Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13. Bölüm

@hiclik_gecidi

Mağranın dışına çıktığımızda ambulansı arayacağız ve Nazik Hanım'ın cesedini bisikletletimizin oraya kadar taşıyacağız. Birisi sorarsa da vahşi hayvan öldürdü herhalde diyeceğiz. Bilmiyorum hepsini bir anda planlamak çok zor. Erva elindeki makasa bakarak ağlarken ben ve Koray da Nazik Hanım'ı taşıyorduk. Tevfik'in bile gözleri doldu ki annesi öldüğü için normal. "Anne! Sen ölmemeliydin. Bizi yalnız birakmamalıydın. Ekselanslar için gelemeliydin. Bizi kurtarmana gerek yoktu. Ama bir saniye. Bizi kurtarmaya geldi. Bizim için öldü. Annem benim yüzümden mi öldü?!" Annesi onun için kendisini feda etmişti ve bu kahrdan kurtulması zordu. Keşke bizim moralimizi düzeltecek kadar güzel veya komik bir şeyler olsa. Şu an nafile kalacak umutlar beslerken Erva "Bu makasta başka numaralar da olmalı. Anne- off keşke yaşasaydı da özelliklerini söyleseydi. Bana verirken hu- huzur içinde uy- uyudu... Belki de bu makasla onu heri getirebiliriz." Üzüntüden gitgide kekeme olmuş gibi konuşuyordu hıçkırarak. "Her ne kadar üzülsen de onu getiremeyeceksin arkadaşım. Bir şeyi yaratmak Tanrı'nın rolüdür." diyebildim. Koray "Yağız siz gidin. Ben ambulansı hallederim. Sen Erva'yı toparla. Yarın da gelip eseri yerinden alalım. Umarım yarına kadar yeni tuzaklar kurulmaz." dedi. Erva'nın acısı tazeyken kendini depresyona sokmaması büyük bir beceri ve başarıydı. Ama emin değilim yani gözbebeklerinin içi titriyor ve iki büklüm şekilde bana tutunarak ilerliyor. Çoğu ihtimal girdi bile. Erva ve ben bisikletlere binip gidecektik. Erva hemen atlayıp gitti ama ben Koray'la biraz konuştum.

 

"Koray, Nazik Hanım'ı cidden seviyor muydun? Yanlış anlama onu sevmediğimden değil, aile dışı birisi olarak olayı daha- farklı yorumlayabilirsin." dedim ama umarım pişman olmam bunu dediğime. Koray gülümseyerek "Yanlış anlamadım merak etme. Nazik Hanım biraz sinsi ve şiddete meyillidir. Ama kafasına koyduğunu kesinlikle yapar ve bize mağranın içinde yaptığı gibi merhamet edip naziklik yapabilir. Onun adı ona yakışıyordu. İkinci söylediğine gelirsek, ben çocukluğumdan beridir o ailenin içindeyim ve hep beni kandırmaya çalışıyorlar. Ben çocukken kesmiştim umudumu ailemin geri dönüp beni alacağını. Nazik Hanım tabii ki bana kötü de davrandı ama beni terk eden ailemden alıp büyütmek başından naziklik ki sadece kötülük yapmadı. Ben sokakta veya online olarak oyun oynamak istediğimde müsaitsek mutlaka izin verirdi. Ben spora gitmek istediğimde gönderdi ve bu hâle gelmemi sağladı. Tamam kıyafette çok fazla tutumlu davranmış olabilir ama inan ki sadece o ve birkaç olayda öyle davrandı yani ben normal bir çocuktum ve kendime ilan ettiğim anne Nazik Hanım'dı. Durumumuz o zamanlar sıkışıktı yani aşırı tutumunu bir yerde anlayabilirim. Dediği gibi anneler her şeyin en iyisini bilirdi ve hayatımda bana çok yardımı dokundu. Eskiden buralarda ücretsiz şekilde gidebileceğim bir okul yoktu ve Erva son sınıftaydı. Erva'nın okulunu bitirmesi için ona para verildi ve benim okulum kaldı. Nazik Hanım hâlâ o olaya pişmandı. Erva'yı okutmaya değil beni okutamadığı için yani yeterli parası olmadığı için üzülüyordu. Nazik Hanım asla senin gördüğün kadarla kalmaz. Ve Erva için de geçerli bu. Beni koleje göndermediği aslında gönderemediği için bana üvey muamelesi uygulandığını düşünürdü. Ama yine de benimle iyi anlaşırdı. Elinden geldiğince iyi anlaşırdı diyelim. Neyse, konu çok uzaklaştı." dedi.

 

Erva dağdan inmiş ve yokuşun aşağısından "Gelsene artık! Uyuyup kafamı toparlamam lazım." diye bağırdı. Sonra bisikletten durduğu yerde düştü. Dengesini de kaybetmeye başladı. Benim de bu son uyarım olduğunu anladım ve Koray'a görüşürüz diyip hemen aşağı indim bisikletle. Hana vardığımızda danışman, Erva'ya ağladığı için dik dik baktı. Erva bunu farkedip makasla göz oyma hareketi yapıp danışmanı tekrar yola koyduktan sonra odamıza çıktık. Gözaltlarındaki mor torbalardan kan fışkıracak gibiydi. Yatak sırası bende olsun olmasın Erva'ya müsade ettim yatağa bu gece yatması için. Bana teşekkür edip üstümüzü değiştirdikten sonra yattık. Ben koltukta yatarken onun kafasını yastığa gömmüş ağlama sesleri geliyordu. Çok acıklıydı. Misafirlerden şikayet alıp kovulmaktan veya zabıtaya şikayet edilmekten korkuyurdu. Hâlâ misafirleri düşünebilecek kadar ince düşünceli ama o şey Erva'yı sabaha kadar ezecek.

 

Sabah olduğunda ben ondan önce uyandım ve eski zamanlardaki gibi başında fişek patlatacaktım. Biliyorum onun yerinde kim olursa arkadaşlığımızı bitirirdi ama o biraz... Çılgın. Ne amaçladığımı anlar. Ona baktığımda sanki göz pınarları kurumuş gibiydi ve yüzü kızarmış, gözyaşı izleri belli oluyordu. Uyanıp yüzüne bir su çarpması gerekiyordu ki belki rahatlardı. Ben de tüm iyi niyetimle(!) onu uyandırıp yüzünü yıkatacaktım. Elime fişeği aldığım gibi patlattım ve yataktan sıçradı. Bana dik duk bakarak "Yasta olduğum için bunun sırası değildi ama uluslararası savaş ilanını aldım. Savaş başlatıyorum!" dedi ve yüzüme bir yastık yedim. Afallamıştım ve kendime geldiğimde yüzüme bir de fişek patlattı. O sırada Koray aradı ve eserin etrafının tekrardan ekselanslar tarafından kuşatıldığını söyledi. Erva eline hemen makası aldi ve hırçınlık modunu açtı. Yine ağlamaya başlayacak gibi görünüyordu. Erva'nın bu halinin kendisine de zarar olduğunu düşündüm ve Koray'a eve geri dönmesini, Erva'nın biraz dinlenmesi gerektiğini ve bugünlük bir mola vermemiz gerektiğini söyledim. Koray onayladı ve kapattı. Erva elindeki makası benim kalbime saplayacak gibi bakarken yüzüne yastık attım ve tam isabet etti. Erva'yı tutup "Bugünlük dinlen. Yasınla beraber uyu biraz." dedim. Biraz uğraştırıcı oldu ama bana hak vererek yatağa geri yattı. Ben de tekrar koltuğa yatacakken bana fişek patlattı. Ona baktığımda "Lütfen, yatmadan bana bir su ver." dedi. Normalde ayılma ve şaka manasında arada sırada o suyu onun başından bocalardım ama yasından dolayı bir şey demedim ve su getirdim. Getirdiğimde uyumuştu bile. Çok yoruluyor gibi de hiç enerjisi bitmeyecek gibi de. Ama ben yokken gizliden ağladığını yanaklarında kalan izlerden anlayabiliyordum. O iyi bir kız. Başka kimsenin kalbinin kırılmasını istemiyor. Neyse, ben de uyuyayım bari. Molamı enerjimi tekrar toplamak için kullanacağım. Birisi ararsa diye telefonumun sesini sonuna kadar açtım. Sonra da ben de uyudum. Ama hâlâ aklım Erva'da. Keşke onun için elimden daha fazlası gelse.

Loading...
0%