Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: Giriş, Havaalanı, İtalya

@hey.irem

SON ÇAĞRI

Giriş

Keyifli okumalar..

 

 

EFLİN

Elimdeki son valizi de bagaja koyup taksiye bindim. Acar şöför koltuğunun arkasındaki yerine oturup çoktan kulaklıklarını takmış mırıl mırıl dinlediği şarkıya eşlik ediyordu. Aynı onun gibi kulaklıklarımı takıp kafamı cama çevirip yolu izlemeye başladım. Havaalanı yolunu yarıladığımızda şöför amca bizim sessizliğimizden bıkmış olacak ki -bence sıkılmakta çok haklı- konuşmaya başladı.

‘’Ee gençler yolculuk nereye?’’ Hevesle kulaklıklarımı çıkarıp ön koltuğa yapışarak amcayla konuşmaya başladım.

‘’İtalya’ya gidiyoruz amca. İlk defa gideceğim çok heyecanlıyım.’’ Heyacanıma olsa gerek amca dikiz aynasından bana bakarak kocaman bir kahkaha attı. Yaşı ilerlemiş olsa da hala gözlerinin içi gülüyordu.

‘’Çok güzeldir oralar. Gençliğimde çalışmak için gitmiştim. Tekrar gitmek nasip olmadı.’’ Hüzünle gülümsedi. Aslında biraz üzülmüştüm. Tavrından ve konuşmasından tekrar gitmek istediği ama imkanı olmadığı için gidemediği anlaşılıyordu. Dikiz aynasından amcaya bakıp gülümsedim.

‘’Umarım tekrar gidebilirsin amca. Var mı bize kesin şuraya gidin bayılırsınız dediğin bir yer. Gidip görmüş birinden tavsiye almak beni çok mutlu eder.’’

İşte şimdi mutluluk dolu bir şekilde gülümsedi. Beş yaşındaki bir çocuğun istediği oyuncağı anlatırken ki hevesiyle gördüğü yerleri anlatmaya ve tavsiyeler vermeye başladı.

‘’Teşekkürler Adem amca. Benim için çok keyifli bir sohbetti. Söylediklerinin hepsini aklıma not ettim.’’ diyerek gülümsedim. Valizlerimizi indirmeyi bitirip bagaj kapısını kapattığında ‘’Allah’a emanet olun iyi yolculuklar çocuklar’’ diyerek arabasına binip gitti.

Valizimin üzerindeki sırt çantamı takıp valizimi kaldırıma çıkardım. Dış hatlar kapısının önünde hala suratsız bir şekilde bekleyen Acar’ı görünce adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. Kapıdan içeri girdiğimizde taksiye bindiğimizden beri ağzını bıçak açmayan adama yan gözle şöyle bir bakıp derin bir nefes aldım. Acar aslında çok samimi, eğlenceli ve deli dolu birisi ama şu an normalde olduğunun aksine tam bir suratsız moruk gibi davranıyordu. Tavırlarının bir kısmını anlamakla beraber bir kısmına asla hak vermiyorum. Adımlarımı biraz hızlandırıp Acar’ın önüne geçtim.

‘’Bak anlıyorum benimle gelmek pek hoşuna gitmiyor.’’ Attığı bakışla kendimi düzelttim. ‘’Hiç hoşuna gitmiyor. Ama farkındaysan paramız yanmasın diye buradayız. O yüzden gezimiz bitene kadar ateşkes ilan etsek nasıl olur?’’

Yavru kedi bakışlarıyla Acar’a bakarken bir yandan da anime kızı gibi ellerimi önümde kavuşturmuş parmak uçlarımda ileri geri sallanıyordum.

‘’Huzursuz hissettirdiysem kusura bakma.’’ Ensesini ovuştururken konuşmaya devam etti. ‘’Dediğin gibi olsun. Gezimiz bitene kadar hiçbir şey olmamış gibi, iki arkadaşmışız gibi davranalım.’’ Dedikten sonra eskiden yaptığı gibi saçlarımı karıştırdı.

‘’Ya Acar ya. Ama kaç kere dedim yapma sevmiyorum diye.’’ Diyip omzuna bir fiske vurdum. Bir eli cebinde bir eli benimkinin yarısı olan valizinde gülerek check-in noktasına doğru yürümeye başladı. Oflayarak ona yetiştim. Yaklaşık yarım saat sonra check-in yapmış, valizlerimizi teslim etmiş havaalanının içinde gezinmeye başlamıştık. Yaptığımız ateşkesten beri Acar sevdiğim haline geri dönmüş ve aramızda bir sorun yokmuş gibi davranmaya devam ediyordu.

‘’Eflin şurada bir fotoğrafımı çeksene aile grubuna atacağım’’ diyerek telefonunu uzattı. Elime aldığım telefonla bir sürü fotoğrafını çektikten sonra telefonu ona geri uzatırken yanımızdan geçen birini durdurdu.

‘’Abi sana zahmet bir fotoğrafımızı çeker misin?’’ Adam telefonu eline aldığında Acar kolumdan tutup beni kendine çekti. Kafam omzuna çarparken abinin poz verin demesiyle Acar’dan yarım santimetre uzaklaşıp en güzel gülümsememi takındım. Birkaç poz fotoğrafımız çekildikten sonra Acar telefonunu geri aldı ve teşekkür etti. Yaklaşık bir saat kadar daha oyalandıktan sonra yapılan anonsla beraber uçağa bindik.

 

Biraz türbülans, biraz çocuk ağlaması ve biraz Acar’ın omzunda uyuyakaldıktan sonra çoktan uçaktan inmiş, valizlerimizi almıştık. Pasaport kontrolünden geçip her şeyi hallettikten sonra havaalanından çıkıp kiraladığımız arabayı bulmak için otoparka doğru yürüyorduk.

‘’Acar hissediyor musun?’’

‘’Neyi?’’

‘’İndiğimizden beri soluduğumuz havanın güzelliğini ve hayat kalitemizin artışını.’’ diyerek kocaman gülümsedim. Acar hevesli halime bakıp kocaman bir kahkaha attı. Onun gülmesiyle daha da gülüp yürümeye devam ettim. Konuşa konuşa sonunda arabamızı bulduğumuzda önce valizleri koyup 3 ay önce airbnb’den tutuğumuz muhteşem eve doğru yola koyulduk. Yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuğun ardından hayalimdeki evin önündeydik. Kocaman bahçesi, taştan duvarları, arka bahçedeki çardağı ve tarihi yapısıyla masallardan fırlamış gibiydi. Büyülenmiş bir şekilde eve bakarken Acar çoktan valizlerimizi bagajdan indirmiş kendi valizini alıp eve doğru yürümeye başlamıştı. Kendi valizimi alıp Acar’a yetiştim. Ev sahibi anahtarı kapının yanındaki büyük saksının altına koyduğunu söylemişti. Saksının altından anahtarı alıp eve girdik.

Kapının girişinde bir portmanto ve yanında ayakkabıları giyerken oturmak için bir puf vardı. Sağ tarafta ana salon sol tarafta ise mutfak vardı. Salonda bir şömine, babaannelerimizin evindekine benzer vintage koltuklar, duvar kenarında çok şık ahşap bir yemek masası, duvarlarda ev sahibinin aile fotoğrafları ve bir kaç tablo vardı. Ama benim en çok hoşuma giden detaylar tavandaki ahşap kirişler ve duvarların tamamiyle taştan yapılmış olmasıydı. Salona bayıla bayıla baktıktan sonra mutfağa gittim. Klasik eski İtalyan evlerinde bulunan o güzel mutfaktaldan vardı. Pencerenin tam önünde evye olan yaklaşık 2 metre uzunluğunda bir tezgah, duvarlarda dolap yerine açık raf sistemi, mutfağın ortasında masa hissi veren ada tezgah ve bir tarafındaki sandayeler, tel dolap ve elektronik aletler. Ben yavaş yavaş evi dolaşıp bir daha nerede görücem sanki diyerek her detayı videoya alırken arka odalardan Acar seslendi.

‘’Eflin bir sorunumuz var.’’ Videoyu sonlandırıp evin içinde Acar’ı ararken bir yandan da ne olabilir ki diye düşünürken merakım giderildi.

‘’Koskoca evde tek bir yatak var.’’ İşte şimdi naneyi yemiştim. Rezervasyonu yaptırırken çift kişilik tek bir yatak istediğimi unutmuştum. Dudağımı ısırarak Acar’a bakarken konuştum. ‘’Bu kısmen benim suçum. Tek bir yatak olmasını ben istemiştim.’’ Acar’ın rengi bir ton attı. Ağzının içinde bir küfür mırıldandı. Aslında sinirlenmesini anlıyorum ama yapacak bir şeyim yoktu.

‘’Hiç sinirlenme nereden bilebilirdim ki iki hafta önce ayrılacağımızı’’

 

Aa evet size söylemeyi unuttum. Acar’la sevgiliydik ve iki hafta önce ayrıldık. Biletleri iptal etme süremiz dolunca da paramız yanmasın diye İtalya’ya geldik. Hoşgeldiniz bu bizim hikayemiz.

 

 

 

 

Eflin ve Acar’ın macera dolu İtalya gezisine tanık olmaya hazır mısınız?

 

Umarım giriş bölümünü beğenmişsinizdir. Destekleriniz için teşekkürler :)

 

 

Medya kısmına kaldıkları evin görüntülerini koyacaktım ama yapamadım. Yapabilirsem yükleyeceğim. ​​

 

Loading...
0%