Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@hiclik_gecidi

Yoruldum artık! Kazmaktan da, incelemekten de, kemiklerle uğraşmaktan da bıktım. Arkeoloji bana göre hiç değil. İlgimi çeken diğer meslek dalları var ama tekrardan sınavlara hazırlanamam. Özellikle matematik benden uzakta, Tanrı'ya yakın dursun. Enerjim tükendi. "Yağız! Bir şey buldum." Hızlı adımlarla Erva'nın yanına giderken ciddi manada fosilleşmeye başlamış bir insan iskeleti buldu. İlginç şekilde tek parçaydı kemikleri. "Kız kardeşler merhamet etmiş." dedi. "Öyle bir şey olsaydı patron şu an tek parça halinde kalamazdı." dedim. O efsaneleri seven birisiydi ve ilginç efsaneleri bana anlatırdı. "Cassandra'nın zehirli gülü onun iskeletini aşındırmış ama hâlâ iyi durumda. İncelenebilir." Bu hafta da bu efsaneye taktı. Ama sorun şu ki ben efsaneleri ne severim ne de inanırım. Hepsi ilkokul çocuklarını korkutmak için. Ama Erva aynı şekilde düşünmedi.

 

Küçüklüğünden beri o anlatılan tapınağı bulacağını söylerdi. O hayalini unutmuşa benzemiyordu. Çocukluk arkadaşım o anormal kasablardan geldi. Korkunç efsanelerin kulaktan kulağa dolaştığı kasabalardan.

 

Erva iyi bir kazı arkadaşıydı ama her zaman bir canlı iskeleti bulduğunda kız kardeşlerin izleri acaba kemiklerine işlemiş mi diye bir göz atardı. Bu son bulduğumuz iskelette de aradı ve buldu. "Sanırım burada bir katliam yaşanmış çünkü tüm kemiklerde kırıklar ve keskin kılıç zedelenmeleri var." Erva'ya katılıyorum ve birkaç iskelette gerçekten aynı yerde aynı şekilde izler var ve akşam oluyor. Bu katliam alanına yarın büyük bir ekip çağırmalıyız. Burası gerçekten ilginç bir yer ve hangi imparatorluk veya krallık burada niçin savaş verdi bilmek isterim. Belki de tarihe yeni bir savaş dolu sayfa eklerim.

 

Devletin bize özel kurduğu saçma ama işlevli laboratuvara gittik ve iskeleti orada daha detaylı incelemeye başladık. Gece ikiye kadar inceledik. Olağanüstü olan yanı neredeyse tüm kemikler aynı kısımdan kırılmış. Gece ikide uyuyup sabah yedide kalkmak yorucu ama tarihî bir olayı ilk defa kendin günyüzüne çıkartınca zaten yatağa yatsam da uyuyamazdım.

 

Erva artık dayanamadı ve uyumaya gitti ama ben incelemeye devam ediyordum. Erva inceleme yapmamı sağlayacak aletlerin üzerine fantastik okuma kiatplarını (kız kardeşler kitabı dahil) ve birkaç fişek bıraktığı için araçları on dakika boyunca aradım. Bir iskelet bulduğumuzda veya beni uyandırmak için başıma gizlice gelir ve mini fişeklerini patlatır. Erva şen şakrak ama hem pembe-mor fişeklerinden hem de kız kardeşler efsanesinden bıktım. Fişek dediğimiz konfetinin mini hali ama fişek kadar ses çıkarır. O da Erva'nın icadı. Fişekler kadar efsaneler de yordu. İki aydır efsanelerle uğraşıyor ama hiçbirini de kanıtlayamadı.

 

Erva uyumadan ben de birini onun başında patlatmaya karar verdim. Odasına gittiğimde uyumuştu bile. Kocaman yazılan "Adı Yağız olanlar GİREMEZ" yazısına aldırmayıp odasına girdiğimde yatağın başına geçtim ve fişeği patlattım. Erva yataktan düşecekti. Çok hızlı davrandı ve onu yastıkla durduramadım. Bir anda yanındaki çekmeceden fişek zulasını çıkardı. Bu zuladan haberim yoktu ve Erva'yı uykusundan uyandırdığım için fişeğin gözüme nişan alınma olasılığı çok yüksek.

 

Laboratuvara kadar kovalamaca oldu ve sonuç olarak sırtımda kızarıklar oluştu. Ama bu sırada iskelette siyahımsı kesik izleri oluşmaya başladı. İskelete yaklaştığımızda bir şey göremedik ve tekrar Erva'ya döndüğümde üç fişek elinde ve aynı anda patlamaya hazırdı. Bu sefer tutturamadı ama iskelet yeniden parladı. Erva da benimle birlikte iskelete baktı. Siyaha yatkın olan bu renk neden oluşuyordu bilmiyorum. Sese mi duyarlıydı acaba? Hayır ölü iskelette öyle bir sistem ne arasın ki zaten. Erva heyecandan bahsettiği kız kardeşleri görecekti az kalsın. İskelete ikimiz birden savaşı bir köşeye bırakarak yaklaştık. Erva yine fişek ateşledi, iskelet yeniden yandı. Erva sevinçten mi korkudan mı bilemediğim hafif bir çığlık attı. İskelette parıldayan ama iskelete zarar vememiş zincir izleri vardı.

Erva "Ben demiştim. Ben sana en başından demiştim." diyerek odasına geri döndü ve geri geldiğinde tüm kız kardeşler kitapları kucağındaydı. Belki toprakta farklı bir madde vardı eski zamanlarda ve biz zincire benzetmiş olabilir miyiz diye Erva'ya fikir sundum ama sadece bana dik dik bakmakla yetindi.

 

Kız kardeşlerin ne yaptıkları ve neden yaptıkları yazıyordu kitaplarda. Parmağıyla bana gösterdi ama ben pek böyle şeylere inanmayacağım için yarın bu alana gelecek ekibi çağırmaya giderken saçımdan yakalandım ve zorla kitaba baktırıldım. Erva haklı olabilir de olmayabilir de. Ben bu ruhsal işlerle veya suretlerle uğraşmak istemem. Okuduğum kadarıyla kız kardeşler gerçekse bile bu işlerle uğraşmak istemem. Belki de şu an başımızda bizi izliyorlardır. Neyse ki kayda değer bir kötülük yapmışlığım yok. Ölecek kadar yaşlanmadım da. Bir kaza olmadığı sürece kız kardeşleri ölene kadar birdaha görmemek üzere kitaptan uzaklaştım ve Erva böbürlenmeye başladı. Erva'dan iyi kaza ve bela mı var diye düşündüm.

"Bu Daniella'nın zinciri. Onlar gerçek demiştim." Kız kardeşler gerçek olsaydı yaşamaktan ve hayattan zevk almaya korkardım. Her zaman her duruma hazır olamam ve olsaydım yorgunluktan kesin kış uykusuna çekilirdim. Ama Erva sabaha kadar rüyalar içinde mışıl mışıl uyurken ben bir türlü uyuyamadım. İskeletteki zincir izleri aklıma takılmıştı. Onlara inanmıyorum, inanamıyorum. İnanmak da istemiyorum. Kesin Erva bu olaya daha fazla takacak ve peşine düşecek.

Loading...
0%