@hicrwn_
|
Günaydın... Bazı insanları anlamakta güçlük çekiyorum.Güneşi selamlayacak kadar güzel bir hayatınız var mı cidden.Az önce sahilin cafesine gittim ve sahilde yoga dersi veriliyordu,güneşi selamlıyorlardı ve düşününce nedense aşırı mantıksız geldi.Neden güneşi selamlamak ister ki bir insan? Sahlilin cafesini Serpil teyze işletiyor genelde her sabah kahvaltımı orada yapıyorum.Kahvaltı hazırlandıktan sonra oturdum sandalyeye kulağımda kulaklıklarım ve müzik eşliğinde güzel bir kahvaltı yaptım. Arkadaşın yok mu diye soracak olursanız 4 senedir hayatımda kimse yok.İstanbuldan buraya taşındıktan sonra kimseyle tanışmadım.Kimseye güvenemedim.Bir keresinde ailem bana o güveni vermedi başkası mı vericek.Anneannem çok uğraşırdı en azından bir arkadaşım olsun diye ama hep arkadaş konusu açıldığında kapımı çarpıp odama geçerdim...Şimdi ise çok pişmanım neden mesela diyorum neden o kapıları anneannenin suratına çarpar gibi kapatıyordun diye. Ayrıca anneannem ne kadar zorlasa bile kimse benimle arkadaşlık yapmak istemiyordu ilk geldiğim zamanlar şimdide zaten kimse o arkadaşlığı gelip kurmaz kursa bile ben yine istemem.Ama sahilde ya da kasabada arkadaş gruplarını görünce çok kıskanırdım.Onların içinde olmayı onlar gibi neşeli bir şekilde kahkahalar atmayı çok isterdim. Kahvaltımı yaptıktan sonra tekrar eve geçtim ve rutin temizliği yaptıktan sonra akşam için yemeğimi hazırladım ve iş bulmak için dışarıya çıktım. İlk olarak başka bir cafede garson olmak için gidip konuştum. "Sonra size döneriz"deyip gönderdiler beni. Bunun anlamını artık çoğumuz biliyoruzdur öyle değil mi günlük :) İkinci olarak otel hizmetli personeli olarak başvurdum. Adam baya sorguladı 1.de ki gibi hemen göndermedi. Gün boyu böyle bir kaç yere daha gittim ve artık yorulmuştum.İskeleye gittim oturdum öylece ve en azından birinin dönmesini bekledim.Dolunay tam tepede belirmişti şans getirir diye hep dua ediyordum.Suyumu yudumlarken arkamdan ayak sesleri duydum ve kendimi biraz daha toparladım kabuğuma çekildim diyedebilirim. "Merhaba"diyen bir erkek sesi duyunca şaşırmıştım.Ama yine de bakmadım. Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım.Sonra tekrar başımı önüme eğdim.O da yanıma oturdu ve dondurmayı uzattı. "Afiyet olsun" "Bu arada ben Kerem,peki ya sen?" "Ne istiyorsun" diye sordum bende.Kalbim hızla çarpıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum.Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. "Anlamadım?" Dedi o da. "Teşekkürler dondurma için" diye çevirdim lafı. "Rica ederim ,adını öğrenebilir miyim" "Efra ben" "Çok güzel bir ismin varmış" Sadece gülümsedim ve dondurmayı yarısında yemeyi bırakıp ayağa kalkacakken çantamı martı pisletti yani canım günlüğüm çok güzel sıçtı.Çantamı mendille silerken "Kısmet" Diye hafiften sırıttı.Sırıttığında anladım ki niyeti arkadaş olmak değildi.Ardından ayağa kalktım "Kendine iyi bak"dedim ve tam gidecekken önümü keserek "Nereye ya?"diye sordu.Bende "Anlamadım"diye tepki gösterdim "Yani daha yeni sohbete başlamıştık biraz daha sohbet etmeyelim mi" "İşim var" dedim bir beyaz yalan uydurarak. "Tamam öyleyse numaramı vereyim oradan konuşuruz olur mu" 2 dakika boyunca ona bakarak düşündüm. "05** *** ****" diye verdim hemen. "Bi dakika aklımda tutamam ki bir daha tekrarlar mısın" "O da senin sorunun" diye sırıttım ve yürümeye devam ettim.Arkamdan öylece bakakalmıştı.Ama baya sosyal biri olduğu her halinden belliydi. Eve geldiğimde açıktan artık karnımın guruldadığını duyuyordum.Hemen sabah hazırladığım yemeği çıkardım buzdolabından ve yemeğe başladım.Kapı çalındı ve hemen gidip kapıyı açtım.Bir de kimi göreyim!O çocuk işte Kerem miydi adı.Azğımda ki yemek resmen boğazıma dizildi öksürmeye başladım. "Sakin şampiyon" "İnadım çok pistir benim ya o numarayı baştan alacağım ya da numarayı baştan alacağım başka seçenek yok. "Sapık mısın sen ya gider misin?Gitmezsen eğer..." "Babanı mı çağırırsın güzellik" Öyle dediği anda yutkunamadım,sinirim en üst seviyesine ulaşmıştı. "Eğer gitmezsen olan şeyleri görürsün zaten" Ben burayı atlamışım galiba ,3 yıl boyunca tekvando eğitimi aldım.Anneannem ne olur ne olmaz dite göndermişti. "Hadi göster bakalım"diye sırıtmaya devam ediyordu. Kapının önünde tam yere serecekken isyanlarda bulundu ve bıraktım. "Neymişsin sen böyle ya" "E gidiyordun değil mi" "Senin vurduğun yerde güller açar fıstık ama buraya yazıyorum ki kader bizi tekrar bir araya getirecek" "Umarım kadet yüzümüze gülmez Kerim" "Kerem" Ne der gibi baktım ona. "Kerim değil Kerem" diye düzeltti. "Her neyse artık" diye söyledim bende. Baştan aşağı bir süzdü beni. "Ne var" diye çıkıştım yine sinirli halimle. "Yok bişey,sen biraz sakinleşsen mi acaba?Niyetim sadece arkadaş olmaktı ama aşırı sert tepkiler veriyorsun sanki düşmanınla konuşuyorsun" "İyi akşamlar" dedim ve direkt kapıyı kapadım. Kapı deliğinden gidip gitmediğini kontrol ediyordum.Kapıyı tekrar çalacak gibi oldu ama sonra boşverip gitti. Hemen pencereye koştum.Olduğum pencereye doğru baktığını görünce hemen eğildim ama sanırım beni görmüştü. Oturdum koltuğa ve hemen sosyal medya hesabına baktım. Ama maalesef ki soyadını bilmediğim için hesabını bulamadım. Acaba buraya mı taşındılar yoksa sadece tatil amaçlı mı geldiler diye de merak ediyordum.Ama tatil amaçlı olsa neden benimle bu kadar arkadaş olma çabasına girsin ki?Ama tabi işsizse çabalar. Televizyonu açmış dizi izlerken birden telefonum çalmaya başladı. Aşırı heyecanlıydım elim ayağım birbirine dolanmıştı.Çünkü arayan bugün gittiğim otelin müdürüydü. "Merhabalar Efra Hanım" "Merhaba" "Yarın tekrar buraya gelebilir misiniz?" "Elbette ,işe kabul edildim değil mi" "Evet ama sizi hizmetli personeli olarak işe almayacağız otelin restoranında garson olarak çalışmanızı istiyorum" "Tabii kii kabul ediyorum" "O zaman yarın saat 6'da burada görmekten mutluluk duyarız" "Teşekkür ederim" dedim ve kapattık. Heyecandan dört köşe olmuştum. Evde küçük çaplı bir konser verdikten sonra yoruldum ve oturdum. Acaba işe neden hizmetli personeli olarak değilde restoran garsonu olarak alındım?Merak ettim doğrusu. Tekrar dışarı çıktım ve sahilin cafesinden dondurma alıp iskeleye oturdum tekrardan. Denizi izlemekten keyif alıyorum. Buraya taşındığımdan beri her gün o iskeleye geçer orada otururum.Denize sevincimi ,üzüntümü ve yanlızlığımı paylaşırım. Bugün de denize sevincimi paylaştığım günlerden biriydi. Bugünümü denize anlatırken tekrardan Kerem'i arkamda hissettim. Ama yanılmıştım.Arkama döndüğümde bir köpeğin yanıma doğru yaklaştığını gördüm ve yanıma gelip oturdu. Denize anlattığım şeyleri o da dinliyordu.Başını okşarken Kerem'in sesini duydum. "Kızım gel buraya"diye seslenerek bize yaklaşıyordu. "Şey sen de mi buradaydın" dedi pek fazla umursamayarak. Evet der gibi başımı salladım. "Hadi kızım gidelim" dedi köpeği okşayarak. "Senin mi köpeğin" "Evet" dedi soğuk bir tepkiyle. "Çok tatlıymış" "Öyledir" dedi ve köpeği alıp uzaklaştı. Soğuk yapmakta haklıydı aslında. Yanıma geldiğindendir çocuğa aşırı kötü davrandım.Ama benim de kendimce haklı sebeplerim var. İskeleden kalktım ve bende onu takip ettim. Otele doğru yürüdüğünü gördüm! Benim yarın gidip işe başlayacağım oteldi bu. Olamaz ya oof cidden. Bu kadarı da tesadüf olamaz değil mi. Hemen yanına yaklaştım daha fazla uzaktan izlemeye devam edemedim. "Kerem" diye seslendim ama galiba duymamıştı. Bir kaç kez daha tekrarladım. Arkasına dönüp baktı ve sonrasında hafiften gülümsedi. "Efra?" "Merhaba ben Efra" dedim ama anlamayacağını düşünmüştüm. "Bende Kerem" dedi elimi sıkarak. Ve işte biz bugün 2.defa tanıştık. "Ee sohbet etmeye ne dersin" dedi gülümseyerek. "Olur" dedim bende gülümseyerek. Köpeği otel odasına bırakıp aşağı indi. Bu benim için bir ilkti. 4 yıldan sonra ilk defa biriyle arkadaş olacaktım,uzun zamandan sonra ilk defa birinin sohbet etme isteğini kabul etmiştim. Peki neden o kişi Kerem oluyor? Neden gelen her sohbet teklifini reddedip Kerem'inkini kabul ediyorum? "E nasılsın" diye sordu bian da. Nedensizce kalbim bir an hızla çarpmaya başladı.Kuracağım cümleler birbirine dolandı ve sessizleştim. "Daldın galiba" dedi parmaklarının ucuyla kolumu dürterek. "Yok yon pardon ıı şey ımm iyiyim sen nasılsın" diye kekeledim. "İyi olduğuna emin miyiz" "Hmhm sanırım biraz şey hey-" tam heyecanladım derken sustum çünkü nasıl anlayacağını bilmiyordum.Başka anlamlarda anlaması çok açıktı. "Biraz ney?" "Boşver,sen nasılsın?" "Aslında hislerimi tarif edemem çünkü anlatamayacak kadar mutlu ve heyecanlı hissediyorum" Bakışlarımı ona çevirdim ve "öyle mi" "öyle" dedi biraz tereddütlü bir şekilde. "iyi güzel,tatil yapmaya mı geldiniz?" diye sordum. "Aslında hayır ama evet de diyebiliriz" "Anlamadım?" "İş için geldim" "İş için mi?Ne işi?" "Kaldığımız otelin sahibi dedem ve yöneticisi de babam ama babam bazı imza yetkilerini bana devretti onlarla ilgilenmek için geldim,hiçte sevmem bu işlerle uğraşmayı ama işte babam sağolsun" diye gülümsedi. Yutkunmakta zorluk çekiyordum çünkü o otel benim yarın işe başlayacağım oteldi ve bunu ona söylemeli miyim diye düşünüyordum ve direkt söyledim. "Bende yarın orada işe başlayacağım" dediğimde biliyormuş gibi gülümseyip bakışlarını bana çevirdi ve "biliyorum" dedi. "Biliyor musun?" "Aslında seni dün otelde görmüştüm ama tabi sen o kadar heyecanlı gibiydin ki beni farkedemedin halbuki önündeydim,yanımdan hızla geçtin.Müdürün odasına girdiğini görünce az da olsa tahmin ettim.Sonra zaten o sebeple geldiğini öğrendim" Demekki bi anda gelmedi iskelede yanıma,beni önceden otelde gördüğü için tanışmak istedi.Garipti.Aslında garip olan ne onu da bilmiyorum.Hislerim düşüncelerim hep birbirine karışmıştı. "Hmm" diyebildim sadece. E o zaman?Taşlar sanırım yerine oturmaya başlıyor gibi.Hizmetli personeli olarak değilde garson olarak işe alınmamın sebebini tahmin edebiliyorum. "Yaşın daha küçük değil mi?Okulun yok mu neden çalışıyorsun" "Evet 17 yaşındayım ama 18'ime gireceğim sonuçta ve okula da gitmiyorum. "Nasıl?" "Özel" dedim gülümseyerek. "Anladım peki.Ailen nerede karşı çıkmadılar mı" Gözlerim dolmuştu,sanırım o eksikliği yine hissediyordum.Etrafa bakındım öylece.Ağlamamak için konuşamıyordum bile çünkü sesimin titrediği anlaşılırsa ağlayacağımı da anlar. "Tamam sormadım say,bi dakika ağlıyor musun sen?" "Yok ya ne ağlaması saçmalama" dedim buruk bir gülüşle. "Şey yarın devam etsek olur mu sanırım uykum geliyor yavaştan" Yine aynı şeyi yaptığımın farkındaydım.Yine kaçmayı seçiyordum.Ama elimden bişey gelmiyordu. "Sen bilirsin,ha bir dakika numaranı alabilir miyim" dedi gülümseyerek ve devam etti. "Ama bekle telefonu açayım öyle söyle" dedi.İkimizde aynı aynda gülmüştük. Telefonu açtı ve söyledim. "Seninle eşlik edeyim o zaman eve kadar" "Aslında gerek yoktu tek gidebilirim" "Duymamış olayım lütfen" "Eh iyi peki" dedim gülümsemelerime engel olamayarak. "Ee başka neler yaparsın" diye sordu. "Hiçbir şey öyle tek takılıyorum" Şaşırak baktı bana. "Arkadaşların falan yok mu" "Var" dedim. "E neden tek takılıyorsun" diye tereddütle sordu. "İskelede gördün aslında arkadaşımı" Korktuğunu bakışlarından hissetmiştim. Gülmeye başladım ve "Arkadaşım deniz" Hâla anlam veremeyen bakışlarla bakıyordu bana. "Deniz işte su olan deniz iskelede geceleri güzel parlayan deniz" Anladığını belli ederek "Ha öyle desene" dedi. Yol boyunca sanırım uzun zamandan sonra ilk defa birinin yanında bu kadar gülebilmiştim. Tepkileri aşırı komikti. Evin önüne geldiğimizde "Teşekkür ederim ve tanıştığıma memnun oldum Kerem" Gözlerime o kadar dikkatli bakıyordu ki bakışlarımı değiştirip yere doğru baktım. "Rica ederim bende tanıştığıma çok memnun oldum Efra" "Görüşmek üzere" dedikten sonra evin kapısına doğru ilerledim ve ben eve geçene kadar bekledi. Çok garip hissediyordum. Hislerimi kendime bile anlatamıyordum. Derin bir nefes aldım ve duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra hemen saçımı kuruladım ve üzerimi giyinip oturma odasına geçtim.Tek bir mesaj vardı,gelen tek bir bildirim,Kerem'dendi. "İyi geceler ay ışığım" Ay ışığım mı?Ne anlama geliyordu ki acaba?Yani anlamını biliyordum ama bunu söyleyen biri ne demek istiyordu ki acaba?Hemen internetten araştırdım. "Ay Işığım: Ay ışığı, en karanlık geceleri bile aydınlatır. Siz de sevgilinize "ay ışığım" kelimesini göndererek, ona yolunuzu aydınlatan tek ışık kaynağı olduğunu hatırlatabilirsiniz." Bu anlama geliyormuş ama biz ne sevgiliyiz ne de başka bir şey biz sadece arkadaşız. Çok karmaşık anlamlara gelen bir kelime. Bende sadece "iyi geceler" yazdım ve sosyal medyaya girdim. Ailem tekrar sosyal medyada favoriler toplamıştı. Bugün kız kardeşimin doğum gününü kutlamışlar,büyük bir parti vererek. Fotoğraflardan onları izlerken gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülerek düştüğünü farketmemiştim bile. Ağlamak istemiyordum ama elimde değildi.Saat 23'e geliyordu. Yarın için alarmı kurdum ve telefonu yanı başıma indirdim. Milyonlarca şey düşündüm ve artık yatmam gerekiyor günlük.İyi geceler ayışığım :)
|
0% |