@hiclik_gecidi
|
Alara sessizliğimin ne demek olduğunu anladı ve bu olayı bitirmek için harekete geçti. Suda dalgalar yarattı ve en azından bazı dokungaçlar bize yaklaşamadı. Fırsat bulmuşken kaçacaktık. Ama canavardan kaçamdık. Ahtapotunki gibi yapışkan dokunaçlar Erva'yı yakaladı. Makas Erva'da kaldı ve Alara suyun altında yapabildiği tüm saldırı büyüleini yaptı ama canavar sadece gıdıklanıyordu. Ama...
Bir şey oldu.
Hayır Alara yapmadı. Erva'nın gözleri kocaman açıldı ve gözbebekleri loş bir morla parladı.
Ne?
Erva da ne olduğunu anlamamıştı. İster istemez oluyordu bu mor ışıklar. Ama ne oluyorsa ki bilmiyorum canavara bir şeyler oluyor.
Canavar tüm gücüyle bağırdı ve Erva'yı tuttuğu dokunacı başta olmak üzere tüm dokunaçları patladı. Her taraf simsiyah kan içindeydi. Alara suya mini bir gelgit yaptı ve kanlı su uzaklaştırıldı. Erva suda öylece canavara bakakalmışken canavar avazı çıktığınca bağırmaya devam ediyordu. Sonra canavarın ağzından kan gelmeye başladı. Her ne kadar canavarın ölümü işimize gelse de Erva bu yaptığı şeye son vermek istedi. Çünkü kendisi de korkuyordu. Tevfik bir kayanın arkasına saklanmış, Alara küresiyle geleceğe bakıp nasıl düzeltebilir çabasında, Erva zate- aklıma bir fikir geldi!
Koray da yardım edecek. Koray'a Erva'yı buraya getirmesini söyledim. O getirirken ben de onlara yüzdüm. Koray ve Erva'ya yaklaşınca Erva'nın belindeki makası aldım. Canavara doğru ilerledim ve makası canavarın kandan görünmeyen ağzına gelişigüzel sapladım. Hem canavar hızlı ölmüş oldu hem de Erva kurtulmuş oldu.
Mor ışıklar sönünce Erva rahatlamıştı ama gözleri dolmuştu. Herkesi su yüzüne çıkardım. "Sen nesin be?! Küremde senin hakkında bir şey göremiyorum." dedi Alara. Erva da bilmiyormuşçasına mimik oynattı. Alara inadına o geleceğe bakmaya kararlıydı ama. Küresine birkaç şey fısıldayıp etrafımıza kırmızı bir çember çekti. Hâlâ kapakların oradaki kumlu mağradayız ama gün ışığı lazım. Kapaklara doğru ilerledik ve Alara küresine yine bir şeyler fısıldadı. Sonunda küre havalandı ve Erva'nın gözündeki ışıkların rengini aldı. Küre iyice havalandı ve durdu. Kendi etrafında döndü. "Geliyor... Geliyor..." diye bekledi Alara. Küre durdu ve "Ve..!" dedi Alara.
Tabii ki hiçbir şey yolunda gitmedi.
Ne mi oldu? Küre kırıldı.
Mükemmel şansımızı gören Tevfik "Abla senin normal bir insan olmadığını biliyordum! Sen- sen bir tür hayvansın! Benim kadar bir beyefendi ve mor parıltılı sokak köpeği nasıl aynı ırktan diye düşünüyordum zaten." dedi ve Erva'dan dayak yedi. "Pislik!!! Hâlâ ablanım ben senin. Canavara yaptığımın aynısını sana da yapacağım!!! Evde tüm fişeklerimi sana yutturacağım!!!" dedi Erva. Kaos daha da büyümeden kayığa yürüdük. Bindik ve tekrar eve doğru yol aldık. "Bugün çok anormal şeyler yaşadık. Birisinin gözü parlar, birisinin iradesi başkasına bağlı, birisi haşerat ve diğeri de ablasına bulaşmadan hayatta kalamaz. Her gününüz cidden böyle mi?" dedi Alara. Tevfik gülmekle yetinmedi ve ayağa kalkarak "Hepsi ablamın suçu. Zaten insanlara onunla aynı soydan olduğumuzu söylemeye utanıyordum" dedi. Ayağa kalkmak sadece Erva'yı daha da aşağılamaktı ve Tevfik bunu biliyordu. Ama Erva hâlâ sinirliydi. "Zaten seninle aynı soydan olmaya çok meraklıyım(!)!" dedi ve ayaktaki Tevfik'e çelme takarak suya düşürdü. Ne kadar tehlikeli bir hamle olduğunu bilse de tek amacı Tevfik'e her türlü haddini bildirmekti. Sorun da buydu. Tevfik asla hadsini bilmeyecek ve Erva'yla ömür boyu uğraşacak. Tevfik geri tekneye bindi ve "Bunun da gözünden morumsu bir şey çıktı diye bir yerleri kalktı. Evde hazırlayacağım senin tuzağını." dedi Erva'ya. Sonrasını anlatmak istemiyorum.
Tekrar karaya geldik ve Alara rüzgar çıkararak hepimizi kuruttu. Ama Tevfik çok çabuk hastalanırdı. Koray ve Alara Tevfik için eczaneye soğuk algınlığı ve bandaj almaya gitti. Soğuk algınlığı rüzgar için ve bandaj da Erva'nın gazabının meyvesi için.
Alara yarın yine bizimle gelecekti. Bu sorun değildi ve yanımızda bir büyücü olması bizim kârımızaydı. Eve vardık ve Sinan Bey görmeden Tevfik'e bandaj sardık ve pijamasını giyince bandajlı yerler kapanmış oldu. Herkes üstünü değiştirdi ve sofraya oturdu. Olanları yine Sinan Bey'e anlattık. O da kasaba dedikodusu dinler gibi dinledi. Ama o da Erva'nın mor ışıklarına anlam veremedi. Alara o ışıkları bu gece araştıracak ve küresini tamir edecekti. Yatmadan Koray'ın vücuduna bir göz gezdirdim. Belki yine kız kardeşlerle alakası vardır diye bu ışıkların ama hiçbir şey yoktu. Herkes yine yattı ve birkaç kitaba yatağımda baktım. Bir şey bulamad-
Bir saniye...
Kız kardeşleri resimleyen eski zamanlardaki ustalar ve öğrenciler kız kardeşlerin arkasına bir şey çizmiş. Bazısı da soru işareti koymuş. Belki de kız kardeşlerin kullandığı özel bir aletti. Ama kız kardeşler neden kendi canavarlarına zarar versin ki? Belki de kız kardeşler başımızdaydı ve ellerinden bir ruh kaçıp Erva'ya böyle bir güç vermiştir. Çok saçmaladım gibi olunca uyumaya karar verdim. Yarın Alara'nın bulduğu şeyleri inceleyip ona göre hareket etmeliyiz. |
0% |