Yeni Üyelik
18.
Bölüm

90+18- Ufak bir sürpriz

@hestiamy

"Mercan Hanım, iyi geceler. Bu saatte rahatsız-"

"Sadede gel. Sıkıntı yok." telefonu kulağıma tutarken gözlerimi açmaya çalışıyordum. Aşkın'ı da sesimle uyandırmış olmalıyım ki karşı kanepeden kıpırtı sesi geliyordu. O kadar yorulmuştuk ki kanepelerde uyuyakalmıştık.

"Bugün gelecek olan dj araba kazası geçirmiş, aslında bir şeyi yok ama sahne almak istemiyor inatla ve başka kimseyi bulamıyoruz. Acilen lazım ve ben ne yapacağımı bilmiyorum."

"Yani kalkıp gelmemi istiyorsun?"

"Hem geçen seferki performansınızdan sonra herkes çok memnun olmuştu."

"O konuyu açma bile, yarım saate geliyorum." bu işten sonra da işimi baltalayan adamla konuşacaktım. Biraz sinirlenmiştim açıkçası. Kim yolunda giden bir şey tersine dönünce memnun kalırdı ki zaten.

"En kısa sürede gel lütfen."

"Tamam, kapat da hazırlanayım." telefonu kapattığımda elimi sıkıntıyla yüzüme sürdüm.

Geçen, yani bir yıl önce ben kendi isteğimle bunu yapmıştım. O zamanlar bu konuda eğitim alıp kendimi denemek istemiştim ancak herkes beğenmişti ve 'aniden dj çıkan bar sahibi' olarak tanınmıştım. İşin kötü tarafı babam videoyu nereden gördüyse diye sormayacağım ama görmüştü. Yüzüm belli olmadığı için anlamamıştı ama bana benzediğini mırıldanmıştı. Bugün bu işten yırtma imkanım olmayabilirdi.

"Bir sorun mu var?" Aşkın'ın da gözlerini açtığını görünce gülümseyerek yerimden kalktım.

"Barda ufak bir sorun varmış, gitmem gerek."

"Beraber gidelim."

"Tamam ama en özenli olabilecek derecede yanında ne varsa onu giyin." Çağın abi birkaç parça bir şey getirmişti, muhtemelen gecenin yarısında aniden ortama gireceğini düşünmediği için orta halli kıyafetler getirmiştir ama bu o kadar da önemli değildi.

Hızlıca yukarı çıkıp üzerime siyah bir crop ve siyah bir etek giydim. En hızlı, ortama uygun ve ve güzel görünecek seçenek bu gibiydi. Onun üzerine de psikolojik olarak çok açık giyindiğim zaman kendimi savunmasız hissettiğim için altı siyah, üste çıkıldıkca kırmızı ve yakasına kadar da beyaz çizgiler olan bir deri ceket giyindim. Saçımı ise yukarıdan bağladım. Sarı bir saç için bana göre en iyi seçenek buydu.

(Giyinişini daha iyi hayal edebilmemiz açısından bunu koydum)

Aşağı indiğimde yirmi dakika dolmuştu, anlaşılan biraz geç kalacaktım. Hemen koşup makyajımı lavaboda tamamladıktan sonra Aşkın'a seslendim.

"Aşkın hadi geç kalıyoruz."

Aşkın hızla üzerini giyindiği odadan çıktığında beni gözüyle süzdü.

"Biraz fazla mı özenmişsin?"

"Evet, bir sorun mu var?"

"Hayır, çok güzel olmuşsun." yanıma gelip beni öptü.

"Hadi gidelim, bugün seni şaşırtacağını düşündüğüm bir sürprizim var."

"Hadi bakalım, çok heyecanlandım." evden çıktığımızda arabayı ben sürmek için koltuğa geçtim. Aşkın'ın bir miktar trafik kurallarına uyacağını düşündüğümden ben biraz hız sınırlarını aşmak için sürecektim.

Gaza yüklendiğimde Aşkın'ın kılı kıpırdamamıştı.

"Hayret, ürkmedin."

"Buğra adında otuz beş canınız varmış gibi araba kullanan bir arkadaşınız varsa alışıyorsunuz."

"O çocuk çok tuhaf, senin anlattıklarınla bile soğudum."

"İyi çocuktur aslında. Sadece biraz kaba tabiriyle, hovarda."

"İlişki yaptıktan sonra olmasın da, öncesi beni ilgilendirmiyor."

"Yapmaz, o kadar değil hocam."

...

Arabayı durdurduğumda artık gelmiştik. İsmail beni dışarıda bekliyordu.

"Kimse gitmeye kalkışmamış anlaşılan. Nasıl hallettin."

"O kadar zamandır beklenen Mercan'ın buraya geleceğini söyledim. Merak bir reklam için en iyi şeydir.

"Aferin, çok güzel yapmışsın. Babama yakalanırsak ikimiz de biteriz." kulağına fısıldadığımda gerildi.

"Beklenen derken?" Aşkın kaşını çatıp baktı.

"Yani şöyle ki, ben burada dj olmuştum bir günlüğüne. İnsanlar beğendi falan ama bir daha yapmadım."

"Eee?" kollarını birbirine bağlamıştı.

"Eeesi bu gece de ikinci olacak."

"Olmazsa olmaz mı?" biraz kıskanmış mıydı yoksa ben mi yanlış anlıyordum.

"Maalesef. Ol-maz." bastırarak söyleyince gözlerindeki kararlılık kırılmıştı.

"Peki, ben ne yapacağım?"

"Ben size yer ayırırım, pek yer yok ama buluruz." İsmail arayı yapmaya çalışırken Aşkın ona döndü.

"Kaç kişi vardır ki?"

"Bin beş yüz falandır herhalde."

"Oha! Yani ne?!" Aşkın buranın büyük bir yer olduğunu biliyordu ancak muhtemelen sevgilisi çıkacağı için çok kişi gibi gelmişti.

"Aşkın, ünlü olan ben değilim, sensin ve senin daha dikkatli olman gerek. Köşede otur."

"Skandal çıkması benim için pek önemli değil."

"Öyleyse hadi, çok zora sokuyorsun beni. Girelim içeri." kolundan tutup çekiştirirken yürümeye başladı.

"Tamam." sonunda kabullenip içeri girdiğinde hızla içeri girdim.

Kendimi tuhaf hissetmiştim, insanlardan çekinmiyordum ama bir sene sonra diğer seferin aksine buraya gayet mutlu ve hayatım yolundayken çıkabileceğime inanmamıştım. Umarım bugün kimseyi hayal kırıklığına uğratmazdım. Arkadaşlarımın, doğumgünü için burayı kapattığı aktiviteler hariç bu işi yapmamıştım o zamandan bu yana çünkü.

Sahneye çıktığımda herkes çok coşkuluydu. Neyi nasıl yapacağımı düşünürken elimdeki bardağı tekledim. Köşede beni izleyen Aşkın'ı gördüğümde kendimi biraz daha iyi hissetmiştim. Çoğu insan onu tanıyıp sohbet ederken o bir yandan konuşup bir yandan da beni izliyordu.

Elim ne yaptığını bilen hamlelerle bir şeyler yaparken kendimi müziğin ritmine tıpkı dinleyenler gibi kaptırmıştım. Müziği sevmiyor değilmişim meğersem, ben hayatta bir şeyleri sevmeye yeni başlamışım.

Heyecan ve terden kafama ikinci bardağı diktiğimde artık her şey daha tasasız ve üzerinde düşünmeye gereksinim duymadığım bir şey oldu. Bu iyiydi.

Herkes gayet eğlenirken artık benim gibi Aşkın da zaman ve mekan kavramından sıyrılmıştı.

Ben kalbimin orta yerine seni yazdım...

Özel olarak eklediğim bu kısmı söylerken elimle Aşkın'ı işaret edince herkes alkışlayıp daha da coşkulu bir hale geldi. Aşkın ise ellerini havaya kaldırıp bana kalp yaptı.

Belki sarhoşluğun etkisiyle üzerimdeki ceketi çıkarıp bana telefonunu uzatan birinin telefonunu aldım ve ona dönüp bir video çektim.

Sahnede benimle beraber olan kişilerin arasında İsmail de vardı ve yanıma gelip beni kolumdan çekti.

"Şu an ne kadar göze battığının farkında mısın? Yarın baban izler artık seni." kulağıma ne fısıldadığını duyuyor ama algılayamıyordum.

"Babam mı geliyor? Yarın gelir o, gece gece yolculuk yapmaz." kolumu İsmail'den kurtarıp devam ettim.

Öndeki bir adam telefonuyla numarasını gösterince elimi hayır anlamında salladım.

"Hayır, ayıp ayıp." adam telefonu geri çekti. Aşkın görmeden olayı halletmenin mutluluğuyla işime devam ettim.

Ben yaşlı mıydım yoksa ayakta saatlerce durmak yorucu muydu bilmiyorum ama uyuşmaya başlamıştım.

"Bir fotoğrafımı çeksene isotum." İsmail gözlerini devirerek telefonumu aldı ve fotoğrafımı çekmek için doğru bir açı aradı. Resmimi çektikten telefonumu geri bana uzattı.

"Sağ ol canım."

...

En son saat neredeyse sabaha gelecekken bitirebildim. Artık cidden gitmem gerekiyordu, burada o kadar zaman geçirmiştim ki neredeyse sarhoş olup geri ayılmıştım. Elbette lafın gelişiydi bu.

"İsmail, sen Aşkın'ı getir ben arkadayım." arkadaki çıkışa ilerleyip elime telefonu aldım ve İsmail'in çektiği fotoğrafı sosyal medyaya koyup aklıma ilk gelen açıklamayı da yazdım ve paylaştım. Telefonuma bildirim geliyordu ama algım kapalıydı.

İsmail geldiğinde Aşkın'ı yanıma oturttu ve bana döndü.

"İnsanlar şimdiden tekrar nerede olacağını soruyorlar, eve git ve sağlam kafayla bu işi düşün. İyi yerlere gelirsin."

"Eve gitmem için eve gitmem lazım."

"Anlaşıldı, şu an hiç iyi kafada değilsin. Ben taksi çağırdım, geliyor. Bekleyin tamam mı?"

"Anlaşıldı." İsmail omzuma vurup bizi bıraktığında Aşkın'a döndüm.

"Harikaydı, dürüst olayım böyle bir şey beklemiyordum." tüm sarhoşluğuyla gülümsüyordu.

"Bende daha beklemediğin çok şey var. Ben bir işi yapacaksan sonuna kadar yaparım."

"Çok iddialı ve-"

"Ve?"

"Çekici."

Biz konuşurken taksi gelince kalktık ve taksiye bindik. Ben adresi söyledikten sonra eve geçtiğimizi hatırlıyorum ama sonrası tamamen kopuk.

Sabah uyandığımda güzelce esneyip yatağımda kalktım. Deli gibi susadığım için ayağa kalkacaktım ki ayağımın altındaki şeyle çığlık attım.

"Aşkın?" Aşkın yerde halı gibi yatıyordu.

"Ah!" Aşkın sırtını tutarak doğruldu.

"Biz ne yaşamışız ya?" yerimden kalkıp dünü hatırlamaya çalıştım.

"Cidden dün ne olduğu hakkında bilgin var mı?"

"Bekle, şimdi öğreniriz." telefonu elime aldığımda sosyal medyadan gelen binlerce yorumu, yakınlarımdan gelen mesajları ve babamın on cevapsız aramasını görünce telefonu geri fırlattım.

"Dün bir şey yapmışız. Ciddi bir şey olmuş."

"Ne olmuş?!" artık ikimiz de panik halindeydik.

Aşkın da telefonunu eline aldığında cesaretimi toplayıp sosyal medyaya girdim. Etiketlendiğim binlerce gönderinin yanında ben bir post atmıştım. Baba, ben kötü biriyim, illegal işler çeviriyorum falan desem babam daha az etkilenirdi, muhtemelen şu an sinirden evin içinde dolanıyordu.

"Attığım gönderinin altına 'burn with desire' yazmışım. Şu elimi-"

"Oha, dün bana yaptığın jesti gördün mü?"

"Ben o kadarını hatırlıyorum, sen hatırlamıyor musun?"

"Orası da yok bende." bana sırıttığında ben mesajlara bakıyordum.

Hande bir video linki atmıştı. Ben bayağı dans edip eğleniyordum ve yüzüm de açık açık belliydi.

"Madem böyle şeylerin var, bize de yapsana." attığı mesaja bile gülemedim. Bildiğin kendi elimle kendimi ifşa etmiştim.

"İnsan bizi de çağırır." birinin telefonunu alıp video çekmişim ve ben bunu Sevda'nın bana attığı video ile öğrendim.

İşin daha boktan olan kısmı videoların viral olmasıydı.

"Belamı buldum."

"Babanla ben konuşayım istersen?"

"Aynen, gel beni vur babacığım de. Bu daha uygun ve kısa bir ölüm olur senin için bence."

"Yenge harikasın." Dante yine pozitiflik saçıyordu ancak ben gönderimin altına atılan yorumları hiç bu kadar büyük bir negatiflikle okuduğumu hatırlamıyordum.

"Bizi neden çağırmadın, alındım." Buğra burada da ortamcılığını konuşturuyordu. Gıcık çocuktu yeminle.

"Yani Aşkın'ın sevgilisi dj mi? Nasıl tanıştıklarını tahmin edebiliyorum artık." insanların yanlış yargıya kapılması beni sinirlendiriyordu. Eğer elimde olsa şu an detay detay anlatırdım her şeyin doğrusunu.

"Yenge her alanda yetenekli maşallah."

"Çok güzel."

Aşkın birden telefonundan kafasını kaldırıp bana baktı.

"Güzel falan yazanlar olmuş telefona kafa atacağım." gözlerimi devirdim.

"Aşkın sana kocam diyenlere ben bu tepkiyi göstermiyorum."

"La havle ve la kuvvete." Aşkın kendi kendine krize girerken ben babamı arayıp ellerim titreye titreye telefonu kulağıma götürdüm.

"Baba?"

"Sana çok sinirliydim, iyi ki açmadın telefonlarımı." babamın sesi artık sinirli gelmiyordu. Ne yani?

"Baba biliyorum, sen böyle biri olmamı istemedin ama liseden beri hayalimi biliyorsun."

"Biliyorum, keşke bana söyleseydin. Sana da hak veriyorum söyleyememen konusunda ama söyleseydin keşke. Şimdi kocaman kız oldun, ne diyebilirim ki?"

"Kızarsın diye."

"Kızardım ama engel olmazdım. Buna inan, ben seni kıramazdım. Müjgan ile birlikteyiz ve o sana artık daha fazla kişisel alan açmam gerektiğini, genç bir kızı çok sıktığımı söyledi. Doğru da söyledi o yüzden sana kızamıyorum. Artık bir yetişkinin ve ben seni yönetmeye çalıştım, yanlıştı." babamın böyle yumuşak olmasını beklemiyordum, şaşırmıştım ama asıl kafama bir şey takılmış. Müjgan kimdi? Beni alıştırmak istediği biri olduğu için mi bu kadar sakin karşılıyordu beni?

"Müjgan?"

"Şey, işte geçen gün-"

"Anladım. Baba ben seni hiç yargılamadım, sen mutluysan ben de mutluyum çünkü. Sen de beni yargılamadığın için teşekkür ederim." yadırgardı da şu an kendi çıkarları için onu yapamazdı. Ben babamı bilmez miyim?

"Bunu bir ara azarsız bir biçimde konuşacağız bu yüzden endişelenme. Asıl ben sana teşekkür ederim kızım. Şimdi kapatmam gerek."

"Görüşürüz."

Telefon kapandıktan sonra derin bir nefes alıp kendimi yatağa attım.

İnternette dolanırken gördüğüm haberle yine bir delirme dalgası daha yaşadım.

"Barlas Aşkın Akyol'un dj sevgilisine hediyesi! En büyük gece kulüplerinden birinde sahne aldı..." bu neydi şimdi?

"Paranın gücü." bu ne saçma yorumdur? Yetenek para ile mi satın alınıyordu? Sanki ben oraya zorla çıkarılmışım gibi bir halim var da çok kötü bir performans sergilemişim gibi yorum yapmış.

"Neye bu kadar sinirlendin?" Aşkın elimden telefonu çekip ekrana baktı.

"Şuna bak!"

"Olur böyle şeyler. Normal." Aşkın alışmıştı elbette ama ben ilk sinir krizimi ve deneyimimi yaşıyordum.

"Acil kahvaltı yapmamız gerek, öğlen uçuşumuz var." Aşkın aklına gelenle hızlıca yerinden kalktı. Gerçekten hemen her işimizi bitirmemiz gerekti.

"Dün zaten bayağı uçuşa geçmişiz ama, ikincisine gerek var mı?" ben hâlâ homurdanıyordum. Yatmak ve uyumak istiyordum.

"Dün sen uçurdun, bugün ben uçuracağım." Aşkın yine güleç yüzüyle beni kaldırıp aşağı indirdi.

Kahvaltımızı yapıp hemen ortalığı topladıl ve Aşkın yine ayaklandı.

"Ben şimdi eve gidip eşyalarımı alacağım, sonra seni alayım olur mu?"

"Tamam. Ben de hazırlanırım o zaman zarfında."

"Tamamdır, ben gelene kadar kendine iyi davran Çiçek."

"Sen de."

Aşkın gittikten sonra duşa girdim ve güzel bir duş aldıktan sonra dünün izlerini sildiğimi düşünüp üzerimi giyindim. Hızlı hazırlanma huyum olduğundan daha zamanımın olduğunu varsayıp ilk defa kamerayı açtım ve karşısına geçtim.

"Merhaba, daha doğrusu nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama haberlerdeki bilgi kirliliği hakkında konuşmak istedim. Bugüne kadar belirli sebeplerden yüzümü ve ismimi sakladım. Kimse dün sahne aldığım mekanın benim olduğunu bilmediği için torpil sanılmış ama zaten mekan benim ve daha önce de sahne almıştım, çok beğenilmişti ancak sosyal medya şu an biraz daha etkin olduğu için şu an olan videolarım her yere yayılmış ve normal olarak yanlış anlaşılmış. Ben dj değilim, hobi olarak yapıyorum ve kimsenin de dünkü sahneyi bana hediye ettiği falan yok. Sorun hediye edilmesi ya da edilmemesi değil, ben zaten kendi kapasitem ve yeteneğimle bunu başarabilecek bir insanım. Hobi olarak da çok sevdiğimden kendimi olabildiğince geliştirmek için çabalıyorum. Yanlış yargıya kapılanlara hiç sözüm yok ancak bazı seviyesiz yorumlar çok başımı ağrıttı, onlara tepkiliyim."

"Bundan sonra da devam edip etmeyeceğim sorulmuş, sanısam sevdiğim bir şey olduğu için bir aksilik olmazsa devam edeceğim ama çok yoğun bir programla değil. Bunun dışında da bir bilgi yok, çünkü bir gelişme yok, haberlere bakarsanız beş yüz farklı bilgi görürsünüz ama hiçbiri doğru değil. İyi günler. Beni dinleyip seven ve güzel yorumlarda bulunan herkese de teşekkürler."

Telefonu kapattıktan sonra bir daha uzun süre bakmamak üzere cebime attım.

Aşkın gelince yolculuğa çıkacağımız için o gelene kadar iki dakika gözlerimi dinlendirmek adına uzandım.

 

 

Loading...
0%