@hiclik_gecidi
|
Biz evden çıkmış kıyıdaki kayığa doğru ilerlerken bir lanet araba geldi ve Erva'ya çarptı. Erva son kez bağırdı ve parçalanmış ciğerlerinden son nefesini verdi. Her yer kan gölüne döndü. "E- Erva!!!" "Kaçıyor!" Araba geldiği gibi tüm hızıyla geri uzaklaştı. Kan sıçrayan gözlüğümle kafayı yememeye çalıştım. Organlar ve kan her yerde. Daha çok şey yaşayacaktık. Daha ikinci eseri bulamadık. Daha sabahları kavga edecektik. Daha yapacak çok şey vardı arkadaşım. Umudu yitirmemeye çalışmak görüntü karşısında çok zordu. Hemen organları parçalanmış zavallıya ambulans çağırdık ve hastaneye gittik. Büyük devlet hastanesine girdiğimizde Tevfik feleği şaşmış şekilde etrafa saçılmış organlara kilitlenmişti. O arada Erva da ameliyathaneye alındı. Erva'nın iyi olmasını beklerken gece olmuştu. Ben sandalyede otururken bir ses geldi. Çığlık... Sinan Bey acısını bastırmak için tüm gücüyle bağırdı. Karısından sonra tekrar yasa girecek olan Sinan Bey lavaboya elini yüzünü yıkamaya gitmişti. Tevfik desen dışarıda kafayı sıyırmamaya çalışıyordu. Her şey cidden ama cidden çok hızlı oldu veya artık benim de profesyonel psikolojik tedaviye ihtiyacım olmalı. Erva'yı bekleyen bir ben bir de Koray kaldı. Ama Koray benim dediklerimi uygulamıyordu. Ara sıra çığlık atıyordu ve bazı şeyleri yere atıyordu. Gözlerimde kuruyan yaşlar hepsi için akmış ne kadar farkında olmasam da ama şu an feci şekilde yakıyordu. Tevfik akıl hastanesine, Sinan Bey kendine zarar vermeye çalışacak, Koray böyle böyle devleti şüphelendirecek ve ortadan kaldırılacak ve Erva kurtulamayacak... Evet bu seneryoyu kafamda kurarken Koray daha da delirince ayıldım. Durmasını söyledim ama dinlemeden oradan uzaklaştı. Ne oluyor?
Korkmaya başladım. Ciddi manada korkmaya başladım.
Sonra benim altında bulunduğum loş ışık harici diğer tüm ışıklar söndü. Hepsinde bir anda sorun oluşamaz, oluşursa da benim ışığım da sönerdi. Artık bu bir tesadüf değil... Ardından uzağımda birisi belirdi. Diğer tarafımdaki uzağımda da birisi vardı. Doktor ve hemşire olduğunu düşündüm ama hemşire sandığım kadının elind- eli- ONUN ELİNDE BİR GÜL VAR!!! VE KADIN HAVADA SÜZÜLÜYOR! Cassandra! o zaman diğer tarafımda tereddütsüz Daniella vardı ki elinde sallanan zinciri görebiliyordum. İki havada süzülen kardeş benim elimi işaret etti. Elimde Cassandra'nın çiçekli tokası vardı. Rahibeye benzeyen Daniella korkutucu bir kahkaha attı. Daniella'nın arkasından Koray çıktı. Onun iradesini silen kız kardeşler onun ister istemez önceliği olmuştu. Ama Daniella ona zincirini uzattı. Koray o zincire kendisini sardı. Çok büyük bir acı veriyor olmalı çünkü Koray yerde kıpkırmızı kesilmiş bir şekilde bağırıyordu. Onlar tokayı vermemi bekliyordu. Ama tüm eserleri toplamadan verirsem yine bir güvence olmaz ve bu macerayı tekrar yaşamak istemezdim. Üstelik... bu kız kardeşlerin gücü yani onlar güçlerini eskiye çevirmek veya yine kısıtlamak... İstemiyorlar mı?Koskoca iki suret koruyucu takıları sıradan insanlar topluyorsa bu işte bir şey vardır. Sonuç olarak çiçekli tokayı ve incili kolyeyi son eserin yani malikanenin içine bırakmayı ve kapıyı kilitleyip kız kardeşlere vermeyi düşünüyordum. Bence en mantıklısıydı. Ama bunları düşününce fikir değiştirmem an meselesi. Bilmediğimiz evrenleri dolaşıp dengeyi koruyan suretler sürekli bunlara sahip çıkamaz. Malikane eserleri koyunca birkaç tane bubi tuzağı koyabilirler herhalde. Ama kız kardeşler tokayı hemen istiyorlardı. Öteki yandan sonsuz güçleri kısıtlanmasını isteyen çok az insan veya "varlık" vardır.Tekrar düşmeyeceğinden ve bir iradenin daha yitirilmeyeceğinden veya bizim yerimize kötü amaçla kullanacak birinin bulmasına garanti yok. Diğer -varsa- evrenler ve bizim evrenimizdeki düzen bu eserlere bağlıydı. Ama iş benim düşündüğüm gibi değil de yakınmış. Daniella sesini yükselterek eserleri farklı yerlere saklayacaklarını söyledi. Ama ben başka ülkeden gelip de bulduysam demek ki bu işte bir hata yapıyorlar. Her işte iyi değiller ama sanırım buna itiraz ediyorlar. Sonsuz güç istedikleri barizdi ama bunu sürekli dile getiremezdim. Çünkü şuan çok fazla korkuyorum. İkisi birden üçten geriye doğru saymaya başladılar.
Onları buraya uyarı için geldiler sanmıştım. Hayır. Bu bir suikast.
Zaman dolunca ikisi de hızla üzerime doğru uçmaya başladı. Cassandra gülünü ve dikenini, Daniella zincirini ve koca tırpanını bana doğrultarak uçuyorlardı. Benim kaçacak bir yerim kalmadı. Korkudan gözlerim dolmuştu. Beni öldürmeye çalışan olağanüstü evrensel suretler iki yanımda ve amaçlarını uyguluyorlar -beni delik deşik etmek-. Tam dibime geldiklerinde büyük bir ses yankı yaptı. Bir patlama sesi. Cassandra ve Daniella bağırarak yanımda yok oldular. Ama- Ne? Nasıl derken her yer gün ışığıyla aydınlandı. Bu kâbustan Erva'nın fişekleriyle uyandım. Hepsi rüyaydı... Ama kız kardeşler durduk yere rüyaya girmezler herhalde. Onlar da eserlerin peşine düştüğümüzün farkında ve bizim güçlerini kısıtlamak istediğimizi biliyorlar. İlk defa Erva'nın beni uyandırmasını çok hoş karşıladım. Erva tam kaçacakken yanıma çağırdım ve bu kâbusumu anlattım. Ben ağzını sonuna kadar açıp şaşırmasını beklerken "Neden bana araba çarpıyor?! Tevfik'e çarpsın. Benim canım daha kıymetli. Canım kendim." dedi. Gülüp geçtik ama aklımızda bir soru vardı. Bu olayda kız kardeşlerden bizzat yaralanan tek Koray'dı. Onun vücudunda zincir izleri varsa kız kardeşler harekete geçmiş demektir. Onlar rüyada da gerçek ve biz farketmeden her şeyi yapabilirler. Tevfik'i de uyandırdık ve olayları anlattıktan sonra Koray'ın yanına gittik. Koray'ı uyandırdık. Gözleri acıdan dolmuştu. Kıpkırmızı gözlerinden gözlerinin içindeki damarlar görünüyordu. Zavallanın mosmor gözlerindeki torbalar her an patlayabilirdi. Boyun ve bilek bölgeleri hep yara içindeydi. Rüyamda da öyle oluyordu. İzlere dokunduğumuzda canı yanıyordu. Ama onların yarattığı şeyleri yok edebiliyoruz. Ekselansları makasla yok etmiştik. "Erva belki senin makasın bu yaraları düzeltebilir." dedim. Erva da böyle düşünmüş ki makası yanında getirmiş. Makasın ağzı kapalıyken ucunu Koray'ın yaralarında dolaştırdı. Makasın ucu da keskindi ama bu yaralardan daha iyidir herhalde. Yaraları mor ışıkla yumuşak şekilde parlayarak kayboldu. Koray rahatlamış gibiydi. Odadan çıktık. Hepimizin ağzı açık kalmıştı. Artı eserleri bulmak istek değil ihtiyaçtı. Kız kardeşler peşimizdeydi...
Ben umudumu kesmemeye çalışacağım. Her ne kadar belirgin olsa da onlar belli kriterlerde seçildi. Amaçlarını kestirmek ve yönlendirmek benim değil Tanrı'nın rolü. Her iki yönüyle de düşüneceğim bu olayı en azından çalışacağım. |
0% |