Şuan araba ile Selin'lerin evine doğru yola çıkmıştık. Ağabeyim gerginlikte Feriha'nın bayılma rekorunu kırmak üzereydi. Annem hepimizi yönetmeye çalışıyordu. Babam ise durup durup istemede diyeceklerini gösteri öncesi şiirine çalışan çocuk gibi sürekli tekrarlıyordu. Ben ise tim ile telefonda konuşuyordum.

Yirmi beş dakika sonra hem Selin'in evinin önüne gelmiş hemde timle buluşmuştuk.

Kapının önüne geldiğimizde Selin'in minik kardeşi Seren bizden kapı parası istemişti. Ben bende para yok diyerek uzaklaşmıştım. Diğerlerinden gelen destek ile kapı sonunda açılmıştı.

Kapı açıldıktsn sonra ağabeyim elindeki çiçeği Selin'e uzattı. Bizim Alev ile birlikte tuttuğumuz minik çiçekleri ise annesi ve kardeşine uzattık. İçeri geçildi ve herşey oldukça normal ilerledi.

Babam Selin'i istedi, babası biraz nazlansada kızını verdi ve ardından söz yüzükleri takıldı. Ağabeyim elleri hiç görmediğim kadar titrediği için Selin'e gözümle işaret verdim. İşareti hava da kapıp ağabeyime bir şey fısıldadı.

Ve son adım olarak fotoğraflar çekildi. Önce aileler olarak, sonra tim olarak ve en sonda arkadaşlar olarak çekildik.

Biz Alev'le birlikte Selin'in bir yanına geçerek kollarımızı 'girl power' manasında sıktık. Fakat her gün yaşanan düzenli gübde beş saate ulaşan askeri idmanlar saolsun biraz fazla çıktılar.

"Bence biz gerçekten sıkmayalım." Dedi Alev gülerek.

Selin'de bende gülerek başımızla onayladık. Bizde fotoğraf çekildikten sonra herkes kendi kafasında oturuyor birbiri ile sohbet ediyordu. Yanıma gizşice sızan Akay Bulut ile birlikte sohbet etmeye başlamıştım.

"Bulutcuğum, sen pazartesi günü soracaktın kıza. Sordun mu ablacığım?"

"Sordum Asya Abla. Ama sana söylemeyi unuttum."

"Ne dedi?"

"Seviyorum dedi. Sonra da onlar olmasa ülkemizi kim koruyacak diye de ekledi."

"Peki bunun üstüne sende dedin mi benim babam Türk askeri diye."

"Demez olur muyum? Dedim! Yarın öğle tenefüsünde beraber konuşup yemek yiyeceğiz!" Dedi heyecanla. Onun heyecanına gülerek pastamdan bir parça daha aldım.

"İyi bakalım." Dedim.

Bana olayları anlatmanın vermiş olduğu rahatlıkla seke seke annesinin yanına ilerlemeye başladı. Ona güldükten sonra gözüm Selin ve ağabeyime kaydı.

Kırmızı uzun bir elbise giymişti Selin. Ve gerçekten prensesler gibiydi. Ağabeyim ise klasik siyah takım elbise giymişti. İkisi birlikte oldukça tatlı duruyorlardı.

Tüm merasim bittikten sonra ölü adımlarla eve ilerledik. Bizde annemlerle eve gittik çünkü evdeki yatağımız daha rahattı ve tüm yorgunluğumuzu ancak o geçirebilirdi.