@hikari_61
|
•••
Ay Geceye muhtaçtı... Gece ise Ay'a aşıktı...
Yarım saattir yoldayız ve arabada tam anlamıyla ölüm sessizliği var. Benim açımdan hava hoş ancak sırık abi için aynı şeyi söyleyemem. İkide bir kıpırdanıyor telefonu açıyor kapatıyor ufluyor pufluyor ve ben sadece ona ters ters bakıyorum. Ne yani götünde kurt mu var bacım rahat dursan ölür müsün? Kitabım elimde ve okuyamıyorum çünkü bu dağ ayısı rahat durmuyor. Evet huzurum bozulunca agrasifleşiyorum ama elimde değil. Sabırsız biri olarak çok bile dayandım. "Götünde kurt mu var?" Diye sordum soğuk bir sesle galiba bunu beklemiyordu. Sırık abi bana dönüp şoklar içinde kalmıştı. "Ne" diye bakakaldı. "Diyorum ki niye rahat durmuyorsun." Dedim sitemim onu şoka uğratmış olmalı ki bir süre kalakaldı. "Y-yok yani hayır şey bir şey soracaktım da" derken kıvranmaya başlamıştı. "Çok kıvrandın ne zorluyorsun. Sor gitsin işte" umursamadan konuşup kitabıma geri döndüm. Çok bile ayrı kalmıştık. "Şey bize kendini tanıtır mısın?" Diye sorduğunda aniden ona dönmüştüm. Galiba ani dönüşüm onu korkutmuştu çünkü irkilmişti. "Yarım saattir seni kıvrandıran şey bu muydu?" Ona inanamiyordum. İnsanlar gerçekten çok garip canlılar. "Şey ne bilim çok soğuk duruyorsun. Ne bilim kızım ya kızarsın diye şey ettim." Ne kadarda çok şeyli bir cümle oldu. 2 tane var ama olsun. Abartsak bir tarafımız eksilmez. Göz devirip anlatmaya koyuldum. "İsmim Nida AKAYDIN 14 yaşındayım. Bir çok spora ilgi duyuyorum. Spor yapmayı severim. Kitap okumayı ve müzik dinlemeyi de severim. Kendimi bildim bileli acı hissetmiyorum. Temas sevmem. konuşmayı sevmem. İnsanları sevmem. Çocukları sevmem. Aklıma bu kadar şey geliyor." Demiş ve susmustum. Hepsi bana şok içinde bakıyordu. Umursamadan önüme döndüm. Kitabıma devam ediyordum. Yeni kitaba geçtim bu arada ama şuan sevdiğim bir alıntı bulamadım. Bulursam söylerim merak etmeyin. Devam edelim bakalım. Sırık abinin ani konuşmasını tepkisiz bir şekilde izledim. "Bizde tanıtalım bari kendimizi nede olsa küçük kardeşim çok meraklı" Yaptığı imaya dudaklarım kıvrılsada kendimi topladım. Omuz silkip sessizce bekledim. 40'lı yaşlarında çift hevesli hesevli başladı. Sanırım sırık abinin babası olan adam konuşmaya başladı. "Kızım ben bundan sonra inşallah baban olacağım. En azından sana bunu hissettirmek için elimden geleni yapacağım. Adım Gökhan GÜNYAKAN 48 yaşındayım. Hayırsız 4 erkek evladım var. Şimdi çok güzel bir kızım oldu. Mesleğim yazılım mühendisliği bir sirketim var işleri büyütüyoruz. İlk oğlum da benim yolumdan gidiyor." Başımla hafif onayladım o sırada sırık abi homurdanınca hafif kıkırdar gibi bir ses çıkardım. Hemen neden bu insanlara karşı gardımı düşürdüm bilmiyorum. Bu iyi bir şey değil. Gökhan beyin karısı kocasına bir tık göz devirip bana döndü şuan bana hevesli hevesli bakıyordu. Korktum ama küçük bir çocuk gibiydi. "Ben Mehir GÜNYAKAN. 43 yaşındayım. 4 tane oğlum var çok şükür. İşletme sahibiyim bir kliniğim var. İşi evden yürütüyorum ve arada uğruyorum." Klinik diyince başımı yana doğru hafif eğdim. Sorgulayan bir sesle konuşmaya başladım. "Ne kliniği?" (Evet bunu sorguluyoruz. 🥲) Merak etmemle kadının gözleri parlamıştı. Tövbestafirullah uzaylı değiliz canım merak edebiliyoruz. Yalnız ben açılıyorum. Dışardan çok soğuğum ama siz bide içimi görün nerden geliyor bu neşe la "Veteriner canım." Başımla onu da onaylamıştım. Önemli meslekleri vardı. Sanırım zengin aileye gittik emi Kendini tabiri caiz ise ortaya atan sırık abiyle gözlerim şoklar içerisinde açıldı. Evet biraz drama quinim lütfen yargılamayın. "Sıra bende! Ben Aral GÜNYAKAN senin biricik, yakışıklı, tatlı mı tatlı, kıskanç, harika, müthiş, mükemmel ve yakışıklı abinim." Aniden saydırmasıyla ona 2. Başı çıkmış gibi bakarken. Kadın kıkırdıyor. Adam ise bunu neden yaptık bakışı atıyordu. Babamın bıkmış sesiyle konuşması ve dediği cümleyle bende kıkırdamaya başladım. "Fazlasıyla da egoist bir çocuk." En sonunda gülmeyi bırakmış ve ciddi bir sesle bende konuşmaya başladım. "Kesinlikle katılıyorum." Demiştim. Abim beni kınar gibi bakıyordu. Ona sadece omuz silktim. "Yemin ediyorum şimdiden dışlamaya başladı bunlar beni ilerde bizi Allah korusun." Bu cümleye sessiz kaldım. Asla normal bir kız olamazdım. Kesinlikle daha iyi birini hakediyorlar. Ben sessizlesince onlarda sessizlesmiş ve huzurlu yolculuğumuza geri dönmüştük. Bir süre sonra ise bu huzurlu sessizlik beni uykunun kollarına atmıştı. . . . Birinin bana seslendiğini duyuyorum. Gözlerimin açılmasını beklemeliyim. Sadece biraz açılıcak bekleyin. Günlük rutinim bu bekleyiş benim. Azıcık bekleseniz bişi olmaz. Kolumdaki hafif dokunuşu hissediyorum. Teması sevmediğimi söylemiştim. Ahh lanet olsun. Derin bir nefes verdiğimde gözlerim açılıyordu. Yavaşça kafamı kaldırdım. Sırık abi uyandığımı görünce gülümsedi. "Kalk küçük kardeşim evimize geldik." "Anladım." Mırıldanmış ve gözlerimi ovuşturarak arabadan inmistim. Bavulum eski zamanlardan gelmiş bir kahya tarafından götürülüyordu. Kaşlarımı çatsamda sessiz kaldım. "Hadi gidelim." Elini bana uzatmıştı. Ona bir an kaşlarımı kaldırarak baktım. Hatırladığı bilgiyle elleri yumruk oldu. Gözlerimi devirip Gökhan beyle Mehir hanımı takip ettim. Arkamdan bir küfür işittim. Yinede duymamış gibi yaptım. Yeni yeni uykum açılmıştı ve şuan ben bir kraliyet sarayına bakıyorum sanırım. Onlar gerçek altın mı? Şey... Ciddi olamazsınız. Eve attığım harika bakışlar çok dikkat çekmiş olmalı ki bir grup kıkırtı duydum. Gözlerimi zar zor ayırıp gruba baktım. Gökhan bey ,Mehir hanım, Sırık abi ve yanında 3 erkek bana bakıyordu. Kumral olan beni süzüyor, hakiki sarı hafif beyaza kaçan çocuk gülümsüyor ve çakma sarı ise bana nefretle bakıyor. "Gözlerinden belli para göz olduğu" evet çakma sarı konuştu. Bide sözde sessiz konuştu. Tabi karşılık olarak sır- Aral dirseğini karnına geçirdi. Onları tamamen görmezden geldim. Mehir hanım yanıma geldi. Benim yanımda durarak içeriyi gösterdi. El mecbur girdik. İnşallah içeriside altın değildir. Eve hep beraber girmiştik. Ben etrafı göz ucuyla süzmüştüm. Sonra ise bakışlarımı önüme çevirip yüzümü eski haline döndürmüştüm. Bu ailenin yanında yüz ifademi kontrol etmek çok zor oluyor. Salon olduğunu düşündüğüm ama bir düğün salonu kadar kocaman olan yere geldik. Herkes kendini bir tarafa atınca nereye oturucağımı bilemedim. Sonra ise tekli bir koltuğa oturup ölüm sessizliğine bende katıldım. Gökhan bey boğazını temizleyip oturuşunu düzeltti. "Daha önce de söylediğim gibi her ne olursa olsun. Sen bu evin küçük kızısın. Bizim kızım abilerinin kardeşisin." "Bu saatten sonra küçük kız kardeşi ne yapacağız." Evet çakma sarı konuştu. Ona bakmaya tenezzül bile etmemiştim. Gökhan bey kaşlarını çatmıştı. Tam ağzını açıyordu ki sırık abi konuştu. "Geç kaldın kardeşim artık nur topu gibi bir kız kardeşimiz var. Lütfen negatifliği bir kenara bırakıp ona örnek bir abi ol yoksa o sana örnek olmaya başlayacak." Sonra azıcık öne eğilip sanki sır vericek gibi konuştu. "Yaşı küçük beyni büyük en azından senin beyninden büyük." Dudağımı ısırıp gülmemeye çalıştım. Diğerleri benim gibi düşünmüyor olsa gerek tabiri caizse anırdılar. Tatlı aile sevdim ama hala neden beni aldılar merak etmiyor değilim. "Abicim sen oraya görev için gitmedin mi? Babamı anamıda götürdün. Dedim aşık oldu yenge geliyor diye sevinmiştim. Velet getirdiniz bu nasıl iş anlamadım!" "Velet?" Kaşımı kaldırıp sorduğum kelimeyle bana döndü. Galiba ona tepki göstermem hoşuna gitmişti. Çünkü sırıtıyordu. "Ne değil misin? 18 yaşındasında benim mi haberim yok. 18 yaşından küçüksen veletsindir." Bu çocuk çok zeki burda harcanıyor. "Ben veletsem sende ergen oluyorsun herhalde bu zeka seviyesi laf sokma durumu onu gösteriyor." Deyip ayağa kalktım. Çakma sarıya baktığımda kızarmıştı. Konuşmadan edemedim. "Çocuk domatese dönüştü akşama çorba yaparsınız." Yine gülüşme olmuştu. Bugünde altta kalmadık şükür yarabbi Mehir hanıma döndüm ve konuşmaya başladım. "Mehir hanım yolculuk yordu odamı gösterirseniz sevinirim." "Tabi kızım gel beraber geçelim." Gülümseyerek oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. Merdiven yerine bir kapıya gidince garipsedim. Galiba zemin katta odam. Kapıyı açmasıyla asansörle bakıştık. Wtf- ohm ohm sessizce asansöre bindik. Ablanız öldü saygı duruşu lütfen. Bam diye bindik pat diye çıktık. Güm diye kapı açıldı. Biraz drama quinlik yaptım. Odaya doğru yola çıktık. Resmen podyumda yürüyorum. Bu ev benim dengemi bozdu. Direk aile bozdu ama benim nur gibi ifadesiz yüzüm şoktan şoka giriyor olmuyor böyle ya Odanın önünde durduk Mehir hanım gülümseyerek kapıyı açtı ve ben öldüm.
Bölüm Sonu Ben geldim hoş geldim bölüm getirdim. |
0% |