Yeni Üyelik
1.
Bölüm

• Huzursuzluk •

@hikari_61

 

 

 

•••

 

 

 

Dertsiz hayatıma dert güncellemesi geldi.

 

 

Kulağımın uğuldadığını duyuyordum. Gözlerimi açamadım ve bu sinir bozucuydu. Sabırla gözlerimin açılmasını bekledim.

Yarım saat sonra seslerin azalmasıyla emin olamayıp bi kaç dakika daha gözlerim kapalı bir şekilde bekledim. Tamamen sessizlik çökünce hafifçe gözlerimi açtım. Buğulu görüşümü iki üç kez göz kırparak düzelmesini bekledim. Görüşüm de düzelince etrafa kısa bir bakış attıktan sonra telefonumu aldım. Saat sabahın 5'iydi. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapayıp ayılmayı bekledim. Tam ayılınca baş ucumdaki kitabı alıp sessizce okumaya başladım.

Kör baykuş Elif abla önermişti güzel beğenirsin demişti. Genelde her türlü kitabı okuduğumdan umursamadım. Kaldığım sayfadan devam ettim. Bir çok kitapta okuduğum cümlenin ne demek istediğini düşünerek saatler geçirirdim. Yine bir cümle durmama sebep oldu.

"Yaşam, soğukkanllıkla ve önemsemeden herkesin maskesini düşürür."

Hmm yaşam yerine ölüm daha mantıklı olmaz mıydı? İnsanlar ölüm kapılarını çaldıklarında değişmiyorlar mıydı? En güvendiğimiz kişi bile Ölüm kapısını çaldığında arkasını dönüp kaçmıyor muydu? Yaşam derken ölümden bahsediyor olamaz mı? Bir insan yaşarken ölemez mi?

Bu halim sokretesin savunmasına kayıyo. Birazdan canım okuyucularım beni idam sehpasına çıkarabilir. En iyisi devam edelim.

Kitap okurkan vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Su içmek için yataktan kalkmıştım ki içeri dalan Ferdiye teyze irkilmeme sebep oldu.

"Ferdiye teyze kapısız köyden mi geldinde benim mi haberim yok." Dedim ve yüzümü Ferdiye teyzeye döndüm. Yüzünde her zamanki sinirli ifadesi vardı.

"Çok konuşma da aşağı in" dediğinde göz devirdim. Göz devirmem ile Ferdiye teyzenin tabiri caizse anırması bir oldu.

"O gözlerini oyarım senin terbiyesiz!" Dediğinde ona arkamı döndüm. Suyumu bardağa döküp içtikten sonra üstüme giyecek kıyafet ayarlıyordum. Diceksiniz niye susuyorsun. Ancak tabi lafımı da esirgemedim.

"Beni büyüten sensin demek ki terbiye konusunda sistemde bir sıkıntı var." Ferdiye teyzenin hiç bidaha anırmasına katlanamayacaktım.

O yüzden kombinimle banyoya doğru kaçtım. Ortak banyomuz vardı ve en erken kalkan biri olduğum için rahat rahat duşumu alıyordum. 5 dakka içinde duşumu alıp kıyafetlerimi giydim. Oyalanmaya bir taraflarım yemediği için hızlı hareket ediyordum.

Dişlerimi fırçalayıp saçlarımı da taradığımda işim bitmişti. Odama son kez uğrayıp penceremi açtım yatağımı topladım ve eşyalarımı dolaba koyup kitledim.

Aşağı inip Ferdiye teyzenin yanına doğru ilerledim. Beni görünce üstten bir bakış attı. Az önceki lafım yüzünden kesin sinirliydi.

"Salih amcan siparişleri bekliyor. Bı koşu gidip ver." Dediğinde başımı sallayarak onayladım. Tam paketi almaya gidicektim ki Elif abla seslendi.

"Nida kızım kahvaltını yap sonra gidersin." Dediğinde Ferdiye teyze ona ters bir bakış attı. Sanırım kahvaltı yapmama izin vermeyecekti. Neyse zaten sabah iştahım olmuyor bişi olmaz.

"Yok ablam sonra yerim ben sağol yinede" dedim oda ısrar edecekken Ferdiye teyze konuştu.

"Uzatma Elif hem bu iş acele!" Demişti Elif abla Ferdiye teyzeye kınayarak bakıyordu. Onların bizi kullanmasına karşı olsada mesleğini kaybedemezdi. Bu yüzden oda sessiz kalıyordu.

Ferdiye teyze önde ben arkada paketi almaya gittik. Biraz büyük gözüken paketi elime verdiler.

"Salih amcan elmayı çok sever. Bol bol koydunuz dimi" dedi kızlarda onayladı.

Feride abla önümde diz çöküp omuzlarımı sertçe tuttu.

"Oyalanmadan gidiyorsun paketi veriyorsun parayı alıp geliyorsun anlaşıldı mı?" Dediğinde başımla onu onayladım.

"Aferim şimdi gidebilirsin." Dediğinde orayı terk edip ayakkabılarımı giydim. Elimdeki paketi sıkı pir şekilde tutup yurttan çıktım. Yeni küçük çocuklar ellerindeki çiçek ve peçete dolu sepetlerle gülüp eğlenerek meydana doğru gidiyorlardı. Beni görünce hepsi bağırarak el sallamaya başladılar.

"Nida Ablaa dikkat ett sonra bize çikolata getir!" Dediklerinde sadece elimi başıma koymuş (🫡) ve yoluma devam etmiştim. Aptal ve salak olsalarda tatlı çocuklardı.

Pakete sıkı bir şekilde sarılıp yoluma devam ettim. Ara sokaklarda geçiyordum. Bu yollar beni çok tedirgin ediyor ve sessiz olması da ürkütüyordu. Yüzümü ifadesiz tutarak yoluma devam etmiştim ki arkamdan gelen adım sesleri beni dahada gerdi.

Yolumu değiştirerek oyalanmaya başlamıştım. Bir süre sonra ayak sesleri yaklaşmıştı. Ben ise aynı hızda devam ediyordum. Belli ki yeteri kadar şüphe çekmiştim. Daha fazlasına gerek yoktu.

Yanıma gelen adamla kafamı kaldırıp ona bakmıştım. Boyu çok uzundu ve sanırım boynum kırılabilirdi. Önüme geri döndüm ve yürümeye devam ettim. Nede olsa bişi dememişti. Benle konuşmayan biriyle konuşmazdım.

"Hey küçük kız" durup etrafa baktım. Kimse yoktu galiba benden bahsediyordu. Arkamı dönüp kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Beni taklit edip kaşlarını kaldırdı. Göz devirip önüme döndüm ve ilerlemeye devam ettim oda arkamdan geliyordu. Yine dolaştık bütün mahalleyi turladık. Yorulsamda ses etmedim oda etmedi. ne dayanıklılıymış arkadaş arkadan boğaz temizleme sesi gelmişti. En sonunda konuşmaya karar vermiş demek ki.

"Elindeki ne küçük kız " demiş ve bu dediğine göz devirerek cevap vermiştim.

"Elma" tek kelime 4 harf sade ve netti. Hayattan bezdiren bu adamın inadı kırılmıyordu.

"Elmaya benzemiyor ama küçük kız." Dediğinde omuz silktim.

"Bana elma dediler." Dedim.

"Bir elmayı götürmek için sen mahalleyi mi turluyorsun küçük kız." Dediğin de yine omuz silktim.

"Spor yapıyorum her sabah dolaşırım ben bu mahalleyi" ufak bir yalan attım. Spor gibiydi her sabah çıkar gezerdim.

"Spor mu? Maratona mı hazırlanıyorsun." Dediğinde bırak peşimi diye bağırasım geldi.

"Yok sağlık ve dayanıklı bir vücut için yapıyorum." Dedim.

"Güzel" diyip sohbeti sonlandırdı.

Hala mahalleyi dolanıyorduk iki inatçı keçi köprüde karşı karşıya geldi. Geçmiş olsun saygılar.

Bi yarım saat dolaşmaya devam ettik. En sonunda adım sesleri kesilince rahat bir nefes verdim. Ne olur ne olmaz diye bi kaç ara sokağa daha girdim. En sonunda bir sokağa girip benim girebileceğim küçük bir yere saklandım.

Adım sesleri geliyordu ancak bir anda durdu. Sonra pat diye bir ses geldi. Galiba ayağıyla yere vurmuştu. Fazla hafife alındım sanırım. Ard arda küfürleri duyunca gözlerim kocaman açıldı.

"Siktir küçücük çocuğu kaybettim. Aptal kafam niye o kadar uzaklaştım." Demişti. Adım sesleri tekrar gelmeye başlayınca girmesini bekledim. Öylede oldu adım sesleri kesilmişti. Yine tedbir amaçlı bı kaç dakika bekledim.

En sonunda küçük yerden çıkıp Salih amcanın dükkanına geldim. Sabırsız bir şekilde ayaklarını oynatıyordu. Beni görünce ayağa kalkıp boğazıma sarıldı.

"Nerde kaldın lan ağaç oldum burda!" İkinci eşeğimizde anırdığına göre günümüz harika geçiyor.

"Takip ediliyordum, salmadı adam napsaydım ele mi verseydim sizi" zar zor bunu dediğim de elini boğazımdan çekti.

Öksürüp derin derin nefes aldım. Paketi almaya çalışınca elimi uzattım. Üfleyip parayı koydu. Parayı saydım ve cebime koydum. Paketi ona verip arkamı dönüp hızlıca tüydüm.

Tam yurda 1 sokak kala kolumdan çekilmemle dehşete düştüm. Sabah beni takip eden adam kolumu tutup sinirle bana bakıyordu. Normal çocuk olsa ağlardı bense sadece boş boş bakıyordum.

"Nereye kayboldun sen!" Diye tısladı.

"Hiç geziyordum noldu ki?" Sıradan bir şey gibi sorusumla bana baktı. Paketin olmadığını görünce alaycı bir gülüşle konuştu.

"Elmaların nerde küçük kız" demişti.

"Arkadaşlarımla yürüyüşten sonra yedik." Dedim. Küçük bir oyun oynuyorduk.

Dişlerini gıcırdattığını duydum ama tepki vermedim. Beni bırakıp geri çekildi.

"Belli ki seni fazla hafife aldım. Ahh lanet olsun!" İlk başta sakin çıkan sesi sona doğru bağırmaya dönünce hafif irktim yüksek sese irkilip duruyordum.

Benim irkildiğimi görünce derin nefes alıp verdi.

"Özür dilerim korkutmak istemedim." Dediğinde başımla onayladım. Gözleri boynuma takılınca kaşları çatıldı. Galiba boynum kızarmıştı.

"Gidebilir miyim?" Diy sormuştum.

"Evet ama bir soruma cevap ver." Demişti. Galiba torbayı soracaktı.

"Soruya bağlı cevap alabilirsin." Dedim. Kaşları çatık gözler hala boynumdaydı. Sessizce sorusunu bekledim.

"Boynunu kim sıktı küçük kız." Dediğinde bir an algılayamadım. Sabahtan beri paket için peşimde dolaşan adam neden boynumla ilgileniyordu ki

"Hayaletler" Sadece omuz silktim. Cevabıma kaşlarını çattı. Cevap cevaptır.

"Sorunuda cevapladığıma göre görüşmemek üzere sırık abi" demiş ve yoluma devam etmiştim.

Sesler duydum sonra ise kahkaha sesleri. Yine bir manyak bulduk bir tane düzgün adam gönder bana Yarabbi gerçi deli deliyi çeker.

Yurda döndüğüm de Ferda teyze sinirle bana gelmeye başlamıştı. Ağzımı açmaya bile kalkmadım. Onlar işi dinlenmeden yargılamaktı. Yüzüme vurulan tokatla başım yana düştü. Boş bir şekilde yere baktım kafamı kaldırıp geri Ferda teyzeye baktığımda bana iğrenerek baktı.

"Nerdesin sen ha?! Kaç saattir yoksun! Paraları ver çabuk!" Diye havladı. Cebimdeki paraları avucuna bıraktım.

"Bakalım eksik var mı?" Parayı görünce gülümsedi. Saydı ve cebine koydu. Sanki onların parasına ihtiyacım varmış gibi komik.

"Aferim niye geç kaldın!" Dediğinde konuşmaya başladım. Pek bir şey değişmeyecekti ama olsun. Burda 10 saat durmaya meraklı değilim.

"Takip ediliyordum adam salmadı. O yüzden baya ara sokaklarda dolaştım. Atlattığım gibi de paketi verdim." Dedim. Kafasını salladı.

"Geç odana öğle ve akşam yemeği de yok sana!" Dediğinde sessizce onayladım. Elif abla itiraz etmek için öne doğru adımladığında Ferda abla elini kaldırdı.

"Sabahta bişi yeme-" sözü yarıda kalmıştı.

"Elif şımartma şunu zaten hep senin yüzünden böyle, işini seviyorsan kapa o çeneni." Demiş ve ortamdan ayrılmıştı. Bende kendi odama geçmiştim.

5 dakka sonra Elif abla elinde yemek ve yanında kremle gelmişti. Yine yakıyordu kendisini.

"Ablam gerek yoktu başına dert açma boşu boşuna" demiştim.

Elif abla yanıma oturup saçlarımı okşadı.

"Olmaz öyle şey bitkin düşüceksin ye bunları sonra yüzüne de bu kremi sür iyi gelir." Demişti. İtiraz etmeden hızlı hızlı yemeğimi yedim. Yakalanırsa Elif abla çok sıkıntı çekecekti. Yemeğim bitince tepsiyi kenara koydu. Yüzümü çevirip kızaran yere kremi sürdü. Sonra boynuma sürdü. Kimsenin gözünden kaçmıyor çok mu kızardı acaba.

"Ah güzel kızım benim. İyi bir aile seni alırda kurtulursun tez zamanda burdan" dediğinde yere bakarak konuştum.

"İyi bir aile daha... Normal bir kız almayı tercih edeceklerdir. Benim bir ailem olamaz Elif abla" demiş ve kıyafetlerimi çıkarıp üzerimi değiştirmeye başlamıştım. Elif abla beni ikna edemeyeceğini bildiği için sessizce odayı terk etmişti.

Olanları kısa bir şekilde tekrar düşünüp elime kitabımı geri aldım. Gün boyu tek yaptığım şey kitap okumak , ders çalışmak ve müzik dinlemekti. Kısa bir tekrar yapıp test çözmüştüm. Sonra da müzik dinleyerek kitabımı okumaya başladım.

 

Bölüm Sonu

Fikirlerinizi yorumda belli edin ve oy atmayı unutmayın lütfen.

İlk kitabım yani fikirlerinize ihtiyacım var.

​​​

Loading...
0%