Düğünün üzerinden 1 hafta 4 gün geçmişti. Saatler 14.03'ü gösterirken, Harry ve Evanna, Draco ve Astoria ile birlikte, Hogsmeade'de bulunan 3 Süpürge'de oturuyorlardı. Bu fikri Draco ortaya atmıştı ve onlar da kabul etmişti. Açıkçası Draco'nun birden bire böyle birşey teklif etmesi herkesi şaşırtmıştı ama en çok şaşıran Astoria Grangeers'dı. Evet, Draco ile okulda araları iyiydi ama böyle bir ortama davet edilmek onu şaşırtmıştı. Anne babası yurtdışındalardı. Bu yüzden teklifi rahatlıkla kabul edebilmişti. Evanna ise anne ve babası Mr. ve Mrs. Winter'ın iznini alarak gelmişti. Bu dördü, sohbetlerine devam ededursun, evde neler olduğuna bir bakalım.
"Lucius! Hemen gelip bana kremayı ver." Lucius, yanaklarını şişirip nefesini dışarı verdi. "Cissy, pastayı ev cinleri yapsa ya da dışarıdan alsak olmaz-" Cissy sinirle ona döndü. "Hayır, Lucius. Olmaz dedim. Ben yapacağım. Şimdi şu kremayı bana ver. Hemen!" Lucius, kremayı öyle bir hızla alıp Cissy'e getirdi ki arkadaki ikili kıs kıs gülmeye başladılar. Sarışın'ın onlara attığı öldürücü bakışlar bile etkili olmadı. Sonunda gülmeyi bırakıp işlerine döndüklerinde sadece 5 davetiye kalmıştı. Onları da hallettiklerinde rahat bir nefes aldılar.
3 saatin sonunda, Cissy, 4 katlı kocaman çikolatalı bir pasta yapmıştı. Ev cinleri tüm Kale'yi süslemişlerdi. Cissy'nin işi bittiğinde çay yapmıştı ve ev halkı şuan çaylarını yudumluyordu. Bizim dörtlü ise Hogsmeade'in altını üstüne getirmişlerdi. Şuanda dükkanın birinde dondurma yiyorlardı. Evanna ve Astoria'ya davetiyelerini Draco verecekti. Bu yüzden zaman kolluyordu. Harry, garsonu bulmaya gittiğinde Draco cebindeki davetiyeleri kızlara uzattı. Ardından hızla konuştu. "Harry bunları görmemeli. Soru sormayın herşey elinizdekilerde yazıyor." Kızlar başlarını sallayarak ellerindeki davetiyeleri çantalarına koydular. Harry geldikten 5 dakika sonra meraktan ölmemek için kartları okuyabilecekleri bir yere gitmeye karar verdiler.
"Evanna, makyajımı tazeleyeceğim. Geliyor musun?" Evanna hızla başını salladı. "Ah, evet geliyorum." İkili lavaboya giderken Draco ve Harry sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler.
"Astoria! Bugün Harry'nin doğum günüymüş!" Astoria gülerek cevapladı. "Evet. Onun haberi yok anlaşılan ama dur bir dakika... biz de davetliyiz." İkisi aynı anda sessizce fısıldadılar. "Hediye..." Evanna stresle ona baktı. "Ne yapacağız? Onları bırakıp gidemeyiz ve saat 18.00'a kadar onu oyalamamız gerekiyor." Astoria'nın kafasında bir ampul yandı. "Buldum! Ben kitapçıda gördüğüm bir kitabı almayı unuttuğumu söyleyeceğim. Sen de yanımda gelirsin. Bu bize en fazla 20 dakika kazandırır sanırım. Herneyse, hızlı hareket edersek sorun kalmaz."
***
"Astoria, bu nasıl sence?" Evanna elinde tuttuğu saatleri ona gösterdi. "Güzel bence. Peki bu nasıl?" Evanna, Astoria'nın elindeki kol düğmesine baktı. "Çok güzel. Pekâla, hadi bunları alıp gidelim."
Evanna'nın aldığı saatler, çift olarak satılıyordu. İkisi de aynıydı. Fakat iki ayrı kişi içindi. Saatler, birer pusula gibiydi. Saati taktıklarında, Harry'nin saati ona Evanna'nın nerede olduğunu gösterecekti. Evanna'nın saati de Harry'nin nerede olduğunu gösterecekti. Böylece birbirlerini her daim bulabileceklerdi.
Astoria'nın aldığı kol düğmesi, takıldığı gömleği giyen kişinin istediği renge bürünüyordu. Bu da onu her gömleğe uyumlu hâle getiriyordu.
***
Kale'ye misafirler gelmeye başlamıştı bile. İlk gelen de tabii ki bir yerlere erken gitmeyi gelenek hâline getirmiş olan Albus'du. Saatler 17.54'ü gösterirken, tüm misafirler gelmişti. Tabii Harry'i oyalamakta olan Astoria ve Evanna'yı saymazsak.
Onlar şuan Harry ve Draco'ya kitabı bulamadıklarına dair açıklama yapıyorlardı. Biraz daha birlikte vakit geçirdikten sonra, kızlar eve gitmeleri gerektiğini söyleyerek ayrıldılar. "Hadi biz de eve gidelim." Draco şakacı bir alınganlıkla konuştu. "Tabii Evanna gittikten sonra Draco'yu kim ne yapsın?" Draco, kollarını küçük bir çocuk gibi önünde bağlayıp Harry'e trip atarken Harry gülerek kolunu Sarışın'ın omzuna attı. "Saçmalama Draco. Madem eve gitmek istemiyorsun o zaman biraz daha dolaşalım."
Astoria ve Evanna ise 'ne giysem' derdindelerdi.
***
Nihayet saat 17. 59 olduğunda Draco, Harry'e çaktırmadan Cissy'e bir patronus gönderdikten sonra Harry'e eve gidebileceklerini söylemiş, Harry de onları kaleye cisimlemişti. Bahçedeki herkes, masanın etrafındaki sandalyelere oturmuş, Harry'nin gelmesini bekliyorlardı. Nihayet bahçe kapısı açıldığında, bir konfeti patladı ve masadaki herkes onu alkışlamaya başladı. Draco, elindeki iki şapkadan birini kendine, diğerini şaşkın şaşkın etrafı izleyen Harry'e taktı. "Doğum günün kutlu olsun, Harry."
***
Yaklaşık olarak 5 dakika boyunca kapıda bekleyen Harry, şaşkınlığından sıyrılıp Draco'nun yönlendirmesiyle masaya oturdu. Herkes buradaydı. Severus, Lucius, Cissy, Gellert, Aberforth, Albus, Minerva, Remus, Nymphadora, Andromeda, Teddy, Molly, Arthur, Fred, George, Ron, Ginny, Hermione, Astoria ve Evanna. Draco da yanına oturduğunda boş sandalye kalmamıştı. Masada tatlı bir sohbet başladı.
Önce pasta kestiler, ardından hediyeler verildi ve dans başladı. Dansı başlatan kişi ise, yanında Minerva'yı dans pistine sürükleyen Albus'dan başkası değildi. Onlara Cissy ve Lucius da katıldı. Sonra Remus ve Nymphadora. Sonra Teddy ve Andromeda... Harry ve Draco, bir bakışma paylaşıp aynı anda sandalyelerinden kalktılar. Draco, Astoria'ya; Harry, Evanna'ya yöneldi. Aynı anda ellerini uzatıp aynı anda konuştular. "Bu dansı bana lütfeder misiniz, Hanımefendi?" Dördünün de yüzünde bir gülümseme oluştu. Ardından dans pistine yöneldiler.
"Dans etmeyi biliyor musun?" Harry'nin Evanna'yı dansa kaldırdıktan sonra sorduğu saçma soruyu Evanna gülümseyerek cevapladı. "Hayır." Harry de gülümsedi. "Ben de." İkisi beceriksizce dans etmeye başladılar.
***
"Sonra ne oldu?" Draco ve Gellert birbirlerine bakıp güldüler. "Harry, Evanna'nın ayağına bastı. İkisi aynı anda yeri boyladılar. Yerde iki seksen uzanırlarken kahkahalarla birbirlerine gülüyorlardı." Draco'nun sözü bittiğinde Gellert sinsi sinsi sırıtırken konuştu. "Sonra ne oldu biliyor musun? Draco ve Astoria,
***
Draco ve Astoria da başlarında dikilmiş onlara gülüyorlardı. Draco, Harry ile göz göze geldi ve daha çok gülmeye başladı. Sonra Draco'nun ayağı Astoria'nın elbisesine takıldı ve yanında Astoria'yı da sürükleyerek yere yapıştı. Daha da fazla güldüler. Diğerleri de dans etmeyi bırakmış, onların bu hâllerine kahkahalarla gülüyorlardı. Severus gülmeyi bırakıp Harry'i ayağa kaldırdı. Lucius da Draco'yu. Harry, Evanna'yı, Draco da Astoria'yı...
Gecenin sonunda, bahçedeki herkes tekrar masada buluştu. Çaylar yudumlanırken, herkesin yüzünde bir gülümseme vardı. Hepsi bir aradaydı. Evet, kayıpları olmuştu, zor zamanlardan geçmişlerdi, acı çekmişlerdi ama artık mutlulardı.
***
Arkadaşlar, final bölümüyle karşınızdayım. Evet, bu kurgum bitti. Yazım yanlışları ve anlatım bozuklukları varsa özür dilerim. Başka kurgularda görüşmek üzere. Kısa süre sonra "Gelecekten Gelen Aydınlık" kitabımı yayımlamayı düşünüyorum. Kendisi bir Tomione kurgusu diyebilirim. Okursanız mutlu olurum. Teşekkürler.
Not: Bir bölüm daha atacağım. Epilog olarak. Ayrıca istek bölüm atabilirim. Yorumlarda ne istediğinizi söylerseniz epilog olarak atarım yani.
:):):)