@hikaye9876
|
Ertesi gün Toprak Akaylarının evinin kapısının önündedir. Kapıyı çalar ve kapı açılır. Nilüfer -Hoşgeldiniz Toprak bey. Toprak -Hosbulduk Nilüfer teyze. Diyip içeri girer. Diğerleri kahvaltının hazır olmasını bekliyordur salonda. Toprak salona girince herkes ona bakar. Berrin -Toprak oğlum hosgeldin diyip ayağa kalkar. Toprakla sarılırlar. Bartu -Hosgeldiniz beyefendi. Toprak -Rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Hakan -Estağfurullah oğlum da bir şey mu oldu? Toprak -Onu öğrenmek için geldi aslında Hakan amca.Parla dünden beri telefonumu açmıyor. Sadece benimde değil, Dolunay aradı beni az önce. Mesaj atmış, aramış ama hiçbirine dönmemiş. Hakan -Dünden dolayıdır. Bartu -Evet babacığım bende ona bunu dün akşam söyledim. Toprak -Bende sana geleceğimi söyledim Bartu. Parla nerede bu arada. Helin -Odasında ben gidip çağırayım onu. Parla da o sırada salona girer. Helin -Gerek kalmadı kendisi geldi. Parla -Günaydın herkese. Berrin -Günaydın annem. Parla -Toprak sen ne yapıyorsun burada? Toprak -Seni merak ettim malum telefonlarımı açmadın. Parla -Sen beni mi aradın? Toprak - Sadece ben değil Dolunayda aramış. Bir mesaj at istersen. Parla -Hiçbirinizi duymadım ki ben. Yorgundum direkt eve gelince uyudum. Kusura bakma. Dolunaya da dediğim gibi yazarım da telefonum galiba yukarıda kaldı. En son çantamdaydı. Toprak -Neyse seni gördüğüme göre ben gidiyim. Berrin -Hayır canım nereye kahvaltı yapalım beraber. Sonrada Dolunayla konuşursunuz. Olur mu ? Toprak -Rahatsız ettim sizi zaten Berrin teyze daha fazla etmeyeyim. Bartu ayağa kalkar. Bartu -Toprak ne bu saygılı damat tavırları. Poz kesme de yürü açız. Helin -Hiç doymadığın için. Hakan -Hadi uzatmayın da yürüyün hadi. Hep beraber hepsi sofraya geçer. Toprak her zaman ki gibi Parlanın yanına geçer. Herkes yavaş yavaş tabaklarına bir şey alırken Parla öylece duruyordur. Bartu -Parla abiciğim tabağına alsana bir şeyler duruyorsun öyle. Parla -Aç değilim abi ya. Berrin -Kızım olmaz öyle şey. Dün akşam da doğru düzgün bir şey yemedin. Ama şimdi ye. Toprak -Sen akşam da mı bir şey yemedin. Parla -Tamam yiyorum sakin. Tabağına bir iki peynir alıp onları yer yavaşça. Toprak -Kahvaltıdan sonra konuşalım. Parla göz ucuyla Toprağa bakıp önüne dönüp kafasını sallar. Kahvaltı böyle sessizce geçerken kahvaltıdan sonra Toprak Parla ile bahçeye çıkar. Toprak -Bu halin ne Parla. Parla -Ne varmış halimde? Toprak -Adam akıllı bir şey yemedin. Telefonlarımı açmıyorsun. Geldiğimden beri konuşmuyorsun Parla. Parla -Alt tarafı bir gün ya hatta bir gece kafamı dinlemek istedim ya. Ama sen ona bile izin vermiyorsun. Sen benim şımarıklık yaptığımı falan düşünüyorsun ama konu öyle değil keşke öyle olsa. Fakat değil, konu hayatım ve o alt üst oldu. Hiç görmediğim insanlar benim ailem. Abilerim var. Ve ben sadece bir gece senin telefonlarına cevap vermedim diye beni sorguluyorsun ve her zamanki gibi evime gelip konuyu aileme taşıyorsun. Çünkü o zaman sessiz kalacağımı biliyorsun biz senle adam akıllı kavga etmiyoruz be. Sırf ertesi gün ya da akşamı eve gelip aileme anlatırsın diye. Konu hep bir şekilde kapanıyor. Farkında mısın? Toprak -Değildim ama içindekileri döktüğün için farkındayım artık. Evet evine geliyorum çünkü seni merak ediyorum. Seni kaybetmek istemiyorum ama artık her şey istediğin gibi olacak. Bundan sonra merak etme evine de gelmem. Diyip arkasını döner ve bahçeden çıkıp arabasına binip gider. Parlanın da sinirden gözleri dolup hızla içeri girer. Kimseye bir şey demeden odasına çıkar. Odasının kapısını hızla kapatıp kitler. Odaya girdiğinde ellerini saçlarından geçirip odada turlamaya başlar. Bartu -Noluyor buna az öncede araba sesi geldi. Helin -Tartışmışlar belliki Bartu. Bartu -Ha bende onu soruyorum. Bu haldeki kardeşimle ne için tartışmış olabilir. Helin -Bartu karışma ikisi halleder. Berrin -Ben bir çıkıp bakayım Parlaya. Berrin yukarı çıkarken Bartu koltuktaki telefonunu eline alıp son aramalara girip Toprağı arar. Helin -Bartu sacmalama arama çocuğu ya. Bartu -Kardeşimi üzmeyseydi o zaman. Helin -Bartu... Bartu telefon açılınca parmağıyla sus işareti yapar Heline. Helin de göz devirip susar. Toprak -Ne var Bartu. Bartu -Onu sana sormak lazım. Ne halta kardeşimle kavga ediyorsun. Bilmiyor musun kızın durumunu. Toprak -Biliyorum biliyorum ondan zaten yapıyorum ne yapıyorsam. Ama yanlışmış o yüzden rahat ol. Yapmayacağım daha fazla bir şey. Sonra konuşalım kafam yerinde değil zaten diyip telefonu kapatır. Bartu kapanan telefona karşı iyice sinirlenir. Bartu -Hasbinallah hasbinallah. Hakan -Nolmus oğlum. Bartu -Ne biliyim baba saçmaladı bir şeyler ama sağlam etmişler kavga. Helin -O zaten anlaşılıyor ama sen her seferinde ikisinin arasına giriyorsun. Yapma artık bunu Allah aşkına yapma diyip salondan çıkar. Berrin de o sırada Parlanin odasının önüne gelip kapıyı tıklatır. Berrin -Parla gelebilir miyim kızım? Parla -Yalnız kalmak istiyorum anne. Berrin derin bir nefes alır. Berrin -Peki kızım ısrar etmiyorum. Der ve aşağı iner. Ardından Hakanla Bartuyu uğurlar. Onlar ise giderler. Akşama kadar Parla odasından çıkmaz. Babası gelip odasına yemeğe çağırınca da yemeğe inmez. O gün öylece biter. .
.
. 1 hafta sonra Parla bu bir hafta içinde sadece yemeklere katılıp adam akıllı bir şey yemeden ve kimseyle konuşmadan odasına çıkıyordu. Sürekli odasındaydı. Toprakla da hiç konuşmamışlardı o tartışmadan beri. Altan beylerde Hakan beyi arayıp durumunu soruyorlardı. Fakat bir haftadır her şey aynıydı. Parla bir şeyler alıştırıp kimseyle konuşmadan odasına çıkıyor ve orada yalnız başına kalıyordu. İki aile de onun bu haline üzülürken aynı zamanda ellerinden bir şey gelemediği için kahroluyorlardı. Herseyin üstüne bir de Toprakla kavga edince Parla iyice darmaduman olmuştu. Tabi her ne kadar Bartu fazla bir şey öğrenemese de Toprakta darmaduman olmuştur. Bir haftadır eve gitmeyip şirketteydi. Sabahları herkesi canından bezdirecek halde işlerini hallediyor akşamları da yuh dedirtecek kadar içiyordu. Tabi o aralarda elinde Parlanin fotoğrafı dışında hiç bir şey yoktu. Yine böyle bir akşam geçirirlerken Toprağın en yakın arkadaşı Çınar buna son vermek için şirkete gelmiştir. Çınar hızla arkadaşının odasının olduğu kata basıp asansörle oraya çıkar. Asansör durup kapısı açıldığında Çınar hızla Toprağın odasına ilerler. Çınar odanın kapısını hızla açınca Toprakta açılan kapıya bakar. Gelenin Çınar olduğunu görünce yerinden kıpırdamaz. Çınar - Ne bu hal lan? Çınar -Önemli bir şey değil. Çınar -Ondan mı leş gibi kokuyorsun. Toprak -Çınar...çok yoruldum diyip koltuğa çöker. Çınar onun bu haline dayanamayıp odanın kapısını kapatıp Toprağın yanına oturur.. Çınar -Ne olduğunu anlatacak mısın? Toprak -Parlayla off Parlayla tartıştık ama sağlam. Bunca zamandır içinde biriktirdiklerini kustu bana. Bende dediklerinin hiçbirini yapmayacağımı söyleyip bastım gittim. Bir haftadır da konuşmuyoruz. O da aramadı bende. Çınar. -Oğlum sen taa Ankaradan sırf Parlanın ailesi ortaya çıktı diye gelmedin mi ? Kızın sinirlerinin bozuk olduğunu bildiğin halde niye üstüne gidiyorsun. Toprak -Üstüne gitmiyorum Çınar gitmiyorum. Merak ediyorum onu kaybetmek istemiyorum. Hayatımda iki değerli insan var biri dedem diğeri de o ve o bunu başından beri biliyor. Dedim ona elimi tutarsan bir daha bırakmamak üzere tut dedim. Ben o eli hiç bırakmadım ki bana kalsa yine bırakmazdım ama o... Faruk -Kız seni terk etmiş gibi davranma. Ayrıldınız mı? Toprak -Biraz daha konuşmazsak herhalde öyle. Gitmeseydim ya da devam ettirmeyi biterdi. Belkide bitti bilmiyorum. Faruk -Öğren o zaman. Toprak -Yoo bu kez olmaz. Hanımefendi peşinden koşmamı, onu merak etmemi hatta evine gitmemi istemiyor. Bende dediğini yapıyorum. Çınar -Oğlum sen erkeksin erkek. Hemde seven bir erkek. Tabiki de sevdiğin kızın arkasından koşacaksın, seviyeli bir şekilde. Ne bu ilk kavganızda pes mi edeceksin. Seven bir insan bunu yapmaz, pes etmez. Parla şuan bunu yapamayacak bir halde ama sen öyle değilsin. Bak ilişkilerde bazı fedakarlıklar yapılır. Toprak -Yapılmaz veya yapmam demiyorum ki. Yaparım tabiki yaparım. Sevdiğim o benim ama o bunu istemiyor. Bana her şeyi aileme taşıyorsun dedi. Çınar -Haksız mı peki? Toprak -Değil Çınar herkes haklı bir tek haksızım. Çınar -Sana şimdi laf anlatamam. Kalk eve gidelim, bir kahve içip duş al. Sonra konuşuruz hem bizimkiler de gelir. Hadi pilim kalk Der ve ayağa kalkar. Toprakta ceketini eline alıp ayağa kalkar. İkisi de odadan çıkıp geldikleri gibi eve geri dönerler. Eve geldiklerinde Toprak duş alır ve kahvesini içer. Ardından da gelen arkadaşlarına ayıp olmasın diye salona iner. .
.
.
. Parla da telefonda Dolunay ile konuşuyordur. Dolunay -Vay be bir haftadır neler olmuş. Kızım niye telefonlarımı açıp anlatmıyorsun. Parla -Halim yok ki. Anca senle konuşabildim. Dolunay -Bu seferlik görmezden geliyorum ama bir daha olursa bozuşuruz. Şimdi ne yapacaksın peki? Parla -Bilmiyorum ama herkes bende bir şey bekliyor. Dolunay -Bana fikrimi sorarsan knk. Bence bu kez sen tek onlarla buluş. Hakan amcalar olmadan belki daha iyi hissedersin. Ben biliyorum seni içten içe mahcup hissediyorsun onlara karşı. Parla -Haksız mıyım? Dolunay -Haksızsın tabiki de. Sen onların kızısın ne diye mahcup oluyorsun. Hem diğerlerine de yazık. Ben onların yerinde olmayı düşünemiyorum bile ama onlar yaşamışlar bunu. Parla -Haklısın en iyisi tek buluşmak babamdan numarayı alıp arasam mı ki? Dolunay -Mantıklı, yap bence. Parla -Deneyeceğim sağol canım arkadaşım. Dolunay -Ne demek knk da eniştemi napcan. Parla -Hiç o konuya girmesek. Sana anlatırken tekrar o anı yaşadım resmen. Dolunay -Toprakta pek iyi durumda değilmiş. Parla -Konuştunuz mu ? Dolunay -Yoo. Parla -Nerden biliyorsun kızım o zaman. Dolunay -Şey ee Çınar aradı az önce osöyledi. Parla -Çınarla mı konuştunuz? Dolunay -Hı öküz bey, arkadaşı için aradı. Toprak buna bir şeyler anlatmış. O da seni sormak için beni aradı. Toprak fena dağıtmış. İyi değilmiş. Hiç konuşmadınız mı harbiden? Parla -Yok ne o ne ben yazmadık da aramadık da. Dolunay -Hem inatçı keçi gibisiniz hemde aşk kuşu gibi. Ne tuhaf çiftsiniz be. Parla -Diyene bak. Dolunay -Bir kere biz çift değiliz. Ayrıca o kaçıyor ben değil. Parla -Tamam tamam onu geçte çok mu kötüymüş Toprak. Dolunay -Bilmiyorum knk da ya ara ya da... Parla -Ya da ne? Dolunay -Bence yanına git. Hem Faruk amca da var sakinlesir ortam. Parla -Kızmaz mı ? Dolunay -Toprak sana kızacak? O sana kıyamaz ki. Parla -O zaman ben üstümü değiştirip aşağı ineyim. Saat geç olmadan. Dolunay -Ee hadi o zaman sonra konuşuruz. Parla -Tamam. Diyip telefonu kapatırlar. Parla hızla yataktan kalkıp hazırlanır. Hazırlandıktan sonra da aşağı iner. Salondaki ailesine bakar. Berrin -He kızım iyiki geldin bende yanına geliyordum seni yemeğe çağırmak için. Parla -Şey ben aslında onun için inmedim. Babamdan bir şey isteyecektim de. Hakan -İste kızım tabiki ne dilersen. Parla gülümser. Parla -Mustafa abi beni Faruk dedelere götürebilir mi ? Yada ben tek mi gidiyim. Bartu -Toprağa mı gidiyorsun? Parla -Faruk dedeyle yaşadığı için doğal olarak öyle oluyor abiciğim. Bartu -O zaman gidemezsin. O herif yüzünden o kadar üzüldün. Bir de ayağına mı gideceksin? Parla -Baba!! Hakan -Abin haklı ama yinede bu seferlik git Mustafayla. Parla -Canım babam diyip koşarak babasına sarılıp yanağından öper. Parla -Teşekkür ederim çok teşekkür ederim. Fazla gecikmem beni merak etmeyin diyip yanlarından ayrılır. Dışarı çıkıp Mustafayı bulur. Mustafa -Parla hayırdır kızım. Parla -Hayır abi hayır. Beni Faruk dedeye götürür müsün? Babamın haberi var. Mustafa -Babanın haberi varsa götürürüm tabi. Hadi bin arabaya. Parla -Sağol diyip arabasına biner. Mustafa da şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırır. Toprakların evine doğru giderler. .
.
. Bozoğlu köşkü Araba köşkün önünde dururken Parla arabadan inince tanıdık arabaları görür. Bunlar Toprağın arkadaşlarının arabasıdır. Parla yutkunur evin kapısını çalar. Evin kapısı açılınca Parlayı gören yardımcı olan Aynur hemen hosgeldin der. Parla içeri girince duyduğu kahkaha sesleriyle dumura uğrar. Yavaşça kimseye görünmeden ilerlerken Toprağın arkadaş grubundaki ve asla sevmediği (Toprağa asıldığı için) Zeynebin de orada olduğunu görür. Alayla sırıtıp hafifçe sırıtarak arkadaşlarını dinleyen çok sevdiği sevgilisine son kez bakıp kimseye görünmeden geldiği gibi çıkar. Tek fark bu sefer kapıyı çıkarken öyle bir çarpar ki evde sesi yankılanır. Kapıdan çıktığı gibi arabaya tekrar binip Mustafa abiye soru sormasına izin vermeden sahile sürmesini ister. Mustafa da sürer. Toprak ve arkadaşları da çıkan sesle birbirlerine bakar. Toprak -Başka bir daha gelecek miydi Çınar? Çınar -Yoo belki Faruk dede gelmiştir. Toprak -Aynur hanım bi gelir misiniz ? Aynur hızla salona gelir. Aynur -Buyurun efendim. Toprak -Dedem mi geldi az önce kapı sesi geldi de. Aynur -Hayır efendim dedeniz hala arkadaşlarıyla yemekte ama Parla hanım geldi az önce herhalde oydu çıkan. Toprak duyduğu şeyle gözlerini kapatıp ayağa kalkar. Odada turlamaya başlar. Toprak -Allah kahretsin Allah kahretsin. Onun bu halinde korkan Aynuru Çınar gönderir. Çınar -Oglum bir sakin ol. Toprak -Nasıl sakin olayım işler iyice boka saracak. O normalde buraya da gelmez ki benim şirkette sızıcağımı bilir. Çınar -Ee şey aslında gelir. Ben bugün sen duştayken Dolunayı aramış ve senin durumunu anlatmış olabilirim. Tabi o da Parlaya. Parla da seni merak ettiği için gelmiş olabilir. Zeynep -Sonrada onun bozuo bizim düzelttiğimiz moralini görüp gitmiştir. Toprak -Zeynep saçma sapan konuşma. Zaten sinirliyim sana patlamayayım. Sana da sağol kardeşim iyi... halt yedin. Ben gidip Parlayı arayayım diyip salondan çıkıp telefonunu eline alıp Parlayı arar. Ama Parla onun telefonu açmaz meşgule atar. Toprak o meşgule atınca daha da sinirlenip tekrar arar. Toprak -Aç şu telefonu Parla aç nolursun aç. Parla bu kezde açmayıp üstüne birde telefonu sessize alır.(Ayni benn) Toprak çıldırmamak için bu kezde Mustafa abiyi ararken Mustafayla Parla çoktan sahile gelmiştir. Parla önden Mustafa da onun arkasından ilerlerken Parlanın telefonu çalmayı bırakır. Bu kez Mustafanınki çalar. Mustafa arayanın Toprak olduğunu görünce Parlaya bakar ama Parla zaten ona bakıyordur. Parla -Açma Mustafa abi engelle hatta. Mustafa -Peki kızım. Diyip meşgule atar ve telefonu cebine geri koyar. Parla -Bu arada bu olanları babama anlatma olur mu abi? Olay çıkar biliyorsun. Mustafa -Peki kızım peki. Parla -Sağol her şey için. Mustafa -Ne demek bende senin bir abinim tabiki yapacağım. Parla gülümseyin önüne döner. Denizi izlerken gözünün önünden kahkaha atan Zeyneple sırıtan Toprak gitmiyordu. Yarım saat sonra Parla hala sahildeyken Toprak da ısrarla onu arıyordur. Mustafa -Parla kızım dağa fazla geç olmadan gidelim hadi. Parla kafasını sallar. İkiside arabaya doğru yürüyüp arabaya biner ve eve giderler. Çınar -Toprak açmıyor mu? Toprak -Yok hayatta açmaz zaten de bir ümit aradım. Hayır Mustafa abi de açmıyor. Zeynep -Kızın şoförü bile terbiyesiz. Toprak tam ağzını açıp Zeynebe patlayacakken durumu anlayan Çınar o konuşmadan konuşur. Çınar -Ee bizde kalkalım. Misafirliğin kısası makbuldür. Herkes Çınarı onaylayın kalkar. Çınar da onların arkasından gider. Hepsi evden çıktıktan sonra Toprak ne yapacağını düşünür. .
.
. Kırcalı evi Parla eve girdiğinde bahçede babasını görür ve onun yanına ilerler. Hakan -Parla hosgeldin kızım. Parla -Hosbulduk baba. Hakan -Nasıl geçti. Parla -Evde değildi ya sonra konusurum ben onunla sen bosver. Bana ee Altan beyin numarasını verir misin ? Hakan yutkunup gülümser. Hakan -Veririm tabiki kararını verdin mi? Parla -Sayılır en azından evlerine gitmek istiyorum tek başıma. Hakan -Tamam ben içeri gidiyim. Telefon içeride kaldı sana atayım numarayı. Parla -Tamam teşekkürler. Hakan içeri girip elleri titreyerek Parlaya numarayı atar. Parla da gelen telefon numarasına basıp Altanı arar. Altan akşam akşam arayan kişiye anlam veremeyip telefona bakar. Yabancı numarayı olduğunu görünce iyice kıllanıp telefonu açar. Altan -Alo...
.
.
.
. 1950 kelime Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. |
0% |