Yeni Üyelik
28.
Bölüm

27. Bölüm: 3. Görev

@hermionegrangerrr5

"Bu elmasla ne yapacağız ki?" Hermione derin bir iç çekerek devam etti. "Diğer iki görev benim zamanımdakiyle çok benzerdi. Benim zamanımdaki 3. görev labirentti. Labirentte bazı engeller vardı ve kupaya ulaşılması gerekiyordu. Turnuva'nın son göreviydi o. Quidditch sahasındaki bitkilerden oluşan alan, bu görevin de labirentle alakalı olduğunu gösteriyor. Tek sorun, bu elmasla ne yapacağımız."

Şuan ihtiyaç odasında oturmuş, sandığın içinden çıkan elması inceliyorlardı.

Riddle omuz silkti. "Nasıl olsa yarın öğreniriz Herm. Zaten tamamlayamayacağımız bir görev olduğunu da sanmıyorum. Şimdi bu aptal görevi boşver. Benim uykum var." Beklentili bakışlarını ona gönderdi. Hermione etrafa bakındı. "Burada mı uyuyalım?" Riddle tatlı tatlı gülümsedi. "Evet."

Hermione'nin yanakları hafiften kızarırken, Riddle ışıkları söndürdü. Şimdi odadaki tek ışık kaynağı, yatağın az ilerisinde duran masadaki mumlardı.

Hermione, yavaşça yatağa uzandı. Riddle da aynısını yaparak kollarını onun beline sardı. Genç kız, arkasından ona sarılan kollara karşı gülümsedi. Birkaç dakika öylece durduktan sonra Riddle'a döndü. Zümrüt gözler, parıldayarak ona bakıyordu. Hermione, onun zümrütlerinde, Riddle da onun kahvelerinde kayboldu.
◇◇◇
İlk uyanan Riddle'dı. Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtı. Fark ettiği ilk şey Hermione'nin saçlarından yayılan lavanta kokusuydu. O huzur verici kokuyu içine çekti. Yüzüne baktı. Her bir ayrıntıyı ezberlemek istercesine. Zümrüt gözler, aşk dolu bakışlarla onu izlerken genç kız gözlerini açtı. Kahveler, zümrütlerle buluştu. İkisinin de yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. "Günaydın." dedi Hermione uykulu uykulu. "Günaydın."

Bir süre anlamsızca bakıştılar. Hermione güldü. "Marvolo, kahvaltıya yetişmeliyiz." Riddle derin bir iç çekti. "İnan bana kahvaltı umurumda değil. Burada saatlerce aç, susuz seni izleyebilirim."

Hermione, gülümseyerek yüzünü onun yüzüne yaklaştırmaya başladı. İkisinin arasında santimler varken Riddle şaşkınca ona bakıyordu. Hermione biraz daha yaklaşıp Riddle'ın burnunun ucuna küçük bir öpücük kondurdu. Hermione, ondan uzaklaşırken ve Riddle'ın yüzündeki ifadeye gülmemek için zor duruyorken konuştu. "Bugün tamamlamamız gereken bir görev var." Riddle dudaklarını büzdü. "Duygularımla oynuyorsun, Hermione.." Genç kız gözlerini devirdi. "Ben duş alacağım."

İkili, hazır olduklarında ihtiyaç odasından çıkıp Büyük Salon'a yürüdüler.

***

"Çocuklar, beni takip edin." Hermione, yanında Riddle ile birlikte Slughorn'un peşinden gitmeye başladı. Sonunda görev alanının biraz gerisinde durduklarında diğer Şampiyonlar da oradalardı. Bu yılın son görevi olduğu için rahat görünüyorlardı. Stephan ve Daisi sohbet ediyordu. Caisa, kendi hâlinde etrafı inceliyordu. Albin ise yüzünde huysuz bir ifadeyle elindeki çubukla toprağa bir şeyler karalıyordu. Biraz sonra Mr. Brown da onlara katıldı.

"Merhaba, Şampiyonlar! Biliyorsunuz ki bu yılın son görevi olan 3. Görev için buradayız. Görevi açıklayayım," Mr. Brown boğazını temizleyip konuşmaya devam etti. "Hepinizde bulunan sandıkların içinden çıkan elmaslar, bu görevde büyük rol oynayacak. Quidditch sahanızda bitkilerden oluşan bir alan var. Bu alanda her çift için bir yol olmak üzere, toplamda üç adet yol bulunuyor. Yollarınızda çeşitli engellerle karşılaşıp bunları atlatarak devam etmeniz gerekiyor. Bütün engelleri aştığınızda karşında bir kapı olacak. Elinizdeki elması kapıdaki bölmeye yerleştirerek görevi tamamlayacaksınız. Eğer çekilmek isterseniz asanızla yukarı doğru kırmızı kıvılcımlar göndermeniz yeterli olacaktır." Gözlerini Şampiyonlar'ın üzerinde gezdirdi. "Şimdi sizi görev alanına götüreceğim. Top patladığında, hepiniz kendi yollarınıza gideceksiniz. Beni takip edin."

Hermione ve Riddle'ı 1. yolun önünde, Stephan ve Daisi'yi 2. yolun önünde, Albin ve Caisa'yı da 3. yolun önünde durdurdu Mr. Brown. "İyi şanslar." dedi gülümseyerek. Ondan hemen sonra da top patladı. 3 çift de kendi yollarına giriş yaparken tribünlerden alkış sesleri yükseliyordu.

Hermione ve Riddle, asalarına tutunmuş ilerliyorlardı. Etraftaki alkış sesleri de son bulunca sessizlik baş göstermişti. İlerlemeye devam ettiler. Bir yerde yol sola doğru kıvrılıyordu. İkisi bir bakış paylaşıp oraya yöneldiler. Karşılarında gördükleri şey, bir sfenksti. İfadesiz bir yüzle onlara bakıyordu.

"Bir bilmece soracağım. Doğru cevap ver, geçmene izin vereyim. Yanlış cevap ver, saldırayım. Cevap verme, geri dönmene izin vereyim.

Tek katlı bir evde yaşıyorsun. Bu ev, kırmızı odundan yapılmış. Merdivenler hangi renk olur?"

İkili aynı anda konuştu. "Tek katlı bir evde merdiven olmaz." Sfenks, gülümseyip kenara çekilerek geçmelerine izin verdi.

Biraz ilerledikten sonra yollarına çıkan ikinci engel bir troldü. Riddle, onun nasırlı ayaklarından gelen kokuya yüzünü buruşturdu. Trolün hindistan cevizi büyüklüğündeki kafası onlara döndü. Kocaman ayakları ile attığı adımlarla ikiliye doğru yürüyorken upuzun elindeki sopa nerdeyse yere değiyordu.

Hermione gülümseyerek asasını onun sopasına doğrulttu. Çevir ve hafifçe vur. Profesör Filitwick'in sesi kulaklarında çınlarken asa hareketini yapıp gerekli sözleri söyledi. "Wingardium leviosa." Sopa, trolün elinden sıyrıldı ve Hermione'nin asasının yönlendirmesiyle havaya kalktı. Sopa trolün başının üzerindeyken trol aptal aptal ona bakıyordu. Hermione büyüyü kesti ve sopa trolün hindistan cevisi büyüklüğündeki kafasına düştü. Trol dengesini kaybederken Hermione, Riddle ile birlikte geri çekildi. Az önce durdukları yerde trolün bedeni duruyordu.

Riddle gururla ona baktı. "Bu.. müthişti." Hermione'nin yanaklarında pembe lekeler belirirken sessizce teşekkür edip Riddle'ı peşinden sürükleyerek trolden uzaklaştı. Biraz daha ilerlediklerinde bu sefer sağa doğru kıvrılmıştı yol.

İkili, yeni bir engelle karşılaşacaklarının bilincinde olarak küçük bir bakış paylaşıp yürümeye devam ettiler. Bu seferki engel, fazlasıyla sinir bozucu yaratıklar olan Cornwall Cinperileriydi. Öyle ki, ikiliyi sinir etmeleri için 45 saniye yeterli olmuştu. Hermione, asasını tekrar kaldırıp ikinci sınıfta kullandığı büyüyü yaptı. "Immobulus!" Bir deste kadar cinperisi, havada öylece süzülmeye başlarken, Hermione derin bir nefes alıp cinperilerinin oyun alanına çevirdiği saçlarını elinden geçirdi. Riddle, basit bir büyüyle saçlarını eski hâline çevirmişti neyse ki.

Biraz daha ilerlediklerinde karşılaştıkları şey, bir engel sayılabilir mi, orası tartışılırdı. Bu, bembeyaz tüyleri olan yaralı bir hipogrifti. Yerde öylece yatıyordu ve karnındaki beyaz tüyler kırmızıya boyanmıştı. Acı çektiği her hâlinden belliydi. Kısık sesli inlemeler çıkarıyordu. Hermione, hipogrifin başının yanında diz çökerek onun başını okşamaya başladı. Endişeli bakışları onun yarasında gezindi. Ardından Riddle'a döndü. "Onu iyileştirebilirsin, değil mi?"

Riddle'ın düşünceli bakışları onu buldu. "Büyüyü hatırlamaya çalışıyorum." Hermione başını salladı. "Lütfen çabuk ol Marvolo. Canı çok yanıyor." Riddle birkaç saniye daha düşündü. Ve bulmuştu. Asasını onun yarasına çevirdi. "Abiyoleyy." Yara, yavaşça iyileşirken ikilinin de dudaklarında bir gülümseme belirdi. Hermione, ayağa kalkıp hipogrifin de kalkmasına yardım etti. Yola devam ederken yeni yol arkadaşları da onlarlaydı.

Bu sefer karşılaştıkları şey, insanımsı gibiydi. Derisi grimsi yeşildi. Koca dişli, çirkin bir yaratıktı. Parlak yeşil gözleri onlara bakarken, Hermione korkmadığını söyleyemezdi. Riddle'a iyice yapışmış yaratığa bakıyordu. Riddle da kollarını ona sardı. Karşılarında gördükleri bu şeyin bir gulyabani olduğunu biliyordu. Ama ne yapması gerektiğinden emin değildi ve yaratık onlara yaklaşıyordu. Riddle'ın birşey yapmasına gerek kalmamıştı. Hipogrif bir anda onların önüne geçip şaha kalkarak gulyabaniyi korkuttu. Sonuç olarak gulyabaniden kurtulmuş olan üçlü, -hipogrif onların yanındayken gulyabani oraya yaklaşmaya cesaret edemiyordu- yollarına devam ettiler.

Önlerinde bir kapı vardı. Hermione, yanındaki hipogrifin başını okşarken gülümseyerek Riddle'a baktı. "Elmas çantamda." Riddle da ona gülümseyip başını sallayarak Hermione'nin sırtındaki çantadan elması aldı. Derin bir nefes alıp onu kapıdaki bölmeye yerleştirdi. Hermione ve Riddle, kendilerini yolun girişinde buldular. Hipogrif de onların yanında duruyordu. Tribünlerden alkış, ıslık ve tezervuat sesleri yükselirken, Profesör Slughorn yanlarına geldi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Tebrik ederim, çocuklar. Görevi ilk bitiren sizsiniz. Şimdi beni takip edin. Bir sağlık kontrolünden geçmelisiniz. Madam Pomfrey sizi bekliyor."

Riddle başını sallayıp Hermione'nin elini tutarak Profesör'ün peşinden gittiler. Hipogrif de onları takip ediyordu.

Slughorn, onları Madam Pomfrey'in yanına bırakıp giderken hipogrife şöyle bir bakmış ama birşey söylememişti.

"Yaranız yok gibi görünüyor. İkiniz de bunları içip gidebilirsiniz." Hermione ve Riddle, Madam Pomfrey'in verdiği iksirleri içip çadırdan çıktılar. Hipogrif, çadırın dışında onları beklemişti. Yanında Gellert ve Mr. Riddle da vardı. Gellert, hipogrifin başını okşamayı bırakıp onlara döndü. "Umarım iyisinizdir çocuklar." dedi gülümseyerek. Hermione de onun gülümsemesine karşılık verdi. "İyiyiz Gellert. Sizi görmek güzel." Mr. Riddle da hafif bir tebessümle onlara baktı. "Sizi de öyle. Tribünlere gelmeye ne dersiniz?"

Biraz sonra, yere en yakın tribündeydi dördü de. Hipogrif ise, oldukları tribünün yanında yere oturmuş, etrafı izliyordu.

Hermione ve Riddle'dan sonra görevi ilk tamamlayan Stephan ve Daisi'ydi. Onlardan yarım saat sonra da Albin ve Caisa tamamladı görevi.

Tezervuat ve alkış sesleri son bulduğunda, Mr. Brown konuşmaya başladı.

"Puanları açıklıyorum,

Görevi ilk tamamlayan çiftimiz, Mr. Riddle ve Miss. Granger'dı. Bu ikili, önlerine çıkan sfenks'in bilmecesini çözdü, trolü etkisizleştirdi, cinperilerinden kurtuldu, bir hipogrifi iyileştirdi ve gulyabaniyi de geçerek elması kapıya yerleştirip görevi başarıyla tamamladı. Her engeli kusursuz bir şekilde atlattılar. Bu yüzden onlara 25 puan veriyoruz."

Alkışlar, ıslıklar ve tezervuatlar inanılmaz derecede gürültülüydü. Profesör Dumbledore, keyifli keyifli gülümseyerek onları alkışlıyordu.

"Görevi ikinci olarak tamamlayan çiftimiz, Mr. Fortin ve Miss. Bellamy'di. Bu ikili, sfenksin bilmecesini çözdü, trolü etkisizleştirdi, cinperilerden kurtuldu ve gulyabaniyi de atlatarak elması kapıya yerleştirip görevi tamamladılar. Ancak, bunları yaparken fazla zaman harcadılar ve hipogrifi iyileştirmediler. Bu yüzden onlara 21 puan veriyoruz."

Her ne kadar bir önceki kadar gürültülü olmasa da alkış ve tezervuat sesleri vardı. Mrs. Alarie, kibarca gülümseyip ellerini çırparak öğrencilerine göz kırptı.

"Son olarak, görevi üçüncülükle tamamlayan çiftimiz, Mr. Dag ve Miss. Abbie'di. Bu ikili, sfenksin bilmecesini bilemeyip onun saldırısına marus kaldılar. Sfenksten kurtulup trolle ilgilendiler, cinperileri etkisizleştirip gulyabaniyi de geçtikten sonra elması kapıya yerleştirerek görevi tamamladılar. Fakat bütün bunları yaparken çok fazla zaman harcadılar ve hipogrifi iyileştirmediler. Bu yüzden onlara 19 puan veriyoruz."

Alkış ve tezervuat sesleri, azdı. Mr. Jayden, sert bir yüz ifadesiyle ellerini çırparak kaşlarını çatmış, Albin'e bakıyordu. Söz konusu çocuk ise, başını eğik hâlde asasına sıkı sıkı tutunuyordu. Caisa da Mr. Jayden gibi sinirli sinirli Albin'e bakıyordu. Hipogrifi iyileştirmek istemişti ama Albin bunun gereksiz olduğunu söylemişti. Ayrıca sfenksi kızdıran da oydu. Kendisinin cevaplamasıma fırsat bile vermeden yanlış cevaplamıştı soruyu.

Hiçbirşey umurunda olmayan ikili ise yılın son görevini bitirmiş olmanın rahatlığıyla sohbet ediyorlardı.

***

Minerva McGonagall (Maggie Smith) için asalarımız havada...

Lumos /*

Huzur içinde uyu, Profesör...

Loading...
0%