gülümsedi. "Aslında dönme dolap da fena değildi." Gellert yüzünü buruşturdu. "Halâ başım dönmüyor değil."

"Sonraki durak alışveriş merkezi." Riddle derin bir iç çekti.

◇◇◇

"Gellert, şu mavi gömleği ve siyah pantolonu dene." Hermione, elindeki gömlek ve pantolonu Gellert'ın eline tutuşturup onu giyinme kabinine gönderirken Mr. Riddle da kabinden çıkmıştı. Hermione gülümsedi. "Mr. Riddle, o takımelbise size çok yakışmış. Bir saniye." Yanındaki takımelbiselerden kahverengi olanını seçip Mr. Riddle'a uzattı. "Bunu da denemelisiniz." Mr. Riddle, elindeki takımelbiseyle çıktığı kabine geri dönerken Hermione'nin radarına siyah bir takımelbise takıldı. Tam onu eline almış inceliyordu ki Riddle'ın sesini duydu.

"Granger, takımelbise giydiğini bilmiyordum." dedi alaylı alaylı. Hermione gülümsedi. "Ben değil, sen giyiyorsun." Elindeki takımelbiseyi Riddle'ın eline tutuşturdu. "Hadi bunu bir dene. Bak şu kabin boş." Riddle gözlerini devirdi fakat itiraz etmeden kabine ilerledi.

"Hermione, tamam. Senin denettirdiklerinin hepsini alacağız. Şimdi biraz da kendine bir şeyler bak. Ve bizi de kendi hâlimize bırak." dedi Gellert, sıkılmış bir tonda. Hermione itiraz etmek için dudaklarını araladı. "Ama-" "Aması yok, Hermione. Biraz da kendinle ilgilen." Hermione, Mr. Riddle'a başını sallayıp diğer reyona gidiyordu ki Riddle, girdiği kabinden çıktı. Bu takımelbise, kesinlikle ona çok yakışmıştı.

Genç kız gülümsedi. "Yakışmış, Riddle. Onu al." Arkasını dönüp kadın reyonuna ilerledi. Birkaç tane elbiseye bakmıştı ki Riddle'ın sesini duydu. "Granger." Sesin geldiği yöme döndüğünde, elinde pembe bir elbise tutan Riddle'ı gördü. "Evet?" Riddle elindeki elbiseyi ona uzattı. "Bence sen de bunu almalısın." Hermione, elbiseyi alıp inceledi. Gerçekten güzel bir elbiseydi. Hafifçe gülümsedi. "Alacağım."

Alışveriş merkezinden çıktıklarında, ellerinde bir sürü çanta vardı. Gellert, mızmız çocuklar gibi söyleniyordu. "Tüm mağazayı aldırdın Hermione." Hermione omuz silkti. "Güzel olmadıklarını söyleyemezsin." Mr. Riddle güldü. "Pekâla, şimdi nereye gidiyoruz?" "Deniz kenarında yürüyüşe ne dersiniz? Fotoğraf da çekiliriz. Sonra da bir akşam yemeği ile günü sonlandırırız."

◇◇◇

"Gellert, Mr. Riddle, şuraya oturun. Evet orası. Hazırsanız çekiyorum. 3, 2, 1 çektim! Şimdi, Gellert, yanıma gel. Riddle sen de Mr. Riddle'ın yanına git. Gülümseyin! Tamam şimdi de Riddle ve Gellert. Evet, çektim. Bir kere de üçünüzü bir çekeyim. Ah, tamam. Riddle, beni ve Gellert'ı çeker misin?" Riddle, başını sallayıp kameranın yanına geçti. "Çektim." Hermione, Mr. Riddle'a döndü. "Mr. Riddle, gelmek ister misiniz?" Mr. Riddle gülümseyip yanlarına geldi. "Çektim." Hermione, Riddle'ı çağırdı. "Şimdi hep birlikte çekileceğiz. Kamerayı ayarlayıp geliyorum." Diğer üçlü, bıkkınca baş sallamakla yetinirken, Hermione, kamerayı ayarlayıp yanlarına geldikten saniyeler sonra fotoğraf çekilmişti.

"Pekâla, artık gidebil-" Mr. Riddle onu böldü. Gülümseyerek konuştu. "Bekle Gellert. Hermione, Tom, şuraya geçin lütfen. İtiraz istemiyorum. Siz bizi çektiğinize göre, sıra bizde."

Bizim ikili, kararsız bir bakış paylaşıp en sonunda omuz silkip kameranın önüne geçerek gülümsediler. "Tamam. Artık gidebiliriz." dedi Mr. Riddle neşeyle.

Güzel bir akşam yemeğinin ardından, Hermione, fotoğrafları kopyalayarak iki adet albüm oluşturdu. Birini Riddle'lara verip diğerini küçülterek cebine koydu.

Sonunda eve geldiklerinde Gellert ile başbaşa kalmıştı genç kız. Gülümseyerek adama sordu. "Bi' kahve?"

***

"Çay?" Mr. Riddle gülümseyerek başını salladı. "Masanın üzerindeki kurabiyelerden de getirirsen neden olmasın?"

Riddle, mutfağa gidip iki bardak çay ve bir tabak kurabiye koydu. Bugün hiç olmadığı kadar eğlenmişti. Ve, fikri de değişmişti. Bu kız, ona iyi geliyordu. Hafifçe gülümsedi.

***

Bölüm : 30.08.2024 20:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...