Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5- Karanlığın İçinde

@hestiamy

"Yüzünü güneşe doğru dönersen her şey aydınlık gözükür ve farkındalıktan tamamen uzak bir hayat sürersin sevgilim. Sen hep güneşe dönük yaşamak istedin ancak ben gerçeğimden kaçamadım, asla güneşe dönemedim. Biliyor musun? Gerçekliğin farkında olmak için karanlığa dönmek gerekiyor. Hiçbir hayat pasparlak değildir. Senin aydınlığa dönmen karanlıkta ölen insanların cesetlerini kaldırmaz. Ben hep karanlığa döndüm. Karanlığın içinde yaşayan biri ne kadar aydınlığa dönebilirdi ki zaten. İlk tanıştığımız gün, doğrusu seni ilk defa gördüğümü sandığım beni karanlıktan çektiğin o gün hayatımın aydınlığa döneceğini sandım ama benim kaderim karanlıktan oluşuyordu. Kötülüğün üstünü hiçbir şey örtemezdi."

(Geçmiş)

Mahalledeki kitapçıya giren kıza döndü genç oğlanın gözleri. Kızın narin elleri kitaplar arasında geziyor ve seçim yapıyordu. En sonunda kız eline Küçük Prens kitabını alıp uzunca bir süre baktı ve geri koydu. Sanki gözü kitapta kalmıştı ama neden almamıştı?

Deniz evine gitmek için yürüdüğünde Gökyüzü ile aynı yöne gittiğini gördü. Evine vardığında Gökyüzü'nün de karşı binaya girdiğini gördü. Uzun süredir neden hiç fark etmemişti? Bunca düşüncenin arasında kanepede uyuyan genç adam karanlık çöktüğünde gözlerini açmıştı. Balkona sigarasını içmek için çıktığında karşı balkonda onun ders çalıştığını görmüştü. Normalde hiçbir yere bakmazdı ama bakmaya değer, içinde insanlık gördüğü bir çift göze bakmadan yapamıyordu.

Sigarasını son defa içine çekerken kıza son defa bakacaktı ki ders çalışan kızın babası olduğunu düşündüğü kişi kızın yanına sinirle çıkıp kıza bir şey homurdandı. Kız korkuyla içeri girdikten sonra bağrıltı kopmuş ve bir şeyler yere atılmıştı.

Deniz ne olduğunu biliyordu, bu mahallede hep bu tarz aile içi şiddet olayları olurdu. Deniz aşağı indiğinde Gökyüzü'nü sokağa atan babası ile göz temasına girdi. Çok şey demek istedi ama ağzı yüzü kan içinde olan korku içindeki kızı daha da korkutmak istemedi.

Kızın yanına gittiğinde kız korkuyla sıçradı.

"İyi misin?"

"İ-iyiyim."

Neredeyse ağlama aşamasına gelen kızın yalandan iyi olduğunu söylemesi adamı ikna etmedi. Hem bu mahalle pek güvenilir bir konumda değildi. Bu karanlıkta Gökyüzü korkmaz mıydı?

"Gel yarana pansuman yapalım."

"G-gerçekten mi?"

"Evet, hadi gel içeri girelim dışarısı soğuk."

İnsanın en savunmasız anında güvenmemesi gereken birine bile güvenebilirdi. Genç kız Deniz'i tanımıyordu bile ama başka çaresi de yoktu.

"Polisi arayalım ilk başta."

Deniz eline telefonu alıp polisi tuşlamaya çalıştığında kız engel oldu.

"Hayır, olmaz. Lütfen."

"Tamam, sakin ol."

Deniz sessizce içeri gidip pansuman kutusunu aldığında geri odaya dönerken kızın odadaki kitaplığa bakındığını gördü. Kitaplıkta Küçük Prens'e göz atıyordu.

Deniz'in sesini duyan kız mahcubiyetle kitaplıktan hızlıca uzaklaşıp koltuğa oturdu.

Kızın yanına koyduğu pansuman çantasını açtıktan kısa bir süre sonra yüzündeki yaraları temizledi ve pansumanını tamamladı.

Kitaplığa doğru yürüdü Deniz. Küçük Prens'i eline aldı ve kızın kucağına bıraktı. Gökyüzü şaşkın gözlerle Deniz'e baktı.

"Senin olabilir."

"Nasıl?"

"Pek eskimiş olsa da sana hediyem olsun."

"Bu benim için çok değerli. Çok teşekkür ederim."

"Sen burada bekle ben geliyorum."

Mutfağa gidip bitki çayı yaptı. Bu soğuk havada pek sıcak sayılmayan evindeki kızın üşümesini istemedi.

O gün kız eve gitmedi, ikisi de uyuyakaldılar. Deniz sabah kalktığında kızın yattığı yerde bir teşekkür notu buldu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%