@hestiamy
|
"Çekilin, artık bir baba adayı var karşınızda!" Aşkın herkesin toplandığı otel odasına girişini yine tuhaf bir şekilde yaptıktan sonra herkes heyecanlı bir biçimde bize bakıyordu. "Mercan! Çocuklarımız kardeş gibi büyüyecek!" Serra abla sevinçle bana sarılırken ben de ona sarılıyordum. Gerçekten çocuğumuz yalnız büyümeyecekti. Bu çok güzel bir şeydi. Yalnız büyüdüğüm içim pek arkadaşım olmamıştı ve bundan dolayı yalnızlığın sıkıcı olduğundan emindim. "Tebrikler, darısı bize inşallah." Gökalp Gloria'nın yanına sokulmaya çalışırken Gloria onu itip işaret parmağını ona çevirdi. "Seni hiç masum durma, suçunla otur." "Ama aşkım-" "Sus dedim." "Peki." Gökalp yavru köpek bakışları atarken ikide bir karnımı seven Serra abla bir şey hatırlamış gibi bana döndü. "Bugün sana olan tüm borcumu yatırdım. Ablan işi o kadar ilerletti ki bu para artık benim içim sorun bile değil bebeğim." Serra abla saçlarını savurup göz devirerek bu haline dayanamayıp gülmeye başladı. "Abla sen cidden bu iş için doğmuşsun. Ben bir anda bu kadar yükselen bir kişi daha görmedim. Cidden." "Yalandan da olsa öv beni hoşuma gidiyor bebeğim!" "Abi bir şey soracağım, biz şimdi nikah kıydırabilir miyiz?" Aşkın'ın dediği şeyle gözümü ona diktim. Beni bu sefer sahiden şaşırtmıştı. "Ne?!" Serra ablayla aynı anda konuştuğumuzda Aşkın bana döndü. "Evlenmeyecek miyiz aşkım?" "Öyle mi evlenilir ayı! Kıza teklif falan ettin mi? Babasından istedin mi?" Çağın abi Aşkın'a kızarken Aşkın birden dondu kaldı. "Abi ben ne bileyim, birden olunca şaşırdım-" Aşkın mahsulü yanmış çiftçi gibi ezilip büzülürken bizi yerimizden sıçratacak olan bir bağrıltı koptu. "Gökalp!" birden Gloria'nın sesi her şeyi bölmüştü. Her şey bugün ani gelişmek için var gibiydi. "Efendim Aşkım?" Gökalp onun bu halinden korksa da bunu bir iletişime geçme fırsatı olarak görmüştü anlaşılan. "S-sen..." Gloria ayağa kalkıp göğsünü eli ayağı titreyince hiçbirimiz buna anlam veremedik. "Aşkın, kıza bir şeyler oluyor." Aşkın'ı uyarmamla hepimiz ayağa kalktık ve Aşkın kızı tuttu. "Ne oldu? Gloria cevap ver!" Gökalp endişeyle ona yaklaşırken Gloria onu hızla itti. "Kiraz'la yatmışsın ne oldusu mu var aptal!" "Ne!" hepimiz aynı anda bağırdığımızda Çağın abi Gökalp'e döndü. "Bir yanlış anlaşılma var değil mi?" "Yok, kafam güzelken yatmışım. Suçu Kiraz'ın ayık olmasına atmayacağım, yaptım. Açıldığında yanımda o yatıyor olmasaydı anlamazdım bile, o derece hatırlamıyorum." bunu normal bir şeymiş gibi söylemedi ama yalandan da kaçındı. "Bu mu? Açıklaman bu mu?" "Başka bir şey yok. Suçlu benim, bekle bir saniye." Gökalp hızlıca odayı terk ederken Çağın abi bile bakakaldığında Gloria gittikçe çöküyordu. Aldatılmanın hissini aldatılmamış olsam da biliyordum ki Gökalp onu takım arkadaşının sevgilisiyle aldatmıştı. "Gloria, sen bir şöyle otur, halledeceğiz tamam mı?" Aşkın Gloria'ya oturması için yardım ederken ben onunla konuşuyordum. "Yani nasıl, ben anlayamıyorum!" Gloria ağlarken Gökalp'in çalan telefonu sessizliği böldü. Serra abla telefonu eline aldığı anda gözlerini belirtip bize döndü. "Yuthiel arıyor." "Ver." Gloria elini uzattığında Serra abla bana baktı. "Abla telefonu ver!" Telefon açıldığı an gelen bağrıltıya rağmen Gloria sakinlikle dinledi, sakin derken bir ara gözlerini sıkı sıkıya kapatıp gözyaşlarının akmasına izin verdi. "Yes, Gökalp cheated on me with your girlfriend." (Evet, Gökalp beni senin kız arkadaşınla aldattı.) Konuşurken sesi titrese de dik durmaya çalıştı. Aşkın ise arkadaşının böyle bir şey yapmasının mahcubiyetiyle Gloria'nın sırtını sıvazladı. "Talk about it when we get there, then you do whatever you want." (Bunun hakkında oraya vardığımızda konuşalım, sonra ne istersen yaparsın.) Karşıdan gelen sesin şiddeti azalmıştı ama aldatılan birine kadar sakin olabilirse o kadar sakindi işte. "We can't think clearly right now, calm down. We talk later." (Şu an sağlıklı düşünemiyoruz, sakin ol. Sonra konuşuruz.) Gloria telefonu kapatıp duvara fırlatırken Gökalp gelmişti. "Al, istediğini yap." Gökalp elindeki bıçağı direkt Gloria'ya uzattığında Gloria ona güldü. "Ben ne senin gibi bir yalancı ne de katilim." "Öyleyse bunu da ben yapacağım- "Gökalp!" Çağın abi bağırdığında Gökalp elindeki bıçakla bir adım geri çekildi. "Beni dinleyin, lütfen çünkü en azından buna ihtiyacım var." "Tamam, kendine bir şey yapma. Biz seni dinlemeyecek kişiler değiliz. Of Gökalp gereksiz aksiyon yaratma siz erkeklerde bıçak çekmek genetik kodlama olarak otomatik mi geliyor!" Serra abla onu ikna etmeye çalışırken haklılık akan konuşmasını yapıyordu, Gloria sadece boş gözlerle bakıyordu. "Ben sevgilimi aldatacak ve arkadaşımın sevgilisiyle yatacak biri değilim, bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama o günü hatırlamıyorum bile. İçtiğim alkol tüm içtiklerimden farklıydı, içtikten sonrasını hatırlamıyorum. Ben bu iğrenç hareketlerini hatırlayarak daha fazla yaşayabileceğimi sanmıyorum." "Yok öyle bir şey, saçmalama Gökalp." Aşkın ayaklanırken Gökalp ağlıyordu. "Özür dilerim, beni sen hep iyi biri olarak yetiştirmeye çalıştın ama ben böyle bir hata yaptım. Kabul edemiyorum. Saklamam da hataydı. Ortaya çıkmayacak sandım. Aslında ben saklamayacaktım ama Kiraz beni tehdit etti, kafama sıkacaklarından korktum ama meğersem zaten ben kendim bunu kaldırıp yaşayamayacağıma kanaat getirdim ve anladım ki korktuğum şey bana bir şey yapmaları değil Gloria'nın saçının tek bir teline zarar gelmesiymiş. Kiraz'ın getirdiği bir damla alkolü içmek bile hataydı, o gün alkolün içinde başka bir şey daha varmış zaten. Gloria, ben kendimdeyken seni asla aldatamazdım güzelim." "Yapma!" Gloria son dakika bağırırken Gökalp bıçağı kendine yöneltmişti ki Aşkın Gökalp'e doğru koştu. Çok hızlı davranıştır, buna çok şükür mü demeliydim yoksa maalesef mi demeliydim bilmiyorum. İkisi dipdibe geldiğinde aradan yere akan kanla hepimiz olduğumuz yete çakılıp kaldık. Aşkın, ona bir şey olmuş muydu? "Aşkın!" "Gökalp!" İkimiz de kendi erkek arkadaşlarımız için bağırırken Çağın abi onların yanına gidip baktı, kanın kimden geldiği belli olmadığından ikisini de kontrol ediyordu. "Aşkın iyi misin?" Çağın abinin arkasından hızla yanlarına gittiğimde Aşkın'ın elinden kanlar aktığını gördüm. En azından kimse ölümcül bir darbe almadı diye düşünürken yüzümü ekşittim çünkü elini derin kesmiş olmalıydı ki kanaması çoktu. "Bir şey yok, sakinleşelim lütfen. Gökalp, abiciğim sen de geç şöyle tamam mı?" Aşkın ortamı sakinleştirmeye çalışırken Gloria Gökalp'i yanına çekmiş ben ise kanamayı durdurmak için bir şeyler arıyordum. "Al bunu saralım." masada bulduğum mendili Aşkın'ın eline sararken biraz daha geriden kesilse damarlarının kesilebileceğini gördüm. "Çok kötü olmuş, bir doktora göstermek lazım." "Bizimkilerin yanına gidince orada dikiş attıracağım, söz. Şimdi o kadar zamanımız kalmadı." Aşkın Beni ikna etmek ister gibi gözlerini kırptı. "Tamam ama bir pansuman yapmamız gerek, kanaması durmuyor." "Benim kanım biraz zor duruyor ama sıkıntı yok, saralım yeter." Aşkın biraz rengi kaçmış halde bana gülümsemeye çalışıyordu. "Serra, Aşkın ve Mercan. Oturun hadi, iyi görünmüyorsunuz ve şu an bir şey olursa inanın hiç zamanımız yok." Çağın abi ciddi bir şekilde herkesi uyarırken hepimiz onu dinleyip oturmuştuk. Kriz yönetimi iyiydi. "Hatta ben Aşkın'ı revire götüreyim, siz o sırada hazırlanın tamam mı? Gökalp bak hamile iki tane kadın var sakın yanlış bir şey yapma sadece kendi canına sebep olmazsın abim. Halledeceğiz, tamam mı?" Gökalp gözlerini yere dikmişken kafasını salladı. Çağın abi ise onun omuzuna vurup ayağa kalktı. "Çağın abi sıkı tut, bir şey falan olur iyi görünmüyor." ben Çağın abiyi uyarırken Aşkın ayağa kalktı. "İyiyim ama haliyle biraz canım yanıyor, aklın bende kalmasın Çiçek. Seni seviyorum." yanıma gelip makas aldıktan sonra gitti. Onun da pek tadı yoktu benim de. "Hadi toparlanalım." Gloria ayağa kalkıp sünirle odasına gidince biz de eşyalarınızı toplamak için odalarımızda gittik ancak Gökalp yerinden hareket bile etmedi. Eşyalarını burada bırakıp bırakmaması şu an umursayacağı son şeydi. Zaten çok eşya çıkarmadığımdan odadaki iki üç parça eşyayı valizime sıkıştırıp kapattım ve valizimi salona çıkardım. "Gökalp..." ona seslendiğimde bana döndü, şu an ne yaşandığını o bile anlamıyordu. "Ben nasıl böyle bir şey yapabildim? İnanamıyorum. Nasıl üstesinden geleceğimi de bilmiyorum." "İnsanın alışamayacağı acı yok, zamanla geçecek. Yapmamayı varsaymakla olmuyor. Yapmışsın çünkü ama kendine yeni bir sayfa açmak senin elinde. Gloria'nın seni affedeceğini sanmıyorum ama herkes aynı hayatını devam ettiremez, bu da hayatın acımasızlıklarından birisi." "Farkındayım. Benim gibi bir adamla olmasını ben de istemiyorum ama ben yaşamak da istemiyorum." "Of! Deli misin ya sen? Bu takımın erkeklerinde adet falan mı ayrılık olunca intihar etmek? Bana bak, hiçbir şey yapmıyorsun. Beni dellendirme. Bu olay çözülene kadar da adam gibi duruyorsun. Sanki başka bir şeyler de var bu işin içinde." "Tamam." benim sinir krizi geçirmeme şaşıran Gökalp düzgünce durmuş ve beni onaylamıştı. Bir anda bu halinin kesilmesi iyiydi. "Bana bak, o geceye dair ne kanıt bulabiliyorsak bulacağız. Bu işte başka şeyler var gibi hissediyorum." "Gerçekten sen bana inanıyorsun değil mi Mercan?" "Bu kadar seven birinin bunu yapabileceğine inanmıyorum. Şimdi hazırlan çıkacağız birazdan." ayağa kalkar kalkmaz kapı açılma sesiyle beraber Aşkın'ı gördüm. "Bebeğim, iyi misin?" yanına gidip ona sarıldığımda o da bana sarılıp beni öptü. "İyiyim çok şükür. İyiyiz." bana sarılmayı bırakmadan konuştuğunda gülümseyerek onun göğsüne yaslandım. Ben Aşkın'ı çok seviyordum ama babamı silmek çok kötü bir histi. Babalar evlatlarını affetmez miydi? "Başkan beni aradı, siz aşağı inin, biz Gökalp'le bizim odadaki eşyaları alıp yanınıza geliriz." Çağın abi Gökalp'e gel yaptıktan sonra onlar gitti ve biz de toparlanıp aşağı inmek için kapıya yöneldik. Ben valizimi alacakken Aşkın elimden çekip aldı. "Artık babayım. Benim taşımam lazım." Aşkın iyice role girmişken yaralı olmayan eliyle valizi çekerken diğer kolunu elini bana değirmeyecek şekilde belime doladı. Gerçek bir baba havası veriyordu yalan yok, hemen adapte olmuştu. "Senin de hemen baba olasın varmış." "E zaten. Ben dedim, sen benim kaderimsin. Seninle aile olacağız." "Olacağız, gerçekten. En iyi tarafı da hiçbir zaman kimseye güvenemediğim bir hayatta birine güvenip o kişiyle aile olabilmek. Senin o sorumluluğun altından kalkabileceğini bilmek." "Ben de senin için her şeyi yapıyorum. Alkolü bile o kadar azalttım ki, bu bağımlılığın sonuna geldiğimi hissediyorum. Gelmek zorundayım Mercan. Belki, ne bileyim babanla aranı düzeltebiliriz. Aile olalım derken tam olalım Mercan. Babaannen, deden torunlarını görsün. Baban da gelsin bize, sohbet edelim." "Peki ya senin annen?" Asansörü beklerken duraksamaya bile gereksinim duymadı ama ben duraksadığını anladım. Afalladı, yüzü düştü ama hayat bizi üzüyor diye gerçeklerden kaçamazdık. "Aşkın." ona seslendiğimde o kadar dalmıştı ki seslendiğimi bile anlamadı. "Aşkın!" "Efendim!" ürküp biraz sesli tepki verdiğini fark edince şaşırdı ama gözyaşlarını silemedi. Biraz fazla şok olmuştu. Annesi bir nevi kardeşinin ölümüne sebep olmuştu çünkü, kolay değildi. "Aşkın, diyorum ki annen-" "Denerim. Ama dahasına söz veremem aşkım. Ben o anıları silebilir miyim? Annem onu gram umursamamamı kaldırabilir mi bilmiyoruz. Dahası o yüzden yok." "Biliyorum, ama hayat ve aile bağı bu kadar kolay atılmamalı." "Bizim hiçbir zaman ailemiz olmadı, senin belki ailenle bağın var ama ben orada burada büyümüş hissediyorum Çiçek." Asansör geldiğinde bindik ve bizimle birlikte binen kızlar gibi ölüm sessizliğine gömüldük çünkü daha konuşacak bir şey yoktu, yaralarımızdan konuşup yeniden yaralanmıştır.
|
0% |