@hhafsw
|
"Alev nereye gidiyoruz piknik için Allah rızası için ya? Dağın tepesindeyiz askeriz diye Everest'e getirmeseydin." Diye yine söylendim. Normalde bu kadar söylenmezdim hatta hoşuma bile giderdi. Ancak şuanda yaralıyım ve normalde bile yürümekte zorlanırken şuanda dağa tırmanırken söylenmem bence oldukça normaldi. En sonunda sıkışan nefes ve göğüs kafesim yüzünden yavaşlayan adımlarım durdu. Yaşlı teyzeler gibi nefeslendikten sonra kafile benim durduğumu ne zaman fark edecek diye beklemeye başladım. Anında fark ettiler. "Yürüyemiyorum diyorum size inadına daha da hızlanıyorsunuz." Diye bugün elli kere söylediğim şeyi yineledim. Ağabeyim artık dur kalktan sıkılmış olmalı ki koca adımlar atarak benim yanıma geldi. Tek hamlede beni kucağına aldığı zaman sonunda derin bir nefes aldım. İlerlemeye başladığımızda "Aferim köle çalış." Diyerek kafasına vurdum. Bana ters bir bakış attıktan sonra atarlı bir şekilde başını çevirdi ve bir 'la havle' çektikten sonra ciddiyetle yola devam etti. Bir kaç dakika sonra ağabeyim durduğunda geldiğimizi düşündüm. Ki haklıymışım. Düzlük ama tepe bir alandı ve yerleştirilmiş üç dört tane piknik masası vardı. Herkes masalara doğru ilerlerken Akay Bulut adeta koşuyordu. En son geçen hafta görüşmüş olmamıza rağmen sık sık beni merak ediyordu. Olan her şeyin bilincinde olduğu için bana üzülmek yerine benimle beraber intikam planları yapıyordu. Farkındayım bu kadar bilinç fazlaydı ancak annesi ve babası başlarına gelebilecek her hangi bir olayda üzülmek yerine gurur duysun diye idrak edebileceği yaşlardan itibaren yavaş yavaş anlatmaya başlamıştı. "Asya Abla! Gel seninle bira muhabbet edelim!" Diye şakıyarak yanıma geldi. Tebessüm ederek onna eşlik etmeye başladım. Ailesinden sonra en çok bana güveniyordu. Benim ardıödan ise tim geliyordu. Time paylaştığı bir sırrı annesinden ve ya babasından duyacağından emindi. Ama bana söylediği bir sırrı ailesinden duyamazdı. Fısıldayarak bana doğru eğildi "Asya Abla, ben aşık oldum." Dediğinde gülümsedim. Bende aynı titizlikle "Kimmiş o şanslı kişi?" Diye sordum. "Bizim sınıftan bir kız; İclâl. O kadar güzel bir kız ki. Resmen duru güzelliği var. Hani diyorsunuz ya 'içinin güzelliği yüzüne vurmuş.' yani öyle bir kız." Dediğinde gülümseyişim genişledi. "E tamam o zaman o kıza sor bakalım pazartesi Türk askerleri hakkında ne düşünüyormuş? Sonra gel cevabjnı bana anlat." Dedim. "Tamam!" Dedikten sonra bana göz kırpıp uzaklaştı. Yaklaşık iki dakika sonra ağabeyim yanıma geldi. Ve karşımdaki oturağa oturdu. "Asya, senin bu doktor bozuntusu ile aranda ne var? Açık açık söyle. Ona göre girişeceğiz." Dedi sinirle. Ağabetimin bu tepkisi hem beni tedirgin etmiş hemde güldürmüştü. Ama ben sadece ikinci seçeneği yüzüme yansıttım. "Neden? Bir şey mi dedi ya da imâ mı etti!?" "Aslan ve kaplanın büyük aşk hikayesini falan anlattı. Sinirimi bozdu. Dedim bir Asya'ma danışayım." "İyi yapmışsın." Dedim ve gülümsedim. Ağabeyim tam kalkacakken annemin mıtlaka ağabeyine söyle dediği bilgiyi hemen salıverdim. "Ağabey. Bu arada yarına senin fav* kuzenlerin uemeğe geliyor." Dedim. Ayaklanan ağabeyim tekrar yerine kuruldu ancak bu sefer gözleri ışıldıyordu. "Baybars, Alparslan ve Aral'mı geliyor?" Dedi. Başımı salladım. "Alara ve Aşkınay'da geliyor tabii ki." Dedim. "Oo o zaman tam takımız." Dedi tam devam edecekken Kayra'nın arkadan Çapın'ı işaret etmesi üzerine tekrar ciddileşti ve kalktı. Sonra kızlar yanıma geldi ve muhabbet etmeye başladık. |
0% |