"Büyükanne, ben Hogwarts'a ne zaman gideceğim?" Cissy, kendi torunundan ayırmadığı kıza baktı. Yüzündeki gülümsemeyle konuşmaya başladı. "4 yıl sonra, tatlım." Narcissa Lily Potter, yanaklarını şişirerek nefesini dışarı verip Büyükannesi'ne daha sıkı sarıldı. "Ama abilerimin hepsi şimdi gidiyor. Benim daha çok beklemem gerek." Cissy tam cevap verecekken Evanna'nın sesi duyuldu. "Yemek hazır!" Cissy de gülümseyerek torununa baktı. "Yemeğini yersen, daha çabuk büyürsün, tatlım. O yüzden anneni daha fazla bekletmeden yemek salonuna gitmeye ne dersin?" Küçük kız sevinçle ellerini çırparken başını salladı. Cissy de torununu kucağından indirmeden yemek salonuna ilerledi.
"Banane banane ben Hogwarts'a gitmek istemiyorum! Ben sizi çok özlerim orada. Lütfen göndermeyin beni." 11 yaşına yeni girmiş olan James Sirius'un yaşlı gözlerle söylediği sözler odada bir sessizlik oluşmasını sağladı. James Sirius'un evde anne babasından sonra en çok vakit geçirdiği iki kişi vardı; Lucius ve Severus. Severus henüz salona gelmemişti. Gellert ile bir iksir için çalışıyorlardı. Bu yüzden Lucius devreye girdi.
"James, Hogwarts, herkesin yuvasıdır. Oraya gitmeli ve Hogwarts yıllarını dolu dolu yaşamalısın. Hem Noel tatili ve yaz tatilinde eve gelebilirsin. Ayrıca hergün bize mektup yazabilirsin. Zaten Harry ve Draco Profesör olarak Hogwarts'da işe başlayacaklar. Herneyse, bunu sonra da konuşabiliriz. Hogwarts'a gitmene daha bir hafta var. Şimdi yemek zamanı. Hadi bakalım." James üzgünce başını salladı. "Peki, Büyükbaba Lucius." Lucius, yüzündeki tebessümle James'in elini tutup onunla birlikte masaya oturdu. Gellert ve Severus da onlara katıldığında dört kişi eksikti: Harry, Draco, Albus Severus Gellert ve Scorpius Lucius.
"Kesin bahçede Quidditch oynuyorlardır." dedi Gellert eğlenerek. "Ben çağırırım onları." Astoria tam ayağa kalkmıştı ki Evanna onu engelledi. "Hayır hayır. Sen oturmalısın. Ben çağırırım." Astoria başını sallayıp tekrar yerine oturdu. Evanna ve Cissy, hamile olduğu için ona hiçbirşey yaptırmıyorlardı zaten.
***
Evanna, bahçeye çıktığında dördü de süpürgelerinin üzerindeydi. Evanna da yanındaki süpürgeye atlayıp onların yanına uçtu. "Hemen içeri giriyorsunuz. Yemek hazır." Albus itiraz etmek için dudaklarını araladı. "Anne son bir tur daha. Lütfen." Evanna başını iki yana salladı. "Yemekten sonra oynarsınız." Bu sefer konuşan Harry'di. "Ama-" Evanna sinirle ona baktı. "Harry James Potter! Hepiniz eve." "Hadi ama Evanna. Sadece bir tur-" "Draco! Eve dedim. Hemen!" Dördü de somurta somurta süpürgelerinden inip eve girdi.
Yemekten sonra çaylar yudumlanırken sohbet başladı. "Albus sizi işe aldı ha?" Gellert'ın neşeli sesiyle sorduğu soruyu Harry cevapladı. "Tabii ki de aldı. Hogwarts'ın en örnek öğrencilerini işe almayıp ne yapacaktı ki?" Severus gülerek cevapladı. "En örnek öğrenciler tabii. Sonuçta her örnek öğrenci, İksir Profesörü'ne gıcık olduğu için onun yaptırdığı iksirleri bilerek yanlış yapar, öyle değil mi?" Harry'nin yanakları hafiften kızardı. Severus, 12 yıl önce Harry'nin ona itiraf ettiği şeyi asla unutmuyordu. İksir Ustası sözüne devam etti. "Ayrıca her örnek öğrenci Voldemort ile savaşırken savaş meydanına bir göktaşının düşüp düşmeyeceğini merak eder." Draco kıs kıs gülerken Harry'nin bakışları yerdeydi. Lucius gülerek konuştu. "Bunu gerçekten yapmış olamazsın değil mi?"
Harry kısık bir sesle söyledi. "Yapmıştım galiba."
***
Flashback
"Yarın çalışmaya başlıyoruz." "Nereden başlayacağız?" İksir Ustası gözlerini devirdi. "Potter, Karanlık Lord ile savaşırken astronomi dersine ihtiyacın olmayacağına göre?" Harry'nin dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. "Ya biz savaşırken tam savaş merkezine 'bum!' diye kocaman bir gök taşı düşerse?" İksir Ustası alayla güldü. "Potter, hayal gücünün bu kadar geniş olduğunu bilmiyordum." Harry ona gülümsedi. "Herneyse. Karanlık sanatlar ve karşı savunması, düello, iksir, şifa büyüleri, bitkibilim ve zihinbend çalışacağız." Harry yüzünde bir dehşet ifadesiyle adama bakakaldı. "A-ama tatil?" Snape sinsi sinsi sırıttı. "Potter, yıl boyunca hiçbir dersi umursamadığın göz önünde bulundurulursa tüm okul yılı boyunca tatil yapmış sayılırsın. Şimdi de çalışma zamanı." Harry sıkıntıyla nefes verip başını salladı. Bu yaz, geçecek gibi değildi...
***
"Harry, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenliğini boşverip Astronomi öğretmeye ne dersin?" Draco sahte bir ciddiyetle sordu. "Sen de İksir öğretmenliğini boşverip Sihirli Yaratıkların Bakımı dersini vermeye ne dersin? Hipogrifleri çok seviyorsun ya hani?" Harry sinsi sırıtmasıyla sözünü bitirdiğinde Severus ve Lucius'un kıkırtıları birbirine karışmıştı. Draco sahte bir sinirle konuştu. "Babam bunu duyacak, Potter!" Salondan gülme sesleri yükselirken Astoria'nın gülüşü birden soldu. Bunu ilk farkeden Gellert oldu. "Astoria? İyi misin?" Diğreleri de gülmeyi bırakıp endişeli bakışlarını Astoria'ya çevirdiler. Astoria dudaklarını aralayıp cevap verecekken ağzından bir çığlık yükseldi. Astoria çığlıkları arasından konuştu.
"Be-bebek... geliyor..." birkaç saniye sessizliğin ardından Narcissa, Evanna ve Draco aynı anda bir çığlık attı. "Ne?!" Harry, çocukları alıp yukarı çıkarken Draco'ya bağırdı. "Draco! Bebek çantasını alıp onu St. Mungo'ya götürün! Çocukları Remus'a bırakıp geliyorum. Çabuk olun!" Draco hızla başını sallayarak Harry'nin peşinden merdivenleri çıkıp bebek çantasını almaya gitti. Narcissa, Astoria'ya derin nefesler aldırırken Evanna, Astoria'nın ceketini ona giydirdi. Lucius ve Severus da onların ceketlerini verip kendilerininkini de Gellert'dan alarak hazırlandılar. Lucius ve Severus, Narcissa ve Evanna'nın isteği üzerine onların çantalarını bulup geldiklerinde Draco da elinde bebek çantasıyla hazırdı. Ev halkı, Meusa'nın yardımıyla St. Mungo'ya giderken Harry çocukları hazırlıyordu.
"Lily, kızım şu ceketi giy üzerine dışarısı soğuk. James sen şu mavi olanı giy. Diğerleri ince. Albus, sen kahverengiyi giy. Scorp, sen de şu siyah olanı giy. Hayır diğeri çok kalın terlersin. Şu çantayı da alın. Lily'nin oyuncakları onda. Çocuklar büyük ihtimalle bu gecelik Nymphadora teyzeniz ve Remus amcanızda kalacaksınız. Sorumluluk sizde, Albus ve Scorp. Kardeşlerinize göz kulak olun, kavga etmeyin, uslu durun ve Nymphadora ile Remus'un sözünü dinleyin. Anlaşıldı mı çocuklar?" Çocuklar telaşlı telaşlı baş salladılar. Harry hepsini tutarak Mymphadora ve Remus'un evine cisimledi. Aceleyle evin kapısına yönelip hızlıca çaldı. Nymphadora kapıyı açtı. "Harry, bir sorun mu var?" Harry hızlıca açıkladı. "Astoria. Doğum başladı, Dora. Çocuklar bu gecelik sizde kalabilir mi?" Nymphadora başını salladı. "Elbette. Sen git Harry. Gelin çocuklar, içeri geçin."
Nymphadora çocukları içeri alırken Harry hızla St. Mungo'ya cisimlendi. Hemen karşısındaki masada duran sekretere ilerledi. "Bakar mısınız? Astoria Malfoy buraya getirildi mi?" Sekreter ona bakarak cevapladı. "Kendisi biraz önce buraya getirildi. Doğumu şuan başlamış olmalı. Ben size odasına kadar eşlik edeyim."
***
Harry, odanın kapısının önüne geldiğinde Narcissa ve Evanna hariç tüm ev halkı oradaki sandalyelerde oturmuş, doğumun bitmesini bekliyorlardı. Draco, stresle ayağını yere vuruyordu. Harry, Draco'nun yanındaki boş yere oturduğunda bakışlar ona çevrildi. İlk konuşan Harry oldu. "Çocukları hazırlayıp Nymphadora'ya bıraktım. Bu gece orada kalacaklar. Astoria'nın durumu nasıl?" Draco ayağını yere vurmayı bırakıp ona döndü. "Onu doğumhaneye aldılar. Evanna ve annem onunla birlikte gitti. Geçen sefer, yani Scorp'un doğumunda stresten bayıldığım için beni almadılar." Harry başını salladı. Yüzünde bir tebessüm oluşurken Draco ona baktı. "Sakın. Gülmeyi aklının ucundan bile geçirme. Sanki sen benden farklıydın. Albus Severus'u ilk defa gördüğünde bir yandan ağlayıp bir yandan gülerken bir anda dedin ki "Bu benim oğlum mu?" Sonra da doğumhanedeki doktorun kucağına bayıldın."
Sarışın, yüzündeki gülümsemeyle arkadaşına baktı. Diğerlerinin de yüzü gülüyordu. Harry elini Sarışın'ın omzuna attı. Tam o sırada doğumhanenin kapısı açıldı ve Luna, yüzündeki gülümsemeyle onlara ilerleyip Draco'ya bakarak her zamanki hülyalı sesiyle konuştu.
"Tebrikler, bir kızınız oldu."
Harry ve Draco şaşkın şaşkın birbirlerine bakarken ikisinin yüzünde de tatlı bir tebessüm oluştu. Birbirlerine sarılıp attıkları kahkahalarla, ettikleri ve etraftakilere ettirdikleri garip danslarla, bu haberi kutladılar.
***