Yeni Üyelik
18.
Bölüm

AŞERME SAVAŞLARI

@hikayeci.seyma

O gece saat 02.15'te Dilan uykusundan uyandı. Canı ekşi erik aşermişti. Baran'a baktı. Baran hala uyuyordu. Belki biraz geçer dedi bekledi. Ama git gide daha da aşermişti. En sonunda dayanamadı ve derin bir nefes aldıktan sonra Baran'a seslendi.
Dilan: Baraaan! Kalksana.
Baran uyanmadı. Dilan onu dürterek tekrardan seslendi.
Dilan: Baran yaaa! Kaaaalk!
Baran birden yatakta sıçradı. Telaşla Dilan'a baktı.
Baran: Ne oldu? Suyun mu geldi?
Dilan onun bu haline kahkaha attı.
Dilan: Ya Baran! Ne suyu? Daha çok erken. Şeyyy.... Ben... Aşerdim dee...
Baran: Aşerdin mi? Neye aşerdin peki?
Dilan utana sıkıla cevap verdi.
Dilan: Ekşi erik... Hem de yeşilinden.
Baran: Bu mevsimde?... İyiymiş... Neyse bakalım. Bir araştırıp alayım.
Dilan: Teşekkür ederim.
Baran: Rica ederim ama ben heyecanlandım bir an.
Dilan: Aa! Neden?
Baran: Şey.. İkizlerde aşermemiştin ya. Bu ilk oluyor o yüzden.
Dilan: Onlarda aşermeye vakit yoktu. Hemen erkenden geldiler.
Baran: Doğru... Neyse ben giyineyim erik bulmaya gideyim.
Baran telefonunu eline aldı. 6 cevapsız arama vardı. Hepsi de Esinden di. Baran telaşla giyindi ve aşağı indi. Duygu'nun kapısını telaşlı bir şekilde çalmaya başladı. Duygu kapıyı açtı.
Baran: Doğum mu başladı? Ne oldu?
Duygu: Ne doğumu Baran?
Baran: Esin 6 kere aramış.
O sırada Gökçe kapıya çıktı.
Gökçe: Ne oluyor ya?
Baran: Yok birşey... Eee abla? Ne oldu?
Duygu: Esin aşerdi.... Onun için aradı seni.
Baran bir anlığına yukarı baktı gülümsedi.
Gökçe: Hayırdır Baran? Komik bir şey mi var? Hayır yani aşermek komikse bilelim yani biz de.
Baran: Off Gökçeeee. Dilan da aşermişti ona güldüm. İkisi nasıl denk getirdiyse artık... Neyse. Ne istiyordu Esin?
Duygu: Yeşil elma... Ekşi ekşi. Sulu sulu. Öyle dedi.
Baran: İyi tamam. Ben zaten Dilan'a yeşil erik almaya gidiyordum. Ona da alırım yeşil elma.
Duygu: İyi bakalım... Kolay gelsin sana.
Gökçe: Dilan yeşil erik mi aşerdii?
Baran: Evet hem de ekşi olanından.
Gökçe: Oooo iyi bakalım.
Baran: Neyse beni tutma! Gidip şunları alayım.
Gökçe: Tamam tamam.
Baran tam apartman kapısından çıkarken Gökçe seslendi.
Gökçe: Baran?
Baran arkasını döndü.
Baran: Efendim?
Gökçe: Bu olanları hakediyorsun biliyorsun değil mi ABLACIM?
Baran: Ya bak bana ablacım deme işteeee!... Biliyorum.
Gökçe: İyi... Hadi sana kolay gelsin.
Gökçe kapıyı kapattıktan sonra Baran da apartmandan çıktı. Arabasına bindi ve manav aramaya başladı. Tam yarım saat boyunca aradı ama bulamadı. En sonunda bir manavın önünde durdu. Arabadan indi.
Baran: Ne olur olsun ya?
Manava girdi.
Baran: İyi geceler.
Manav: İyi geceler efendim.
Baran: Abi ya... Sen de yeşil elma ve yeşil erik var mı? Evde hamileler var... Anlarsın ya.
Manav gülümsedi.
Manav: Var delikanlı var.
Baran: İyi... Bana ikisinden de 1 buçuk kilo verir misin?
Manav her ikisinden de 1 buçuk kilo verdi. Baran parasını ödedi eve geri döndü... Apartmandan girince Gökçeler'in dairesinin kapısı yine açıldı. Zeynep ve Büşra abisine koştu.
Zeynep: Abicim... Bize de birer tane yeşil elma verir misin?
Büşra: Evet yaaa... Canımız çok çekti. Nolur abiii!
Baran onlara bakıp poşetleri kendine çekti.
Baran: Yok yaa!! Ben onu Esin'e aldım. Bunu da Dilan'a... Hiiiiç kusura bakmayın.
Kızlar hemen masum bakışlarını yaparak cevap verdi.
Zeynep : Ne yani metresin kız kardeşlerinden daha mı önemli?
Büşra: Boşver abla... Önemli demek ki. Vermediğine göre...
Baran onların masum bakışlarını görünce dayanamadı.
Baran: Şu masum bakışınızı yapmayın diye kaç defa söyledim size? Offf... Hadi yine kıyamıyorum size. Birer tane alın bakalım.
Zeynep ve Büşra gülümseyerek poşetin içinden birer tane yeşil elma aldı.
Zeynep: Teşekkür ederiz.
Büşra: Teşekkür ederizzz.
Baran gülümsedi. Kız kardeşlerinin bu hali onu biraz olsun rahatlatmıştı.
Baran: Afiyet olsun.
Kızlar elmadan birer ısırık aldı.
Zeynep: İyi ama bu ekşi değil.
Baran: Nasıl değil ya?
Büşra: Hiç değil hem de.
O sırada Duygu'nun dairesinin kapısı açıldı. Kapıyı açan Esin'di.
Esin: Geldin mi? Çok aşerdi babası bu.
Kızlar nefretle Esin'e bir bakış attı.
Baran: Geldim ama elma ekşi değilmiş ya!
Esin: Bir şeycik olmaz! Ben tuzlayıp yerim şimdi.
Zeynep hemen öğürme taklidi yaptı.
Baran: Neyse neyse... Hadi bakalım afiyet olsun.
Baran hemen koşar adımlarla evine çıktı. Eve geldiğinde Dilan koridordaki masaya oturmuş onu bekliyordu. Baran'ı görünce heyecanlandı.
Dilan: Hoşgeldin!
Baran: Hoşbuldum!
Dilan: Hayırdır? Niye aramış seni?
Baran: O da aşermiş.
Dilan: Hmmm... Neyse eriklerimi yiyeyim ben.
Baran erikleri yıkayıp Dilan'ın önüne koydu. Dilan erikleri büyük bir iştahla yemeye başladı. Baran, Dilan'ın karşısındaki sandalyeye oturup hayranlıkla onu izlemeye başladı. Dilan bir ara Baran'a baktı.
Dilan: İstersen uyuyabilirsin.
Baran ayakta uyuyordu. Dilan'ın seslenmesiyle irkildi. Ayağa kalktı.
Baran: Sana iyi geceler o zaman.
Dilan: İyi geceler.

Gece 04.00

Dilan bu sefer salatalık turşusuna aşermişti. Baran'ı uyandırmaya da kıyamıyordu. En sonunda dayanamadı. Tüm cesaretini toplayıp Baran'a seslendi.
Dilan: Baraaan! Baran kalk! Ben... Ben yine aşerdim.
Baran kurulu saat gibi hemen kalktı. Gözlerini ovuşturdu.
Baran: Neye aşerdin yine?
Dilan: Salatalık turşusu... Buzdolabında var mı bir bakar mısın?
Baran kalktı mutfağa gitti. Buzdolabını açtı ve salatalık turşusu aramaya başladı. Evde salatalık turşusu kalmamıştı. Kafasını bıkkınlıkla geriye attı. Derin bir nefes aldı ve odaya gitti.
Baran: Kalmamış.
Dilan: Yaaa... Neyse boşver. Zaten seni de çok yorduk.
Baran: Ben bir ablama sorayım. Onda vardır belki.
Baran hemen aşağı indi
Duygu'nun kapısını çaldı. 5 dakika sonra kapıyı Sena açtı.
Sena: Dayı! Noldu?
Baran: Canın arkadaşın salatalık turşusu aşermiş. Evde de kalmamış. Siz de var mı?
Sena: Bir saniye.... Anneeee! Baran dayım geldi! Salatalık turşusu var mı diye soruyor!
O sırada Esin elinde bir kavanoz salatalık turşusuyla kapıya geldi. Baran kavanozu görünce endişelendi.
Baran: O... O kavanozdan başka salatalık turşusu vardır değil mi?
Sena: Bilmem.
Esin: Karıcığın da mı aşerdi salatalık turşusu?
Baran: Evet!
Duygu elinde bir kavanoz salatalık turşusuyla geldi.
Duygu: Al bakalım.
Esin: Evde kamera falan mı var?
Baran: Ne alaka?
Esin bu sefer Dilan'ın da duyacağı bir sesle konuşmaya başladı.
Esin: BENİM AŞERDİĞİM ŞEYE AŞERMESİ DE NE BİLEYİM!!!
Hemen yukarıdan Dilan'dan cevap geldi.
Dilan: İşim gücüm yok seni mi takip edeceğim yollu!
Esin: Aa! Duyuyor musun Baran? Yollu diyor bana! Ben yollu muyum Allah aşkına ya?
Dilan: Değil misin? Açtırma benim ağzıma! Gelirsem oraya fena olur!
Esin: Gelsene bir ya! Merak ettim ne yapacaksın!
Baran: Sus Esin!
Esin: Gelsin ya gelsin!
Dilan hızlıca aşağıya inmişti. Hemen Esin'in saçına yapıştı.
Dilan: Elimde kalırsın demiştim! Benim sınırlarımı zorlama bak!
Baran hemen aralarına girdi.
Baran: Dilan! Esin! Yapmayın ya! Ayrılın!
Esin: Kocandan hamile kaldım diye mi bütün bunlar? Bir şey söyleyeyim mi? İyi ki de kalmışım ya!
Baran: Sus!
Dilan: Bak hala konuşuyor ya!
O sırada Gökçe kapıya çıktı. Olanları izlemeye başladı.
Esin: Kocan demek ki hala beni unutamamış ki yanıma geldi o gece.
Dilan'ın gözleri dolmuştu. Bunu gören Gökçe sinirle konuşmaya başladı
Artık tüm gerçekleri yüzüne vurmanın sırası gelmişti.
Gökçe: Yanına mı geldi? Ya nasıl bir yüzsüzsün? Baran o gece kafa dağıtmaya başka bir bara gitmiş. Sen de tesadüfen oradaymışsın! Onun sarhoşluğundan faydalanıp onunla birlikte olmuşsun! Şimdi de gelmiş kocan beni unutamamış ki benim yanıma geldi diyorsun!
Dilan gözlerini iyice açmış Baran ve Esin'e bakıyordu. Baran ise kafasını öne eğmiş gözlerinden hafif hafif yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Dilan: B-bu... Doğru mu?
Kimseden ses çıkmadı. Dilan Esin'e bir adım atarak bağırmaya başladı.
Dilan: Sana bu doğru mu dedim!!!?
Esin yutkundu.
Esin: Doğruysa doğru be! Sonuçta hamile miyim? Evet! Bundan da oldukça memnunum!
Dilan bir hışımla Esin'in saçlarına yapıştı.
Dilan: Ya sen nasıl bir yollusun? Ben senin yüzünden boşanmayı düşündüm be! Hadi beni geçtim! Yukarıdaki iki küçük çocuğa da mı acımadın? Sen bu kadar mı vicdansızsın?
Esin bir çırpı da Dilan'ın elinden kurtuldu.
Esin: Seviyorum be seviyorum! Hala seviyorum! Suç mu?
Dilan dişlerini sıkmaya başladı.
Dilan: Senin unutamadığın, hala sevdiğin adam evli be evli! Üstelik 2 tane çocuğu var! Ne sevgisinden bahsediyorsun sen?
Baran: Dilan tamam hadi biz eve gidelim.
Dilan: Dua et hamilesin tamam mı? Yoksa seni çok fena yapmıştım!
Esin şiddetli bir şekilde kapıyı çarpıp içeri girdi. Dilan da sinirle yukarı çıktı.
Zeynep ve Büşra Gökçe'nin arkasında olanları keyifle izliyordu. Baran onları farketti.
Baran: Çekirdek kola da getireyim mi kızlar? Ayrıca siz neden hala ayaktasınız?
Gökçe: Pavyondaki sesler yüzünden olabilir mi acaba Baran? Babamı arayacağım ben ya.
Baran: B-babamı neden arıyorsun ya??
Gökçe: Şu ses yalıtımını yaptırsın. Olmaz böyle.
Baran: Metin abime söylesene azıcık sesini kıssınlar.
Gökçe: Abim telefonu açmıyor. Neyse dağılırlar birazdan.
Baran: İyi! Neyse... Ben yukarı çıkıyorum. İyi geceler!
Gökçe: İyi geceler!
Saat 6 olmuştu. Dilan çoktan uyumuştu. Baran da yanına yattı. 20 dakika sonra uykuya daldı.

Sabah 08:00
Sabah olmuştu. İkizler ve Dilan çoktan kalkmıştı. Dilan kahvaltıyı hazırlıyor, ikizler ise oyun oynuyordu. Birden ikizler kavga etmeye başladı. O kadar çok bağırıyorlardı ki sesle beraber Baran aniden gözünü açtı. Sesi algılayınca tavana baktı ve kendi kendine söylendi.
Baran: İkizler... İkizler.
Yataktan yavaşça kalktı. Lavaboya girdi.
Dilan çocukları sakinleştirmeye çalışıyordu.
Dilan: Çocuklar birazcık sessiz olur musun? Bakın babanız çok geç yattı. Uyuyor. Uyanmasın... Ömeeer!... Yusuuuf!
O sırada Baran içeri girdi. İkizlere baktı.
Baran: Bir uyutmadınız ikizler!
Yusuf ve Ömer Baran'ı görünce sevinçle boynuna atladı.
Yusuf-Ömer: Babaa!
Baran onlara sarıldı. Dizlerine oturttu.
Baran: Çocuklar size bir şey söyleyeceğim.
Yusuf ve Ömer Baran'a dikkatle baktı. Baran da Dilan'a baktı. Göz göze gelince, Dilan sanki anlamış bir şekilde onaylayan bir baş sallaması yaptı. Baran derin bir nefes aldı.
Baran: Çocuklar... Sizin 2 tane kardeşiniz olacak.
İkizler birbirine baktı.
Yusuf: Annem hamiye mii?
Baran gülümsedi.
Baran: Eveet.
Ömer: İkiz mi?
Baran bunu nasıl söyleyeceğini bilemedi.
Baran: D-değil.
Ömer: O zaman nasıy iki tane kaydeşimiz oyacak?
Baran bunu nasıl anlatacağını gerçekten bilmiyordu. Bir müddet düşündü.
Baran: Şimdi şöyle... Esin abla var ya aşağıda.
Yusuf: Eee?
Baran: İşte o da hamile.
Ömer: Senden miii?
Baran çok derin bir nefes aldı ve cevap verdi. Dilan'ın gözleri doldu.
Baran: E-evet... Benden.
Ömer ve Yusuf Baran'ın kucağından inip Dilan'ın yanına gitti. Ona sarıldılar.
Dilan: Ne olduuu?
Yusuf: Babamın başkasından da çocuğu oyacakmış.
Ömer: Bizi unutacak mı?
Baran onların bu sorular karşısında çocukların yanına gidip onlara sarıldı.
Baran: Olur mu öyle şey? Bakın ben buradayım bir yere de gitmiyorum.
Yusuf: Gitmeyeceksin deyiy mi baba?
Baran ikisini de öptü, kokladı.
Baran: Gitmeyeceğim tabi ki.
Ömer: Söz vey.
Baran: Söz.
Dilan hemen toparlanıp olaya müdahale etti.
Dilan: Hadi bakalım. Kahvaltıya! Sonra da apartman da oynayabilirsiniz.
Ömer: Oyeyyyy!
Yusuf: Ben sonra gidicem!
Dilan: Tamam.
Yarım saat sonra kahvaltı faslı bitti. Ömer hemen oyun oynamak için aşağı indi. O sırada ise Esin kapıya çıktı. Ömer'i görünce seslendi.
Esin: Günaydın yakışıklı! Nasılsın?
Ömer Esin'i görünce yüzünü buruşturdu.
Ömer: Sana ne!
Esin sinirden hafif bir şekilde gülümsedi. Karnını gösterdi.
Esin: Gel bakalım! Bak burada kim var? Kardeşin.
Ömer Esin'e yaklaşıp kulağına fısıldadı.
Ömer: Kaynına vuyuyum o zaman göyüysün kaydeşi!
Esin şaşkınlıkla Ömer'den uzaklaştı ve kapıyı kapattı. O sırada Zeynep kapıya çıktı Ömer'i izlemeye başladı.
Ömer: Kötüsün sen! Çok kötüsün! Yıyan! Tısss!
Birden Esin sinirle kapıya çıktı.
Esin: Bana bak çocuk! Seni var ya...
Zeynep hemen atıldı.
Zeynep: Evet? Seni var ya?
Esin Zeynep'i görünce sinirle derin bir nefes aldı.
Esin: Söyle şu yeğenine! Bana kullandığın o cümleyi bir daha kullanmasın!

Ömer: Ne dedim sanki yaaa? Alt tayafı yıyan...

Zeynep hemen Ömer'in ağzını eliyle kapattı.
Zeynep: Aaaa! Halacım öyle denir mi? Çok ayıp. Hadi gel içeri.
Zeynep Ömer'i içeri sokup kapıyı kapattı. Ömer ise kafasını öne eğdi. Zeynep elini kaldırdı.
Zeynep: Şşşşt! Çak bakalım!
Ömer hemen kafasını kaldırıp halasına bir beşlik çaktı.
Zeynep: Ama bunu bir daha kullanmıyorsun anlaştık mı? Hele babanın yanında asla!
Ömer: Anlaştıııık!
Zeynep: Gel bakalım sana televizyon açayım.
Esin onların arkasından bakakalmıştı. O sırada merdivenlerden Yusuf ve Baran indi. Esin Yusuf'u görünce Ömer sandı. Hemen hiddetle üstüne gelmeye başladı.
Esin: Baran şu oğluna bir şey söyle! Uyar! Bana yılan dedi ya!
Yusuf korkmuştu. Baran şaşırdı Yusuf'a baktı.
Yusuf: Baba ben demedim.
Esin: Hadi oradan be! Sonra da halanın yanına gittin! Artık ne zaman yukarı çıktıysan!
Baran durumu anlamıştı. Esin şu an Yusuf ve Ömer'i karıştırıyordu. Esin onun bu gülümsemesini görünce daha da sinirlendi.
Esin: Hayırdır Baran? Hoşuna gitti herhalde oğlunun bana yılan demesi!
Baran: Tabi ki hayır... Ama bu Yusuf! Yusuf en başından beri yukarıdaydı. Senin gördüğün Ömer.
O sırada Ömer kapıya çıktı. Yine o kelimeyi söyleyecekti ki babasını görünce sustu.
Ömer: Yıy.... Baba!
Baran: Ömer gel bakalım.
Ömer koşarak babasının yanına gitti. Baran: Ömer? Esin ablana ne dedin sen?
Ömer: Bir şey demedim.
Baran: Emin misin?
Ömer: Evet.
Baran inanmış gibi yaptı.
Baran: İyi bakalım öyle olsun.... Ben dışarıda seni bekliyorum Esin. Randevuya geç kalmayalım.
Baran dışarı çıktı. Esin sinirlenmişti. Hiddetle Ömer'e atıldı. O sırada biri onu durdurdu. Esin kafasını kaldırdı. Onu durduran Dilan'dı. Çocukları halalarına gönderip Esin'e döndü.
Dilan: Çocuklarıma dokunmayacaksın! Anladın mı? Bir daha seni çocuklarımın etrafındaki görmeyeyim. Yoksa fena olur!
Esin: Aman yemedik çocuklarını! Hem sen nereye böyle?
Dilan: Randevuya... Hadi geç kalacağız yoksa.
Esin: S-sen de mi geliyorsun bizimle?
Dilan: E herhalde! Seni kocamla baş başa bırakacağımı mı sandın? Hadi Baran'ı bekletmeyelim.
Esin ve Dilan dışarı çıktı.
Esin: Baran! Dilan da geliyormuş bizimle.
Baran: Valla Esin randevusu varsa gelsin yani ne diyeyim?
Esin Dilan'a döndü. Cevabı merak ediyordu.
Dilan: Var randevum! Hem de senin doktoruna!
Esin çıldırmak üzereydi. Dilan onu sinirlendirecek bir gülümsemeyle ön koltuğa geçti.

Loading...
0%