@hhafsw
|
Edirne'nin engin dağlarının üstünde teroristlerin inlerini arıyorduk. İkili ayrıldığımız gruplarla daha hızlı bulabileceğimize inanmıştık. Ancak hesap edemediğimiz bir şeyler vardı. Bizden gruplar varsa onlardada gruplar vardı. Ben ve Altay Kuzey Doğu yönüne doğru ilerleyen grup olmuştuk. "Seninle çalışmayı özlemişim." Dedi Altay eli silahını sıkıca kavrarken. "Bende özlemişim." Diye cevap verdim silahımı kaldırmak için tetikte beklerken. Arkadan gelen ses ile aynı anda arkamızı döndük. Arkamızı dönmemizle boynumuzdan yediğimiz elektirik dalgaları bir olmuştu. .... Gözümü açtıpımda yıkık dökük, kir ve tozdan başka bir şey olmayan bir yerdeydik. Kolumu ve ayağımı bağlamış olmalılar ki kısıtlı hareket ettirebiliyordum. Yanımdaki kıpırtı ve öksürük seslerinden Altay'ın da uyandığı belli oluyordu. "Biz bu tuzağa nasıl düştük." Dedi Altay bölük bölük. "Bu kadar acemi değilizdir diye düşünmüştüm. Ama demek ki bu kadar acemiymişiz." Dediğimde kapı açıldı ve içeri sızan güneş ışığını bölen üç silüet belirdi. "Evet askercikler. Biliyorsunuz kozumuz yayınlara bağlanıp sizin karşılığınızda anlaşma yapmak. O yüzden hazırlanın bir kaç saate yayında olacaksınız." Dedi ve çıktı. Aklım gelen bir şey ile Altay'a döndüm. "Altay." Altay olduğunu belirten bir mırıltı çıkardı. "Maskem hala takılı mı?" Çünkü kadın askerlerin dikkat etmesi gereken hususlardan birisiydi. Altay dikkatle yüzümü inceledi ve cevap verdi. "Yüzünde." Rahatlamış bir nefes verdikten sonra arkama yaslandım. Esir düşmekten hiç bir zaman korkmamıştım. Ölürsem şehit olacağımı biliyorum çünkü. Ölmesem zaten Türk İstihbaratı tüm askerler uğruna tüm şehitler uğruna intikamını alıyordu. Eğer yakın bir zamanda şehit olursam. Kimse arkamdan ağlamasın çünkü ben şerefim ve canımı ortaya koyarak Türk Milletini korumuş ve onlara bir gün bile hayat vermiş olmanın huzuruna ereceğim... -Üsteğmen Asya Öncü ... BURADAN BİR MESAJ ÇIKARMAYIN ÖYLE BİR ŞEY OLMYACAK. |
0% |